Kıssadan hisse…
07 Aralık 2019 - Yeni şafak
Hikâye belki eski ama çıkarılacak ders, son derece taze ve güncel… Dersi yazının sonuna bırakalım, olayı hatırlayalım:
Dönemin Bayern München Yönetim Kurulu Başkanı ve Avrupa Kulüpler Birliği Başkanı Karl-Heiz Rummenigge, 200 meslektaşıyla birlikte Avrupa Kulüpler Birliği yıllık toplantısı için 2022 Dünya Kupası’nın düzenleneceği Katar’a gider.
Toplantıların ardından Doha’dan uçağa biner, Münih Havalimanı’ndan ülkesine giriş yapar. Bildiğiniz üzere havaalanı gümrüklerinden çıkışta iki kapı vardır. Biri yeşil, diğeri kırmızı… Yeşil kapıdan gümrükte beyan edecek bir şeyi olmayanların, kırmızıdan ise olanların geçmesi istenir…
Alman millî takımının bir zamanlar efsane forvet oyuncusu olarak yıldızlaşan ve Alman haklının büyük teveccüh gösterdiği Rummenigge, yeşil kapıya yönelir.
Yine bilindiği üzere o kapıya yönelenleri gümrük memurlarının çevirme hakları vardır.
Öyle de olur. “Açın bakalım bavulunuzu” derler.
O da “Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?” demez, bavulunu tezgâhın üzerine koyar…
Bavuldan iki Rolex saat çıkar. Piyasa değeri yaklaşık 100 bin Euro’dur… Rummenigge, bunların kendisine Katarlılar tarafından hediye edildiğini ve ithalat vergisi ödemek zorunda olduğunu bilmediğini, o nedenle beyanda bulunmadığını söyler…
Olay yargıya intikal eder…
Herhangi bir resmi yetkili, politikacı ya da hatırlı bir dost devreye falan girmez… Augsburg Gümrük Dairesi’nin başvurusuyla, Landshut Mahkemesi’nde yargılama yapılır.
Yargılama sonunda, Bavyera savcılığının açıkladığına göre, Rummenigge 140 günlük hapis cezasının paraya çevrilmesini kabul eder. Almanya’da, cezanın paraya çevrilmesi, söz konusu kişinin günlük geliri üzerinden yapıldığı için ödenecek miktar da buna göre hesaplanır.
Yani, geliriniz ne kadar yüksekse, cezanız da o kadar yüksek oluyor. Kaçırılan malın değeri değil, kaçıranın geliri belirliyor cezayı…
Rummenigge, günlük gelirini 1785 Euro olarak beyan eder. 1785 Euro, 140’la çarpılır.
Sonuç: 100 bin Euro’luk saatler için 249 bin 990 Euro ceza.
İş bu kadarla da bitmiyor… Alman yasalarına göre 20 bin Euro’dan pahalı hediyeye yüzde 30 vergi ödemek zorundasınız. Rummenigge, fatura gösteremediği için bir de bu parayı ödemek zorunda kalıyor.
Cezanın paraya çevrilmesi, kaçakçılık suçunun siciline işlenmesine de engel olamıyor…
Türkiye’de ekonominin toparlanmaya başlandığı bir dönemden geçtiğimizi muhalefet dahi kabul ediyor…
Oysa, ülkemizin algılanmasındaki ana problem, burada her zaman belirttiğimiz gibi, sert güçten (hard power) değil, yumuşak güçten (soft power) geçiyor. Yumuşak güç endeksine sondan ikinci sıradan girdikçe algılamamızı düzeltmemiz zor.
Olumlu algılamayı sağlayan temel unsurlardan biri, ülke içinde ve dışında hukuk devleti, yargı sistemindeki adalet ve yasalar karşısında herkesin eşit muamele gördüğü tespitinin yaygınlık kazanması…
Rummenigge hadisesinde, hiçbir Bayern Munchen kulübü taraftarı nümayiş yapmamış, hiçbir etkileyici kişi devreye girmemiş, hiçbir örtbas numarası çekilmemiş…
Almanya’nın efsane oyuncu ve yöneticisi Rummenigge, paşa paşa ödemiş cezayı…
Bizde de bu tür uygulamalar var ama ne yazık ki iletişimi yapılmıyor.
