Kamu Diplomasisi ile kalp nasıl kırılır?..
02 EKİM 2010
Uzunca bir süredir ‘Kamu diplomasisi meselesi’ne takıldığımı bu sütunları izleyen herkes bilir… Ülke markasının yönetiminde bir numaralı ‘Kritik Başarı Faktörü’ olarak görülmesi gerektiğini yeri geldikçe belirtmişimdir. Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü AK Parti hükümeti tarafından resmen, ilgili yasal düzenlemeler yapılarak kurulduğunda ne kadar sevinmiştim ve büyük ümitlerle neler beklediğimi sıralamıştım.
CHP Milletvekili sevgili dostum Dr. Ahmet Tan ile (görüleceği üzere sadece AK Parti’den değil CHP’den de dostlarımız var) konu üzerine sık sık muhabbet ederiz. Herhangi bir parti kaygısı gütmeksizin ‘Kamu diplomasisi’ konusunun ciddiye alınması gerektiğini ve olaya bir milli mesele olarak bakılmasında yarar olduğunu savunuruz.
***
Geçenlerde Tan aradı ve bu konunun en derinlikli şekilde, enine boyuna tartışılacağı, gün boyu sürecek bir etkinlikten söz etti. Ben de pek bir heyecanlandım. Bizim şirkette görevli iki arkadaştan gidip izlemelerini, sonra da elde ettikleri ‘zenginlikleri’ bizimle paylaşmalarını rica ettim. Deniz Saydam ile Mine Homriş Topkapı’daki Eresin Otel’in yolunu tuttular. Amacım, Dr. Ahmet Tan’a da bir rapor sunmalarını sağlamaktı…
Döndüklerinde İletişim Enstitüsünde karşılaştık. Yüzlerinden düşen bin parçaydı… “Ne oldu?” dedim… Bir iki ipucu verdiler… Mesele anlaşıldı. “Şunları yazsanıza” dedim. İşte gönderdikleri bilgi notu:
***
“Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) ve Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Kamu Diplomasisi Enstitüsü, 21 Eylül Salı günü Topkapı Eresin Otel’de kamu diplomasisinin tanımını ve önemini vurgulamak amacıyla “Kalkınma Yardımlarının Etkin Kullanımında STK’lar ve Kamu Diplomasisinin Rolü” konulu bir çalıştay düzenledi.
Çalıştaya Bersay İletişim Grubu (BİG) bünyesinde yer alan ve kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Bersay İletişim Enstitüsü (BİE) adına katıldık.
Kamu diplomasisi ile ilgili pek çok değişik tanım mevcut. Ancak kısaca, ‘Bir ülkenin uluslararası düzeyde itibarını ve algısını kalp kazanma sanatı ile doğru yönetmek’ olarak tanımlanabilir. Bu kapsamda, kamu diplomasisinin sivil toplumun nabzını tuttuğu da iddia edilebilir...
Çalıştayın ilk oturumunda, farklı ülkelerdeki örnekler üzerinden gidilerek kamu diplomasisinde ‘doğru iletişimin’ önemine defalarca vurgu yapıldı. Bununla birlikte vurgulanan iletişim yöntemlerinin tersine, ikinci oturumun hemen başında siyasi dürüstlükten (political correctness) nasibini almayan bir tavırla bize oturumun sadece STK’lara yönelik olduğu ifade edildi; kibarca ikinci oturumdan çıkmamız isteniyordu... Direnecek halimiz yoktu; çıktık…
***
Aslında bu tutumla birlikte birçok çalıştay konusu daha gündeme gelebilir: ‘Kamu diplomasisi kalp kazanma sanatı mıdır yoksa kalp kırma sanatı mı?’, ‘STK nedir?’, ‘İletişimde siyasi dürüstlük ne kadar önemlidir?’ vb sorularla uzayıp gidebilir bu liste... Belki de çalıştayların amacı sorun çözmek değil, yeni sorulara, sorunlara ve sorunsallara yol açmaktır. Kim bilir?..
Başka dikkatimizi çeken hususları da şöyle sıralayabiliriz: Yaklaşık 45 kişinin bulunduğu salonda organizasyonda çalışan bir hanımefendi dışında tek kadın ‘unsur’ olarak biz ikimiz bulunuyorduk. Yani, sanki sadece STK’lara değil, aynı zamanda sadece erkeklere yönelik bir etkinlik içine düşmüş olmalıydık… Bir de şu asansör meselesi vardı. İkimizde hayatımızda ilk kez karşılaşıyorduk. Biz asansördeyiz diye o asansöre binmek istemeyen erkekler hayli şaşırtıcıydı. Fazla yüksek sesle olmasa da duyabildiğimiz ‘Tövbe estağfurullah’ nidası hâlâ kulaklarımızda.
Birinci bölümün sonunda, ‘kovulmadan’ kısa bir süre önce restorana gittiğimizde de kimse yanımıza oturmak istemedi… Bu durumu kesinlikle bir ‘baskı’ olarak yaşamadık. Sadece ‘kamu diplomasinin’ bu anlayışla nasıl bağdaştırılabileceğini anlamakta zorluk çekiyorduk.
