Kime 'haddini bildireceğinize' iyi karar verin!
29 Mart 2009 Akşam Gazetesi
Bizde böyledir. Siyasi iletişimin tek hedefinin iktidarı almak olduğu gerçeği, unutulur, unutturulur ve halkı, seçmeni, hatta parti kadrolarını avutacak, uyutacak yorumlara kalkışılır. 'Halk bize muhalefet görevi vermiştir!', 'Sine-i millete döndük' türünden, ya da doğrudan seçmeni 'geri' ya da 'aptal' olmakla suçlayan 'absürd' seçim sonrası yorumlar akıllardadır. Seçimlerin kaybedeni olmaz bizde... Sonuçlarını tutarlı bir şekilde analiz ettikten sonra 'gereğini yapan' kaç lider tanıyorsunuz?
Hep beraber göreceğiz... Esamesi okunmayanlar bir yana, hemen her siyasi parti bu seçimlerden başarıyla çıktığını iddia edecek. Geçen seçimden beri pek çok parti siyaset sahnesinde etkililiğini yitirdiği için puanlarını bir-iki artıracak bazı partiler, bakacaksınız hedeflerinin çok altında belediyeyi kazanmış olmalarına rağmen, 'Bu seçimin galibi biziz; çünkü puanlarımız arttı!' diyecekler...
Bazıları ise, şu ya da bu bölgede kendi çabası ve bireysel duruşu ile başkanlığı kazanmış bir-iki adaya sırtlarını vererek; 'Seçmenin teveccühüne (!) teşekkür' edecekler.
Bazıları puanları düşse de bir seçim öncesine oranla daha fazla belediye başkanlığı aldıkları için 'Bu seçimin galibi biziz, çünkü sayımızı artırdık' diyecekler. Hedeflerine koydukları başkanlıkları alamamış olsalar da bu durum, sonucu sübjektif bir yaklaşımla (kafalarına göre takılarak) değerlendirmelerine engel olmayacak...
Ne yazık ki, medyanın da onlara yakın olanları, seçimleri onlar gibi okuyacak...
Sonuçta herkes kazanmış olacak...
Olur mu? Hayır, olmaz, tabii ki... 'Galiptir bu yolda mağlup!' gibi özdeyişlere sığınmaya çalışmak da, 'Züğürt tesellisi'nden öteye geçemez; son aşamada hiçbir işe yaramaz... Bu kadar çok parametreli yarışlarda herkes birden kazanamaz. On tane birinci olamaz... Aynen atletizmde olamadığı gibi...
Bugün verilecek oy neyi belirleyecek? Tabii ki yerel yönetimleri kimlere teslim edeceğimizi... Ancak olayın arka planda kalması gereken anlamı bu boyutu fazlasıyla aştı. İktidar ve muhalefet partileri bu seçimi, bir genel seçim havasına sokma başarısını gösterdiler. Bir iki bölge hariç; 'aday yarışı'ndan çıkarıldı iş; partinin liderleri arasındaki yarışa getirildi... O zaman, işi bu noktaya taşımış olanlar sonuçlarına da katlanacaklar...
Evet, sevgili okurlar, bugün sadece yerel yönetimleri değil bir tür referandumu da oylamaya gidiyoruz... Kimin 'yolunu açacağınıza', kime 'haddini bildireceğinize' iyi karar verin; çünkü oyunuzla bunu söylemiş olacaksınız...
Tevazunun fazlası da fazladır!
Önce Enerji Bakanlığı'nın kurumsal ve sosyal sorumluluk çalışması ya da örneğin Başbakanlığın -diyelim ki 'gelecek tasarımı stratejileri' çerçevesinde- yaptırdığı bir tür 'Kamuoyunu aydınlatma' (public announcement) filmi sandım...
Oysa özel sektöre ait aslanlar gibi bir ürün - marka tanıtımı işiymiş...
www.vecta.com.tr ve www.baytekendustri.com.tr...
İş - ilişki - iletişim yönetimine biraz meraklıysanız -ki bu devirde bu işlere merak duymayanın işinde ve/veya kariyerinde başarılı olması mümkün değildir- yukarıdaki iki web sitesine göz atmanızda büyük yarar var. Bu ürünleri satın almak için değil; bir ürün ve/veya markaya nasıl kimlik kazandırılır ve bu iş dünya standartlarında nasıl yapılır; bunu görmek için...
