Kurban gerekti mi, hemen vermek lazım…
17 NİSAN 2010
Pek çok yorum yapıldı… Ahmet Türk’e karşı girişilmiş olan saldırı tartışıldı… Bir iki yazar dışında ‘Yumruğu’ ve ‘Yumrukçuyu’ savunan yok…
Belki biraz da mesleki deformasyon nedeniyle (iş ve iletişim yönetimi) beni Samsun Emniyet Müdürü Muzaffer Erkan’ın İçişleri Bakanlığı tarafından ‘soruşturmanın selameti’ kapsamında ‘geçici’ olarak merkeze alınması sürecinin nasıl ‘yönetildiği’ özellikle ilgilendirdi…
Olayı alıp götür, üniversitede ‘vaka analizi’ olarak ele al… Çünkü, pek çok şeyi aynı anda öğrenmek mümkün. Bakanlıkça ‘kriz iletişiminin’ bütün ‘mecburi hareketlerini’ adım adım uygulandı. Hem de yürekler kan ağlasa da… Doğrusu da buydu zaten… Hakikat ve gerçeklik bir kez daha üste gelmedi çünkü…
1. Muzaffer Erkan sevilen, takdir edilen bir yönetici miydi?
Hiç tereddütsüz ‘Evet’!..
2. Olayda bireysel bir kusuru var mıydı?
‘Olduğuna’, dost düşman kimseyi inandıramazsınız. Yani yanıt: ‘Hayır yoktu!’ Herkesin ortak kanaati, olayın Erkan’ın deyişiyle bir tür ‘trafik kazası’ olduğu şeklindeydi…
3. İçişleri Bakanlığı doğru mu davrandı… Reaksiyon hızı nasıldı? Yoksa Müdür’ün arkasında durup, yıpranmayı da göze alarak onu yerinden kımıldatmamalı mıydı?
İçişleri Bakanlığı bana o anda ‘N’apalım?’ diye sorsaydı. Bir saniye bile tereddüt etmeden, ‘Hiç zaman kaybetmeden merkeze alın!’ derdim… “İlahlar ‘parça kurban’ istedi mi vereceksiniz, içiniz kan ağlasa da öyle yapacaksınız, yoksa bütünü tehlikeye atarsınız”…
4. Muzaffer Erkan Müdür, görevi terk ederken nasıl bir duruş sergiledi?
Tek kelimeyle mükemmel bir duruş sergiledi. Hem beden diliyle, hem yaptığı açıklamalarla… Hem kendini hem de bakanlığı yüceltmeyi bildi...
5. Muzaffer Erkan’ın kariyerini bitti mi?
Kesinlikle bitmedi. Kriz çok kısa zamanda soğur ve Muzaffer Bey iyi bir görevle hizmete devam eder. Hem de itibarı eskiye oranla artarak…
7. Hasar durumu nedir?
Krizlerde en belirleyici unsur, hasarın ne kadar olduğudur. İçişleri Bakanlığı ve hükümet, olayı minimum ‘algı hasarı’ ile atlatmıştır. Bu arada muhalefete de bir puan yazmak gerekir. Krizi ‘müptezel’ bir yaklaşımla ‘kullanma’ yoluna gitmemiştir…
Kıssadan hisse: Çömlek patladı mı, hiç kıvırmayacaksınız… Padişahların fermalarına düştükleri not gibi, her şeyi “usulü veçhile amel” edeceksiniz…
Bunu yapmayanların ne hallere düştüklerini bir hatırlayın… Geçmiş olsun Erkan Müdür!..
Sizce Türkiye’nin gündemi ne?
Bizim Big Medya grubu yöneticisi Aslı İşliel Hanım (şimdilerde kariyer yapmakla meşgul olan eski yardımcım) bir hışım girdi odama… “Haberi duydunuz mu?”..
- Ne haberi?