Dönemin Bayern München Yönetim Kurulu Başkanı ve Avrupa Kulüpler Birliği Başkanı Karl-Heiz Rummenigge, 200 meslektaşıyla birlikte Avrupa Kulüpler Birliği yıllık toplantısı için 2022 Dünya Kupası’nın düzenleneceği Katar’a gider.
Toplantıların ardından Doha’dan uçağa biner, Münih Havalimanı’ndan ülkesine giriş yapar. Bildiğiniz üzere havaalanı gümrüklerinden çıkışta iki kapı vardır. Biri yeşil, diğeri kırmızı… Yeşil kapıdan gümrükte beyan edecek bir şeyi olmayanların, kırmızıdan ise olanların geçmesi istenir…
Alman millî takımının bir zamanlar efsane forvet oyuncusu olarak yıldızlaşan ve Alman haklının büyük teveccüh gösterdiği Rummenigge, yeşil kapıya yönelir.
Yine bilindiği üzere o kapıya yönelenleri gümrük memurlarının çevirme hakları vardır.
Öyle de olur. “Açın bakalım bavulunuzu” derler.
O da “Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?” demez, bavulunu tezgâhın üzerine koyar…
Bavuldan iki Rolex saat çıkar. Piyasa değeri yaklaşık 100 bin Euro’dur… Rummenigge, bunların kendisine Katarlılar tarafından hediye edildiğini ve ithalat vergisi ödemek zorunda olduğunu bilmediğini, o nedenle beyanda bulunmadığını söyler…
Olay yargıya intikal eder…
Herhangi bir resmi yetkili, politikacı ya da hatırlı bir dost devreye falan girmez… Augsburg Gümrük Dairesi’nin başvurusuyla, Landshut Mahkemesi’nde yargılama yapılır.
Yargılama sonunda, Bavyera savcılığının açıkladığına göre, Rummenigge 140 günlük hapis cezasının paraya çevrilmesini kabul eder. Almanya’da, cezanın paraya çevrilmesi, söz konusu kişinin günlük geliri üzerinden yapıldığı için ödenecek miktar da buna göre hesaplanır.
Yani, geliriniz ne kadar yüksekse, cezanız da o kadar yüksek oluyor. Kaçırılan malın değeri değil, kaçıranın geliri belirliyor cezayı…
Rummenigge, günlük gelirini 1785 Euro olarak beyan eder. 1785 Euro, 140’la çarpılır.
Sonuç: 100 bin Euro’luk saatler için 249 bin 990 Euro ceza.
İş bu kadarla da bitmiyor… Alman yasalarına göre 20 bin Euro’dan pahalı hediyeye yüzde 30 vergi ödemek zorundasınız. Rummenigge, fatura gösteremediği için bir de bu parayı ödemek zorunda kalıyor.
Cezanın paraya çevrilmesi, kaçakçılık suçunun siciline işlenmesine de engel olamıyor…
Türkiye’de ekonominin toparlanmaya başlandığı bir dönemden geçtiğimizi muhalefet dahi kabul ediyor…
Oysa, ülkemizin algılanmasındaki ana problem, burada her zaman belirttiğimiz gibi, sert güçten (hard power) değil, yumuşak güçten (soft power) geçiyor. Yumuşak güç endeksine sondan ikinci sıradan girdikçe algılamamızı düzeltmemiz zor.
Olumlu algılamayı sağlayan temel unsurlardan biri, ülke içinde ve dışında hukuk devleti, yargı sistemindeki adalet ve yasalar karşısında herkesin eşit muamele gördüğü tespitinin yaygınlık kazanması…
Rummenigge hadisesinde, hiçbir Bayern Munchen kulübü taraftarı nümayiş yapmamış, hiçbir etkileyici kişi devreye girmemiş, hiçbir örtbas numarası çekilmemiş…
Almanya’nın efsane oyuncu ve yöneticisi Rummenigge, paşa paşa ödemiş cezayı…
Bizde de bu tür uygulamalar var ama ne yazık ki iletişimi yapılmıyor.