Kulakların çınlasın Özlem Gürses...
07 MART 2007
Bizim TV programında ortağım Özlem Gürses’e ‘ecnebi’ diye takılıp dururum, o da benim neden öyle dediğimi anlamaz; ya da anlamıyormuş gibi yapar... İşte bu konuya netlik getirecek iyi bir örnek: Yayıncı ve gazeteci Tuba Çandar çok hoş bir projeye imza atmış; Murat Belge ile bir dizi röportaj yapmış. Umarız bu işi başkalarıyla da yapar. Çandar, röportajları Bir Hayat adlı kitapta toplamış. Kitap bu hafta piyasaya çıkıyormuş.
Şair Hilmi Yavuz’un adını ‘istihza’ ile Fransızca okuyup “Müra Belj” diye andığı Murat Belge, kitabın bir yerinde diyormuş ki, “İncelediğim çeşitli dinler arasında; inanç ihtiyacı duyan biri olsam, muhtemelen Hıristiyanlığı veya Uzakdoğu dinlerinden birini seçerdim...”
Bana, Fransa’dan İstanbul’a gelmek üzere uçağa binerken arkadaşlarının boynuna sarılıp, ‘sılaya gidiyorum’ diye hüzünlenen yazarla, ‘İstanbul’un 400 km batısında doğsaydım her şey çok farklı olurdu’ diyen yönetmeni hatırlattı.
Yani diyorlar ki, ‘aslında biz kültür ve değerlerle ilgili referanslarımızı Hıristiyan Batı’dan alıyoruz’... Bu da zaten ‘ecnebiliğin’ tarifi...
Wings Rio’yu nasıl anlatacaktı ki?
Kırk yıl izlesem bağlantı kuramazdım... Ancak okurlarımızdan Selim Caner kurmuş. Diyor ki:
“Akbank'ın uçuş mili veren yeni kredi kartı Wings'in TV reklamlarında Hz. İsa'nın Hıristiyan ülkelerinden birindeki ünlü bir heykeli gösterilmektedir.
“Nüfusunun % 99'undan fazlası Müslüman olan ülkemizin vatandaşlarının inancına saygısızlıktan başka bir şey olmayan bu reklamı esefle kınıyorum. Sakıp Sabancı bu reklamı görse herhalde o da çok üzülecekti.
Bu e-posta’yı aldıktan sonra filmi birkaç kere daha izledim. Selim Caner, Rio de Janeiro’daki, kentin simgesi haline gelmiş Kurtarıcı İsa Heykeli’inden söz ediyor... 730 metre yüksekliğindeki Corcovado dağında 38 metre yüksekliğinde 1.145 ton ağırlığında bir yapı bu. 1931 yılında inşa edilmiş. Herhangi bir filmde ya da kitapta Rio’dan söz edildi mi, mutlaka o heykelin içinde olduğu kent manzarası gösterilir. Tıpkı, İstanbul’un siluetinin içinde Ayasofya, Sultanahmet, Süleymaniye’nin, Galata Kulesi’nin yer alması gibi. İstanbul’a uçuşun anlatıldığı bir batı ülkesi reklam filminde, İstanbul nasıl simgelenirse, Wings’in oralara uçtuğunu anlatmak için de Rio öyle simgelenmiş... Selim Bey müsterih olsun; burada rencide olacak bir durum yok...
Biraz hoşgörüye ne dersiniz?
Hardware Plus Dergisi Yayın Koordinatörü İlkay Zaman fena içerlemiş. İnternetteki PR-Basın grubuna bir mesaj atmış. Oradan da bize geldi.
Zaman, kendisine gelen bir davetten söz ediyor. Davet metninde şöyle deniyor: “Creative, Türkiye basını ile buluşuyor. 08 Mart Perşembe günü gerçekleşecek olan, yeni ürün ve teknolojilerimizin tanıtılacağı "Creative 2007, İlkbahar Basın Toplantımıza"davetlisiniz. Değerli katılımlarınızı bekliyoruz. Önemli Not: Basın Toplantımıza saat 10:15'e kadar gelen misafirlerimize, sınırlı sayıdaki, Creative HN700 kulaklıklarımız hediye edilecektir.”
Alttaki nota kadar bir şey yok. Ama o not, dergi yöneticisi arkadaşımızı haklı olarak sinirlendirmiş... E-postanın girişinden belli: “Ben hayatımda bu kadar çirkin bir mail almamıştım ve bunu da tüm PR Basın üyeleriyle paylaşmak istedim.”
