Kristal elma hedef kitlesini buldu
29 Mayıs 2009 Akşam Gazetesi
Reklamcılar Derneği Asbaşkanı Aytül Özkan, ilgililere çok sevimli bir bilgi notu göndermiş... Mükemmel... Ellerine sağlık... O gece orada olup olmama konusundaki son tereddütlerimi de giderdi... Kesinlikle orada olmayacağım...
Kristal Elma'nın iş hedefi ve hedef kitlesi özellikle Effie'den (reklamda etkililik ödülü) sonra netleşecek, diye düşünüyordum. Aynen öyle olmuş... Yeni hedef kitle içinde bize yer yok... Anlaşılmış oldu...
Kristal Elma ödül gecesine ilk yıllarda smokinli, tuvaletli reklam ajansı patron ve üst düzey yöneticileri katılırdı. İletişim burjuvazisinin buluştuğu ender etkinliklerden biriydi o törenler... Sonra patronlar, ödül almak için sahneye kendileri çıkmamaya, yaptıkları 'sanatlı' işleri 'sanat' sanan, yırtık blucinli lastik ayakkabılı, bu tür törenleri hem küçümseyen, ama hem de aslanlar gibi katılan 'gençler'i çıkarmaya başladılar. Sonrasında da zaten Kristal Elma'ya hiç uğramaz oldu iletişim burjuvazisi. Üs düzeyde reklamveren de yok oldu. Reklamcı uğramayınca o da dördüncü kademe yöneticisiyle temsi ettirdi kendi şirketini...
Benzer bir dram şimdilerde Effie'yi bekliyor... Reklamcı üst düzeyde katılmazsa -ki bu tehlikenin ipuçları gözüküyor- reklamveren de 'kurumsal iletişim direktörünün yardımcısının asistanının sekreteri ile' temsil ettirecek kendisini çok yakında...
Aytül Hanım 16 Haziran'da GS adasındaki gece için bilgi notunda 5 önemli mesaj vermiş:
1. Geceye taksi ile gelin!
2. Herkes ayakta olacak. Oturma yok!
3. Bayanlar topuklu ayakkabı giymesin, hareketli bir gece olacak!
4. Geceyi Bay J ve Geveze sunacak! (marka vaadi)...
5. Geç saatlere kadar DJ'lerin eşliğinde (canli müzik yok yani) eğelenilecek...
Mükemmel ve son derece net... Kristal Elma'lar genç reklamcıların ödüllendirildiği ve katıldığı bir gecede sahiplerini bulacak... Bizim gibi dinozorların o gecede işi yok...
Kristal Elma yıllardır önerdiğimiz konumunu nihayet buldu. Aman arkadaşlar, Effie'yi hak ettiği yerde tutun... Tutun ki 3,5 milyar doların döndüğü bir sektörün sahiplerinin sektöre sahip çıktıkları algısında 'fluluk' olmasın. Son organizasyon gayet iyiydi. Aman devam...
Satış sonrası hizmet, sadakatin kilididir...
Telefondaki ses 'Ali Uğur Saydam'la mı görüşüyorum?' dedi... İrkildim... Yay gibi gerildim... Sesime 'tahkir' edici bir ton verip, 'Tuvaletteyim... Duştayım... Her şeyim ve herkes sigortalı... Hiçbir şeye ihtiyacım yok... Hiçbir şeyin de bana ihtiyacı yok!..' türünden abuk subuk bir yanıt için hazırlandım...
Göbek adımla hitap edildi mi, bilirim ki beni tanımayan biri aramakta... Hele o tanımayan kişi bir de cebimden arıyorsa; 'agresif' olmak için her türlü neden oluşmuş demektir... Genelde 'telemarketing' (ne demekse) yapmaya çalışan gafil çocuklar arar bu tonlamayla...
Akıllı 'çağrı merkezleri' (call center) 'Size hangi adınızla hitap etmemizi istersiniz?' diye sorarlar. Maça 1-0 galip başlarlar yani...
