Kriz iletişimi delege edilemez!..
15 HAZİRAN 2007
Üretirsen hata yaparsın. Hata yapınca da kriz çıkabilir. Hele Pfizer gibi bir dev ilaç şirketiysen...
Amaç, kriz çıkmasını ortadan kaldırmak değil, çıkınca ‘yönetebilmek’tir...
Geçenlerde, bu alandaki en çarpıcı örneklerden birine değinmiştik. Viagra ile dünya ilaç sanayi tarihine yazdırmış olan Pfizer’in Nijerya’da başına gelenlerden bahisle demişiz ki: “Pfizer’in başı belada... Sadece Nijerya hükümetinin aleyhlerine açtığı 7 milyar dolarlık dava ile boğuşmayacaklar. Aynı zamanda markanın itibarı gitti gidiyor. Suçlama ağır: Pfizer 1996 yılında Kano’daki menenjit ve kızamık salgınında Trovan Floxacin adlı ilacı izin almadan çocuklar üzerinde denemiş. İddiaya göre, ilaç, 11 çocuğun ölümüne 200 çocuğun sağırlık, felç, konuşma bozukluğu, beyin hasarı, körlük gibi sorunlarla karşılaşmasına neden olmuş...”
Yazıyı, “Pfizer’in merkezinin nasıl bir strateji izleyeceğini merakla bekliyoruz...” diye bitirmişiz.
Birkaç gün sonra bir açıklama geldi. Ders çıkarmak adına önce açıklamaya yer verelim. Sonra görüşümüzü söyleriz:
“Nijerya’da 1996 yılında yaşanan menenjit salgını esnasında Pfizer’in Trovan (trovafloksasin) adlı ilacı için bölgede yürüttüğü ve birçok kişinin hayatını kurtaran klinik çalışmaları ile ilgili Nijerya hükümetinin açmış olduğu dava üzüntü vericidir.
Trovan ile ilgili yürütülen bu çalışmalar sayesinde, ölümcül etkileri olan menenjitten muzdarip yaklaşık 200 çocuğun hayatı kurtarılmıştır. Pfizer, o dönemde sahip olduğu tüm bilimsel bilgiyi de çocukların yararı ve sağlığı için kullanmıştır.
Nijerya Kano’da menenjitin ilk ortaya çıktığı zamanlarda Trovan adlı ilacın klinik araştırmaları son evreye gelmiş ve o güne kadar 5.000 hasta ile değerlendirilmişti. Bu süreçte elde edilen bilimsel veriler ise ilacın bu ölümcül hastalığın tedavisinde güvenli ve etkin bir yöntem olduğunu göstermekte idi. %94.4 oranında sağ kalım sağlayan Trovan, o dönemde etkin olan en iyi tedavi seçeneği olarak ortaya çıkmakta idi.
Pfizer, 50 yıldan fazladır Nijerya’da faaliyet göstermektedir. Bu ülkedeki tüm faaliyetlerinde, Nijerya hükümeti ve halkı ile işbirliği içinde, bölgedeki sağlık sorunlarının azaltılması ve hastaların tedavilere kolay erişiminin sağlanması için çalışmaktadır...
...Dünyanın neresinde yapılırsa yapılsın, yetkililerden ve hastalardan izin alınmaksızın ve etik kurallara aykırı yapılan çalışmalar, ne otoriteler ne de Pfizer tarafından kabul edilemez. Nijerya’da gerçekleştirilen klinik çalışmaya katılan tüm çocuklar ve ebeveynlerine İngilizce ve yerel dilde Trovan tedavisi anlatılmış, onayları alınmıştır. Pfizer, bu çalışmada, Nijerya’nın yerel kanunları, Nijerya Sağlık Bakanlığı’nın denetimi ve uluslararası klinik araştırma yürütme standartları çerçevesinde denetlenmiştir.”
Açıklamanın altındaki imza ne? Söyleyelim: Pfizer Türkiye... Pfizer’den kim yollamış? Belli değil. Çünkü isim yok... Adeta anonim...
Allah’tan e-postayı gönderen PR şirketi imza koymuş... İDA’ya bağlı, pek çok başarılı işine tanık olduğum BG İletişim’den Serpil Gündüz’ün adını “Bilgi için” notunun altında gördüm de içim rahatladı...
Kriz iletişiminde hiç yapılmaması gereken bir şey... Aracı kullanmak... Olmaz!.. Bin kere olmaz!.. Arayacaksanız kendiniz arayacaksınız; yazacaksanız kendiniz yazacaksınız... Hem de en üst düzeyde sorumlu kişinin imzasıyla... Kriz delege edilemez... Namus gibidir.
