Kulaklara terbiye lazım
15 MAYIS 2010
Genelde neyin yanlış ve kötü olduğunu okumaktan sıkılmadınız mı?...
Ben sıkıldım…
İşte size bir ‘güzellik’…
NTV Radyo’da bir müzik programı var… Adı ‘Makam Farkı’… Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri (bir yayın iki tekrar olarak) yayınlanıyor…
Sunucuları iki usta… Mehmet Barlas, Oğuz Haksever…
Makam Farkı, bir Türk Sanat Musikisi programı… Türk sanat musikisi ‘sevilmesi öğrenilmesi gereken’ sanat ürünlerinden. Patates kızartması, köfte, çikolata gibi değil. İlk yenilişte, ilk denenmede sevilen… Klasik Batı Müziği (TSM) gibi, Caz müziği gibi… Diğer ülkelerin folkloru gibi…
Her Türk doğuştan Türk Sanat Musikisi sevmez anlaşılacağı gibi… Kulağının yakın çevresi tarafından ‘terbiye edilmesi’ gerekir… Onun da bu süreç izin vermesi, yani sürece katılımı şarttır… Terbiyesiz bir kulak, TSM’den tat almaz…
Mehmet Barlas ve Oğuz Haksever’in sundukları ve her ikisinin de olağanüstü bir lezzet, zarafet ve bilgi kattıkları bu program da aslında terbiye aracıdır…
Biz gençliğimizde sevdiğimiz radyo programlarını kaydederdik… ‘TK 49’ falan gibi adları olan Grundig marka teyplerimiz vardı bazılarımızda… Ben de yoktu… Arkadaşlarınkinden yararlanırdık…
Peki bu programı nasıl edineceksiniz?.. Zor.. Çünkü Mehmet Barlas’ın çok özel kayıtları çalınıyor. Örneğin son hafta bir tek bestecinin eserlerini çaldılar; çeşitli sanatçılardan; farklı saz heyetlerinden… Rakım Erkutlu’nun kim olduğunu hayatımıza neler kattığını ve onun eserleriyle bu dünyanın nasıl daha güzel olabileceğini ben onların sunumundan öğrendim…
Barlasın kapısında yatmaya hazır olduğumu ifade ettim. Bana acıdı ve programın CD’lerinden bazılarını verebileceğini söyledi…
Bir kere evinde verdiği bir yemekte de dinlemiştim onun arşivinden parçaları… Babamın en çok sevdiği ve ne yazık ki sadece bir iki kelimesini hatırlayabildiğim ve aslında Algılama Yönetimi adlı kitabımın ithafı konusunda ana fikrin oluşmasını sağlayan, bestesi Selahaddin İnal Bey’e, güftesi Sedat Ergintuğ Bey’e ait o Kürdili-Hicakâr şarkıyı hemen bulup bana dinletivermişti…
Ne şanslıyım ki, Mehmet Barlas Bey’i bu kadar yakından tanıma fırsatı buldum…
Aynı derecede onun da katıldığı Fasıl toplantılarına katılma fırsatı bulduğum için de şanslı addediyorum kendimi… Son Fasıl toplantısı, Avrupa’nın ve Türkiye’nin en yüksek binasının tepesindeki nefis salondaydı… Ev sahibi bu kez Spphire idi… Ne müthiş bir müzik ve şiir ziyafeti izledik… En büyük sürpriz de Çiçeği burnunda (süper) Müsteşar, Son İstanbul Valisi Muammer Güler Bey’in okuduğu ve her kelimesi tek tek anlaşılacak şekilde çok güzel okuduğu o güzelim İstanbul şiiriydi…
Türk Sanat Müziği’ni katletmek ve unutturmak için harcanan bunca çabaya rağmen bu türün aslanlar gibi ayakta kalmasına bir hayli şaşarak (kızım ve ben hâlâ aynı şarkıları mırıldanabiliyoruz) gecenin keyfini çıkardım… Darısı başınıza…
Kabak tadı vermeden…
Baykal skandalından (isterseniz komplosundan da diyebilirsiniz) gına geldi… Sadece bana mı… Konuştuğumuz herkese… İşte en tehlikelisi de bu… Bizim, Okan Bayülgen’in de katıldığı TV programı Bildiğin Gibi Değil’de (tekrarı pazar günü 11.15’te) sonuçlarını açıkladığımız araştırmaya biraz dikkatlice bakmakta yarar var… Fazlaca da konuşmamak lazım sonrasında zaten…
MetroPoll araştırma şirketi sormuş… “Baykal giderse ne olur?”...
