Koç'a Sabancı'dan Jüri Başkanı...
28 Şubat 2009 Akşam Gazetesi
Gözlerimin pınarında iki boncuk birikti. Boğazıma gelip bir düğüm oturdu. Zor tuttum kendimi... Tek başına bilgisayar başında beni yüksek sesle ağlarken görenler, başıma bir iş geldi diye paniğe kapılabilirdi gerçekten de...
Prof. Dr. Türkan Saylan'ın bir tek lafıydı beni o hale getiren: 'Kendi ülkemde yaptığımız işlerin ne kadar önemli olduğu anlamış olmak ve değerlendirilmek çok önemli.'
Türkan Hanım, kendisine verilen Vehbi Koç Ödülü'ne, Vehbi Koç Vakfı'nın kuruluşunun 40'ıncı yılında layık görülmüş... 100 bin dolar değerindeki ödülü Vakfın Başkanı Semahat Arsel ve Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç'un refakatinde 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in elinden alan Saylan'ı tüm salon ayakta alkışlamış. Ben de Koç'u alkışlıyorum... Özellikle de Seçici Kurul Başkanlığı'na, bu yıl bir numaralı rakibi Sabancı'nın Üniversitesi'nin rektörü Prof. Dr. Tosun Terzioğlu'nu getirdiği için... Bu yılki diğer kurul üyeleri şöyleymiş: Prof. Dr. Petek Aşkar, Prof. Dr. Ali Baykal, Prof. Dr. İpek Gürkaynak, Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı...
Herkese çok önemli mesaj var bu atamalarda. Medya başta olmak üzere rekabet içinde olan her sektör ve kuruma... Komplekssizlik, rekabeti 'sosyal paydaş' olarak görme büyüklüğü... Bu kadar önemli bir jestten haberi olanların sayısı ne yazık ki çok fazla değil... Ne hikmetse Koç böyle hasletlerini pek 'bağırmaz'... Hem Koç'a yazdık puanı hem de görevi onurla kabul eden Tosun Terzioğlu Hoca'ya...
Kırmızı ne kadar 'uyuz kaşımaca'dır?
YILLAR önce bir 'Kırmızı' ödül töreninde benim İstanbul Erkek Lisesi'nden kardeşim Hürriyet'in Reklam Grup Başkanı Ayşe Sözeri Cemal'e şöyle dediğimi hatırlıyorum: 'Mükemmel bir iş yapmışsınız. Bir taşla sekiz kuş falan vuruyorsunuz. Yapmanız gereken ve size yakışan bir tek şey daha var: Bu ödülü 'Kendin pişir kendin ye' durumundan çıkarmanız, tüm yazılı medyanın ödülü ve de 'fan fin fon' delikanlıların ve de genç kızların 'uyuzlarını kaşıdıkları' bir 'mini arena' olmaktan çıkarmak lazım...'
Bu son 'Kırmızı' Ayşe kardeşimin bu yolda ciddi emek harcadığını gösteriyor... Nereden hükmediyorum buna? Akşam'daki haberlerden... Akşam'ın ajansının geçen yıl ve bu yıl aldığı ödüllerden... Jüriye herhangi bir baskı yapılmamış olmasından... Ayşe ve ekibinin Kırmızı'yı her türlü kompleksten ayıklamaya çalıştıklarının hissedilmeye başlanmasından... Umarız bu iyi niyet devam eder.
Kırmızı Basında En İyiler'in 6'ncısı yapılmış bu yıl... 97 ajanstan 907 başvuru olmuş. 24 ödül verilmiş. Akşam için yaptığı çalışmayla büyük ödülü (Kıpkırmızı) ve ayrıca iki ödülü daha Grey Reklam Ajansı almış... Kırmızı ile Ülker'in işbirliği ise -güncel deyimle ifade edelim- çok akıllı ve yenileşimci (inovatif) bir 'açılım' olmuş... Ödüllerin dağılımı web sitesinde var:www.kirmiziodulleri.com
Ödül alanların gazetelerde yer alan toplu fotoğrafları ise 'Körlerle sağırlar birbirlerini ağırlar' havasının sürdüğünü gösteriyor. Anlaşılan, Ayşe kardeşim genç katılımcılara, reklam dünyasının müşterilerinin milyonlarca dolarını, markalarının geleceğini teslim etmeyi düşündükleri insanların yırtık pırtık tişört, kot ve lastik ayakkabılarla dolaşıp kendilerini marjinal 'sanatçı' olduklarına inandırmaya çalışmakla, yanlış bir bireysel vaat oluşturduklarını ve böylece kendi bindikleri dalı kesebileceklerini tam olarak anlatmayı başaramamış...
