Kriz iletişimi delege edilemez
01 ARALIK 2007
İçinde 49 yolcusu ve 7 mürettebatı bulunan Atlasjet’in İstanbul - Isparta seferini yapan uçağı, Süleyman Demirel Havalimanı’na inmek üzereyken düştü. Kazadan kurtulan ne yazık ki yok. Kaza sonrası açıklama yapan ilk kişi Atlasjet’in CEO’su Tuncay Doğaner oldu. Doğrusu da buydu…
Ortada firmanın itibarı ve geleceği için oldukça önemli bir ‘kriz’ söz konusu. Bu krizi yönetirken yapılacak ilk adım, birinci ağızdan ‘doğru’ bilgi vermekten başka bir şey değil. Atlasjet de öyle yaptı.
Ancak arada talihsiz bir açıklama geçti. CEO Doğaner’in SkyTürk ve CNNTürk’te izlediğim konuşmasında “Bundan sonraki açıklamaları Ulaştırma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Askeri yetkililer, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü yapacak” dedi. Birkaç kez yöneltilen soruları da böyle yanıtladı.
Kriz iletişimi delege edilemez. Bazı konularda açıklamayı devlet yapacaksa bile Atlasjet’in sözü kimselere bırakmaması, tüm süreci kriz soğuyana kadar bizzat yönetmesi gerekir.
Bu talihsiz açıklamaya rağmen, olayı izleyen, takip eden kişilerin, Atlasjet’in mevcut ve potansiyel müşterilerinin beklentisini karşılayacak bir şey arıyordum ki, Atlasjet’in internet sitesinde Tuncay Doğaner’in yaptığı yazılı açıklamada geçen bir cümle daha dikkatimi çekti: ‘Atlasjet olarak yolcularımızın bütün sorumluluğu bize aittir.’
Elbette sorumlu onlar, tabii ki gereğini yapacaklar, demeyin. Sadece bu cümle ve cümlenin vaadi bile Atlasjet’in bu krizi aşmasında çok önemli bir rol oynayacaktır. Bu cümlenin ‘ezbere’ ya da ‘öylesine’ söylendiğini, yazıldığını sanmıyorum. Bu cümlenin, ilerleyen günlerde Atlasjet’e yakışır bir yaklaşımın ve hayatını kaybeden yolcuların ailelerine gösterilecek desteğin bir sözü olarak görüyorum.
Bu süreçte sadece topu devlete atmamalılar.
Hayatını kaybedenlere rahmet, acılı yakınlara başsağlığı ve sabır diliyorum.
Ağzıyla kuş tutsa, işi zor
Süreyya, bu ülkenin bir kıymeti… Uluslararası müsabakalarda Türkiye’yi başarıyla temsil etmiş ve bunu sürdürme potansiyeli olan sporculardan biri… Gencecik bir kızken karşımıza çıktı. Takvim yaşına değil ama yaşadıklarına baktığımızda çabuk büyümek zorunda kaldı. Kazandığı yarıştan sonra hakkında çıkan haber, yazı, görüş, görüntü ne varsa aleyhine işledi ve işlemeye devam ediyor.
Uzun zamandan sonra sesi çıktı Milli Atlet Süreyya Ayhan’ın. Hakkındaki iddialarla ilgili ‘Bu maddelerin vücuduma nasıl girdiğini bilmiyorum. Doping yapmadığıma dair namusum üzerine yemin ederim.’ demiş ve Cumhurbaşkanı, Başbakan ve herkesin yanında olmasını istediğini söylemiş.
Destek beklediğini söylediğinde aklıma, Vestel’in bir süreliğine sürdürdüğü sponsorluk geldi. Bir süreliğine diyorum. Çünkü sürecin, Vestel’e her iki tarafın da kazançlı çıkabileceği bu sponsorluğu devam ettirmesi önerildiğinde, Süreyya’nın kendisine verilen desteğin miktarını beğenmemesinden dolayı bittiği biliniyor.
Vestel sponsorluğu sonrası ipin ucunu kaçırdım. Yurt dışında dediler. Düzenli olmayan aralıklarla gazetelerden Süreyya’nın bitiş öyküsünden başlıklar yakalayabildim.
Tüm bunların sebebi neydi, tartışılır. Kimine göre eşi Yücel Kop. Kimine göre kendisi… Federasyon’u bile zamanında atlete sahip çıkmadığı için hedef alanlar var.
Sebebini bir kenara bırakıp, gelinen noktadaki drama bakınca insan üzülüyor.