Bildiğim kadarıyla, davet sahipleri içtenlikle özür dilemişler. Bu tür yanlışlar yapılır. Tecrübesizliğin işaretidir. Kötü niyetin değil. Nasıl, medya kötü niyete yorulmaması gereken bir ton hata yapıyor ve kimse pek ses çıkarmıyorsa, medyanın bir numaralı ‘sosyal paydaşı ve haber kaynağı’ olan PR uzmanlarına da hata sistematik hale gelmedikçe biraz hoşgörü gösterilmesinde yarar var...
Şair Hilmi Yavuz’un adını ‘istihza’ ile Fransızca okuyup “Müra Belj” diye andığı Murat Belge, kitabın bir yerinde diyormuş ki, “İncelediğim çeşitli dinler arasında; inanç ihtiyacı duyan biri olsam, muhtemelen Hıristiyanlığı veya Uzakdoğu dinlerinden birini seçerdim...”
Bana, Fransa’dan İstanbul’a gelmek üzere uçağa binerken arkadaşlarının boynuna sarılıp, ‘sılaya gidiyorum’ diye hüzünlenen yazarla, ‘İstanbul’un 400 km batısında doğsaydım her şey çok farklı olurdu’ diyen yönetmeni hatırlattı.
Yani diyorlar ki, ‘aslında biz kültür ve değerlerle ilgili referanslarımızı Hıristiyan Batı’dan alıyoruz’... Bu da zaten ‘ecnebiliğin’ tarifi...
Wings Rio’yu nasıl anlatacaktı ki?
Kırk yıl izlesem bağlantı kuramazdım... Ancak okurlarımızdan Selim Caner kurmuş. Diyor ki:
“Akbank'ın uçuş mili veren yeni kredi kartı Wings'in TV reklamlarında Hz. İsa'nın Hıristiyan ülkelerinden birindeki ünlü bir heykeli gösterilmektedir.
“Nüfusunun % 99'undan fazlası Müslüman olan ülkemizin vatandaşlarının inancına saygısızlıktan başka bir şey olmayan bu reklamı esefle kınıyorum. Sakıp Sabancı bu reklamı görse herhalde o da çok üzülecekti.
Bu e-posta’yı aldıktan sonra filmi birkaç kere daha izledim. Selim Caner, Rio de Janeiro’daki, kentin simgesi haline gelmiş Kurtarıcı İsa Heykeli’inden söz ediyor... 730 metre yüksekliğindeki Corcovado dağında 38 metre yüksekliğinde 1.145 ton ağırlığında bir yapı bu. 1931 yılında inşa edilmiş. Herhangi bir filmde ya da kitapta Rio’dan söz edildi mi, mutlaka o heykelin içinde olduğu kent manzarası gösterilir. Tıpkı, İstanbul’un siluetinin içinde Ayasofya, Sultanahmet, Süleymaniye’nin, Galata Kulesi’nin yer alması gibi. İstanbul’a uçuşun anlatıldığı bir batı ülkesi reklam filminde, İstanbul nasıl simgelenirse, Wings’in oralara uçtuğunu anlatmak için de Rio öyle simgelenmiş... Selim Bey müsterih olsun; burada rencide olacak bir durum yok...
Biraz hoşgörüye ne dersiniz?
Hardware Plus Dergisi Yayın Koordinatörü İlkay Zaman fena içerlemiş. İnternetteki PR-Basın grubuna bir mesaj atmış. Oradan da bize geldi.
Zaman, kendisine gelen bir davetten söz ediyor. Davet metninde şöyle deniyor: “Creative, Türkiye basını ile buluşuyor. 08 Mart Perşembe günü gerçekleşecek olan, yeni ürün ve teknolojilerimizin tanıtılacağı "Creative 2007, İlkbahar Basın Toplantımıza"davetlisiniz. Değerli katılımlarınızı bekliyoruz. Önemli Not: Basın Toplantımıza saat 10:15'e kadar gelen misafirlerimize, sınırlı sayıdaki, Creative HN700 kulaklıklarımız hediye edilecektir.”
Alttaki nota kadar bir şey yok. Ama o not, dergi yöneticisi arkadaşımızı haklı olarak sinirlendirmiş... E-postanın girişinden belli: “Ben hayatımda bu kadar çirkin bir mail almamıştım ve bunu da tüm PR Basın üyeleriyle paylaşmak istedim.”
Bildiğim kadarıyla, davet sahipleri içtenlikle özür dilemişler. Bu tür yanlışlar yapılır. Tecrübesizliğin işaretidir. Kötü niyetin değil. Nasıl, medya kötü niyete yorulmaması gereken bir ton hata yapıyor ve kimse pek ses çıkarmıyorsa, medyanın bir numaralı ‘sosyal paydaşı ve haber kaynağı’ olan PR uzmanlarına da hata sistematik hale gelmedikçe biraz hoşgörü gösterilmesinde yarar var...