Kimi kurtarmalı? İnsanları mı? Dünyayı mı?
14 Aralık 2008 Akşam Gazetesi
Bu cuma akşamı bizim sinema programında Dünyanın Durduğu Gün (The Day The Earth Stood Still) vardı... Başrolünü Keanu Reeves'in oynadığı bilim kurgu...
Aslında pek bilim kurgu da sayılmaz. Yani filmdeki soyutlamanın gerçek olması o kadar da uzakta değil... Küresel Isınma ve İklim Değişikliği konusunda kafa patlatanlara göre CO2 emisyonlarının artış hızı geri dönülmez düzeyi aşmak üzere. Isı sürekli artmakta, iklimler değişmekte, denizlerdeki su seviyesi yükselmekte, doğadaki canlı türleri sürekli azalmakta... Örneğin arıların %60'ı yok olmuş... Arıların polen taşıyarak sağladıkları doğal döllenme durmak üzere... Kıyametin 2030'larda mı yoksa hatta 2020'lerde mi geleceği tartışılıyor.
Gelişmiş uzaylılar da işte bu noktada müdahale ediyorlar. Uzayda dünya gibi yaşama müsait gezegen sayısı fazla değil. İnsanlar ise bu gezegeni mahvediyorlar. Hem de bile bile... O zaman gezegeni korumak gerekiyor.
Peki kimden? Kimden olacak insanlardan. Yönetmenin sunuşuna göre, başta da Amerikalılardan...
Uzaylılar insanlığa bir şans daha verecekler mi, vermeyecekler mi? Filmin ana ekseni bu sorunun yanıtı üzerine oturmuş...
Filmi izlerken Cem Yılmaz'ın AROG'daki o sağlam repliğini hatırlamamak mümkün değil: 'Maymundan gelip gelmediğimiz tartışılabilir; ancak maymunluğa doğru gittiğimiz kesin!'...
Zamanlama çok iyi. AROG'la peş peşe izlenebilir.
Başkan adaylarına tavsiyeler
Beledİye Başkanlığı seçimleri yaklaştı ya; başkan adaylarının siyasi iletişim çalışmaları da hız kazanmaya başladı. Farklı bir şeyler gözlemlemek çok zor. Tamamen hatalı, demode, hiçbir sonuç vermeyecek klasik anlayış bu seçimlere de damgasını vurmaya hazır:
1. Parti liderleri zaten esas görevi yerine getirecekler. Başkan adaylarının fazla bir şey yapmalarına gerek yoktur. Ayrıca yaparlarsa da 'merkez', olaya sıcak bakmayabilir. Bunun sonucu da adayın serüveni başlamadan bitebilir...
2. Basılı malzemeler nasılsa merkezden gelir. Sen boşuna para harcama...
3. Zaten hiç para harcama. Kriz var...
4. Hoparlörlü konvoy yaparsın. Parti zaten bir popüler sanatçıyla anlaşacaktır nasılsa. Mesela Fatih Ürek Beyefendi'nin 'Hadi hadi hadi'si ideal olabilir...
5. Bir de afişlere yüklenebilirsin... Billboard yerlerinin AK Partili belediyeler tarafından kontrol edilmesine aldırma. Sen de ekibini kur; korsan çalış...
6. Sakın semt meydanlarına asılan, hangisinin hangi partiye ait olduğu zaman içinde karışan, üçgen şeklinde dizi dizi bayrakları astırmayı unutma... Biraz çevre kirliliği itirazları olabilir; ancak genel seçmen kitlesi çevreciliğe henüz pek takılmamaktadır...
7. Kimsenin pek itibar etmediği, büyük kentler çevresindeki yerel radyo ve TV kanallarına takıl; gerekirse üç beş ver... Sorarlarsa, TV'ye radyoya çıktım, falan dersin...
8. Sakın Kemal Derviş tavrı takınıp, verilere, bilgiye, akla dayalı, sessiz sakin konuşmalar yapma. Bahçeli, Baykal, Erdoğan'ın son dönemleri tarzında, biraz sonra dünyayı kurtarmak üzere dış ve iç düşmanların üzerine saldıracakmış gibi, boynundaki damarları şişirip morartacak derecede bağırıp haykırarak hamaset yap...
9. Ancak ilk aşamada bunların hiçbirini yapma. Öyle ya önce aday olmalısın. Biliyorsun, onun iletişim yönetimi ile hiçbir ilgisi yok. O iş için aslanlar gibi 'ilişki yönetimi' gerekli... O yüzden 'ilişki' üzerine çalış...
