Kurnazlık ‘stratejinin’ yerini alamaz
17 ocak 2023 - Yeni şafak
CHP Genel Başkanı’nın SADAT hakkındaki düşünceleri malumunuzdur… İtibarsızlaştırmak için gittiği pek çok kuruluş gibi SADAT’ın da kapısına dayanmış, “Burada terörist yetiştiriliyor” diye esip gürlemişti…
Durum böyle olunca Kılıçdaroğlu’nun katıldığı bir TV programında, paramiliter olmakla suçladığı SADAT (Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.) reklamının yayımlanması, ortalığı hareketlendirdi tabii…
Programın yayınlandığı TV100 Reklam Genel Müdürü ve yayın sorumlusunun işlerine son verilmiş. Kanal ayrıca “…Dikkatsizlik ve özensizlik sonucu yayına giren 8 saniyelik SADAT reklamı nedeniyle siyasi bir fırtına koparılmak istenmektedir” açıklamasını yapmış…
Kamuoyu, bu işin nasıl yönetildiğini SADAT Başkanı Melih Tanrıverdi’nin tweet’leriyle öğrendi: “2022 yılına dönük PR incelemesi yaptığımızda SADAT ile Kılıçdaroğlu birlikteliğinin en iyi reytingi yaptığını gördük. Reklam departmanımız 1.500 TL'lik bir reklam vererek bu reytingi güzel bir PR çalışmasına döndürmüş… Etkili reklam için HalkTV veya TELE1 planlıyorduk. CHP'den bir hanım kardeşimiz Kılıçdaroğlu'nun Dündar'la yapacağı programın cumartesi yayınlanacağı bilgisini verince kanal planlamamızı değiştirmek zorunda kaldık."
Böylece ‘PR hamlesi’ gibi açıklanan işin, ‘cin fikirli’ bir aksiyon olduğu anlaşıldı…
“Ortalığı hareketlendirdi” dedik ya hani… Kılıçdaroğlu’nun cevabı, duyanı hayrete düşürecek türden, kabadayı ağzıyla geldi: "O az kalmış aklınızı alırım sizin, paramiliter artıkları, siz kimi tehdit ediyorsunuz!"
Gelelim olayın iletişim boyutunun analizine…
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun uzun zamandır uyguladığı seçim taktiği; tezvirat, kara propaganda ve yalana dayalı ‘siyasi iletişim’ aracılığıyla toplumda ‘sözel terör’ etkisi uyandıracak açıklamalar yapmak…
Bunun için de en çok “seçim döneminde kaos yaşanacak” algılamasının oluşmasına hizmet edecek ifadelere başvuruyor…
SADAT konusu da bu bağlamdaki taktiklerinden biriydi… Birkaç ay önce bu kurum hakkında açıklamalar yapmış, yine son dönem çok sevdiği ‘kapıya gitme’ taktiğini uygulamış, kamuoyunun pek dikkatinde olmayan SADAT’ın ‘reklamını’ bizzat üstlenmişti. Kurumun kapısının önünde şunları söylemişti:
“Türkiye asla paramiliter kuruluşlara, kurumlara teslim edilmeyecektir. Seçim güvenliği önemlidir. Şu anda önünde bulunduğumuz SADAT bir paramiliter kuruluştur. Ve düne kadar Erdoğan'ın danışmanlığını yapıyordu bunlar. Bu kuruluşun hedefleri arasında gayri nizami harp eğitimi var… Yani, sabotaj, baskın, pusu kurma, tahrip, suikast ve tedhiş. Arapça 'terör' 'tedhiş' olarak tanımlanıyor, Türkçesi de 'terör'. Burası aynı zamanda terörist yetiştiren de bir kuruluş… […] SADAT gibi kuruluşlar kim olursa olsun, seçimi gölgeleyecek, seçimin güvenliği sarsacak herhangi bir şey olursa burasıdır ve Saray'dır.”
SADAT’ın ‘reklam verme hamlesi’ işte bu açıklamalara ‘yanıt’ olarak düşülmüş herhâlde…
Peki ne işe yaradı?
