Kemal bey için kötü haberler
31 Mayıs 2018 - Yeni Şafak
Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya ile Londra'da yatırımcılarla bir araya gelen Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, temaslarına ilişkin konuşmuş ve Twitter'dan bir açıklama yapmış; demiş ki: "Londra’daki temaslarımız çok verimli geçti. Yatırımcı ilgisi büyük".
Hani bir başkası böyle konuşsa, “Seçmene şirin görünmek için aslı astarı olmayan şeyler söylüyor!” diye çemkirecekler… Oysa konuşan Mehmet Şimşek… Hani hükümetle ters düştüğünü sanıp arkasından tencere tava çaldıkları Başbakan Yardımcısı.
Mehmet Bey bir de yatırımcılara verdikleri mesajları sıralamamış mı…
“Politika setimizi güçlendirdik”
“Ekonomide yeniden dengelenme süreci başladı”
“Enflasyon & cari açık ile mücadele en önemli öncelik”
“Seçim sonrası yapısal reformları daha da hızlandıracağız”
Dolar da 4.90’lardan 4.40’lara gerilemedi mi?..
Yandı gülüm keten helva… Yelkeninden rüzgârı alınmış yelkenli ya da elinden oyuncağı alınmış şımarık çocuk gibi kalıverdiler ortada…
Bazı TV programlarında “Ne olursa olsun Erdoğan gitsin!” cephesi mensubu muhaliflerin durmadan vurgu yaptıkları konu sallantıda…
“AK Parti ekonomik kriz sonrası tek başına iktidar oldu. ANAP da öyleydi. DP de… Diğerlerin gidişleri nasıl ekonomik nedenlerle olmuşsa, AK Partinin gidişi de ekonomik nedenlerle olabilir!” demiyorlar mıydı durmadan.
Şu sırada onların ifadesiyle ülke “Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik bunalımından geçmekte” değil miydi… Ne âlemi vardı Mehmet Şimşek’in o haberleri vermesinin. Ya da Doların düşmesinin. Hadi, “Dolar her an hızla yukarıya doğru fırlayabilirdi”; Şimşek’in anlattıkları neydi peki?..
Herkesin bankalardaki paralarına da bir türlü el koymadılar… Yurt dışına para çıkışını yasaklamadılar…
Bunların hepsi Kemal bey için kötü haberler…
Bir de araştırma şirketinden gelen haberler var tabii… “%60’la geleceğiz!” diyordu Kemal Bey… Rakamlar hiç de ona ümit vermiyor.
Sayın Kılıçdaroğlu’na ve de Muharrem Beye keşke birileri şu notu iletebilse:.
Seçmen davranışını belirleyen iki öge şudur: Vaat ve Güven… Gerekeli güven ortamını oluşturamazsanız, istediğiniz vaadi defalarca tekrarlayın. Hiçbir işe yaramaz. İnsanlar arası ilişkiler için de geçerlidir bu formül, marka mimarisi için de…
Sunî, teatral bir oyunmuş gibi sırıtan, teyelleri görünen popülist yaklaşımla hedef kitlenin ortak ruhî şekillenmesine yaklaşılamaz… Bu nedenle duygular dünyasının kurallarının geçerli olduğu bir ekosistemde popülist numaralarla güven duygusu oluşturulamaz…
AK Parti’nin ve onun liderinin yurt dışında ve içinde belli bir kesiminin nefretini kazanmasının da, ülkemiz insanının kahir çoğunluğunun gönüllerinde taht kurmasının nedenini de, işte bu değerler meselesine, ‘oynayarak’, ‘mış gibi yaparak’ değil gerçekten samimiyetle bağlanmış ve başta millî bağımsızlık olmak üzere ‘adanmışlıklarıyla’ kilitlenmiş olmalarında aramak gerekir.
Ekonomik ihtiyaç ve tal
Hani bir başkası böyle konuşsa, “Seçmene şirin görünmek için aslı astarı olmayan şeyler söylüyor!” diye çemkirecekler… Oysa konuşan Mehmet Şimşek… Hani hükümetle ters düştüğünü sanıp arkasından tencere tava çaldıkları Başbakan Yardımcısı.
Mehmet Bey bir de yatırımcılara verdikleri mesajları sıralamamış mı…
“Politika setimizi güçlendirdik”
“Ekonomide yeniden dengelenme süreci başladı”
“Enflasyon & cari açık ile mücadele en önemli öncelik”
“Seçim sonrası yapısal reformları daha da hızlandıracağız”
Dolar da 4.90’lardan 4.40’lara gerilemedi mi?..
Yandı gülüm keten helva… Yelkeninden rüzgârı alınmış yelkenli ya da elinden oyuncağı alınmış şımarık çocuk gibi kalıverdiler ortada…
Bazı TV programlarında “Ne olursa olsun Erdoğan gitsin!” cephesi mensubu muhaliflerin durmadan vurgu yaptıkları konu sallantıda…
“AK Parti ekonomik kriz sonrası tek başına iktidar oldu. ANAP da öyleydi. DP de… Diğerlerin gidişleri nasıl ekonomik nedenlerle olmuşsa, AK Partinin gidişi de ekonomik nedenlerle olabilir!” demiyorlar mıydı durmadan.
Şu sırada onların ifadesiyle ülke “Cumhuriyet tarihinin en büyük ekonomik bunalımından geçmekte” değil miydi… Ne âlemi vardı Mehmet Şimşek’in o haberleri vermesinin. Ya da Doların düşmesinin. Hadi, “Dolar her an hızla yukarıya doğru fırlayabilirdi”; Şimşek’in anlattıkları neydi peki?..
Herkesin bankalardaki paralarına da bir türlü el koymadılar… Yurt dışına para çıkışını yasaklamadılar…
Bunların hepsi Kemal bey için kötü haberler…
Bir de araştırma şirketinden gelen haberler var tabii… “%60’la geleceğiz!” diyordu Kemal Bey… Rakamlar hiç de ona ümit vermiyor.
Sayın Kılıçdaroğlu’na ve de Muharrem Beye keşke birileri şu notu iletebilse:.
Seçmen davranışını belirleyen iki öge şudur: Vaat ve Güven… Gerekeli güven ortamını oluşturamazsanız, istediğiniz vaadi defalarca tekrarlayın. Hiçbir işe yaramaz. İnsanlar arası ilişkiler için de geçerlidir bu formül, marka mimarisi için de…
- Sana, yat alacağım, kat alacağım, araba alacağım. Her yıl dünyanın en uzak ülkelerine birer ay tatile götüreceğim!
- Çok iyi… Ayda ne kadar maaş alıyorsun?
- 3.000 TL !..
- …
Sunî, teatral bir oyunmuş gibi sırıtan, teyelleri görünen popülist yaklaşımla hedef kitlenin ortak ruhî şekillenmesine yaklaşılamaz… Bu nedenle duygular dünyasının kurallarının geçerli olduğu bir ekosistemde popülist numaralarla güven duygusu oluşturulamaz…
AK Parti’nin ve onun liderinin yurt dışında ve içinde belli bir kesiminin nefretini kazanmasının da, ülkemiz insanının kahir çoğunluğunun gönüllerinde taht kurmasının nedenini de, işte bu değerler meselesine, ‘oynayarak’, ‘mış gibi yaparak’ değil gerçekten samimiyetle bağlanmış ve başta millî bağımsızlık olmak üzere ‘adanmışlıklarıyla’ kilitlenmiş olmalarında aramak gerekir.
Ekonomik ihtiyaç ve tal