Kristal Elma’nın yolu açılmış
29 HAZİRAN 2007
Ödül gecesi, İstanbul’un tarihindeki en sıcak güne denk düştüğü ve üstüne üstlük açık havada yapıldığı için ne yazık ki, Kristal Elma sorumlularının nazik davetine icabet edemedim. Ama hem çok öncesinden başlayarak yayınlardan, hem de geceye katılan dostlardan ayrıntıları alarak fikir sahibi olmaya çalıştım.
Kristal Elma pek çok kişinin eleştirisinin aksine bence bir hayli rahatladı. Bunun iki nedeni var:
Bir: Etkililiği ödüllendiren, yani reklamı iş bağlamında ele alan Effie Ödülleri gelince, yaratıcılığa odaklanan Kristal Elma kendi yolunu buldu.
İki: Değerlendirme sürecinde yapılan değişiklik... Yeni şartname ile, eserler önce Reklamcılar Derneği’ne üye ajanslar ve üye olma şartı aranmaksızın yarışmaya katılan diğer ajanslar tarafından Sektör Değerlendirmesine tabi tutuluyor. Daha sonra ise Seçici Kurul tarafından gerçekleştirilen Ön Eleme ve Ana Değerlendirme ile Kristal Elma’lar sahiplerini buluyor. Değerlendirme sürecine sektörün dahil edilmesi yaratıcı değerlendirmeyi yaygınlaştıracak, katılımcılığı artıracak, çok daha demokratik bir sistem getirecektir... Ajanslarda deneyimli reklamcılarla gençleri biraraya getiren değerlendirme takımları, Seçici Kurul çalışma sürecinin daha iyi kavranmasına katkı sağlayacaktır.
Hal böyleyken bu değerlendirme sistemini sektöre gereken şeffaflıkta anlatamadılar ve öküz altında buzağı arayanlar, hem Reklamcılar Derneği hem de Seçici Kurul Başkanı Cem Topçuoğlu’nun ajansı TBWA\İstanbul’un ödülleri silip süpürmesini ve dolayısıyla bu yıl ilk defa konan Yılın Kristal Ajansı Ödülü’nü müzesine götürmesini yadırgamakta haklı duruma düştüler. TBWA\İstanbul, büyük olasılıkla ödülleri anasının ak sütü gibi hak etmiştir. Ama müphemiyet ve Reklamcılar Derneği’nin kendisini ifadede sorunlu duruma düşmesi; seçim sistemini yeterince şeffaf bir şekilde anlatamamaları nedeniyle kafalardaki karışıklık sürüyor.
Yazık!..
Akçakoca Belediyesi pazarlamayı öğrenmiş
Sık sık uzun yolculuklara çıkanlar bilirler; uçakta ya da otobüste karşınıza çıkıveren dergiye şöyle bir göz atmadan geçemezsiniz. Önünüzdeki koltuk filesinden size gülümseyen dergi sayfaları bana kalırsa reklamveren açısından ihmal edilmemesi gereken mecralardan biridir.
On Air, Varan Yolboyunca, +1 (Elginkan Topluluğu) gibi dergilerin Genel Yayın Yönetmenliğini yapan kadim dostum ve iş ortağım Ülkü Karaosmanoğlu ile bu konu üzerinde sohbet ederken; elindeki dosyayı masamın üzerine bıraktı ve “Kurum yayınlarının bir pazarlama iletişimi aracı olduğunun neredeyse reklamveren kadar Akçakoca Belediyesi de farkında” dedi.
Dosyayı açtı; içinden çıkan Akçakoca’yla ilgili kitap ve CD’leri gösterip, “Değerli müdürüm” diye başlayan mektubu hızla okudu. Mektubun altında Akçakoca Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdiresi Mine Alpan’ın imzası vardı ve son derece sıcak bir üslupla yazılmış olan mektup, Akçakoca’nın Varan Yolboyunca dergisinde hakkı verilerek tanıtılmasını içtenlikle talep ediyordu.
Halkının en büyük geçim kaynağı fındık olan, dört mevsim turizme açık Akçakoca’yı, Melen Çayı’ndan, Fakıllı Mağarası’na; kapalı pazar yerinden köy ekmeğinin yapılışına kadar pek çok değeriyle yansıtan broşürler, kitaplar ve CD’lerle hazırlanmış dosyayı, Mine Alpan Hanım ne kadar da zarif bir biçimde sunmuş. Hele filminin yapılması gerektiğini düşündürecek kadar etkileyici bir Akçakoca kitabı var ki, yazarı Kenan Okan’ın ‘ellerine sağlık’ dedirtiyor... İlçenin Kurtuluş Savaşı’ndaki yeri ve rolünü anlatan bölüm bir harika... İnsan, aralarında terziden dülgere, katipten tüccara hayatlarını ortaya koyan, Akçakoca’nın (o zamanki adıyla Akçaşehir) Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin yedi azasını hayırla anmadan geçemiyor. Kitabı talep etmek isteyenler Akçakoca Belediye Başkanlığı / Düzce-Akçakoca adresine yazabilirler.
