“Korkma!”
19 ekim 2023 yeni şafak
Anadolu Ajansı haberi şöyle vermiş: “TRT’den yapılan açıklamada, ‘TRT, Cumhuriyet’in 100. yılı kutlamaları çerçevesinde düzenleyeceği ve tüm hazırlıkları biten eğlence odaklı konser ve gösterileri, Gazze’de yaşanan endişe verici insanlık dramı nedeniyle ileri bir tarihe erteledi’ ifadesine yer verildi. Ertelenen konser, gösteri ve diğer etkinliklerin gerçekleştirileceği tarihler daha sonra açıklanacak.”
Bu konuda TRT yalnız değil… Vodafone, İBB Kültür gibi bazı başka şirketler etkinliklerini hem de Cumhuriyetimizin 100. Yılı gibi ‘100 yılda bir’ yaşanacak ve sahiplenildiğinin altının kalın kalın çizilmesi gereken bir gündeme rağmen, ulusal yas ilan edilmeden önce erteleme yolunu tercih ettiler.
Dün, AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin Hanımefendi ve AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik Türkiye’nin, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 3 gün ulusal yas ilan edeceğini belirtmişler. Zengin, “Bu, konuyu hangi seviyede algıladığımızın görülmesi açısından önemlidir. Türkiye’nin bir örneklik teşkil edeceğini inanıyorum” demiş.
Yas ilan edilmesi, ‘eller havaya’ türünden eğlencelerin ertelenmesi tabii ki anlaşılır… Ancak, Cumhuriyet’in 100. Yılı etkinliklerinin ve diğer ciddi gösterilerin ertelenmesinin ne kadar doğru olduğu tartışılır.
Her şeyi birden erteleme, İsrail’in beklentilerini karşılamak olarak algılanabilir. İsrail’in saldırılarıyla varmak istediği nokta, dünyayı felç etmek ve kendi taleplerinin kabul edilmesi doğrultusunda ilgili tarafları yıldırmaktır.
Ulusal yas tamam; ancak 100. Yılı etkinliklerinin ertelenmesi yılgınlık ve korku ifadesi olarak algılanabilir…
“İstiklal Marşı”nın ilk kelimesinin önemini hatırlamakta ve hatırlatmakta yarar vardır…
Ne demişti Mehmet Akif Ersoy…
“Korkma!”
Her zaman ifade ettiğimiz gibi, bizce insanlığın ‘tek umudu’ olan Türkiye’ye düşen, direnişi ve karşı duruşuyla, tam tersini yapmaktır.
100. yılı coşkuların en büyüğü ile kutlamak, işlenmekte olan insanlık suçlarına karşı en temelden, ta omurgadan verilen bir cevap olacaktır. Bu ülke nasıl ki millî mücadeleyle kuruldu, bağımsızlığını nasıl ki cesaretle, azimle kazandı ve öyle de koruyor, o zaman başka ülkelere de ilham olmaya devam edilmelidir.
Tüm saldırganlıklara inat, ülkemizin kültür mirasını zenginleştirmeyi sürdüren sanatçılarımızı, oyuncularımızı, bu yönde irade beyan eden yöneticileri ve tabii ki o salonları, etkinlikleri dolduran 10 binlerce seyirciyi yürekten kutluyoruz.
Bu dönemde yapılmayacak tek şey, yılmak ve sinmektir. Şimdi, cesaretin, dik durmanın, tüm dünyaya ilham vermenin zamanıdır!
Günün sözü
“Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!”
Mehmet Akif Ersoy
Gözümüze takılanlar…
Bu konuda TRT yalnız değil… Vodafone, İBB Kültür gibi bazı başka şirketler etkinliklerini hem de Cumhuriyetimizin 100. Yılı gibi ‘100 yılda bir’ yaşanacak ve sahiplenildiğinin altının kalın kalın çizilmesi gereken bir gündeme rağmen, ulusal yas ilan edilmeden önce erteleme yolunu tercih ettiler.
Dün, AK Parti Grup Başkanvekili Özlem Zengin Hanımefendi ve AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik Türkiye’nin, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile 3 gün ulusal yas ilan edeceğini belirtmişler. Zengin, “Bu, konuyu hangi seviyede algıladığımızın görülmesi açısından önemlidir. Türkiye’nin bir örneklik teşkil edeceğini inanıyorum” demiş.
Yas ilan edilmesi, ‘eller havaya’ türünden eğlencelerin ertelenmesi tabii ki anlaşılır… Ancak, Cumhuriyet’in 100. Yılı etkinliklerinin ve diğer ciddi gösterilerin ertelenmesinin ne kadar doğru olduğu tartışılır.
Her şeyi birden erteleme, İsrail’in beklentilerini karşılamak olarak algılanabilir. İsrail’in saldırılarıyla varmak istediği nokta, dünyayı felç etmek ve kendi taleplerinin kabul edilmesi doğrultusunda ilgili tarafları yıldırmaktır.
