Koca dev zor durumda...
27 Ekim 2018 - yeni şafak
İletişim sektörü sadece Türkiye’de ciddi sorunlarla karşılaşmıyor. Dünyada reklam, halkla ilişkiler, medya satın alma, sosyal medya yönetimi gibi iletişim şirketleri esas olarak üç büyük ‘iş ağı’ (network) etrafından toplandıkları bilinir. Omnicom, WPP ve Publicis…
Bunların en büyüğü olarak kabul edilen WPP yaklaşık bir buçuk yıldır zor günler yaşıyor. Özetle kuruluşun değeri, İngiliz Campaign dergisinin haberine göre Mart 2017’den bu yana 24 milyar £’dan 11,5 milyar £’a düşmüş, yani yarıdan fazla değer kaybetmiş.
WPP bu duruma göre artık dünyanın en büyük iletişim grubu değil. Değerinin 16,5 milyar £’dan fazla olduğu iddia edilen Omnicom, ilk kez WPP’yi sollamış.
WPP’nin hisse fiyatı, Ağustos 2017’de açıklanan yarı yıl sonuçlarında görülen gelirlerdeki sürpriz bir düşüş yüzünden 14 £’a indiğinde, ciddi şaşkınlık yaratmıştı. WPP kurucusu ve efsane yönetim kurulu başkanı Sir Martin Sorrell’in geçtiğimiz Nisan ayında aniden istifa etmesi de şirket için başka bir kayıp olarak değerlendirildi. Şirketin, başta Ford olmak üzere büyük müşteri kayıplarına uğradığı bildiriliyor…
WPP’nin, bir kısmı Türkiye’de de faaliyet gösteren, kendi içlerinde birer network oluşturan bazı şirketleri şöyle: Akqa, Geomoetry Global, Hogarth Worldwide, Mirium, Ogilvy, Wunderman, VMLY&R, Grey, J. Walter Thompson, Essence, GroupM, Mediacom, Mindshare, Tenthavenue, Wavemaker, Xaxis, Kantar, Burson Cohn&Wolfe, Finsbury, Hill+Knolton Strategies, Fitch, Landor, Superunion, WPP Health and Wellnes.
Bu durum, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de iletişim ajanslarında bazı küçülmelerin, daha doğrusu çok sayıda birleşme ve satın almaların gündeme geleceğine işaret ediyor. Hatta, ajansların içinde bir süre çalıştıktan sonra ayrılıp iki bilgisayar, bir masa, bir kasa ajans kurup ‘idare etme’ döneminin sonuna gelindiğini, KOBİ’lerin bile eski esnaf mantığıyla değil bilgi toplumunun gerekleri doğrultusunda yönetilmesi gerektiğine işaret ediyor…
Yapay zekâ insan kıymetini nasıl anlayacak?..
Gazeteye gelen basın bültenlerinden biri çok önemli bir tartışmaya ışık tutuyordu. Başlığı şöyleydi: “L’Oréal, iş başvurularında yapay zekâ kullanmaya başladı.”
Altında da şunlar yazıyordu:
“L’Oréal, işe alımda yapay zekâ çözümleri üreten bir şirket olan Myaz Systems ile ilk sohbet platformunu hayata geçirdi. Bu sohbet robotu, L’Oréal’deki staj veya güzellik uzmanlığı gibi pozisyonlara işe alımda kullanılacak. Sistem, Eylül 2018’den itibaren İngiltere, Amerika ve Fransa’da başarıyla kullanılmaya başlandı, diğer ülkelerde de yakın zamanda hayata geçirilecek”.
Bildirildiğine göre, adayların başvuru sürecinden memnuniyeti artmış. Yapay zekâ kullanımı, yılda 1 milyondan fazla başvuru alan L’Oréal’in daha da fazla başvuruyu değerlendirmesini mümkün kılmış. Şirketin insan kaynakları (biz İnsan Kıymetleri demeyi tercih ediyoruz), adayların %92’si ile daha verimli iletişim kurulduğunu ve %100 memnuniyet oranına ulaşıldığını söylüyor. İfadelerine göre, başvuran adaylardan, sistemin ne kadar kolay olduğu ve kendilerini gerçekten çok özel hissettiklerine dair son derece olumlu geri dönüşler almışlar…
Bu haberi okurken birden kendimi koydum iş görüşmesini yapan adayın yerine… Karşınızda insan yok… Sizin vücut dilinizi, genel duruşunuzu falan görmüyor; ruhunuzu, fikrî yapınızı falan teknolojik bir süreç saptıyor… Sizi ayrıştırıyor. Bir sonraki tura kalıp kalmayacağınıza karar veriyor…
Bu sürecin Batı’daki insanlara kendilerini ‘özel’ hissettirdiğini, %100 memnuniyet yarattığını bir an için kabul edelim. Bu numaranın bizde çalışmayacağına, hadi diyelim ki, en azından içinde bulunduğumuz çağda çalışmayacağına herkesle bahse girerim… Belki yıllar sonra Z Kuşağı devreye girdiğinde… Kim bilir…
Bunların en büyüğü olarak kabul edilen WPP yaklaşık bir buçuk yıldır zor günler yaşıyor. Özetle kuruluşun değeri, İngiliz Campaign dergisinin haberine göre Mart 2017’den bu yana 24 milyar £’dan 11,5 milyar £’a düşmüş, yani yarıdan fazla değer kaybetmiş.