Doping alıp almadığı netleşse dahi akıllardaki Süreyya ile gönüllerdeki Süreyya hep bir çelişki yaratacak. Bu çelişkiyle kim, neden Süreyya’ya sahip çıkacak, emin değilim…
Süreyya Ayhan, doğru yönetilememekten çok, geçirdiği iletişim kazalarının kurbanıdır.
Ortada firmanın itibarı ve geleceği için oldukça önemli bir ‘kriz’ söz konusu. Bu krizi yönetirken yapılacak ilk adım, birinci ağızdan ‘doğru’ bilgi vermekten başka bir şey değil. Atlasjet de öyle yaptı.
Ancak arada talihsiz bir açıklama geçti. CEO Doğaner’in SkyTürk ve CNNTürk’te izlediğim konuşmasında “Bundan sonraki açıklamaları Ulaştırma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Askeri yetkililer, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü yapacak” dedi. Birkaç kez yöneltilen soruları da böyle yanıtladı.
Kriz iletişimi delege edilemez. Bazı konularda açıklamayı devlet yapacaksa bile Atlasjet’in sözü kimselere bırakmaması, tüm süreci kriz soğuyana kadar bizzat yönetmesi gerekir.
Bu talihsiz açıklamaya rağmen, olayı izleyen, takip eden kişilerin, Atlasjet’in mevcut ve potansiyel müşterilerinin beklentisini karşılayacak bir şey arıyordum ki, Atlasjet’in internet sitesinde Tuncay Doğaner’in yaptığı yazılı açıklamada geçen bir cümle daha dikkatimi çekti: ‘Atlasjet olarak yolcularımızın bütün sorumluluğu bize aittir.’
Elbette sorumlu onlar, tabii ki gereğini yapacaklar, demeyin. Sadece bu cümle ve cümlenin vaadi bile Atlasjet’in bu krizi aşmasında çok önemli bir rol oynayacaktır. Bu cümlenin ‘ezbere’ ya da ‘öylesine’ söylendiğini, yazıldığını sanmıyorum. Bu cümlenin, ilerleyen günlerde Atlasjet’e yakışır bir yaklaşımın ve hayatını kaybeden yolcuların ailelerine gösterilecek desteğin bir sözü olarak görüyorum.
Bu süreçte sadece topu devlete atmamalılar.
Hayatını kaybedenlere rahmet, acılı yakınlara başsağlığı ve sabır diliyorum.
Ağzıyla kuş tutsa, işi zor
Süreyya, bu ülkenin bir kıymeti… Uluslararası müsabakalarda Türkiye’yi başarıyla temsil etmiş ve bunu sürdürme potansiyeli olan sporculardan biri… Gencecik bir kızken karşımıza çıktı. Takvim yaşına değil ama yaşadıklarına baktığımızda çabuk büyümek zorunda kaldı. Kazandığı yarıştan sonra hakkında çıkan haber, yazı, görüş, görüntü ne varsa aleyhine işledi ve işlemeye devam ediyor.
Uzun zamandan sonra sesi çıktı Milli Atlet Süreyya Ayhan’ın. Hakkındaki iddialarla ilgili ‘Bu maddelerin vücuduma nasıl girdiğini bilmiyorum. Doping yapmadığıma dair namusum üzerine yemin ederim.’ demiş ve Cumhurbaşkanı, Başbakan ve herkesin yanında olmasını istediğini söylemiş.
Destek beklediğini söylediğinde aklıma, Vestel’in bir süreliğine sürdürdüğü sponsorluk geldi. Bir süreliğine diyorum. Çünkü sürecin, Vestel’e her iki tarafın da kazançlı çıkabileceği bu sponsorluğu devam ettirmesi önerildiğinde, Süreyya’nın kendisine verilen desteğin miktarını beğenmemesinden dolayı bittiği biliniyor.
Vestel sponsorluğu sonrası ipin ucunu kaçırdım. Yurt dışında dediler. Düzenli olmayan aralıklarla gazetelerden Süreyya’nın bitiş öyküsünden başlıklar yakalayabildim.
Tüm bunların sebebi neydi, tartışılır. Kimine göre eşi Yücel Kop. Kimine göre kendisi… Federasyon’u bile zamanında atlete sahip çıkmadığı için hedef alanlar var.
Sebebini bir kenara bırakıp, gelinen noktadaki drama bakınca insan üzülüyor.
Doping alıp almadığı netleşse dahi akıllardaki Süreyya ile gönüllerdeki Süreyya hep bir çelişki yaratacak. Bu çelişkiyle kim, neden Süreyya’ya sahip çıkacak, emin değilim…
Süreyya Ayhan, doğru yönetilememekten çok, geçirdiği iletişim kazalarının kurbanıdır.