Ulusal yas tamam; ancak 100. Yılı etkinliklerinin ertelenmesi yılgınlık ve korku ifadesi olarak algılanabilir…
“İstiklal Marşı”nın ilk kelimesinin önemini hatırlamakta ve hatırlatmakta yarar vardır…
Ne demişti Mehmet Akif Ersoy…
“Korkma!”
Her zaman ifade ettiğimiz gibi, bizce insanlığın ‘tek umudu’ olan Türkiye’ye düşen, direnişi ve karşı duruşuyla, tam tersini yapmaktır.
100. yılı coşkuların en büyüğü ile kutlamak, işlenmekte olan insanlık suçlarına karşı en temelden, ta omurgadan verilen bir cevap olacaktır. Bu ülke nasıl ki millî mücadeleyle kuruldu, bağımsızlığını nasıl ki cesaretle, azimle kazandı ve öyle de koruyor, o zaman başka ülkelere de ilham olmaya devam edilmelidir.
Tüm saldırganlıklara inat, ülkemizin kültür mirasını zenginleştirmeyi sürdüren sanatçılarımızı, oyuncularımızı, bu yönde irade beyan eden yöneticileri ve tabii ki o salonları, etkinlikleri dolduran 10 binlerce seyirciyi yürekten kutluyoruz.
Bu dönemde yapılmayacak tek şey, yılmak ve sinmektir. Şimdi, cesaretin, dik durmanın, tüm dünyaya ilham vermenin zamanıdır!
Günün sözü
“Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!”
Mehmet Akif Ersoy
Gözümüze takılanlar…
- McDonald’s’ın raketlerdeki (genellikle otobüs duraklarına kurulan panolar) dondurma reklamları gözümüze takıldı; bizim dondurmamızda %70 süt var, diyor. Algida Maraş Usulü Dondurma da benzer bir şekilde tanıtılıyor: “%80 süt ve süt ürünü içeriği”… Kahve Dünyası da benzer bir yol izlemiş; web sitelerinde satılan kaymaklı dondurma kutusunun üzerinde “%62 süt” yazmışlar. Dümdüz doğruyu, bilimsel bir gerçeği/veriyi açıklıyor dahi olsalar, bu ifadeler iletişim tekniği açısından son derece tehlikelidir. Görene, duyana “Peki ya geri kalanı nedir” diye sorgulatır, misler gibi ürününüz hakkında şüphe uyandırır. Onun için kullanılan söze, söyleme çok dikkat etmek gerekir.
- Halkbank bunu sık sık yapıyor… “Önce halk, sonra bankayız” gibi iddialı ve toplumsal duyarlılığı vurgulayan bir sloganı sahiplenen vizyonuyla, 90 yıllık tarihiyle ülkemizin köklü kuruluşlarından Halkbank ‘ödül iletişimini’ biraz abartıyor sanki. “Silikon Vadisi merkezli The Globee Awards’tan toplam 30 ödülle döndük” minvalindeki iletişim çalışmaları dikkatimizi çekti. Daha önce TV reklamlarında “Stevie’den 32 ödül birden aldık” diyorlardı. Tebrik ederiz tabii ama uyarmadan da geçemeyeceğiz. Ödüllerin markalara kattıkları itibar, ödülün itibarı kadardır. Bol keseden ödülün dağıtıldığı izlenimini yaratan etkinliklerin ise etkili olduklarını söylemek zordur.
- Dijital müzik ve podcast platformu Spotify, Türkiye’deki kullanıcılarının müzik dinleme alışkanlıklarına ilişkin verileri paylaşmış. 2013’te Türkiye’nin “Top 100” listesinde yerli sanatçılara ait yalnızca 3 şarkı varken, bu rakam 2018’de 72’ye, 2023’te ise 94’e yükselmiş. Türk sanatçıların Türkiye dışındaki ülkelerde dinlenme oranı da %75 artmış. Müzik zevkimiz de aynı kalmamış; 2013 ile 2017 arasında daha çok ‘pop müzik’ ilgi görüyor, alternatif ve deneysel sound’lar dinleniyormuş. 2017’de ‘hip hop’ en çok dinlenenler arasına girmiş. Spotify bugün tercih edilen türler içinse şunları söylemiş: “Arabesk, elektronika ve Türk Halk Müziği gibi sound’lardan etkilenen ve pop, rock, indie ve hip hop gibi ana akımlardan beslenen büyük bir zenginlik ve çeşitlilik dikkat çekiyor.” Müzik tercihleri bir toplumun ‘ortak ruhi şekillenmesi’ni anlamak için önemli ipuçları verir. Bu ipuçlarını almadan, anlamadan iletişim çalışmalarına soyunmak büyük pişmanlıklar getirebilir. (Duygu Ersoy, PR House)