Eresin Otel’den ayrılırken, bu tutumun ülkemizdeki tüm Kamu Diplomasisi paydaşları için geçerli olamayacağını düşünmek istiyorduk…
CHP Milletvekili sevgili dostum Dr. Ahmet Tan ile (görüleceği üzere sadece AK Parti’den değil CHP’den de dostlarımız var) konu üzerine sık sık muhabbet ederiz. Herhangi bir parti kaygısı gütmeksizin ‘Kamu diplomasisi’ konusunun ciddiye alınması gerektiğini ve olaya bir milli mesele olarak bakılmasında yarar olduğunu savunuruz.
***
Geçenlerde Tan aradı ve bu konunun en derinlikli şekilde, enine boyuna tartışılacağı, gün boyu sürecek bir etkinlikten söz etti. Ben de pek bir heyecanlandım. Bizim şirkette görevli iki arkadaştan gidip izlemelerini, sonra da elde ettikleri ‘zenginlikleri’ bizimle paylaşmalarını rica ettim. Deniz Saydam ile Mine Homriş Topkapı’daki Eresin Otel’in yolunu tuttular. Amacım, Dr. Ahmet Tan’a da bir rapor sunmalarını sağlamaktı…
Döndüklerinde İletişim Enstitüsünde karşılaştık. Yüzlerinden düşen bin parçaydı… “Ne oldu?” dedim… Bir iki ipucu verdiler… Mesele anlaşıldı. “Şunları yazsanıza” dedim. İşte gönderdikleri bilgi notu:
***
“Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA) ve Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) Kamu Diplomasisi Enstitüsü, 21 Eylül Salı günü Topkapı Eresin Otel’de kamu diplomasisinin tanımını ve önemini vurgulamak amacıyla “Kalkınma Yardımlarının Etkin Kullanımında STK’lar ve Kamu Diplomasisinin Rolü” konulu bir çalıştay düzenledi.
Çalıştaya Bersay İletişim Grubu (BİG) bünyesinde yer alan ve kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Bersay İletişim Enstitüsü (BİE) adına katıldık.
Kamu diplomasisi ile ilgili pek çok değişik tanım mevcut. Ancak kısaca, ‘Bir ülkenin uluslararası düzeyde itibarını ve algısını kalp kazanma sanatı ile doğru yönetmek’ olarak tanımlanabilir. Bu kapsamda, kamu diplomasisinin sivil toplumun nabzını tuttuğu da iddia edilebilir...
Çalıştayın ilk oturumunda, farklı ülkelerdeki örnekler üzerinden gidilerek kamu diplomasisinde ‘doğru iletişimin’ önemine defalarca vurgu yapıldı. Bununla birlikte vurgulanan iletişim yöntemlerinin tersine, ikinci oturumun hemen başında siyasi dürüstlükten (political correctness) nasibini almayan bir tavırla bize oturumun sadece STK’lara yönelik olduğu ifade edildi; kibarca ikinci oturumdan çıkmamız isteniyordu... Direnecek halimiz yoktu; çıktık…
***
Aslında bu tutumla birlikte birçok çalıştay konusu daha gündeme gelebilir: ‘Kamu diplomasisi kalp kazanma sanatı mıdır yoksa kalp kırma sanatı mı?’, ‘STK nedir?’, ‘İletişimde siyasi dürüstlük ne kadar önemlidir?’ vb sorularla uzayıp gidebilir bu liste... Belki de çalıştayların amacı sorun çözmek değil, yeni sorulara, sorunlara ve sorunsallara yol açmaktır. Kim bilir?..
Başka dikkatimizi çeken hususları da şöyle sıralayabiliriz: Yaklaşık 45 kişinin bulunduğu salonda organizasyonda çalışan bir hanımefendi dışında tek kadın ‘unsur’ olarak biz ikimiz bulunuyorduk. Yani, sanki sadece STK’lara değil, aynı zamanda sadece erkeklere yönelik bir etkinlik içine düşmüş olmalıydık… Bir de şu asansör meselesi vardı. İkimizde hayatımızda ilk kez karşılaşıyorduk. Biz asansördeyiz diye o asansöre binmek istemeyen erkekler hayli şaşırtıcıydı. Fazla yüksek sesle olmasa da duyabildiğimiz ‘Tövbe estağfurullah’ nidası hâlâ kulaklarımızda.
Birinci bölümün sonunda, ‘kovulmadan’ kısa bir süre önce restorana gittiğimizde de kimse yanımıza oturmak istemedi… Bu durumu kesinlikle bir ‘baskı’ olarak yaşamadık. Sadece ‘kamu diplomasinin’ bu anlayışla nasıl bağdaştırılabileceğini anlamakta zorluk çekiyorduk.
Eresin Otel’den ayrılırken, bu tutumun ülkemizdeki tüm Kamu Diplomasisi paydaşları için geçerli olamayacağını düşünmek istiyorduk…