Kılıçdaroğlu'nun önünü açmaya devam
08 Şubat 2009 Akşam Gazetesi
Nasıl haklı çıkıyorum... Kılıçdaroğlu AK Partililer'le top gibi oynuyor... Daha doğrusu iktidar partisi onun oynamasına izin veriyor... Elense attığı herkes atlıyor mindere. Küt; iki tokat bir künde, haydi dışarı...
Yahu bir durun kardeşim... İki dinlenin... Hayır... Yenilen pehlivan doymaz misali, peşrev başlıyor hemen...
Adamın seçimlerde rakibi Dr. Topbaş... Oysa kim var şu sıra karşısında? Başbakan'ın bizzat kendisi... Bu sefer de oğlunun ve gelininin ortak oldukları bir dükkan yüzünden... İletişim kazası, iletişim kazası üstüne...
'Tosun'u tanımam!' Aferin!..
Alın size belgesi!.. Siz tanımıyorsunuz ama yakınınızda tanıyanlar var...
İncir çekirdeğini doldurmayacak kadar basit bir ticari 'interaksiyon', bir anda ancak böyle siyasi skandal haline getirilebilir... Obama'yı izlesenize gözünüzün ucuyla. Dakika bir gol bir. Atadığı kişilerin vergi borçları çıktı... Anında azletti ve herkesten özür diledi... Bu kadar... Ayrıca burada sizin özürlük durumunuz da yok... Şeffaf olsanız yeter. Siz değil, parti sözcünüz -ki yok- kalkıp yalın bir açıklama yapacak; sonra susacaksınız... Hepsi bu...
İlk günden beri dediğimi tekrarlayayım: Ana muhalefet zaten çarşafa Kuran kursuna dolanmış vaziyette, sesinizi çıkarmasanız, elinizi kolunuzu sallaya sallaya alacağınız seçimleri, iktidar olduğunuzu unuttuğunuz ve her defasında 'hislenip', içinizden geldiği gibi davrandığınız için zora sokmak üzeresiniz...
Anlayacağınız Kılıçdaroğlu zafer kazanmayacak, bu gidişle Sayın Başbakan ve Dr. Topbaş ikilisi Kılıçdaroğlu'na zaferi altın tepside armağan edecekler. Haydi hayırlısı...
İvedik iddiasına girmek isteyen var mı?
Nihayet takke düşmek üzere ve Recep İvedik 2 vizyona giriyor... Girdiğim iddiaların sonucunun belli olmasına pek bir şey kalmadı. Neydi soru: Recep İvedik 2 bir öncekinden daha mı fazla kişi tarafından izlenecek yoksa daha mı az?...
Eğer bir kişi fazla izlerse ciddi bir yıkım geçirebilirim. Tersi olursa da abat olduğumuzun resmidir. İletişim böyle bir şeydir... Kültür ve değerleri doğru okuyup, doğru analiz edeceksiniz... Sonucunu da risk alıp yüksek sesle önceden söyleme cesaretiniz olacak. (Davos'un üzerinden üç gün geçtikten ve araştırma sonuçları geldikten sonra değil) Benim İvedik'le bir meselem yok. Popüler kültürde ticari açıdan başarılı işler, tam tersine ziyadesiyle dikkatimi çeker. İletişimin temelinde, hedef kitlelerinin kültür ve değerleriyle (ortak ruhi şekillenme) satın alma davranışları arasındaki bağı doğru anlayıp yönetebilme becerisi yatar.
Yanıtı ortada olan soru şu: Recep İvedik gerçekten bu milletin ortak ruhuna uygun bir mizah anlayışının mı simgesidir; yoksa insanların en azında önemli bir kısmı ilk filme bu acayip şeyi merak ettikleri için mi gittiler; hani 1950 - 60'larda Eminönü'nde sergilenmiş olan 'Deniz Canavarını' izlemeye giden insanlar gibi. Eğer birinci şık geçerliyse İvedik 2 birinciden daha çok bile iş yapabilir... Eğer ikinci şık geçerliyse seyirci sayısı düşecektir...
Ben ikinci şıktan yana kullanıyorum oyumu... 12 Şubat'a kadar da dileyenlerle nakdi bedeli olmayan iddialara girebilirim. Örneğin kaybedersem, nefis bir akşam yemeği hazırlamak gibi... Ya da bana lacivert kaşmir bir atkı örülmesi gibi... Bahisler henüz kapanmadı; bekleriz...