Tabii Nijerya’yı adam yerine koymuyor; bizi ve Türkiye pazarını önemsemiyorsanız, o başka...
Amaç, kriz çıkmasını ortadan kaldırmak değil, çıkınca ‘yönetebilmek’tir...
Geçenlerde, bu alandaki en çarpıcı örneklerden birine değinmiştik. Viagra ile dünya ilaç sanayi tarihine yazdırmış olan Pfizer’in Nijerya’da başına gelenlerden bahisle demişiz ki: “Pfizer’in başı belada... Sadece Nijerya hükümetinin aleyhlerine açtığı 7 milyar dolarlık dava ile boğuşmayacaklar. Aynı zamanda markanın itibarı gitti gidiyor. Suçlama ağır: Pfizer 1996 yılında Kano’daki menenjit ve kızamık salgınında Trovan Floxacin adlı ilacı izin almadan çocuklar üzerinde denemiş. İddiaya göre, ilaç, 11 çocuğun ölümüne 200 çocuğun sağırlık, felç, konuşma bozukluğu, beyin hasarı, körlük gibi sorunlarla karşılaşmasına neden olmuş...”
Yazıyı, “Pfizer’in merkezinin nasıl bir strateji izleyeceğini merakla bekliyoruz...” diye bitirmişiz.
Birkaç gün sonra bir açıklama geldi. Ders çıkarmak adına önce açıklamaya yer verelim. Sonra görüşümüzü söyleriz:
“Nijerya’da 1996 yılında yaşanan menenjit salgını esnasında Pfizer’in Trovan (trovafloksasin) adlı ilacı için bölgede yürüttüğü ve birçok kişinin hayatını kurtaran klinik çalışmaları ile ilgili Nijerya hükümetinin açmış olduğu dava üzüntü vericidir.
Trovan ile ilgili yürütülen bu çalışmalar sayesinde, ölümcül etkileri olan menenjitten muzdarip yaklaşık 200 çocuğun hayatı kurtarılmıştır. Pfizer, o dönemde sahip olduğu tüm bilimsel bilgiyi de çocukların yararı ve sağlığı için kullanmıştır.
Nijerya Kano’da menenjitin ilk ortaya çıktığı zamanlarda Trovan adlı ilacın klinik araştırmaları son evreye gelmiş ve o güne kadar 5.000 hasta ile değerlendirilmişti. Bu süreçte elde edilen bilimsel veriler ise ilacın bu ölümcül hastalığın tedavisinde güvenli ve etkin bir yöntem olduğunu göstermekte idi. %94.4 oranında sağ kalım sağlayan Trovan, o dönemde etkin olan en iyi tedavi seçeneği olarak ortaya çıkmakta idi.
Pfizer, 50 yıldan fazladır Nijerya’da faaliyet göstermektedir. Bu ülkedeki tüm faaliyetlerinde, Nijerya hükümeti ve halkı ile işbirliği içinde, bölgedeki sağlık sorunlarının azaltılması ve hastaların tedavilere kolay erişiminin sağlanması için çalışmaktadır...
...Dünyanın neresinde yapılırsa yapılsın, yetkililerden ve hastalardan izin alınmaksızın ve etik kurallara aykırı yapılan çalışmalar, ne otoriteler ne de Pfizer tarafından kabul edilemez. Nijerya’da gerçekleştirilen klinik çalışmaya katılan tüm çocuklar ve ebeveynlerine İngilizce ve yerel dilde Trovan tedavisi anlatılmış, onayları alınmıştır. Pfizer, bu çalışmada, Nijerya’nın yerel kanunları, Nijerya Sağlık Bakanlığı’nın denetimi ve uluslararası klinik araştırma yürütme standartları çerçevesinde denetlenmiştir.”
Açıklamanın altındaki imza ne? Söyleyelim: Pfizer Türkiye... Pfizer’den kim yollamış? Belli değil. Çünkü isim yok... Adeta anonim...
Allah’tan e-postayı gönderen PR şirketi imza koymuş... İDA’ya bağlı, pek çok başarılı işine tanık olduğum BG İletişim’den Serpil Gündüz’ün adını “Bilgi için” notunun altında gördüm de içim rahatladı...
Kriz iletişiminde hiç yapılmaması gereken bir şey... Aracı kullanmak... Olmaz!.. Bin kere olmaz!.. Arayacaksanız kendiniz arayacaksınız; yazacaksanız kendiniz yazacaksınız... Hem de en üst düzeyde sorumlu kişinin imzasıyla... Kriz delege edilemez... Namus gibidir.
Tabii Nijerya’yı adam yerine koymuyor; bizi ve Türkiye pazarını önemsemiyorsanız, o başka...