Bu, biraz önce de ifade ettiğimiz gibi ‘cin fikirli’ bir taktiktir… Kimisini güldürür, kimisini kızdırır; “Orada neler oluyor” diye kendine baktırır…
Fakat o kadar… Ötesi olmaz…
Çünkü ‘tanınma’ ve ‘beğeni’ eksenleri eksik… Her zaman ifade ettiğimiz gibi ‘publicity’ (medyada görünürlük), PR’ın stratejik boyutuyla zenginleştirilmezse hiçbir işe yaramaz…
Kamuoyundaki algısı, esas olarak Kılıçdaroğlu’nun iddiaları üzerinden şekillenmektedir. Amaç ve hedefleri doğrultusunda kendisini doğru dürüst ifade edemediği için müphemiyet gölgesi altında kalmaktadır. O nedenle de Kılıçdaroğlu konuştuğu sırada reklam verme kurnazlığı, cızırtılı radyo önüne güçlü bir amplifikatör koymaya benzemiştir. O amplifikatör istediği kadar güçlü olsun, ortaya güçlü bir cızırtıdan başka bir şey çıkmayacaktır…
SADAT, ‘İmamoğlu tarzı’ PR numaralarını bırakıp, stratejik iletişim planlaması doğrultusunda kendisini ifade etmenin yollarını aramalıdır…
Gözümüze takılanlar…
Durum böyle olunca Kılıçdaroğlu’nun katıldığı bir TV programında, paramiliter olmakla suçladığı SADAT (Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.) reklamının yayımlanması, ortalığı hareketlendirdi tabii…
Programın yayınlandığı TV100 Reklam Genel Müdürü ve yayın sorumlusunun işlerine son verilmiş. Kanal ayrıca “…Dikkatsizlik ve özensizlik sonucu yayına giren 8 saniyelik SADAT reklamı nedeniyle siyasi bir fırtına koparılmak istenmektedir” açıklamasını yapmış…
Kamuoyu, bu işin nasıl yönetildiğini SADAT Başkanı Melih Tanrıverdi’nin tweet’leriyle öğrendi: “2022 yılına dönük PR incelemesi yaptığımızda SADAT ile Kılıçdaroğlu birlikteliğinin en iyi reytingi yaptığını gördük. Reklam departmanımız 1.500 TL'lik bir reklam vererek bu reytingi güzel bir PR çalışmasına döndürmüş… Etkili reklam için HalkTV veya TELE1 planlıyorduk. CHP'den bir hanım kardeşimiz Kılıçdaroğlu'nun Dündar'la yapacağı programın cumartesi yayınlanacağı bilgisini verince kanal planlamamızı değiştirmek zorunda kaldık."
Böylece ‘PR hamlesi’ gibi açıklanan işin, ‘cin fikirli’ bir aksiyon olduğu anlaşıldı…
“Ortalığı hareketlendirdi” dedik ya hani… Kılıçdaroğlu’nun cevabı, duyanı hayrete düşürecek türden, kabadayı ağzıyla geldi: "O az kalmış aklınızı alırım sizin, paramiliter artıkları, siz kimi tehdit ediyorsunuz!"
Gelelim olayın iletişim boyutunun analizine…
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun uzun zamandır uyguladığı seçim taktiği; tezvirat, kara propaganda ve yalana dayalı ‘siyasi iletişim’ aracılığıyla toplumda ‘sözel terör’ etkisi uyandıracak açıklamalar yapmak…
Bunun için de en çok “seçim döneminde kaos yaşanacak” algılamasının oluşmasına hizmet edecek ifadelere başvuruyor…
SADAT konusu da bu bağlamdaki taktiklerinden biriydi… Birkaç ay önce bu kurum hakkında açıklamalar yapmış, yine son dönem çok sevdiği ‘kapıya gitme’ taktiğini uygulamış, kamuoyunun pek dikkatinde olmayan SADAT’ın ‘reklamını’ bizzat üstlenmişti. Kurumun kapısının önünde şunları söylemişti:
“Türkiye asla paramiliter kuruluşlara, kurumlara teslim edilmeyecektir. Seçim güvenliği önemlidir. Şu anda önünde bulunduğumuz SADAT bir paramiliter kuruluştur. Ve düne kadar Erdoğan'ın danışmanlığını yapıyordu bunlar. Bu kuruluşun hedefleri arasında gayri nizami harp eğitimi var… Yani, sabotaj, baskın, pusu kurma, tahrip, suikast ve tedhiş. Arapça 'terör' 'tedhiş' olarak tanımlanıyor, Türkçesi de 'terör'. Burası aynı zamanda terörist yetiştiren de bir kuruluş… […] SADAT gibi kuruluşlar kim olursa olsun, seçimi gölgeleyecek, seçimin güvenliği sarsacak herhangi bir şey olursa burasıdır ve Saray'dır.”