Nasıl haklı çıkıyorum... Kılıçdaroğlu AK Partililer'le top gibi oynuyor... Daha doğrusu iktidar partisi onun oynamasına izin veriyor... Elense attığı herkes atlıyor mindere. Küt; iki tokat bir künde, haydi dışarı...
Yahu bir durun kardeşim... İki dinlenin... Hayır... Yenilen pehlivan doymaz misali, peşrev başlıyor hemen...
Adamın seçimlerde rakibi Dr. Topbaş... Oysa kim var şu sıra karşısında? Başbakan'ın bizzat kendisi... Bu sefer de oğlunun ve gelininin ortak oldukları bir dükkan yüzünden... İletişim kazası, iletişim kazası üstüne...
'Tosun'u tanımam!' Aferin!..
Alın size belgesi!.. Siz tanımıyorsunuz ama yakınınızda tanıyanlar var...
İncir çekirdeğini doldurmayacak kadar basit bir ticari 'interaksiyon', bir anda ancak böyle siyasi skandal haline getirilebilir... Obama'yı izlesenize gözünüzün ucuyla. Dakika bir gol bir. Atadığı kişilerin vergi borçları çıktı... Anında azletti ve herkesten özür diledi... Bu kadar... Ayrıca burada sizin özürlük durumunuz da yok... Şeffaf olsanız yeter. Siz değil, parti sözcünüz -ki yok- kalkıp yalın bir açıklama yapacak; sonra susacaksınız... Hepsi bu...
İlk günden beri dediğimi tekrarlayayım: Ana muhalefet zaten çarşafa Kuran kursuna dolanmış vaziyette, sesinizi çıkarmasanız, elinizi kolunuzu sallaya sallaya alacağınız seçimleri, iktidar olduğunuzu unuttuğunuz ve her defasında 'hislenip', içinizden geldiği gibi davrandığınız için zora sokmak üzeresiniz...
Anlayacağınız Kılıçdaroğlu zafer kazanmayacak, bu gidişle Sayın Başbakan ve Dr. Topbaş ikilisi Kılıçdaroğlu'na zaferi altın tepside armağan edecekler. Haydi hayırlısı...
İvedik iddiasına girmek isteyen var mı?
Nihayet takke düşmek üzere ve Recep İvedik 2 vizyona giriyor... Girdiğim iddiaların sonucunun belli olmasına pek bir şey kalmadı. Neydi soru: Recep İvedik 2 bir öncekinden daha mı fazla kişi tarafından izlenecek yoksa daha mı az?...
Eğer bir kişi fazla izlerse ciddi bir yıkım geçirebilirim. Tersi olursa da abat olduğumuzun resmidir. İletişim böyle bir şeydir... Kültür ve değerleri doğru okuyup, doğru analiz edeceksiniz... Sonucunu da risk alıp yüksek sesle önceden söyleme cesaretiniz olacak. (Davos'un üzerinden üç gün geçtikten ve araştırma sonuçları geldikten sonra değil) Benim İvedik'le bir meselem yok. Popüler kültürde ticari açıdan başarılı işler, tam tersine ziyadesiyle dikkatimi çeker. İletişimin temelinde, hedef kitlelerinin kültür ve değerleriyle (ortak ruhi şekillenme) satın alma davranışları arasındaki bağı doğru anlayıp yönetebilme becerisi yatar.
Yanıtı ortada olan soru şu: Recep İvedik gerçekten bu milletin ortak ruhuna uygun bir mizah anlayışının mı simgesidir; yoksa insanların en azında önemli bir kısmı ilk filme bu acayip şeyi merak ettikleri için mi gittiler; hani 1950 - 60'larda Eminönü'nde sergilenmiş olan 'Deniz Canavarını' izlemeye giden insanlar gibi. Eğer birinci şık geçerliyse İvedik 2 birinciden daha çok bile iş yapabilir... Eğer ikinci şık geçerliyse seyirci sayısı düşecektir...
Ben ikinci şıktan yana kullanıyorum oyumu... 12 Şubat'a kadar da dileyenlerle nakdi bedeli olmayan iddialara girebilirim. Örneğin kaybedersem, nefis bir akşam yemeği hazırlamak gibi... Ya da bana lacivert kaşmir bir atkı örülmesi gibi... Bahisler henüz kapanmadı; bekleriz...