Keşke daha çok 'yatırım' yapsalar!..
22 Kasım 2009 Akşam Gazetesi
Ressam Burhan Doğançay'a ait tablo ile Cumhurbaşkanlığı yazlık köşkünün başına gelen 'ibret tablosunu' birlikte izleyelim mi?..
Sırasıyla şöyle gelişti olaylar... Bir diyalogda 'canlandırmaya' çalışalım...
- Biliyor musun, tabloyu Eczacıbaşı almış. Burhan Doğançay'ın 'Mavi Senfoni'ne tam 2.2 milyon dolar vermişler...
- Yahu bunun sahibi Oktay Duran tabloyu 50 bin dolara almamış mıymış?.. Nasıl olmuş da değeri bu rakamlara gelmiş. Hem bu Oktay Duran hangi Oktay Duran?
- Bir: Tablo 50 bin dolara alınalı çok olmuş... Resim sanatına yatırım, diye bir şey duymadın mı cahil?.. Hem sana ne bu tablo bu kadar değer kazanmışsa... Oktay Duran da matbaacı Oktay Duran...
- İki tane matbaacı Oktay Duran var ama...
- Cahillik etme; öteki Dr. Oktay Duran, Cem Ofset'in sahibi; bu, sade Oktay Duran, o da Duran Ofset'in başında...
- Her kim verdiyse, hiç bu kadar para verilir mi bir Türk resmine... Edirne'den sınırı geçti mi bu tablo beş kuruş etmez... Hem onca ekonomik kriz, işsizlik, açlık varken, bu ne dikkatsizce para harcama...
- Sen ne bakıyorsun medyaya kardeşim... Bak, ertesi gün Eczacıbaşı'dan yalanlama gelmiş:Tabloyu biz almadık!'
- Ne iş?.. Bir sonraki gün necip basınımızda şu başlık görüldü sahiden: 'Doğançay'ın 'Mavi Senfoni' tablosunu 2.2 milyon dolara alan işadamı hala ortaya çıkmadı...'
- Üzülme, nihayet üçüncü gün 'fail' bulundu: Murat Ülker... Türk iş dünyasının yetiştirmiş olduğu ikinci kuşak en iyi ve başarılı işadamlarından biri... Her kuruşu pür dikkat harcayan Ülker, bazı kafalara göre ne hikmetse 2,2 milyon doları har vurup har savurmuş... Derdi de bizim medyamızı ve sizin gibi başkasının başarısında kendi başarısızlıklarını görmeye alışmış, 'kavruklara' düşmüş...
- Var mı öyle numara? Sen yoksulluğun estetiği kavramını duymadın galiba? Bak Cumhurbaşkanı'na... Bir müsrif de o?
- O ne yapmış peki?
- İstanbul'daki yazlık çalışma mekanı Huber Köşkü'nün tamiratı ve içine konacak eşyalar için tam 6,4 milyon dolar harcayacakmış...
- Ne var bunda?
- Saçı bitmemiş yetimin hakkı...
- Tamam, tamam anlaşıldı... Esas üzücü olan ne biliyor musun? Elden gitmemesi için 7-8 yılda bir köşkü yenilemek, bakımdan geçirmek değil; koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanlığı algısı ve konumlaması için yaptığı harcamayı eleştirmeye kalkmak da değil... Aynı şey uçak alımında falan da yapılır... Yoksulluk muhabbetine alışığız... Esas üzücü olan, Cumhurbaşkanlığı makamının kendisini açıklama yapmak ve meseleyi 'izah etmek' zorunda hissetmesi...
Ben her ikisine de helal olsun diyorum... Hem resme 'yatırım' yapan Murat Ülker'e hem de Cumhurbaşkanlığı köşküne 'yatırım' yapan yetkililere...
Ressam Burhan Doğançay'a ait tablo ile Cumhurbaşkanlığı yazlık köşkünün başına gelen 'ibret tablosunu' birlikte izleyelim mi?..
Sırasıyla şöyle gelişti olaylar... Bir diyalogda 'canlandırmaya' çalışalım...
- Biliyor musun, tabloyu Eczacıbaşı almış. Burhan Doğançay'ın 'Mavi Senfoni'ne tam 2.2 milyon dolar vermişler...
- Yahu bunun sahibi Oktay Duran tabloyu 50 bin dolara almamış mıymış?.. Nasıl olmuş da değeri bu rakamlara gelmiş. Hem bu Oktay Duran hangi Oktay Duran?
- Bir: Tablo 50 bin dolara alınalı çok olmuş... Resim sanatına yatırım, diye bir şey duymadın mı cahil?.. Hem sana ne bu tablo bu kadar değer kazanmışsa... Oktay Duran da matbaacı Oktay Duran...
- İki tane matbaacı Oktay Duran var ama...
- Cahillik etme; öteki Dr. Oktay Duran, Cem Ofset'in sahibi; bu, sade Oktay Duran, o da Duran Ofset'in başında...
- Her kim verdiyse, hiç bu kadar para verilir mi bir Türk resmine... Edirne'den sınırı geçti mi bu tablo beş kuruş etmez... Hem onca ekonomik kriz, işsizlik, açlık varken, bu ne dikkatsizce para harcama...
- Sen ne bakıyorsun medyaya kardeşim... Bak, ertesi gün Eczacıbaşı'dan yalanlama gelmiş:Tabloyu biz almadık!'
- Ne iş?.. Bir sonraki gün necip basınımızda şu başlık görüldü sahiden: 'Doğançay'ın 'Mavi Senfoni' tablosunu 2.2 milyon dolara alan işadamı hala ortaya çıkmadı...'
- Üzülme, nihayet üçüncü gün 'fail' bulundu: Murat Ülker... Türk iş dünyasının yetiştirmiş olduğu ikinci kuşak en iyi ve başarılı işadamlarından biri... Her kuruşu pür dikkat harcayan Ülker, bazı kafalara göre ne hikmetse 2,2 milyon doları har vurup har savurmuş... Derdi de bizim medyamızı ve sizin gibi başkasının başarısında kendi başarısızlıklarını görmeye alışmış, 'kavruklara' düşmüş...
- Var mı öyle numara? Sen yoksulluğun estetiği kavramını duymadın galiba? Bak Cumhurbaşkanı'na... Bir müsrif de o?
- O ne yapmış peki?
- İstanbul'daki yazlık çalışma mekanı Huber Köşkü'nün tamiratı ve içine konacak eşyalar için tam 6,4 milyon dolar harcayacakmış...
- Ne var bunda?
- Saçı bitmemiş yetimin hakkı...
- Tamam, tamam anlaşıldı... Esas üzücü olan ne biliyor musun? Elden gitmemesi için 7-8 yılda bir köşkü yenilemek, bakımdan geçirmek değil; koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanlığı algısı ve konumlaması için yaptığı harcamayı eleştirmeye kalkmak da değil... Aynı şey uçak alımında falan da yapılır... Yoksulluk muhabbetine alışığız... Esas üzücü olan, Cumhurbaşkanlığı makamının kendisini açıklama yapmak ve meseleyi 'izah etmek' zorunda hissetmesi...
Ben her ikisine de helal olsun diyorum... Hem resme 'yatırım' yapan Murat Ülker'e hem de Cumhurbaşkanlığı köşküne 'yatırım' yapan yetkililere...