Kaydedildi!..
30 kasım 2023 yeni şafak
Bildiğiniz gibi Gazze’de silahların bir süre susmasına ilişkin kullanılan iki kavram var… İsrail tarafı ve onu destekleyen ABD ve AB ülkeleri “insani ara” derken, Filistin tarafı “ateşkes” kavramını kullanmayı tercih ediyor.
Uluslararası hukukta karşılığı olmasa da ‘insani ara’, aslında İsrail terör devletinin niyetini gayet net biçimde ortaya koyuyor: “Kadınları, çocukları, yaşlıları, hastaları öldürmeye bir süre ara vereceğim; sonra da aynı şiddette devam edeceğim.”
Ateşkesin, ‘kalıcı barışın’ ön koşulu ve habercisi olduğunu çok iyi bilen İsrail’in bu kavramı kullanmamasını anlamak mümkün… Çünkü nihai amacı; Gazze’yi yerle bir etmek ve orada yaşayan bütün Filistinlileri topraklarından sürmek. Bunu tespit etmek için kâhin olmak gerekmiyor.“Vaadedilmiş Topraklar” inancını gerekçe olarak öne sürmeye, konuyu bu yolla anlamaya çalışmak da şart değil. 1948’den bu yana o bölgenin haritasını dönemler bazında ekranlara getiriyorlar ya… İşte orada her şey belli… İsrail’in, Batılıların deyişiyle ‘yayılma politikasını’ (politics of expansion) adım adım nasıl uyguladığını görmek mümkün.Haritadaki İsrail lekesinin bölgeye yayılmasının bir sonraki adımını görmek için bilge olmak da gerekmiyor. Gazze’yi yerle bir et… Bütün Filistinlileri Güney’e ya da Batı Şeria’ya gönder… Bölgedeki en geniş hakimiyeti sağla… Sonrasında da nereye doğru (büyük olasılıkla Kuzey’e) yayılacağını planla… Batı desteklesin… Komşu Müslüman ülkeler de seyretsin…
Silahların sustuğu süreç tabii ki çok önemliydi. Hiç olmazsa Gazzelilere biraz olsun nefes aldırdı. Yardım tırlarının girmesi sağlandı. Yaralar az da olsa sarıldı…
Buna rağmen bir husustan rahatsızlık duymadığımı söylersem yalan olur… Takas meselesi… Tabii ki ne kadar o kadar çok Filistinli kurtarılırsa o kadar iyidir… İki taraf arasındaki anlaşma da 1 İsrailli karşılığında 3 Filistinlidir… Ancak bunun arkasındaki zalim ve aşağılayıcı zihniyeti de görmek gerekir… Bu rakamların ardında “3 Filistinli, ancak 1 İsrailli edebilir” anlayışı vardır ki İsrail’in kabarık defterine kayıt düşülmelidir.
Günün sözü
“Bir yerdeki adaletsizlik, her yerdeki adalete tehdittir.” Martin Luther King
Gözümüze takılanlar…* Sektörde 40. yılını kutlayan Destek Patent, Türkiye, İsviçre, Kazakistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İngiltere’deki ofisleriyle sınai haklar, hukuk, finans ve özel hizmetlerle ilgili işlemlerde rehberlik hizmeti sunuyormuş. Hizmet İhracatçıları Birliği’nin verdiği Hizmet İhracatı Şampiyonları ödüllerinde “Danışmanlık, Müşavirlik ve Destek Hizmetleri” kategorisinde 5 yıl üst üste birincilik ödülü almış. “Patent Hikâyeleri” adlı kitabı yayınlanan, firmanın Başkanı Kemal Yamankaradeniz, 40 yılda çok yol kat edildiğini, özellikle de son 5 yılda ‘marka değeri’nin ne demek olduğunun daha iyi anlaşıldığını söylüyor. Fakat sorunlar da yok değilmiş. Mücevherden ayakkabı ve çantaya kadar pek çok ürünün “sahtelerinin” ya da popüler deyişle “çakmalarının” ülkemizdeki üretimi ve satışı sürekli artıyormuş. Öyle ki satılan her 100 ürünün 30’u sahteymiş! Tabii bu da vergi kaybının yanı sıra ülkemizin itibarı açısından da hasarlar oluşturuyor. Yamankaradeniz yasalar son derece yeterli olsa da 4-5 yıl süren yargılama süreleri, cezaların hafifliği ile işin uygulama kısmındaki aksaklıkların mücadeleyi zorlaştırdığının altını çiziyor. En lüks ürünleri gerçeğinden neredeyse ayırt edilemeyecek kalitede ve görüntüde üretme kapasitesi varken, bu illegal ve gayriahlaki yollarda debelenilmesi çok üzücü. Markalaşma ve pazarlama iletişimine biraz yatırım yapılsa Türkiye’den ne markalar çıkar! (Meltem Turgan, FM İletişim)
* Teknoloji geliştirme şirketi VOITERM, Türkiye’nin ilk kapalı devre elektronik seçim sisteminin kullanıma hazır olduğunu açıklamış. Elbette böyle bir sisteme henüz geçilmedi, yakın zamanda da geçilecek gibi görünmüyor. Ancak Türk mühendislerin Ar-Ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkan sistem şöyle çalışıyormuş: Bankalardaki numaratörlere benzeyen cihazın başına giden vatandaş, kimlik numarası gibi verilerini içeren bir barkodu okutarak oyunu kullanabilecekmiş. Kullanılan oy, söz konusu adayın hanesine yazılacakmış. Sistem, kriptografi yöntemleriyle şifrelendiği için de kimin kime oy verdiğini görülmeyecekmiş.