Halkın %50.2’si “CHP’nin oyları artar” demiş; %14.6 “Hiçbir şey olmaz, CHP etkilenmez” demiş… Toplayın ikisini %64.8…
Deniz Baykal istifasını geri alsın mı, diye sormuşlar bu kez… “Alsın!” diyen %32.8, “Almasın!” diyen %63.3…
Bu tablo kime ne diyorsa, herkes tavrını ona göre belirlemeli. “Halka rağmen halk için”, numarası artık yemiyor bildiğiniz gibi…
Ben sıkıldım…
İşte size bir ‘güzellik’…
NTV Radyo’da bir müzik programı var… Adı ‘Makam Farkı’… Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri (bir yayın iki tekrar olarak) yayınlanıyor…
Sunucuları iki usta… Mehmet Barlas, Oğuz Haksever…
Makam Farkı, bir Türk Sanat Musikisi programı… Türk sanat musikisi ‘sevilmesi öğrenilmesi gereken’ sanat ürünlerinden. Patates kızartması, köfte, çikolata gibi değil. İlk yenilişte, ilk denenmede sevilen… Klasik Batı Müziği (TSM) gibi, Caz müziği gibi… Diğer ülkelerin folkloru gibi…
Her Türk doğuştan Türk Sanat Musikisi sevmez anlaşılacağı gibi… Kulağının yakın çevresi tarafından ‘terbiye edilmesi’ gerekir… Onun da bu süreç izin vermesi, yani sürece katılımı şarttır… Terbiyesiz bir kulak, TSM’den tat almaz…
Mehmet Barlas ve Oğuz Haksever’in sundukları ve her ikisinin de olağanüstü bir lezzet, zarafet ve bilgi kattıkları bu program da aslında terbiye aracıdır…
Biz gençliğimizde sevdiğimiz radyo programlarını kaydederdik… ‘TK 49’ falan gibi adları olan Grundig marka teyplerimiz vardı bazılarımızda… Ben de yoktu… Arkadaşlarınkinden yararlanırdık…
Peki bu programı nasıl edineceksiniz?.. Zor.. Çünkü Mehmet Barlas’ın çok özel kayıtları çalınıyor. Örneğin son hafta bir tek bestecinin eserlerini çaldılar; çeşitli sanatçılardan; farklı saz heyetlerinden… Rakım Erkutlu’nun kim olduğunu hayatımıza neler kattığını ve onun eserleriyle bu dünyanın nasıl daha güzel olabileceğini ben onların sunumundan öğrendim…
Barlasın kapısında yatmaya hazır olduğumu ifade ettim. Bana acıdı ve programın CD’lerinden bazılarını verebileceğini söyledi…
Bir kere evinde verdiği bir yemekte de dinlemiştim onun arşivinden parçaları… Babamın en çok sevdiği ve ne yazık ki sadece bir iki kelimesini hatırlayabildiğim ve aslında Algılama Yönetimi adlı kitabımın ithafı konusunda ana fikrin oluşmasını sağlayan, bestesi Selahaddin İnal Bey’e, güftesi Sedat Ergintuğ Bey’e ait o Kürdili-Hicakâr şarkıyı hemen bulup bana dinletivermişti…
Ne şanslıyım ki, Mehmet Barlas Bey’i bu kadar yakından tanıma fırsatı buldum…
Aynı derecede onun da katıldığı Fasıl toplantılarına katılma fırsatı bulduğum için de şanslı addediyorum kendimi… Son Fasıl toplantısı, Avrupa’nın ve Türkiye’nin en yüksek binasının tepesindeki nefis salondaydı… Ev sahibi bu kez Spphire idi… Ne müthiş bir müzik ve şiir ziyafeti izledik… En büyük sürpriz de Çiçeği burnunda (süper) Müsteşar, Son İstanbul Valisi Muammer Güler Bey’in okuduğu ve her kelimesi tek tek anlaşılacak şekilde çok güzel okuduğu o güzelim İstanbul şiiriydi…
Türk Sanat Müziği’ni katletmek ve unutturmak için harcanan bunca çabaya rağmen bu türün aslanlar gibi ayakta kalmasına bir hayli şaşarak (kızım ve ben hâlâ aynı şarkıları mırıldanabiliyoruz) gecenin keyfini çıkardım… Darısı başınıza…
Kabak tadı vermeden…
Baykal skandalından (isterseniz komplosundan da diyebilirsiniz) gına geldi… Sadece bana mı… Konuştuğumuz herkese… İşte en tehlikelisi de bu… Bizim, Okan Bayülgen’in de katıldığı TV programı Bildiğin Gibi Değil’de (tekrarı pazar günü 11.15’te) sonuçlarını açıkladığımız araştırmaya biraz dikkatlice bakmakta yarar var… Fazlaca da konuşmamak lazım sonrasında zaten…
MetroPoll araştırma şirketi sormuş… “Baykal giderse ne olur?”...
Halkın %50.2’si “CHP’nin oyları artar” demiş; %14.6 “Hiçbir şey olmaz, CHP etkilenmez” demiş… Toplayın ikisini %64.8…
Deniz Baykal istifasını geri alsın mı, diye sormuşlar bu kez… “Alsın!” diyen %32.8, “Almasın!” diyen %63.3…
Bu tablo kime ne diyorsa, herkes tavrını ona göre belirlemeli. “Halka rağmen halk için”, numarası artık yemiyor bildiğiniz gibi…