- Azgın Binek atının haberini…
Oysa ben son günlerde bir peri sopasıyla kendisine dokunmuşçasına beklenmedik çıkışlar dergileyen Deniz Bey ile Tayyip Bey’in bir araya geldiklerini ve ülkeye bahar havasının siyasette de esmeye başladığını müjdeleyecek zannetmiştim…
Dün gazetelerde de varmış. Sadece bizim şirketin tüm çalışanları değil, internet bağlantısı olan herkes ‘yıkılıyormuş’… Geri kalmış olan benmişim…
Aslı, Zeynep Çalıştıran’ı aradı: “Şu haberi yollasana!”… Zeynep sanki bu parolayı bekliyormuş gibi telefonda uzun ve gevrek bir kahkaha patladı. Sonra “Tamam!” dedi, “Yolladım!”…
İşte haber:
“İzmir’de sahipsiz at, yarış atlarıyla çiftleşti; milyarlık atlar koşamaz hale geldi. Zarar 100 bin TL. İnciraltı Atlı Spor Tesisleri’nin sahibi Mustafa Akın, sabah tesise geldiğini, sahipsiz bir atın, kendi atlarıyla çiftleştiğini gördüğünü belirterek şöyle konuştu: Sahibinin kim olduğunu bilmediğimiz bir at, tesislerimizde bulunan 4 binek atı, 2 yarış atı ve bir eşekle çiftleşmiş. Büyük şok yaşadım. Yarış atlarımız, yarıştan düşmüş oldu. 100 bin lira civarında zararımız var. Atın sahibinin kim olduğu belli değil. Polise başvuruda bulundum ama kimden şikâyetçi olacağımızı bilmiyoruz.’’
Ne muhteşem bir memleketiz, değil mi?.. MetroPoll araştırma şirketi bugün sokağa çıksa, halkımıza, “Sizce Türkiye’nin gündemi ne?” diye sorsa! Kesin olarak ilk beşte çıkacak konuya bakın!.. “Aygır gizlice girdiği çiftlikte yarış atlarını ipe dizdi!”..
Kendini kaybetmiş olan Aygır’a mı gülelim, çiftlik sahibine mi, dizilen atlara eşeğe mi, yoksa bütün bunlara gülmekten kırılanlara mı?.. Ne dersiniz?
Yarın içi düşündüğüm konular: Perşembe sabahı Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu ile 7’inci Liderlik zirvesinde yaptığımız söyleşi, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’un ortaya attığı ‘ortak akıl’ stratejisi, Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer’in Akbank’ın kredi verme stratejilerinde çocuk işçi çalıştırma, çevreye zarar verme gibi kriterleri gündeme alacaklarını açıklaması…
Az sonra…
Belki biraz da mesleki deformasyon nedeniyle (iş ve iletişim yönetimi) beni Samsun Emniyet Müdürü Muzaffer Erkan’ın İçişleri Bakanlığı tarafından ‘soruşturmanın selameti’ kapsamında ‘geçici’ olarak merkeze alınması sürecinin nasıl ‘yönetildiği’ özellikle ilgilendirdi…
Olayı alıp götür, üniversitede ‘vaka analizi’ olarak ele al… Çünkü, pek çok şeyi aynı anda öğrenmek mümkün. Bakanlıkça ‘kriz iletişiminin’ bütün ‘mecburi hareketlerini’ adım adım uygulandı. Hem de yürekler kan ağlasa da… Doğrusu da buydu zaten… Hakikat ve gerçeklik bir kez daha üste gelmedi çünkü…
1. Muzaffer Erkan sevilen, takdir edilen bir yönetici miydi?
Hiç tereddütsüz ‘Evet’!..
2. Olayda bireysel bir kusuru var mıydı?
‘Olduğuna’, dost düşman kimseyi inandıramazsınız. Yani yanıt: ‘Hayır yoktu!’ Herkesin ortak kanaati, olayın Erkan’ın deyişiyle bir tür ‘trafik kazası’ olduğu şeklindeydi…
3. İçişleri Bakanlığı doğru mu davrandı… Reaksiyon hızı nasıldı? Yoksa Müdür’ün arkasında durup, yıpranmayı da göze alarak onu yerinden kımıldatmamalı mıydı?
İçişleri Bakanlığı bana o anda ‘N’apalım?’ diye sorsaydı. Bir saniye bile tereddüt etmeden, ‘Hiç zaman kaybetmeden merkeze alın!’ derdim… “İlahlar ‘parça kurban’ istedi mi vereceksiniz, içiniz kan ağlasa da öyle yapacaksınız, yoksa bütünü tehlikeye atarsınız”…
4. Muzaffer Erkan Müdür, görevi terk ederken nasıl bir duruş sergiledi?
Tek kelimeyle mükemmel bir duruş sergiledi. Hem beden diliyle, hem yaptığı açıklamalarla… Hem kendini hem de bakanlığı yüceltmeyi bildi...
