Kriz gazete ilanı ile çözülür mü?
02 OCAK 2012
Kendileri ilanla kendi krizlerini genişletmeselerdi, yazacağım yoktu. Ancak olay hepimizin bir şeyler öğrenebileceği bir boyut aldı. Tam da yıllardır uyardığımız konu. Yazmazsak resmin bir parçası eksik kalacaktı…
İletişimde en sık yapılan yanlışlardan biridir aslında. Haksızlığa mı uğradınız, mağdur durumuna mı düşürüldünüz, size hak etmediğin bir salvo mu reva görüldü… Hükmünüz paranıza geçer. Basarsınız tam sayfa ilanı. “Ben bigünahım! Hiçbir suçum yoktur” dersiniz. Olur biter. Herkes de sizin bir ‘taksiratınızın’ bulunmadığını şıp diye anlar… Sizi bağışlar…
Düşünülen budur, ama gerçekleştiği pek nadir görülmüştür… Çünkü etkisi hiç beklendiği gibi olmaz. Genelde de ters teper. Bumerang etkisi yapar… Olumlu olarak hatırladığım, yani somut sonuç alınmış olan en sağlam örnek Ecevit Hükümeti’ni 1979 devirmiş olduğu kabul edilen dört TÜSİAD ilanıdır. Başkasını bilmiyorum…
Gelelim Borusan’ın dün yayınlanan ilanına…
Önce arka planına bakalım. Kriz 28 Aralık günü Yeni Şafak’ta yayınlanan bir haberle başlıyor. Ve twitter ortamında sosyal medyada hızla yayılıyor. Olay şu: Borusan ithal ettiği Mini Cooper markasıyla Rally Sürücüsü Burcu Çetinkaya’ya sponsor oluyor. Burcu Hanım Kanal 24’de bir otomobil programına da sponsor olmaları için Mini’nin Marka Müdüründen sözlü ricada bulunuyor. Müdür bunu sözlü olarak onaylıyor. Koşullar belirleniyor. Sonra Burcu hanım programa bir ‘partner’ alıyor: Merve Sena Kılıç Hanım. Burcu hanım yeni program için başörtülü olan yeni ekran ortağı araçlarla test sürüşü yapıyor ve gazetelere röportaj veriyor. Bunu öğrenen Marka Müdürü, sponsorluğa son verdiklerini bidiriyor… Sonra haber ve yorumlar (“Minimi satacağım” türünden) internet ortamında hızla yayılıyor.
Kriz var mı ortada? Eğer krizin kriteri ‘internette ne kadar konuşulması’ ise evet var!.. Hasar var mı? Eğer rakamlara bakacaksak yok… Borusan’da ve danışmanları arasında kriz iletişiminde anlayan arkadaşlar var mı? Var, hem de en ustaları var. Nitekim hemen aynı kanalda yayına başlıyorlar ve taksiratlarını lokalize ediyorlar (odaklıyorlar). Kime? Marka Müdürünün kişisel dünya görüşüne… Aslında son derece başarılı bir eleman olan Marka Müdürü olaydan bir gün sonra istifasını veriyor. Yani bedel ödeniyor. Bu da yine aynı kanaldan, yani internetten duyuruluyor… Belki bir iki adım daha atılabilirdi. Kanaldan, Hanım efendilerden sorumlu kişi adına özür dilemek ve bir yolunu bulup aynı koşullarda sponsorluğu sürdürmek gibi…
Buraya kadar her şey teoriye ve pratik deneyimlere, birikimlere uygun…
Peki o zaman gazetelere verilen o kocaman ilan neyin nesi? Krizi durduk yerde analog medyanın neredeyse tamamına yayan ve bildik bilmedik herkesi haberdar edip olayın içine çeken, o Borusan’ın tüm ölçümlemelerde en yukarılarda çıkan olağanüstü ‘itibarı’ dikkate alınacak olursa hiç de gereği olmayan o ilanın açıklaması ne olabilir acaba…
Metin şöyle (aralara naçizane görüşümüzü de ekleyelim):
“Herkesin dil, din, ırk, inanç, giyim ve yaşam tarzına saygımız sonsuzdur; ayrımcılık yapmamız asla söz konusu olamaz. (Bu doğal bir durum değil mi? ‘Ben hırsız değilim’, diye de ilan verilebilir o zaman)
Son Günlerde Borusan Otomotiv ve Borusan Grubu hakkında (Oysa sorun varsa Mini’ye odaklanabilirdi), bir sponsorluk görüşmesi ile ilişkilendirilerek ortaya atılan “ayrımcılık” iddialarıyla ilgili ifadeleri kabul etmemiz mümkün değildir. (İddiaları (!) herkese duyurmak nasıl bir iletişimdir?)
Yanlış algılanmaktan ötürü son derece üzgünüz. İstemeyerek bir parçası olduğumuz bu durumdan etkilenen herkesin hassasiyetini içtenlikle paylaşıyoruz. Borusan”
İnfilak eden petrol platformu yüzünden Meksika Körfezi’ni insanlık tarihin en büyük doğa felaketine maruz bırakmış olan BP bile bu içerik ve biçimde bir ilan vermemişti…
İletişimde olumsuz bilgi ve yorum hangi kanaldan yayılıyorsa o kanalda yanıt vermek lazım. Yanıttaki ton da hasar oranına göre nispeten daha alttan veya üstten olmalı… Olayı daha geniş kitlelere kendi elinizle yaymak, hasarı istemeden büyütmenize neden olabilir.
Duyduğumuz kadarıyla satışlar hiç etkilenmemiş (itibarda en küçük hasar hemen satışa yansır); Marka Müdürünün onurlu ve haysiyetli istifası ile soğuma sürecine girmiş olan kriz ateşi, durduk yerde yeniden canlandırılabilir. Yazık!..