Vecta'nın sayfası işte o filmle açılıyor... Çeşitli mekanlarda yaşam sürerken enerjinin nasıl yok olduğunu izliyoruz. Finaldeki cümle çok çarpıcı: 'Yarını korumak için, yarın çok geç olacak!'
Kilit mesajın ardından gelen 'packshot' biraz demode ama geliş biçimi çok hoş: 'Enerji kaynaklarını verimli kullanalım.'
'Satışçı' tavır o kadar geriye atılmış ki, ısıtma sistemleri ile ilgili bir ürün olduğunu ancak benim gibi meraklanıp web sitesine girerseniz anlıyorsunuz...
Filmde Vecta logosunun altında karınca büyüklüğünde 'Hayata ekotek çözümler' yazıyor... Sağ alt köşede de Baytek logosu var. Onun da altında bir 'tagline': 'Teknoloji'... Sıradan mı sıradan, jenerik mi jenerik...
Siteye girince anlıyorsunuz ki, Vecta radyatör %40'a kadar ısı tasarrufu sağlıyormuş; %80'e varan tasarruf vaat eden sera ısıtma sistemleri varmış; iddiaya göre gördüğü yüzeyi değil bunduğu mekanın tamamını ısıtabiliyormuş...
Baytek ise dört alanda uzmanmış: Güneş enerjisini kullanma, ısı, aydınlatma ve güvenlik için otomasyon sistemleri...
Sitenin içinde 'Enerji sorunu' diye bir bölüm var ki, çoluk çocuk herkese okutmalık...
Başta o muhteşem tanıtım ('reklam' demeye dilim varmıyor) filmi müthiş bir marka vaadi konumlaması ve ifade kalitesi var... Ama iki şey yok... Bir, ürün odaklı iletişim... İki, tüm bu duruşu 'taşıyacak' pratik iletişim uygulamaları... Sanki malını pek satmak istemeyen naif bir tevazu var ortalıkta... Ziya Paşa'ya atfen söylenen 'Fazla tevazu gösterme sahi sanırlar' sözü sanki tam da onlar için söylenmiş... Bir an önce önlem almazlarsa, yazık olacak o muhteşem 'iyi niyete', o güzelim filme...
Bizde böyledir. Siyasi iletişimin tek hedefinin iktidarı almak olduğu gerçeği, unutulur, unutturulur ve halkı, seçmeni, hatta parti kadrolarını avutacak, uyutacak yorumlara kalkışılır. 'Halk bize muhalefet görevi vermiştir!', 'Sine-i millete döndük' türünden, ya da doğrudan seçmeni 'geri' ya da 'aptal' olmakla suçlayan 'absürd' seçim sonrası yorumlar akıllardadır. Seçimlerin kaybedeni olmaz bizde... Sonuçlarını tutarlı bir şekilde analiz ettikten sonra 'gereğini yapan' kaç lider tanıyorsunuz?
Hep beraber göreceğiz... Esamesi okunmayanlar bir yana, hemen her siyasi parti bu seçimlerden başarıyla çıktığını iddia edecek. Geçen seçimden beri pek çok parti siyaset sahnesinde etkililiğini yitirdiği için puanlarını bir-iki artıracak bazı partiler, bakacaksınız hedeflerinin çok altında belediyeyi kazanmış olmalarına rağmen, 'Bu seçimin galibi biziz; çünkü puanlarımız arttı!' diyecekler...
Bazıları ise, şu ya da bu bölgede kendi çabası ve bireysel duruşu ile başkanlığı kazanmış bir-iki adaya sırtlarını vererek; 'Seçmenin teveccühüne (!) teşekkür' edecekler.
Bazıları puanları düşse de bir seçim öncesine oranla daha fazla belediye başkanlığı aldıkları için 'Bu seçimin galibi biziz, çünkü sayımızı artırdık' diyecekler. Hedeflerine koydukları başkanlıkları alamamış olsalar da bu durum, sonucu sübjektif bir yaklaşımla (kafalarına göre takılarak) değerlendirmelerine engel olmayacak...
Ne yazık ki, medyanın da onlara yakın olanları, seçimleri onlar gibi okuyacak...
Sonuçta herkes kazanmış olacak...
