Kemal nereye koşuyor
03 kasım 2022 - Yeni şafak
Aslında CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun zaman zaman ortaya attığı, sonradan nereye gittiği belli olmayan ‘siyasi kriz’ boyutundaki açıklamalarını alt alta yazsak, onların üstüne de Sedat Peker üslubuyla Türkiye’yi bir ‘narco state’ (uyuşturucu devleti) olarak gösterdiği son açıklamasını koysak, ardından da Emin Çölaşan’ın “Turgut Nereden Koşuyor?” kitabının adından esinle “Kemal nereye koşuyor?” desek…
Ve başka hiçbir şey söylemesek yeridir…
Kılıçdaroğlu’nun hainlik olarak algılanabilecek, doğruluğu kendisi tarafından kanıtlanamadığı gibi ‘yalan oldukları’ ispatlanmış açıklamalarını hatırlayalım:
“Türkiye’de can ve mal güvenliği yok”
“Vatandaşların e-devlet verileri çalındı”
“Ayçiçek yağı yok, gelmeyecek”
“Benzin yok, araçlar kuyruk oldu”
“Erdoğan kaçacak”
“Yabancı ülkeler ‘Türkiye’ deyince, sırtlarını dönüyorlar...”
“Türkiye sonbaharda borçlarını ödeyemeyip temerrütte düşecek”
“Cumhurbaşkanı’nın ıslak imzasıyla Hazine'den 6 milyar TL iç edildi”
“Zamlar geri alınana kadar elektrik faturamı ödemeyeceğim” (Ödedi)
“Bütün KHK’lıları serbest bırakacağım” (Sonradan “Terör suçundan mahkûm olmayanları” diye düzeltti)
“Müteahhitleri zengin etmek için Yap-İşlet-Devret ile yapılan altyapı ihalelerine ek süre verdiler”
“Saray’a giden CHP’li…”
“Parayla parti kuruyorlar”
“Beni dinliyorlar, beni izliyorlar”
Hayatında İsrail’e ayak basmamış Berat Albayrak için “Damadı neden İsrail’e yolladın” …
Deniz Baykal kaseti hakkında “Erdoğan’ın kaseti izlediğini gördüm” (Sonradan “Kim tarafından ve ne zaman izlettirildiğini hatırlamıyorum” dedi.)
“Şehitler arasında ayrımcılık yapmak hainliktir” (Millî Savunma Bakanlığı: “Askerlik Kanunu’nda Terörle Mücadele kapsamında şehit olanların çocukları ve kardeşleri zaten zorunlu askerlikten muaftır.”)
“Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde altın klozet var”
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsviçre’de 8 ayrı hesabı var”
“Tsunami sonrası toplanan paralar Açe’ye gitmedi”
“Dövizini bozdur” çağrısı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi birikimlerini TL’ye çevirmediğini iddia etti. Dekontlarla yalanlandı.
Adil Öksüz’ün MİT görevlisi olduğunu ima etti. MİT, yazı açıklama yaptı: “Adil Öksüz, MİT’in terör örgütü içindeki kaynağı olmamıştır ve MİT’e çalışmamıştır.”
2010’da “Kim darbe girişimi yaparsa o tankın önüne ilk ben çıkacağım” demişti. 15 Temmuz darbe girişiminde Atatürk Havalimanı’nda olduğu hatırlatılarak sorulan “Siz 15 Temmuz gecesi tankın önüne neden çıkmadınız? Daha önce böyle bir demeciniz olmuştu” sorusuna “İyi de tank getirselerdi, nerede tank?” cevabını verdi.