SADAT’ın ‘reklam verme hamlesi’ işte bu açıklamalara ‘yanıt’ olarak düşülmüş herhâlde…
Peki ne işe yaradı?
Bu, biraz önce de ifade ettiğimiz gibi ‘cin fikirli’ bir taktiktir… Kimisini güldürür, kimisini kızdırır; “Orada neler oluyor” diye kendine baktırır…
Fakat o kadar… Ötesi olmaz…
Çünkü ‘tanınma’ ve ‘beğeni’ eksenleri eksik… Her zaman ifade ettiğimiz gibi ‘publicity’ (medyada görünürlük), PR’ın stratejik boyutuyla zenginleştirilmezse hiçbir işe yaramaz…
Kamuoyundaki algısı, esas olarak Kılıçdaroğlu’nun iddiaları üzerinden şekillenmektedir. Amaç ve hedefleri doğrultusunda kendisini doğru dürüst ifade edemediği için müphemiyet gölgesi altında kalmaktadır. O nedenle de Kılıçdaroğlu konuştuğu sırada reklam verme kurnazlığı, cızırtılı radyo önüne güçlü bir amplifikatör koymaya benzemiştir. O amplifikatör istediği kadar güçlü olsun, ortaya güçlü bir cızırtıdan başka bir şey çıkmayacaktır…
SADAT, ‘İmamoğlu tarzı’ PR numaralarını bırakıp, stratejik iletişim planlaması doğrultusunda kendisini ifade etmenin yollarını aramalıdır…
Gözümüze takılanlar…
- 2021 sezonundan bu yana Eczacıbaşı Dynavit Kadın Voleybol Takımı’nın stil sponsoru olan Beymen Club, iş birliğinin 2023 yılında da devam edeceğini duyurmuş. Beymen Club, yeni sezon filminde “Onların stili sonuna kadar mücadele etmek. Bizim stilimiz onları sonuna kadar desteklemek” demiş. İş birliklerinde iki markanın aynı ‘klas’ta olmaları çok önemlidir. Yoksa birbirlerine çarpan değil, bölen etkisi yaparlar. Görüldüğü kadarıyla burada böyle bir sorun yok…
- Kriptopara konusunda oluşan ciddi itibar sorununa rağmen, bu sektörün öncülerinden BtcTurk, çeşitli sponsorluklar ve diğer faaliyetleriyle ‘kendisini ifade odaklı’ iletişimini ihmal etmiyor. Kuruluş, son reklam filmiyle bu kez kriptopara alıp satmanın kolaylığından değil, müşterilerine yardımcı olmaktan ve nitelikli hizmet sunmaktan söz eden, şirin bir çalışmaya imza atmış… Filmde, BtcTurk Destek Merkezi’nde çalışan Aslı’nın çocukluğundan itibaren ihtiyacı olanlara içtenlikle yardım ettiğini görüyoruz. Reklam “Aslı’nın BtcTurk’te çalışması tesadüf değil, çünkü yardımcı olmak onun doğasında var” sözüyle firmanın mesajını da yansıtıyor. Bu arada BtcTurk’ün, uluslararası bir kuruluşun tarafından 296 finansal şirket arasında “en yüksek kullanıcı memnuniyeti” oranına sahip olduğunun tespit edilmesi de reklamdaki kilit mesajı doğrular nitelikte…
- Üsküdar Belediyesi sıcak, soğuk, yağmur ve karda zor koşullar altında müzik yaparak geçimini sağlamaya çalışan sokak müzisyenleri için üstü kapalı ve çevresi camekân olan, elektrik ve müzik tesisat alt yapısının da bulunduğu ‘Sokak Müzik Kulübeleri’ kuruyormuş. Kulübelerden ilki Üsküdar meydanındaki Eminönü vapur iskelesinin hemen önündeki alandaymış. Çok hoş bir şey yapmışlar, tebrikler… (Esat Pala, Havva Kızılırmak PR)