Olur mu? Hayır, olmaz, tabii ki... 'Galiptir bu yolda mağlup!' gibi özdeyişlere sığınmaya çalışmak da, 'Züğürt tesellisi'nden öteye geçemez; son aşamada hiçbir işe yaramaz... Bu kadar çok parametreli yarışlarda herkes birden kazanamaz. On tane birinci olamaz... Aynen atletizmde olamadığı gibi...
Bugün verilecek oy neyi belirleyecek? Tabii ki yerel yönetimleri kimlere teslim edeceğimizi... Ancak olayın arka planda kalması gereken anlamı bu boyutu fazlasıyla aştı. İktidar ve muhalefet partileri bu seçimi, bir genel seçim havasına sokma başarısını gösterdiler. Bir iki bölge hariç; 'aday yarışı'ndan çıkarıldı iş; partinin liderleri arasındaki yarışa getirildi... O zaman, işi bu noktaya taşımış olanlar sonuçlarına da katlanacaklar...
Evet, sevgili okurlar, bugün sadece yerel yönetimleri değil bir tür referandumu da oylamaya gidiyoruz... Kimin 'yolunu açacağınıza', kime 'haddini bildireceğinize' iyi karar verin; çünkü oyunuzla bunu söylemiş olacaksınız...
Tevazunun fazlası da fazladır!
Önce Enerji Bakanlığı'nın kurumsal ve sosyal sorumluluk çalışması ya da örneğin Başbakanlığın -diyelim ki 'gelecek tasarımı stratejileri' çerçevesinde- yaptırdığı bir tür 'Kamuoyunu aydınlatma' (public announcement) filmi sandım...
Oysa özel sektöre ait aslanlar gibi bir ürün - marka tanıtımı işiymiş...
www.vecta.com.tr ve www.baytekendustri.com.tr...
İş - ilişki - iletişim yönetimine biraz meraklıysanız -ki bu devirde bu işlere merak duymayanın işinde ve/veya kariyerinde başarılı olması mümkün değildir- yukarıdaki iki web sitesine göz atmanızda büyük yarar var. Bu ürünleri satın almak için değil; bir ürün ve/veya markaya nasıl kimlik kazandırılır ve bu iş dünya standartlarında nasıl yapılır; bunu görmek için...
Vecta'nın sayfası işte o filmle açılıyor... Çeşitli mekanlarda yaşam sürerken enerjinin nasıl yok olduğunu izliyoruz. Finaldeki cümle çok çarpıcı: 'Yarını korumak için, yarın çok geç olacak!'
Kilit mesajın ardından gelen 'packshot' biraz demode ama geliş biçimi çok hoş: 'Enerji kaynaklarını verimli kullanalım.'
'Satışçı' tavır o kadar geriye atılmış ki, ısıtma sistemleri ile ilgili bir ürün olduğunu ancak benim gibi meraklanıp web sitesine girerseniz anlıyorsunuz...
Filmde Vecta logosunun altında karınca büyüklüğünde 'Hayata ekotek çözümler' yazıyor... Sağ alt köşede de Baytek logosu var. Onun da altında bir 'tagline': 'Teknoloji'... Sıradan mı sıradan, jenerik mi jenerik...
Siteye girince anlıyorsunuz ki, Vecta radyatör %40'a kadar ısı tasarrufu sağlıyormuş; %80'e varan tasarruf vaat eden sera ısıtma sistemleri varmış; iddiaya göre gördüğü yüzeyi değil bunduğu mekanın tamamını ısıtabiliyormuş...
Baytek ise dört alanda uzmanmış: Güneş enerjisini kullanma, ısı, aydınlatma ve güvenlik için otomasyon sistemleri...
Sitenin içinde 'Enerji sorunu' diye bir bölüm var ki, çoluk çocuk herkese okutmalık...
Başta o muhteşem tanıtım ('reklam' demeye dilim varmıyor) filmi müthiş bir marka vaadi konumlaması ve ifade kalitesi var... Ama iki şey yok... Bir, ürün odaklı iletişim... İki, tüm bu duruşu 'taşıyacak' pratik iletişim uygulamaları... Sanki malını pek satmak istemeyen naif bir tevazu var ortalıkta... Ziya Paşa'ya atfen söylenen 'Fazla tevazu gösterme sahi sanırlar' sözü sanki tam da onlar için söylenmiş... Bir an önce önlem almazlarsa, yazık olacak o muhteşem 'iyi niyete', o güzelim filme...