Kılıçdaroğlu'na bir puan daha
21 Şubat 2009 Akşam Gazetesi
Dün yazıyı yazıp, yazı işlerine gönderirken beklenen haber geldi: Sevigen partideki görevlerinden istifa etti!
Yazı şöyle olacaktı: 'Az hamilelik olmaz. Az homoseksüellik de olmaz ya da az hırsızlık... Bunlar nitelik belirten kavramlardır. Nicelik belirten bir tanımlamayla birlikte kullanılamazlar.
Etik de bu tür bir kavramdır. Etik davranırsınız ya da davranmazsınız. Yani edeplisinizdir ya da edepsiz!
Bildiğiniz gibi 'iş etiği'nin Türkçe karşılığı 'iş adabı'dır.
CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen 'Milletvekilleri iş yapmıyor mu? Etik olmayabilir, doğru. Biz de paramızı koyarak iş yapalım dedik ama olmadı. Çok büyük etik olmayan bir şey yok' demiş. Oysa etik davranmamanın büyüğü küçüğü olmaz. Edepsizliğin büyüğünün küçüğünün olmayacağı gibi...
Şimdi heyecanla Kemal Kılıçdaroğlu'nun Mehmet Sevigen'i TBMM salonlarında ya da TV'de Uğur Dündar'ın yöneteceği bir söz düellosuna davet etmesini bekliyorum. Çünkü kapısını araladı, Sevigen için: 'Gereğini yapsın!' dedi.
Benden bir puan daha aldı. Düelloya da davet ederse, söz bir puan daha vereceğim...
Deniz Baykal'dan ise tahmin edebileceğiniz gibi bir puan daha düştüm.
Neden? Lafı döndürüp dolaştırdığı ve net bir şekilde görüş ifade etmediği için.
Neymiş? Bu işler yapılırmış, yasal bir sorun yokmuş ancak keşke yapılmasaymış... Sevigen'i hem destekliyor hem de eleştiriyor.
Bir siyasetçi, hele bir parti başkanı karnından konuşmaz. Ne diyecekse doğrudan doğruya söyler...'
Bu arada Ali Topuz demiş ki: 'Görevinden istifa etmesi yetmez.' Yani CHP'den de istifa etmesi gerektiğini söylüyor.
Mehmet Sevigen, yarattığı iletişim krizini ancak ciddiyetle özür dileyip, partisinden de istifa ederek yönetebilir. Biz de o zaman puan vermeyiz ama hiç değilse puan silmeyiz...
Herkes işine baksın
İŞİN suyu çıkmaya, kabak tadı vermeye başladı. Mart ayında yapılacak yerel seçimlere girecek adaylar açıklandığından itibaren ortalık toz duman halinde... Dosyalar, yolsuzluk iddiaları, çamurlar, kasetler aldı başını gidiyor. Takip etmesi bile güçleşti. Temiz siyaset, bel altı siyasete doğru adım adım ilerliyor.
Bunun olacağı belliydi. Ama bu kadarını beklemiyorduk! Ciddi bir karmaşa, mesaj bombardımanı, suçlama kirliliği var. Hiç olmaması gerektiği halde!
Şimdi ne olacak sorusunu benim gibi birçok kişi de soruyordur. Bu belirsizlik ve güvensizlik ortamında seçmenler tercihlerini neye göre yapacak? Kime inanacak? Kimi seçecek?
Zurnanın zırt dediği yer de tam burası... Daha vakit var. Bu ortamı fırsat bilip, bundan sonra hedef kitlesini 'işiyle' ikna edecekler kazanacak, didişenler değil!
Sizce de birilerinin çıkıp artık aday olduğu bölge için neler yapacağını, hangi sorunları çözeceğini, ne tür farklı ve yeni hizmetler sunacağını, dünyanın içinde bulunduğu durumda bölgesi için ne tür önlemler alacağını anlatması gereken zaman gelmedi mi? Eğer bunlar anlatılmazsa oylar adaylara değil, yine liderlere gidecek... Liderlere giderse de kimin kazanacağı belli!