Bir de 'Hizmetimizden (ürünümüzden) memnun kaldınız mı?' telefonlarına bayılırım... İyi yönetilirse 'müşteri sadakatini perçinleyen' çok etkili bir ilişki yönetimi yaklaşımıdır.
Bu öyle bir telefon değildi. Tam 'savunma saldırısına' geçeceğim, karşımdaki ses 'Garanti Emeklilik'ten arıyorum!' dedi... Bir an durdum. Eh, bizim emeklilik şirketi... Ama bilmediğim ne söyleyebilir ki... Tam, 'Herhalde iyi araştırmadınız, biz zaten Garanti Emeklilik'le çalışıyoruz' diye çemkirecek ve hemen ilgili arkadaşları arayıp güzel bir ders vereceğim ki, adının sonradan Erdem İlbaylı olduğunu öğreneceğim genç son derece etkili bir tonda sürdürdü konuşmasını 'Size yeni bir uygulamamızdan söz etmek istiyorum. (Eyvah yeni bir ürün satmaya kalkacak...) Bundan sizinle şahsen ben ilgileneceğim. Yatırımlarınızı nasıl yönetmek istediğinize birlikte karar verebiliriz. 7 gün 24 saat ne zaman isterseniz aratabilirsiniz. İletişim bilgilerimiz ayrıca size e-post aile göndereceğim...'
Daha önce düşündüğüm ve yapmayı planladığım her şeyden utandım...
Herhalde diğer emeklilik kuruluşlarının da benzer uygulamaları vardır. Eğer öyleyse onlara da helal olsun... Satış sonrası hizmet, sadakat yönetimi, müşteri tatmini ancak bu kadar etkili bir şekilde ele alınabilir... Bir anda girip hesabıma bakmama neden oldu o telefon konuşması ve yıllardır hiç dikkate almadığım 'birikimleri yönetme' meselesini ciddiyetle ele alma kararımı pekiştirdi...
'Sat ve unut' stratejisi uygulayanların kulakları çınlasın...
Reklamcılar Derneği Asbaşkanı Aytül Özkan, ilgililere çok sevimli bir bilgi notu göndermiş... Mükemmel... Ellerine sağlık... O gece orada olup olmama konusundaki son tereddütlerimi de giderdi... Kesinlikle orada olmayacağım...
Kristal Elma'nın iş hedefi ve hedef kitlesi özellikle Effie'den (reklamda etkililik ödülü) sonra netleşecek, diye düşünüyordum. Aynen öyle olmuş... Yeni hedef kitle içinde bize yer yok... Anlaşılmış oldu...
Kristal Elma ödül gecesine ilk yıllarda smokinli, tuvaletli reklam ajansı patron ve üst düzey yöneticileri katılırdı. İletişim burjuvazisinin buluştuğu ender etkinliklerden biriydi o törenler... Sonra patronlar, ödül almak için sahneye kendileri çıkmamaya, yaptıkları 'sanatlı' işleri 'sanat' sanan, yırtık blucinli lastik ayakkabılı, bu tür törenleri hem küçümseyen, ama hem de aslanlar gibi katılan 'gençler'i çıkarmaya başladılar. Sonrasında da zaten Kristal Elma'ya hiç uğramaz oldu iletişim burjuvazisi. Üs düzeyde reklamveren de yok oldu. Reklamcı uğramayınca o da dördüncü kademe yöneticisiyle temsi ettirdi kendi şirketini...
Benzer bir dram şimdilerde Effie'yi bekliyor... Reklamcı üst düzeyde katılmazsa -ki bu tehlikenin ipuçları gözüküyor- reklamveren de 'kurumsal iletişim direktörünün yardımcısının asistanının sekreteri ile' temsil ettirecek kendisini çok yakında...