Şimdi bunların üstüne bir de ‘narco devlet’ suçlamasını ekledi CHP Genel Başkanı:
“Her şey bu iktidarın ekonomiyi bitirmesiyle başladı. O kadar müsrifçe harcadılar ki beytülmale el atacak, el uzatacak hâle geldiler. Hazineyi boşalttılar, ekonomiyi çökerttiler, tüm kaynaklar tükenince de iktidarda kalmak için çok kirli bir oyuna girdiler. Bu oyun neydi sevgili halkım? Her türlü kara paranın ülkeye girmesine göz yumdular. ‘Getir, nereden getirirsen getir, kaynağını sormayacağım’ dediler ve bu kirli parayı yani milyar dolarları, yani uyuşturucu paralarını Türkiye’nin cari açığının finansmanında kullandılar.”
Cumhurbaşkanı adayı olacağım diye çırpınan Kılıçdaroğlu, kimden talimat ya da kibarcası akıl alıyorsa, projesinde bir hata yapıyor sanki…
Çünkü bırakın geniş kitleleri, CHP’nin tabanı ve onu omurilikten destekleyen gazeteciler bile bu ‘siyasi ve sosyal intihara’ cevaz vermediler.
Gözümüze takılanlar…
Ve başka hiçbir şey söylemesek yeridir…
Kılıçdaroğlu’nun hainlik olarak algılanabilecek, doğruluğu kendisi tarafından kanıtlanamadığı gibi ‘yalan oldukları’ ispatlanmış açıklamalarını hatırlayalım:
“Türkiye’de can ve mal güvenliği yok”
“Vatandaşların e-devlet verileri çalındı”
“Ayçiçek yağı yok, gelmeyecek”
“Benzin yok, araçlar kuyruk oldu”
“Erdoğan kaçacak”
“Yabancı ülkeler ‘Türkiye’ deyince, sırtlarını dönüyorlar...”
“Türkiye sonbaharda borçlarını ödeyemeyip temerrütte düşecek”
“Cumhurbaşkanı’nın ıslak imzasıyla Hazine'den 6 milyar TL iç edildi”
“Zamlar geri alınana kadar elektrik faturamı ödemeyeceğim” (Ödedi)
“Bütün KHK’lıları serbest bırakacağım” (Sonradan “Terör suçundan mahkûm olmayanları” diye düzeltti)
“Müteahhitleri zengin etmek için Yap-İşlet-Devret ile yapılan altyapı ihalelerine ek süre verdiler”
“Saray’a giden CHP’li…”
“Parayla parti kuruyorlar”
“Beni dinliyorlar, beni izliyorlar”
Hayatında İsrail’e ayak basmamış Berat Albayrak için “Damadı neden İsrail’e yolladın” …
Deniz Baykal kaseti hakkında “Erdoğan’ın kaseti izlediğini gördüm” (Sonradan “Kim tarafından ve ne zaman izlettirildiğini hatırlamıyorum” dedi.)
“Şehitler arasında ayrımcılık yapmak hainliktir” (Millî Savunma Bakanlığı: “Askerlik Kanunu’nda Terörle Mücadele kapsamında şehit olanların çocukları ve kardeşleri zaten zorunlu askerlikten muaftır.”)
“Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde altın klozet var”
“Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İsviçre’de 8 ayrı hesabı var”
“Tsunami sonrası toplanan paralar Açe’ye gitmedi”
“Dövizini bozdur” çağrısı yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendi birikimlerini TL’ye çevirmediğini iddia etti. Dekontlarla yalanlandı.
Adil Öksüz’ün MİT görevlisi olduğunu ima etti. MİT, yazı açıklama yaptı: “Adil Öksüz, MİT’in terör örgütü içindeki kaynağı olmamıştır ve MİT’e çalışmamıştır.”
2010’da “Kim darbe girişimi yaparsa o tankın önüne ilk ben çıkacağım” demişti. 15 Temmuz darbe girişiminde Atatürk Havalimanı’nda olduğu hatırlatılarak sorulan “Siz 15 Temmuz gecesi tankın önüne neden çıkmadınız? Daha önce böyle bir demeciniz olmuştu” sorusuna “İyi de tank getirselerdi, nerede tank?” cevabını verdi.