* Gün içinde atılan adımları bağışa çeviren Help Steps uygulaması, Tohumluk Sosyal Yardımlaşma, Eğitim, Kültür ve Sanat Vakfı ile birlikte gençleri spora yönlendirmek için “Askıda Spor Ayakkabı” kampanyasını başlatmış. HelpStepsMarket.com sitesi üzerinden alınabilen ayakkabılar, ihtiyaç sahibi gençlere bağışçılar adına gönderiliyormuş. ‘Askıda ekmek’ ve ‘askıda simit’ gibi uygulamalardan sonra geçen hafta Gayrettepe’deki Unkapanı Pilavcısı’nın ‘askıda pilav’ uygulamasına şahit olmuştuk. Küçük esnaf, ihtiyaç sahiplerini genelde tanır. Bu nedenle ‘askıda’ uygulamaları bağışçıların da güvendiği ve kolaylıkla katkı sunabildikleri bir sistemdir. Burada da Tohumluk Vakfı’na duyulan güven kilit önemdedir. (Filiz Öcal, Deep İletişim)
Uluslararası hukukta karşılığı olmasa da ‘insani ara’, aslında İsrail terör devletinin niyetini gayet net biçimde ortaya koyuyor: “Kadınları, çocukları, yaşlıları, hastaları öldürmeye bir süre ara vereceğim; sonra da aynı şiddette devam edeceğim.”
Ateşkesin, ‘kalıcı barışın’ ön koşulu ve habercisi olduğunu çok iyi bilen İsrail’in bu kavramı kullanmamasını anlamak mümkün… Çünkü nihai amacı; Gazze’yi yerle bir etmek ve orada yaşayan bütün Filistinlileri topraklarından sürmek. Bunu tespit etmek için kâhin olmak gerekmiyor.“Vaadedilmiş Topraklar” inancını gerekçe olarak öne sürmeye, konuyu bu yolla anlamaya çalışmak da şart değil. 1948’den bu yana o bölgenin haritasını dönemler bazında ekranlara getiriyorlar ya… İşte orada her şey belli… İsrail’in, Batılıların deyişiyle ‘yayılma politikasını’ (politics of expansion) adım adım nasıl uyguladığını görmek mümkün.Haritadaki İsrail lekesinin bölgeye yayılmasının bir sonraki adımını görmek için bilge olmak da gerekmiyor. Gazze’yi yerle bir et… Bütün Filistinlileri Güney’e ya da Batı Şeria’ya gönder… Bölgedeki en geniş hakimiyeti sağla… Sonrasında da nereye doğru (büyük olasılıkla Kuzey’e) yayılacağını planla… Batı desteklesin… Komşu Müslüman ülkeler de seyretsin…
Silahların sustuğu süreç tabii ki çok önemliydi. Hiç olmazsa Gazzelilere biraz olsun nefes aldırdı. Yardım tırlarının girmesi sağlandı. Yaralar az da olsa sarıldı…
Buna rağmen bir husustan rahatsızlık duymadığımı söylersem yalan olur… Takas meselesi… Tabii ki ne kadar o kadar çok Filistinli kurtarılırsa o kadar iyidir… İki taraf arasındaki anlaşma da 1 İsrailli karşılığında 3 Filistinlidir… Ancak bunun arkasındaki zalim ve aşağılayıcı zihniyeti de görmek gerekir… Bu rakamların ardında “3 Filistinli, ancak 1 İsrailli edebilir” anlayışı vardır ki İsrail’in kabarık defterine kayıt düşülmelidir.