Kristal Elma pek çok kişinin eleştirisinin aksine bence bir hayli rahatladı. Bunun iki nedeni var:
Bir: Etkililiği ödüllendiren, yani reklamı iş bağlamında ele alan Effie Ödülleri gelince, yaratıcılığa odaklanan Kristal Elma kendi yolunu buldu.
İki: Değerlendirme sürecinde yapılan değişiklik... Yeni şartname ile, eserler önce Reklamcılar Derneği’ne üye ajanslar ve üye olma şartı aranmaksızın yarışmaya katılan diğer ajanslar tarafından Sektör Değerlendirmesine tabi tutuluyor. Daha sonra ise Seçici Kurul tarafından gerçekleştirilen Ön Eleme ve Ana Değerlendirme ile Kristal Elma’lar sahiplerini buluyor. Değerlendirme sürecine sektörün dahil edilmesi yaratıcı değerlendirmeyi yaygınlaştıracak, katılımcılığı artıracak, çok daha demokratik bir sistem getirecektir... Ajanslarda deneyimli reklamcılarla gençleri biraraya getiren değerlendirme takımları, Seçici Kurul çalışma sürecinin daha iyi kavranmasına katkı sağlayacaktır.
Hal böyleyken bu değerlendirme sistemini sektöre gereken şeffaflıkta anlatamadılar ve öküz altında buzağı arayanlar, hem Reklamcılar Derneği hem de Seçici Kurul Başkanı Cem Topçuoğlu’nun ajansı TBWA\İstanbul’un ödülleri silip süpürmesini ve dolayısıyla bu yıl ilk defa konan Yılın Kristal Ajansı Ödülü’nü müzesine götürmesini yadırgamakta haklı duruma düştüler. TBWA\İstanbul, büyük olasılıkla ödülleri anasının ak sütü gibi hak etmiştir. Ama müphemiyet ve Reklamcılar Derneği’nin kendisini ifadede sorunlu duruma düşmesi; seçim sistemini yeterince şeffaf bir şekilde anlatamamaları nedeniyle kafalardaki karışıklık sürüyor.
Yazık!..
Akçakoca Belediyesi pazarlamayı öğrenmiş
Sık sık uzun yolculuklara çıkanlar bilirler; uçakta ya da otobüste karşınıza çıkıveren dergiye şöyle bir göz atmadan geçemezsiniz. Önünüzdeki koltuk filesinden size gülümseyen dergi sayfaları bana kalırsa reklamveren açısından ihmal edilmemesi gereken mecralardan biridir.
On Air, Varan Yolboyunca, +1 (Elginkan Topluluğu) gibi dergilerin Genel Yayın Yönetmenliğini yapan kadim dostum ve iş ortağım Ülkü Karaosmanoğlu ile bu konu üzerinde sohbet ederken; elindeki dosyayı masamın üzerine bıraktı ve “Kurum yayınlarının bir pazarlama iletişimi aracı olduğunun neredeyse reklamveren kadar Akçakoca Belediyesi de farkında” dedi.
Dosyayı açtı; içinden çıkan Akçakoca’yla ilgili kitap ve CD’leri gösterip, “Değerli müdürüm” diye başlayan mektubu hızla okudu. Mektubun altında Akçakoca Belediyesi Basın ve Halkla İlişkiler Müdiresi Mine Alpan’ın imzası vardı ve son derece sıcak bir üslupla yazılmış olan mektup, Akçakoca’nın Varan Yolboyunca dergisinde hakkı verilerek tanıtılmasını içtenlikle talep ediyordu.
Halkının en büyük geçim kaynağı fındık olan, dört mevsim turizme açık Akçakoca’yı, Melen Çayı’ndan, Fakıllı Mağarası’na; kapalı pazar yerinden köy ekmeğinin yapılışına kadar pek çok değeriyle yansıtan broşürler, kitaplar ve CD’lerle hazırlanmış dosyayı, Mine Alpan Hanım ne kadar da zarif bir biçimde sunmuş. Hele filminin yapılması gerektiğini düşündürecek kadar etkileyici bir Akçakoca kitabı var ki, yazarı Kenan Okan’ın ‘ellerine sağlık’ dedirtiyor... İlçenin Kurtuluş Savaşı’ndaki yeri ve rolünü anlatan bölüm bir harika... İnsan, aralarında terziden dülgere, katipten tüccara hayatlarını ortaya koyan, Akçakoca’nın (o zamanki adıyla Akçaşehir) Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin yedi azasını hayırla anmadan geçemiyor. Kitabı talep etmek isteyenler Akçakoca Belediye Başkanlığı / Düzce-Akçakoca adresine yazabilirler.