Aytül Hanım 16 Haziran'da GS adasındaki gece için bilgi notunda 5 önemli mesaj vermiş:
1. Geceye taksi ile gelin!
2. Herkes ayakta olacak. Oturma yok!
3. Bayanlar topuklu ayakkabı giymesin, hareketli bir gece olacak!
4. Geceyi Bay J ve Geveze sunacak! (marka vaadi)...
5. Geç saatlere kadar DJ'lerin eşliğinde (canli müzik yok yani) eğelenilecek...
Mükemmel ve son derece net... Kristal Elma'lar genç reklamcıların ödüllendirildiği ve katıldığı bir gecede sahiplerini bulacak... Bizim gibi dinozorların o gecede işi yok...
Kristal Elma yıllardır önerdiğimiz konumunu nihayet buldu. Aman arkadaşlar, Effie'yi hak ettiği yerde tutun... Tutun ki 3,5 milyar doların döndüğü bir sektörün sahiplerinin sektöre sahip çıktıkları algısında 'fluluk' olmasın. Son organizasyon gayet iyiydi. Aman devam...
Satış sonrası hizmet, sadakatin kilididir...
Telefondaki ses 'Ali Uğur Saydam'la mı görüşüyorum?' dedi... İrkildim... Yay gibi gerildim... Sesime 'tahkir' edici bir ton verip, 'Tuvaletteyim... Duştayım... Her şeyim ve herkes sigortalı... Hiçbir şeye ihtiyacım yok... Hiçbir şeyin de bana ihtiyacı yok!..' türünden abuk subuk bir yanıt için hazırlandım...
Göbek adımla hitap edildi mi, bilirim ki beni tanımayan biri aramakta... Hele o tanımayan kişi bir de cebimden arıyorsa; 'agresif' olmak için her türlü neden oluşmuş demektir... Genelde 'telemarketing' (ne demekse) yapmaya çalışan gafil çocuklar arar bu tonlamayla...
Akıllı 'çağrı merkezleri' (call center) 'Size hangi adınızla hitap etmemizi istersiniz?' diye sorarlar. Maça 1-0 galip başlarlar yani...
Bir de 'Hizmetimizden (ürünümüzden) memnun kaldınız mı?' telefonlarına bayılırım... İyi yönetilirse 'müşteri sadakatini perçinleyen' çok etkili bir ilişki yönetimi yaklaşımıdır.
Bu öyle bir telefon değildi. Tam 'savunma saldırısına' geçeceğim, karşımdaki ses 'Garanti Emeklilik'ten arıyorum!' dedi... Bir an durdum. Eh, bizim emeklilik şirketi... Ama bilmediğim ne söyleyebilir ki... Tam, 'Herhalde iyi araştırmadınız, biz zaten Garanti Emeklilik'le çalışıyoruz' diye çemkirecek ve hemen ilgili arkadaşları arayıp güzel bir ders vereceğim ki, adının sonradan Erdem İlbaylı olduğunu öğreneceğim genç son derece etkili bir tonda sürdürdü konuşmasını 'Size yeni bir uygulamamızdan söz etmek istiyorum. (Eyvah yeni bir ürün satmaya kalkacak...) Bundan sizinle şahsen ben ilgileneceğim. Yatırımlarınızı nasıl yönetmek istediğinize birlikte karar verebiliriz. 7 gün 24 saat ne zaman isterseniz aratabilirsiniz. İletişim bilgilerimiz ayrıca size e-post aile göndereceğim...'
Daha önce düşündüğüm ve yapmayı planladığım her şeyden utandım...
Herhalde diğer emeklilik kuruluşlarının da benzer uygulamaları vardır. Eğer öyleyse onlara da helal olsun... Satış sonrası hizmet, sadakat yönetimi, müşteri tatmini ancak bu kadar etkili bir şekilde ele alınabilir... Bir anda girip hesabıma bakmama neden oldu o telefon konuşması ve yıllardır hiç dikkate almadığım 'birikimleri yönetme' meselesini ciddiyetle ele alma kararımı pekiştirdi...
'Sat ve unut' stratejisi uygulayanların kulakları çınlasın...