Günün sözü
“Bir yerdeki adaletsizlik, her yerdeki adalete tehdittir.” Martin Luther King
Gözümüze takılanlar…* Sektörde 40. yılını kutlayan Destek Patent, Türkiye, İsviçre, Kazakistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve İngiltere’deki ofisleriyle sınai haklar, hukuk, finans ve özel hizmetlerle ilgili işlemlerde rehberlik hizmeti sunuyormuş. Hizmet İhracatçıları Birliği’nin verdiği Hizmet İhracatı Şampiyonları ödüllerinde “Danışmanlık, Müşavirlik ve Destek Hizmetleri” kategorisinde 5 yıl üst üste birincilik ödülü almış. “Patent Hikâyeleri” adlı kitabı yayınlanan, firmanın Başkanı Kemal Yamankaradeniz, 40 yılda çok yol kat edildiğini, özellikle de son 5 yılda ‘marka değeri’nin ne demek olduğunun daha iyi anlaşıldığını söylüyor. Fakat sorunlar da yok değilmiş. Mücevherden ayakkabı ve çantaya kadar pek çok ürünün “sahtelerinin” ya da popüler deyişle “çakmalarının” ülkemizdeki üretimi ve satışı sürekli artıyormuş. Öyle ki satılan her 100 ürünün 30’u sahteymiş! Tabii bu da vergi kaybının yanı sıra ülkemizin itibarı açısından da hasarlar oluşturuyor. Yamankaradeniz yasalar son derece yeterli olsa da 4-5 yıl süren yargılama süreleri, cezaların hafifliği ile işin uygulama kısmındaki aksaklıkların mücadeleyi zorlaştırdığının altını çiziyor. En lüks ürünleri gerçeğinden neredeyse ayırt edilemeyecek kalitede ve görüntüde üretme kapasitesi varken, bu illegal ve gayriahlaki yollarda debelenilmesi çok üzücü. Markalaşma ve pazarlama iletişimine biraz yatırım yapılsa Türkiye’den ne markalar çıkar! (Meltem Turgan, FM İletişim)
* Teknoloji geliştirme şirketi VOITERM, Türkiye’nin ilk kapalı devre elektronik seçim sisteminin kullanıma hazır olduğunu açıklamış. Elbette böyle bir sisteme henüz geçilmedi, yakın zamanda da geçilecek gibi görünmüyor. Ancak Türk mühendislerin Ar-Ge çalışmaları sonucunda ortaya çıkan sistem şöyle çalışıyormuş: Bankalardaki numaratörlere benzeyen cihazın başına giden vatandaş, kimlik numarası gibi verilerini içeren bir barkodu okutarak oyunu kullanabilecekmiş. Kullanılan oy, söz konusu adayın hanesine yazılacakmış. Sistem, kriptografi yöntemleriyle şifrelendiği için de kimin kime oy verdiğini görülmeyecekmiş.
* Gün içinde atılan adımları bağışa çeviren Help Steps uygulaması, Tohumluk Sosyal Yardımlaşma, Eğitim, Kültür ve Sanat Vakfı ile birlikte gençleri spora yönlendirmek için “Askıda Spor Ayakkabı” kampanyasını başlatmış. HelpStepsMarket.com sitesi üzerinden alınabilen ayakkabılar, ihtiyaç sahibi gençlere bağışçılar adına gönderiliyormuş. ‘Askıda ekmek’ ve ‘askıda simit’ gibi uygulamalardan sonra geçen hafta Gayrettepe’deki Unkapanı Pilavcısı’nın ‘askıda pilav’ uygulamasına şahit olmuştuk. Küçük esnaf, ihtiyaç sahiplerini genelde tanır. Bu nedenle ‘askıda’ uygulamaları bağışçıların da güvendiği ve kolaylıkla katkı sunabildikleri bir sistemdir. Burada da Tohumluk Vakfı’na duyulan güven kilit önemdedir. (Filiz Öcal, Deep İletişim)