Dün yazıyı yazıp, yazı işlerine gönderirken beklenen haber geldi: Sevigen partideki görevlerinden istifa etti!
Yazı şöyle olacaktı: 'Az hamilelik olmaz. Az homoseksüellik de olmaz ya da az hırsızlık... Bunlar nitelik belirten kavramlardır. Nicelik belirten bir tanımlamayla birlikte kullanılamazlar.
Etik de bu tür bir kavramdır. Etik davranırsınız ya da davranmazsınız. Yani edeplisinizdir ya da edepsiz!
Bildiğiniz gibi 'iş etiği'nin Türkçe karşılığı 'iş adabı'dır.
CHP Genel Sekreter Yardımcısı Mehmet Sevigen 'Milletvekilleri iş yapmıyor mu? Etik olmayabilir, doğru. Biz de paramızı koyarak iş yapalım dedik ama olmadı. Çok büyük etik olmayan bir şey yok' demiş. Oysa etik davranmamanın büyüğü küçüğü olmaz. Edepsizliğin büyüğünün küçüğünün olmayacağı gibi...
Şimdi heyecanla Kemal Kılıçdaroğlu'nun Mehmet Sevigen'i TBMM salonlarında ya da TV'de Uğur Dündar'ın yöneteceği bir söz düellosuna davet etmesini bekliyorum. Çünkü kapısını araladı, Sevigen için: 'Gereğini yapsın!' dedi.
Benden bir puan daha aldı. Düelloya da davet ederse, söz bir puan daha vereceğim...
Deniz Baykal'dan ise tahmin edebileceğiniz gibi bir puan daha düştüm.
Neden? Lafı döndürüp dolaştırdığı ve net bir şekilde görüş ifade etmediği için.
Neymiş? Bu işler yapılırmış, yasal bir sorun yokmuş ancak keşke yapılmasaymış... Sevigen'i hem destekliyor hem de eleştiriyor.
Bir siyasetçi, hele bir parti başkanı karnından konuşmaz. Ne diyecekse doğrudan doğruya söyler...'
Bu arada Ali Topuz demiş ki: 'Görevinden istifa etmesi yetmez.' Yani CHP'den de istifa etmesi gerektiğini söylüyor.
Mehmet Sevigen, yarattığı iletişim krizini ancak ciddiyetle özür dileyip, partisinden de istifa ederek yönetebilir. Biz de o zaman puan vermeyiz ama hiç değilse puan silmeyiz...
Herkes işine baksın
İŞİN suyu çıkmaya, kabak tadı vermeye başladı. Mart ayında yapılacak yerel seçimlere girecek adaylar açıklandığından itibaren ortalık toz duman halinde... Dosyalar, yolsuzluk iddiaları, çamurlar, kasetler aldı başını gidiyor. Takip etmesi bile güçleşti. Temiz siyaset, bel altı siyasete doğru adım adım ilerliyor.
Bunun olacağı belliydi. Ama bu kadarını beklemiyorduk! Ciddi bir karmaşa, mesaj bombardımanı, suçlama kirliliği var. Hiç olmaması gerektiği halde!
Şimdi ne olacak sorusunu benim gibi birçok kişi de soruyordur. Bu belirsizlik ve güvensizlik ortamında seçmenler tercihlerini neye göre yapacak? Kime inanacak? Kimi seçecek?
Zurnanın zırt dediği yer de tam burası... Daha vakit var. Bu ortamı fırsat bilip, bundan sonra hedef kitlesini 'işiyle' ikna edecekler kazanacak, didişenler değil!
Sizce de birilerinin çıkıp artık aday olduğu bölge için neler yapacağını, hangi sorunları çözeceğini, ne tür farklı ve yeni hizmetler sunacağını, dünyanın içinde bulunduğu durumda bölgesi için ne tür önlemler alacağını anlatması gereken zaman gelmedi mi? Eğer bunlar anlatılmazsa oylar adaylara değil, yine liderlere gidecek... Liderlere giderse de kimin kazanacağı belli!