Şimdi bunların üstüne bir de ‘narco devlet’ suçlamasını ekledi CHP Genel Başkanı:
“Her şey bu iktidarın ekonomiyi bitirmesiyle başladı. O kadar müsrifçe harcadılar ki beytülmale el atacak, el uzatacak hâle geldiler. Hazineyi boşalttılar, ekonomiyi çökerttiler, tüm kaynaklar tükenince de iktidarda kalmak için çok kirli bir oyuna girdiler. Bu oyun neydi sevgili halkım? Her türlü kara paranın ülkeye girmesine göz yumdular. ‘Getir, nereden getirirsen getir, kaynağını sormayacağım’ dediler ve bu kirli parayı yani milyar dolarları, yani uyuşturucu paralarını Türkiye’nin cari açığının finansmanında kullandılar.”
Cumhurbaşkanı adayı olacağım diye çırpınan Kılıçdaroğlu, kimden talimat ya da kibarcası akıl alıyorsa, projesinde bir hata yapıyor sanki…
Çünkü bırakın geniş kitleleri, CHP’nin tabanı ve onu omurilikten destekleyen gazeteciler bile bu ‘siyasi ve sosyal intihara’ cevaz vermediler.
Gözümüze takılanlar…
- Sosyal medya büyüyor da büyüyor. Gemius Türkiye son duruma dair bilgi yollamış: 2021 yılında 57,1 milyon olan sosyal medya (YouTube, Instagram, Facebook, Twitter, TikTok, LinkedIn ve Snapchat) ziyaretçi sayısı, 2022’nin ilk 8 ayında 57,6 milyon olmuş. Raporda bir de yeni mecradan söz ediliyor: Kwai. Ocak 2022’de 4 milyon ziyaretçisi olan Kwai, reklam yatırımlarına ağırlık vermiş ve bu sayıyı 10 milyona yükseltmiş. Okurlarımıza burada durup, Halit Refiğ’in “Tek Umut Türkiye” adlı kitabında yayınladığı, “Gelecek Korkusu ya da İnsanın Sonu” başlıklı 9,5 sayfalık makalesini okumalarını tavsiye ediyoruz. Aynı makaleye, internetten de ulaşılabilirler (NPQ Türkiye, S.5, 2000).
- Yazılım sektöründe, yapay zekâ ve ileri analitik gibi alanlarda hizmet veren SAS, Türkiye’deki 25. yılını kutlamış. Sloganları gözümüze takıldı: “İşimiz Özveri”… Veri kelimesini çift anlamlı kullanarak hem duygulara hem de işlerinin doğasına yönelik gönderme yapmayı başarmışlar. (Ayşe Yeşilyaprak, F5 İletişim)
- Çok uluslu sigara şirketleri yıllık 700 milyar dolar kazanırken; dünyada her sene 8 milyondan fazla, ülkemizde ise her gün 350 kişi sigara yüzünden hayatını kaybediyormuş. Üsküdar Belediyesi bu soruna dikkat çekmek için “Tütünü bırak, geleceğe bak” sergisini düzenlemiş. Çocukları Tütün Salgını ve Zararlarından Koruma İnisiyatifi ve tütün endüstrisi karşıtı gençler öncülüğünde düzenlenen etkinlikte, sigara nedeniyle hayatını kaybeden 350 insanın kişisel eşyaları sergilenmiş. (Esra Pala, Havva Kızılırmak PR)
- Çağrı Merkezleri Derneği, “8.Takım Liderleri Zirvesi”ni düzenlemiş. Sektörün yüzde 70’inden fazlasını temsil ettiğini ifade eden Dernek, Nisan ayında yaptığı sektör araştırmasıyla da dikkatimizi çekmişti. Çağrı merkezleri, müşteriyle doğrudan ilişkide oldukları için ‘memnuniyetin’ tesisi konusunda son derece önemliler. Derneğin çalışmalarının, personele ‘ilişki ve iletişim’ tekniklerinin benimsetilmesini de kapsayacak biçimde genişletilmesi hayırlı olur… (Berker Ayvacı, PIAR)