Kadına şiddetle mücadeleye devam…
14 Mayıs 2022 - Yeni Şafak
İstanbul Sözleşmesi olarak da anılan "Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi", ülkemizde 20 Mart 2021’de Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile yürürlükten kaldırılmıştı.
Bu durum pek çok itiraza neden olmuştu… Eleştiriler, en özet biçimiyle “Kadın haklarından feragat edildiği, kadınların korumasız bırakıldığı” yönündeydi…
O zaman da çeşitli vesilelerle dile getirmiştik… Şiddet konusu bir felaket… Ancak burada kadınların eleştirisi, daha çok uygulama ve toplumsal davranışa yönelik… Türkiye’de kadın hakları ve onların toplumun her alanında adalet duyguları zedelenmeyecek biçimde yaşamaları için hükûmet tarafından pek çok adım atılıyor… İstanbul Sözleşmesi de kaldırıldıysa, mutlaka onun yerine geçecek, hatta üstünde koruma sağlayacak bir düzenleme yapılır, demiştik…
Yapıldı…
Önceki gün, kadına ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin kanun teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Yasa ile ısrarlı takip, ceza kapsamına alınarak 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası öngörülmüş. Bu eylem, çocuğa ve boşanılan eşe karşı olursa, mağdurun okulunu ya da konutunu terk etmesine yol açarsa ceza katlanarak artacakmış.
Kadınlara karşı eziyetin cezası 2 buçuk yıl, işkencenin 5 yıl, tehdidin cezası ise en az 9 ay hapis olacakmış. Kadınlara karşı işlenen suçların tamamında barolar, avukat görevlendirecekmiş.
Duruşmada kravat taktığı için ‘iyi hâl’ alarak insanları çileden çıkaran bir uygulamaya dönen durum da değişmiş… İyi hâl, takdir indirimi nedeni sayılmayacakmış.
Ayrıca sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin cezası da artmış. Kasten yaralama katalog suçlar kapsamına alınmış, tutuklu yargılamanın önü açılmış.
‘Evrensel’, ‘küresel’ bazı kadın gruplarını “Evet ama yetmez” derken duyar gibiyim… Çünkü amaçları adalet duygusunun çok dışında; farklı emellere hizmet etmek… Allah ıslah etsin…
Gözümüze takılanlar…
Bu durum pek çok itiraza neden olmuştu… Eleştiriler, en özet biçimiyle “Kadın haklarından feragat edildiği, kadınların korumasız bırakıldığı” yönündeydi…
O zaman da çeşitli vesilelerle dile getirmiştik… Şiddet konusu bir felaket… Ancak burada kadınların eleştirisi, daha çok uygulama ve toplumsal davranışa yönelik… Türkiye’de kadın hakları ve onların toplumun her alanında adalet duyguları zedelenmeyecek biçimde yaşamaları için hükûmet tarafından pek çok adım atılıyor… İstanbul Sözleşmesi de kaldırıldıysa, mutlaka onun yerine geçecek, hatta üstünde koruma sağlayacak bir düzenleme yapılır, demiştik…
Yapıldı…
Önceki gün, kadına ve sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin kanun teklifi, TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilerek yasalaştı. Yasa ile ısrarlı takip, ceza kapsamına alınarak 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası öngörülmüş. Bu eylem, çocuğa ve boşanılan eşe karşı olursa, mağdurun okulunu ya da konutunu terk etmesine yol açarsa ceza katlanarak artacakmış.
Kadınlara karşı eziyetin cezası 2 buçuk yıl, işkencenin 5 yıl, tehdidin cezası ise en az 9 ay hapis olacakmış. Kadınlara karşı işlenen suçların tamamında barolar, avukat görevlendirecekmiş.
Duruşmada kravat taktığı için ‘iyi hâl’ alarak insanları çileden çıkaran bir uygulamaya dönen durum da değişmiş… İyi hâl, takdir indirimi nedeni sayılmayacakmış.
Ayrıca sağlık çalışanlarına yönelik şiddetin cezası da artmış. Kasten yaralama katalog suçlar kapsamına alınmış, tutuklu yargılamanın önü açılmış.
‘Evrensel’, ‘küresel’ bazı kadın gruplarını “Evet ama yetmez” derken duyar gibiyim… Çünkü amaçları adalet duygusunun çok dışında; farklı emellere hizmet etmek… Allah ıslah etsin…
Gözümüze takılanlar…
- 2 milyon 800 bin metrekare alana deniz dolgusu yapılarak inşa edilen Rize-Artvin Havalimanı bugün açılıyor. Avrupa’da örneği yok. Dünyada ise yalnızca 5 tane var. Bunların da ikisi Türkiye’de: Biri Rize-Artvin, diğeri de Ordu-Giresun Havalimanı… Ulaştırma ve Altyapı Bakanı “Dünyaya mühendislik ihraç ediyoruz” dediğinde küçümsemeye çalışanlar ilgilenirler mi acaba? Sanmam…
- Önceki gün, baba diyarı Gaziantep’teydik… Hasan Kalyoncu Üniversitesi’nin bir etkinliğinde… Altın Baklava Film Akademisi’nin “7. Uluslararası Öğrenci Film Festivali” coşkuyla kutlandı… Kültür ve Turizm Bakanı ve Üniversite’nin Mütevelli Heyeti Başkanı Cemal Kalyoncu’nun katılımının yanı sıra eski bakanlardan Kürşat Tüzmen de oradaydı; doğrusu renk kattı… Burak Sergen’in başkanlığındaki 5 kişilik jüri, 98 ülkeden 1368 başvuruyu incelemiş… Üniversite’nin web sitesinden geçen yılın ödüllü filmlerine ulaşmak mümkün; bu yılkiler de inşallah eklenecektir…
- Kadim sanat geleneği içinde sanatçıların olgunluk çağında ürettiği toplu çalışmalara Hünernâme denilirmiş... Sanat yaşamında 64 yılı geride bırakan Gültekin Çizgen de yeni sergisine “Hünernâme” adını vermiş. Nişantaşı’ndaki Maji Sanat Galerisi’nde 31 Mayıs’a kadar ziyaret edilebiliyormuş…
- 10-16 Mayıs “Engelliler Haftası”… Anneler Günü, bayramlar gibi özel gün iletişimine dair dönemlerde e-posta kutumuz basın bültenleri ile dolar taşar… Bu kez ne hikmetse konuya eğilim yavaşlamış gibi… Dikkatimizi Sabancı Topluluğu’nun markalarından Çimsa’nın bir aksiyonu çekti… Mersin Büyükşehir Belediyesi ile iş birliği ile yaparak ihtiyaç sahibi engelli bireylere akülü tekerlekli sandalye temin etmişler… Konuya eğilen diğer kuruluşlar için de gidilecek yol var gibi… Toplumsal duyarlılık arttıkça, markalar da bu alana daha çok eğileceklerdir… (Arzu Şener, Mena)