WPP bu duruma göre artık dünyanın en büyük iletişim grubu değil. Değerinin 16,5 milyar £’dan fazla olduğu iddia edilen Omnicom, ilk kez WPP’yi sollamış.
WPP’nin hisse fiyatı, Ağustos 2017’de açıklanan yarı yıl sonuçlarında görülen gelirlerdeki sürpriz bir düşüş yüzünden 14 £’a indiğinde, ciddi şaşkınlık yaratmıştı. WPP kurucusu ve efsane yönetim kurulu başkanı Sir Martin Sorrell’in geçtiğimiz Nisan ayında aniden istifa etmesi de şirket için başka bir kayıp olarak değerlendirildi. Şirketin, başta Ford olmak üzere büyük müşteri kayıplarına uğradığı bildiriliyor…
WPP’nin, bir kısmı Türkiye’de de faaliyet gösteren, kendi içlerinde birer network oluşturan bazı şirketleri şöyle: Akqa, Geomoetry Global, Hogarth Worldwide, Mirium, Ogilvy, Wunderman, VMLY&R, Grey, J. Walter Thompson, Essence, GroupM, Mediacom, Mindshare, Tenthavenue, Wavemaker, Xaxis, Kantar, Burson Cohn&Wolfe, Finsbury, Hill+Knolton Strategies, Fitch, Landor, Superunion, WPP Health and Wellnes.
Bu durum, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de iletişim ajanslarında bazı küçülmelerin, daha doğrusu çok sayıda birleşme ve satın almaların gündeme geleceğine işaret ediyor. Hatta, ajansların içinde bir süre çalıştıktan sonra ayrılıp iki bilgisayar, bir masa, bir kasa ajans kurup ‘idare etme’ döneminin sonuna gelindiğini, KOBİ’lerin bile eski esnaf mantığıyla değil bilgi toplumunun gerekleri doğrultusunda yönetilmesi gerektiğine işaret ediyor…
Yapay zekâ insan kıymetini nasıl anlayacak?..
Gazeteye gelen basın bültenlerinden biri çok önemli bir tartışmaya ışık tutuyordu. Başlığı şöyleydi: “L’Oréal, iş başvurularında yapay zekâ kullanmaya başladı.”
Altında da şunlar yazıyordu:
“L’Oréal, işe alımda yapay zekâ çözümleri üreten bir şirket olan Myaz Systems ile ilk sohbet platformunu hayata geçirdi. Bu sohbet robotu, L’Oréal’deki staj veya güzellik uzmanlığı gibi pozisyonlara işe alımda kullanılacak. Sistem, Eylül 2018’den itibaren İngiltere, Amerika ve Fransa’da başarıyla kullanılmaya başlandı, diğer ülkelerde de yakın zamanda hayata geçirilecek”.
Bildirildiğine göre, adayların başvuru sürecinden memnuniyeti artmış. Yapay zekâ kullanımı, yılda 1 milyondan fazla başvuru alan L’Oréal’in daha da fazla başvuruyu değerlendirmesini mümkün kılmış. Şirketin insan kaynakları (biz İnsan Kıymetleri demeyi tercih ediyoruz), adayların %92’si ile daha verimli iletişim kurulduğunu ve %100 memnuniyet oranına ulaşıldığını söylüyor. İfadelerine göre, başvuran adaylardan, sistemin ne kadar kolay olduğu ve kendilerini gerçekten çok özel hissettiklerine dair son derece olumlu geri dönüşler almışlar…
Bu haberi okurken birden kendimi koydum iş görüşmesini yapan adayın yerine… Karşınızda insan yok… Sizin vücut dilinizi, genel duruşunuzu falan görmüyor; ruhunuzu, fikrî yapınızı falan teknolojik bir süreç saptıyor… Sizi ayrıştırıyor. Bir sonraki tura kalıp kalmayacağınıza karar veriyor…
Bu sürecin Batı’daki insanlara kendilerini ‘özel’ hissettirdiğini, %100 memnuniyet yarattığını bir an için kabul edelim. Bu numaranın bizde çalışmayacağına, hadi diyelim ki, en azından içinde bulunduğumuz çağda çalışmayacağına herkesle bahse girerim… Belki yıllar sonra Z Kuşağı devreye girdiğinde… Kim bilir…