Bu arada tek tük de olsa işini adam gibi yapanlar var. Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Dr. Erhan Erol'un Basın Danışmanı Gündüz İmşir, muhteşem bir dosya göndermiş. Meraklısı web sitesine bakabilir; ya da İmşir'i arayıp isteyebilir. İncelemekte yarar var. Bu işin 'nasıl farklı yapılabileceğine' kendi halinde bir örnek...
Cumhurbaşkanı sürpriz yapmaz
YarIn Türkiye'de önemli bir seçim var. İstanbul Üniversitesi, yeni rektörünü seçiyor. 13 tane aday varmış... Peki, AK Parti sempatizanlarının desteklediği kaç aday varmış? Sadece bir tane! Yani o cenahta oylar beton gibi. Parçalanıp bölünmeyecek. Karşı takım ise 12'ye bölünmüş durumda. Bu durum size bir şey çağrıştırıyor mu?
- O beton oyların toplamı ne kadardır?
- Taş çatlasa 500 - 600...
- Toplam kaç oy kullanılacak?
- 2.600 kadar...
- AK Parti taraftarı hocadan fazla oy alacak aday çıkabilir mi?
- Kesinlikle çıkar; 800 - 1.000 arasında oy alacak adaylar var...
- Peki, YÖK ve Cumhurbaşkanı bu durumda ne yaparlar?
- AK Partili adayı seçmekte bir an tereddüt etmezler.
- Peki, ne zaman başka adayı seçmek zorunda kalabilirlerdi?
- Belki aradaki fark iyice açılsaydı?
- Fark ne kadar olmalıydı?
- 500'e 2.000 gibi...
- Bu nasıl sağlanırdı?
- Eğer beri taraftaki oylar bölünmeseydi.
- Nasıl bölünmezdi?
- Örneğin adaylar, masraflarını paylaşacakları bir-iki araştırma yaptırırlar ve seçilme şansları sıfır olan bazı adaylar, şansları yüksek olanların lehine yarıştan çekilebilirdi. Bunu Oktay Ekşi çok önceden önermişti...
- Neden böyle yapmadılar?..
- ...
- Bu şekilde AK Parti taraftarı adaya rektörlüğü kendi elleriyle teslim etmiş olmuyorlar mı?..
- Oluyorlar... Siyasi seçimlerde de aynı... Yani değişen bir şey yok... Sonuçlar herkese hayırlı olsun... Ayrıca bakarsınız Cumhurbaşkanı sürpriz yapar...
- Niye yapsın, kardeşim?
- ...
Bu cuma akşamı bizim sinema programında Dünyanın Durduğu Gün (The Day The Earth Stood Still) vardı... Başrolünü Keanu Reeves'in oynadığı bilim kurgu...
Aslında pek bilim kurgu da sayılmaz. Yani filmdeki soyutlamanın gerçek olması o kadar da uzakta değil... Küresel Isınma ve İklim Değişikliği konusunda kafa patlatanlara göre CO2 emisyonlarının artış hızı geri dönülmez düzeyi aşmak üzere. Isı sürekli artmakta, iklimler değişmekte, denizlerdeki su seviyesi yükselmekte, doğadaki canlı türleri sürekli azalmakta... Örneğin arıların %60'ı yok olmuş... Arıların polen taşıyarak sağladıkları doğal döllenme durmak üzere... Kıyametin 2030'larda mı yoksa hatta 2020'lerde mi geleceği tartışılıyor.
Gelişmiş uzaylılar da işte bu noktada müdahale ediyorlar. Uzayda dünya gibi yaşama müsait gezegen sayısı fazla değil. İnsanlar ise bu gezegeni mahvediyorlar. Hem de bile bile... O zaman gezegeni korumak gerekiyor.
Peki kimden? Kimden olacak insanlardan. Yönetmenin sunuşuna göre, başta da Amerikalılardan...
Uzaylılar insanlığa bir şans daha verecekler mi, vermeyecekler mi? Filmin ana ekseni bu sorunun yanıtı üzerine oturmuş...
Filmi izlerken Cem Yılmaz'ın AROG'daki o sağlam repliğini hatırlamamak mümkün değil: 'Maymundan gelip gelmediğimiz tartışılabilir; ancak maymunluğa doğru gittiğimiz kesin!'...
Zamanlama çok iyi. AROG'la peş peşe izlenebilir.
Başkan adaylarına tavsiyeler
Beledİye Başkanlığı seçimleri yaklaştı ya; başkan adaylarının siyasi iletişim çalışmaları da hız kazanmaya başladı. Farklı bir şeyler gözlemlemek çok zor. Tamamen hatalı, demode, hiçbir sonuç vermeyecek klasik anlayış bu seçimlere de damgasını vurmaya hazır:
1. Parti liderleri zaten esas görevi yerine getirecekler. Başkan adaylarının fazla bir şey yapmalarına gerek yoktur. Ayrıca yaparlarsa da 'merkez', olaya sıcak bakmayabilir. Bunun sonucu da adayın serüveni başlamadan bitebilir...