5. Muzaffer Erkan’ın kariyerini bitti mi?
Kesinlikle bitmedi. Kriz çok kısa zamanda soğur ve Muzaffer Bey iyi bir görevle hizmete devam eder. Hem de itibarı eskiye oranla artarak…
7. Hasar durumu nedir?
Krizlerde en belirleyici unsur, hasarın ne kadar olduğudur. İçişleri Bakanlığı ve hükümet, olayı minimum ‘algı hasarı’ ile atlatmıştır. Bu arada muhalefete de bir puan yazmak gerekir. Krizi ‘müptezel’ bir yaklaşımla ‘kullanma’ yoluna gitmemiştir…
Kıssadan hisse: Çömlek patladı mı, hiç kıvırmayacaksınız… Padişahların fermalarına düştükleri not gibi, her şeyi “usulü veçhile amel” edeceksiniz…
Bunu yapmayanların ne hallere düştüklerini bir hatırlayın… Geçmiş olsun Erkan Müdür!..
Sizce Türkiye’nin gündemi ne?
Bizim Big Medya grubu yöneticisi Aslı İşliel Hanım (şimdilerde kariyer yapmakla meşgul olan eski yardımcım) bir hışım girdi odama… “Haberi duydunuz mu?”..
- Ne haberi?
- Azgın Binek atının haberini…
Oysa ben son günlerde bir peri sopasıyla kendisine dokunmuşçasına beklenmedik çıkışlar dergileyen Deniz Bey ile Tayyip Bey’in bir araya geldiklerini ve ülkeye bahar havasının siyasette de esmeye başladığını müjdeleyecek zannetmiştim…
Dün gazetelerde de varmış. Sadece bizim şirketin tüm çalışanları değil, internet bağlantısı olan herkes ‘yıkılıyormuş’… Geri kalmış olan benmişim…
Aslı, Zeynep Çalıştıran’ı aradı: “Şu haberi yollasana!”… Zeynep sanki bu parolayı bekliyormuş gibi telefonda uzun ve gevrek bir kahkaha patladı. Sonra “Tamam!” dedi, “Yolladım!”…
İşte haber:
“İzmir’de sahipsiz at, yarış atlarıyla çiftleşti; milyarlık atlar koşamaz hale geldi. Zarar 100 bin TL. İnciraltı Atlı Spor Tesisleri’nin sahibi Mustafa Akın, sabah tesise geldiğini, sahipsiz bir atın, kendi atlarıyla çiftleştiğini gördüğünü belirterek şöyle konuştu: Sahibinin kim olduğunu bilmediğimiz bir at, tesislerimizde bulunan 4 binek atı, 2 yarış atı ve bir eşekle çiftleşmiş. Büyük şok yaşadım. Yarış atlarımız, yarıştan düşmüş oldu. 100 bin lira civarında zararımız var. Atın sahibinin kim olduğu belli değil. Polise başvuruda bulundum ama kimden şikâyetçi olacağımızı bilmiyoruz.’’
Ne muhteşem bir memleketiz, değil mi?.. MetroPoll araştırma şirketi bugün sokağa çıksa, halkımıza, “Sizce Türkiye’nin gündemi ne?” diye sorsa! Kesin olarak ilk beşte çıkacak konuya bakın!.. “Aygır gizlice girdiği çiftlikte yarış atlarını ipe dizdi!”..
Kendini kaybetmiş olan Aygır’a mı gülelim, çiftlik sahibine mi, dizilen atlara eşeğe mi, yoksa bütün bunlara gülmekten kırılanlara mı?.. Ne dersiniz?
Yarın içi düşündüğüm konular: Perşembe sabahı Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu ile 7’inci Liderlik zirvesinde yaptığımız söyleşi, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’un ortaya attığı ‘ortak akıl’ stratejisi, Akbank Yönetim Kurulu Başkanı Suzan Sabancı Dinçer’in Akbank’ın kredi verme stratejilerinde çocuk işçi çalıştırma, çevreye zarar verme gibi kriterleri gündeme alacaklarını açıklaması…
Az sonra…