İnşallah gelecek yıla...
Gözlerimin pınarında iki boncuk birikti. Boğazıma gelip bir düğüm oturdu. Zor tuttum kendimi... Tek başına bilgisayar başında beni yüksek sesle ağlarken görenler, başıma bir iş geldi diye paniğe kapılabilirdi gerçekten de...
Prof. Dr. Türkan Saylan'ın bir tek lafıydı beni o hale getiren: 'Kendi ülkemde yaptığımız işlerin ne kadar önemli olduğu anlamış olmak ve değerlendirilmek çok önemli.'
Türkan Hanım, kendisine verilen Vehbi Koç Ödülü'ne, Vehbi Koç Vakfı'nın kuruluşunun 40'ıncı yılında layık görülmüş... 100 bin dolar değerindeki ödülü Vakfın Başkanı Semahat Arsel ve Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa V. Koç'un refakatinde 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in elinden alan Saylan'ı tüm salon ayakta alkışlamış. Ben de Koç'u alkışlıyorum... Özellikle de Seçici Kurul Başkanlığı'na, bu yıl bir numaralı rakibi Sabancı'nın Üniversitesi'nin rektörü Prof. Dr. Tosun Terzioğlu'nu getirdiği için... Bu yılki diğer kurul üyeleri şöyleymiş: Prof. Dr. Petek Aşkar, Prof. Dr. Ali Baykal, Prof. Dr. İpek Gürkaynak, Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı...
Herkese çok önemli mesaj var bu atamalarda. Medya başta olmak üzere rekabet içinde olan her sektör ve kuruma... Komplekssizlik, rekabeti 'sosyal paydaş' olarak görme büyüklüğü... Bu kadar önemli bir jestten haberi olanların sayısı ne yazık ki çok fazla değil... Ne hikmetse Koç böyle hasletlerini pek 'bağırmaz'... Hem Koç'a yazdık puanı hem de görevi onurla kabul eden Tosun Terzioğlu Hoca'ya...
Kırmızı ne kadar 'uyuz kaşımaca'dır?
YILLAR önce bir 'Kırmızı' ödül töreninde benim İstanbul Erkek Lisesi'nden kardeşim Hürriyet'in Reklam Grup Başkanı Ayşe Sözeri Cemal'e şöyle dediğimi hatırlıyorum: 'Mükemmel bir iş yapmışsınız. Bir taşla sekiz kuş falan vuruyorsunuz. Yapmanız gereken ve size yakışan bir tek şey daha var: Bu ödülü 'Kendin pişir kendin ye' durumundan çıkarmanız, tüm yazılı medyanın ödülü ve de 'fan fin fon' delikanlıların ve de genç kızların 'uyuzlarını kaşıdıkları' bir 'mini arena' olmaktan çıkarmak lazım...'
Bu son 'Kırmızı' Ayşe kardeşimin bu yolda ciddi emek harcadığını gösteriyor... Nereden hükmediyorum buna? Akşam'daki haberlerden... Akşam'ın ajansının geçen yıl ve bu yıl aldığı ödüllerden... Jüriye herhangi bir baskı yapılmamış olmasından... Ayşe ve ekibinin Kırmızı'yı her türlü kompleksten ayıklamaya çalıştıklarının hissedilmeye başlanmasından... Umarız bu iyi niyet devam eder.
Kırmızı Basında En İyiler'in 6'ncısı yapılmış bu yıl... 97 ajanstan 907 başvuru olmuş. 24 ödül verilmiş. Akşam için yaptığı çalışmayla büyük ödülü (Kıpkırmızı) ve ayrıca iki ödülü daha Grey Reklam Ajansı almış... Kırmızı ile Ülker'in işbirliği ise -güncel deyimle ifade edelim- çok akıllı ve yenileşimci (inovatif) bir 'açılım' olmuş... Ödüllerin dağılımı web sitesinde var:www.kirmiziodulleri.com
Ödül alanların gazetelerde yer alan toplu fotoğrafları ise 'Körlerle sağırlar birbirlerini ağırlar' havasının sürdüğünü gösteriyor. Anlaşılan, Ayşe kardeşim genç katılımcılara, reklam dünyasının müşterilerinin milyonlarca dolarını, markalarının geleceğini teslim etmeyi düşündükleri insanların yırtık pırtık tişört, kot ve lastik ayakkabılarla dolaşıp kendilerini marjinal 'sanatçı' olduklarına inandırmaya çalışmakla, yanlış bir bireysel vaat oluşturduklarını ve böylece kendi bindikleri dalı kesebileceklerini tam olarak anlatmayı başaramamış...
İnşallah gelecek yıla...