Çünkü asıl bunu hak etmiyor pırıl pırıl ve çok güçlü Borusan markası…
İletişimde en sık yapılan yanlışlardan biridir aslında. Haksızlığa mı uğradınız, mağdur durumuna mı düşürüldünüz, size hak etmediğin bir salvo mu reva görüldü… Hükmünüz paranıza geçer. Basarsınız tam sayfa ilanı. “Ben bigünahım! Hiçbir suçum yoktur” dersiniz. Olur biter. Herkes de sizin bir ‘taksiratınızın’ bulunmadığını şıp diye anlar… Sizi bağışlar…
Düşünülen budur, ama gerçekleştiği pek nadir görülmüştür… Çünkü etkisi hiç beklendiği gibi olmaz. Genelde de ters teper. Bumerang etkisi yapar… Olumlu olarak hatırladığım, yani somut sonuç alınmış olan en sağlam örnek Ecevit Hükümeti’ni 1979 devirmiş olduğu kabul edilen dört TÜSİAD ilanıdır. Başkasını bilmiyorum…
Gelelim Borusan’ın dün yayınlanan ilanına…
Önce arka planına bakalım. Kriz 28 Aralık günü Yeni Şafak’ta yayınlanan bir haberle başlıyor. Ve twitter ortamında sosyal medyada hızla yayılıyor. Olay şu: Borusan ithal ettiği Mini Cooper markasıyla Rally Sürücüsü Burcu Çetinkaya’ya sponsor oluyor. Burcu Hanım Kanal 24’de bir otomobil programına da sponsor olmaları için Mini’nin Marka Müdüründen sözlü ricada bulunuyor. Müdür bunu sözlü olarak onaylıyor. Koşullar belirleniyor. Sonra Burcu hanım programa bir ‘partner’ alıyor: Merve Sena Kılıç Hanım. Burcu hanım yeni program için başörtülü olan yeni ekran ortağı araçlarla test sürüşü yapıyor ve gazetelere röportaj veriyor. Bunu öğrenen Marka Müdürü, sponsorluğa son verdiklerini bidiriyor… Sonra haber ve yorumlar (“Minimi satacağım” türünden) internet ortamında hızla yayılıyor.
Kriz var mı ortada? Eğer krizin kriteri ‘internette ne kadar konuşulması’ ise evet var!.. Hasar var mı? Eğer rakamlara bakacaksak yok… Borusan’da ve danışmanları arasında kriz iletişiminde anlayan arkadaşlar var mı? Var, hem de en ustaları var. Nitekim hemen aynı kanalda yayına başlıyorlar ve taksiratlarını lokalize ediyorlar (odaklıyorlar). Kime? Marka Müdürünün kişisel dünya görüşüne… Aslında son derece başarılı bir eleman olan Marka Müdürü olaydan bir gün sonra istifasını veriyor. Yani bedel ödeniyor. Bu da yine aynı kanaldan, yani internetten duyuruluyor… Belki bir iki adım daha atılabilirdi. Kanaldan, Hanım efendilerden sorumlu kişi adına özür dilemek ve bir yolunu bulup aynı koşullarda sponsorluğu sürdürmek gibi…
Buraya kadar her şey teoriye ve pratik deneyimlere, birikimlere uygun…
Peki o zaman gazetelere verilen o kocaman ilan neyin nesi? Krizi durduk yerde analog medyanın neredeyse tamamına yayan ve bildik bilmedik herkesi haberdar edip olayın içine çeken, o Borusan’ın tüm ölçümlemelerde en yukarılarda çıkan olağanüstü ‘itibarı’ dikkate alınacak olursa hiç de gereği olmayan o ilanın açıklaması ne olabilir acaba…
Metin şöyle (aralara naçizane görüşümüzü de ekleyelim):
“Herkesin dil, din, ırk, inanç, giyim ve yaşam tarzına saygımız sonsuzdur; ayrımcılık yapmamız asla söz konusu olamaz. (Bu doğal bir durum değil mi? ‘Ben hırsız değilim’, diye de ilan verilebilir o zaman)
Son Günlerde Borusan Otomotiv ve Borusan Grubu hakkında (Oysa sorun varsa Mini’ye odaklanabilirdi), bir sponsorluk görüşmesi ile ilişkilendirilerek ortaya atılan “ayrımcılık” iddialarıyla ilgili ifadeleri kabul etmemiz mümkün değildir. (İddiaları (!) herkese duyurmak nasıl bir iletişimdir?)
Yanlış algılanmaktan ötürü son derece üzgünüz. İstemeyerek bir parçası olduğumuz bu durumdan etkilenen herkesin hassasiyetini içtenlikle paylaşıyoruz. Borusan”
İnfilak eden petrol platformu yüzünden Meksika Körfezi’ni insanlık tarihin en büyük doğa felaketine maruz bırakmış olan BP bile bu içerik ve biçimde bir ilan vermemişti…
İletişimde olumsuz bilgi ve yorum hangi kanaldan yayılıyorsa o kanalda yanıt vermek lazım. Yanıttaki ton da hasar oranına göre nispeten daha alttan veya üstten olmalı… Olayı daha geniş kitlelere kendi elinizle yaymak, hasarı istemeden büyütmenize neden olabilir.
Duyduğumuz kadarıyla satışlar hiç etkilenmemiş (itibarda en küçük hasar hemen satışa yansır); Marka Müdürünün onurlu ve haysiyetli istifası ile soğuma sürecine girmiş olan kriz ateşi, durduk yerde yeniden canlandırılabilir. Yazık!..
Çünkü asıl bunu hak etmiyor pırıl pırıl ve çok güçlü Borusan markası…