2. Basılı malzemeler nasılsa merkezden gelir. Sen boşuna para harcama...
3. Zaten hiç para harcama. Kriz var...
4. Hoparlörlü konvoy yaparsın. Parti zaten bir popüler sanatçıyla anlaşacaktır nasılsa. Mesela Fatih Ürek Beyefendi'nin 'Hadi hadi hadi'si ideal olabilir...
5. Bir de afişlere yüklenebilirsin... Billboard yerlerinin AK Partili belediyeler tarafından kontrol edilmesine aldırma. Sen de ekibini kur; korsan çalış...
6. Sakın semt meydanlarına asılan, hangisinin hangi partiye ait olduğu zaman içinde karışan, üçgen şeklinde dizi dizi bayrakları astırmayı unutma... Biraz çevre kirliliği itirazları olabilir; ancak genel seçmen kitlesi çevreciliğe henüz pek takılmamaktadır...
7. Kimsenin pek itibar etmediği, büyük kentler çevresindeki yerel radyo ve TV kanallarına takıl; gerekirse üç beş ver... Sorarlarsa, TV'ye radyoya çıktım, falan dersin...
8. Sakın Kemal Derviş tavrı takınıp, verilere, bilgiye, akla dayalı, sessiz sakin konuşmalar yapma. Bahçeli, Baykal, Erdoğan'ın son dönemleri tarzında, biraz sonra dünyayı kurtarmak üzere dış ve iç düşmanların üzerine saldıracakmış gibi, boynundaki damarları şişirip morartacak derecede bağırıp haykırarak hamaset yap...
9. Ancak ilk aşamada bunların hiçbirini yapma. Öyle ya önce aday olmalısın. Biliyorsun, onun iletişim yönetimi ile hiçbir ilgisi yok. O iş için aslanlar gibi 'ilişki yönetimi' gerekli... O yüzden 'ilişki' üzerine çalış...
Bu arada tek tük de olsa işini adam gibi yapanlar var. Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Dr. Erhan Erol'un Basın Danışmanı Gündüz İmşir, muhteşem bir dosya göndermiş. Meraklısı web sitesine bakabilir; ya da İmşir'i arayıp isteyebilir. İncelemekte yarar var. Bu işin 'nasıl farklı yapılabileceğine' kendi halinde bir örnek...
Cumhurbaşkanı sürpriz yapmaz
YarIn Türkiye'de önemli bir seçim var. İstanbul Üniversitesi, yeni rektörünü seçiyor. 13 tane aday varmış... Peki, AK Parti sempatizanlarının desteklediği kaç aday varmış? Sadece bir tane! Yani o cenahta oylar beton gibi. Parçalanıp bölünmeyecek. Karşı takım ise 12'ye bölünmüş durumda. Bu durum size bir şey çağrıştırıyor mu?
- O beton oyların toplamı ne kadardır?
- Taş çatlasa 500 - 600...
- Toplam kaç oy kullanılacak?
- 2.600 kadar...
- AK Parti taraftarı hocadan fazla oy alacak aday çıkabilir mi?
- Kesinlikle çıkar; 800 - 1.000 arasında oy alacak adaylar var...
- Peki, YÖK ve Cumhurbaşkanı bu durumda ne yaparlar?
- AK Partili adayı seçmekte bir an tereddüt etmezler.
- Peki, ne zaman başka adayı seçmek zorunda kalabilirlerdi?
- Belki aradaki fark iyice açılsaydı?
- Fark ne kadar olmalıydı?
- 500'e 2.000 gibi...
- Bu nasıl sağlanırdı?
- Eğer beri taraftaki oylar bölünmeseydi.
- Nasıl bölünmezdi?
- Örneğin adaylar, masraflarını paylaşacakları bir-iki araştırma yaptırırlar ve seçilme şansları sıfır olan bazı adaylar, şansları yüksek olanların lehine yarıştan çekilebilirdi. Bunu Oktay Ekşi çok önceden önermişti...
- Neden böyle yapmadılar?..
- ...
- Bu şekilde AK Parti taraftarı adaya rektörlüğü kendi elleriyle teslim etmiş olmuyorlar mı?..
- Oluyorlar... Siyasi seçimlerde de aynı... Yani değişen bir şey yok... Sonuçlar herkese hayırlı olsun... Ayrıca bakarsınız Cumhurbaşkanı sürpriz yapar...
- Niye yapsın, kardeşim?
- ...