Kurultay da kurtarmayacak sanki…
01 Şubat 2018 - Yeni Şafak
Hırsız gecenin bir saati evine girmiş, canına, malına kastetmiş, çoluğunu çocuğunu tehdit ediyor; komşun kalkmış diyor ki: “Şiddet kötüdür. İnsan sağlığına zararlıdır. Aman sesini çıkarma!”
Zeytin Dalı Harekâtı, birçok anlamda, kimyasal ölçümlerin en basiti olan Turnusol Kâğıdı (Ph Kâğıdı) işlevi görmektedir. Turnusol Kâğıdı(Lackmus Kâğıdı da denir) sıvıya ucundan daldırılır ve koyu kırmızından koyu maviye uzanan 14’lü bir renk skalasına sahip bu kâğıt, o sıvının asit mi yoksa baz bir ortama mı sahip olduğunu gösterir…
Ok yaydan çıkmış, 1984’den beri binlerce insanımızın hayatına mal olmuş PKK terörü ülkeyi güneyden kuşatmaya kalkmış, memleket için devasa bir beka, varlık sorunu ortaya çıkmış ve Silahlı Kuvvetler ülkenin güvenliği için harekâtı başlamış… İşte tam da bu ortamda kalkıp hırsızın haklarına sahip çıkan komşu misali, harekâtı zaafa uğratacak söylemler içine düşersen, bir gün müstemleke aydınları gibi yapayalnız kalıverirsin…
“Haklı ve haksız savaşlar yoktur, bütün savaşlar insanlığa aykırıdır!” türü, ‘hümanist’ entel dantel açıklamalar yapanların ‘gizli ajandası’ ile, Türk Silahlı Kuvvetleri ile omuz omuza savaşan ÖSO’nun elemanlarını ‘çapulcu’, ‘terörist’, ‘El Kaide kökenli’ diye karalayanların ‘gizli ajandasının’ örtüşmekte olduğu ne kadar da aşikâr…
Siyasi iletişimin en temel unsurlarından biridir zamanlama… Bu nedenle ‘Söylediğin her şey doğru olsun, her doğruyu söyleme’ deyişi her zaman olduğu gibi burada da geçerlidir. Her doğruyu söylemeye kalkanın, hele soy doğruları sürekli dile getirenlerin, gizli ajandaya sahip oldukları izlenimi yaratmaları kaçınılmazdır. Soyut Batı hümanizmine yaslanıp AK Parti ve TayyipErdoğan düşmanlığı yapacağım diye, ‘vatan hainliğine uzanabilecek’ bir yola sapıldığı algısı yaratmak, işten bile değildir.
Mesela, bir süre önce Alman basınına (Focus dergisi) verdiği beyanatta “Türkiye’de mal ve can güvenliği yoktur” diye açıklama yapan Kılıçdaroğlu, aynı açıklamayı şu günlerde tekrarlayabilir mi?
Ya da yurt dışı basına verdiği, Türkiye’yi yerin dibine batıran diğer beyanlarını şu günlerde tekrarlayabilir mi?..
Zor…
Yancılarıyla birlikte sergilediği bu ‘çemkirik’ tavır siyaseten bir işe yarasa, hadi pragmatizm adına denebilir ki, “Bakın işe yaradı ama, CHP’nin oyları aslanlar gibi arttı!”… Ama hayır, ‘ihanet algısı’ sınırlarını zorlayan, Birinci Dünya Savaşı sonları ve sonrası teslimiyetçi aydınları akla getiren bu duruş, CHP’yi çakıldığı %20-25 bandından yukarıya çıkarmıyor…
Kurultay da kurtaracak gibi durmuyor CHP’yi… Ve zaaf içinde debelenen bir muhalefet yaramıyor AK Parti’ye de, ülkeye de, demokrasiye de…
Yazık…Yarım asırlık TRT TV’ye selam olsun !..
Demek 50 yıl olmuş… Benim kuşak TRT ile büyümüştür… Eş dost akrabanın bizim evde toplanıp ahşap kasalı televizyonumuzun çevresine bir hilal gibi dizilip, demliklerce çay tüketerek, açılışından sonunda yayınlanan İstiklal Marşı’na kadar pür dikkat izlediği TRT TV yarım asırı devirmiş…
Türkiye’de kamu yayıncılığının kalesi olarak sapasağlam yoluna devam eden TRT, son yıllardaki ataklarıyla nihayet, “Ah, ah!.. Bir zamanlar bir Aşk-ı Memnu vardı. Ne muhteşem diziydi…” şeklindeki hayıflanmaları bir nebze olsun azaltmayı başarmış olmanın haklı gururuyla kutluyor 50’nci yılını…
1968 yılından günümüze kadar TRT ekranlarında yayınlanan içeriklerden yola çıkarak hazırlanan ‘Seninle 50 Yıl’ adlı çalışma bir yıl boyunca izleyiciye sunulacakmış. Vefa ve geçmişini inkâr etmemek, sahiplenmek ne kadar önemli…
Diriliş ‘Ertuğrul’,Payitaht ‘Abdülhamid’, ‘Mehmetçik Kût-ul Amâre’, ‘Kalk Gidelim’, ‘Alija’, ‘Aslan Ailem’ ve ‘Yalaza’ gibi yapımlar, ülkemizin milli kültür anlayışının ve ortak ruh’i şekillenmesini en iyi şekilde yansıtmaya çalışan eserler olarak yayıncılık tarihinde yerlerini alacaklar…
Bazı kültürel alanlar vardır. Bunları yaşatmak ve yeşertmek devlete düşer. Örneğin opera, bale, klasik müzik, halk sanatları, klasik edebiyat mutlaka devletin önderliği ve rehberliğinde yaşayabilir.
Atatürk’ün devletin temeli olarak gördüğü milli kültür de ancak devletin özel olarak üzerine eğilmesiyle yaşatılabilir. İşte bu hususta gencecik ve dinamik yönetimiyle TRT ikinci yarım asıra güvenle adımını atmaktadır.
Yürekten kutluyoruz…
Zeytin Dalı Harekâtı, birçok anlamda, kimyasal ölçümlerin en basiti olan Turnusol Kâğıdı (Ph Kâğıdı) işlevi görmektedir. Turnusol Kâğıdı(Lackmus Kâğıdı da denir) sıvıya ucundan daldırılır ve koyu kırmızından koyu maviye uzanan 14’lü bir renk skalasına sahip bu kâğıt, o sıvının asit mi yoksa baz bir ortama mı sahip olduğunu gösterir…
Ok yaydan çıkmış, 1984’den beri binlerce insanımızın hayatına mal olmuş PKK terörü ülkeyi güneyden kuşatmaya kalkmış, memleket için devasa bir beka, varlık sorunu ortaya çıkmış ve Silahlı Kuvvetler ülkenin güvenliği için harekâtı başlamış… İşte tam da bu ortamda kalkıp hırsızın haklarına sahip çıkan komşu misali, harekâtı zaafa uğratacak söylemler içine düşersen, bir gün müstemleke aydınları gibi yapayalnız kalıverirsin…
“Haklı ve haksız savaşlar yoktur, bütün savaşlar insanlığa aykırıdır!” türü, ‘hümanist’ entel dantel açıklamalar yapanların ‘gizli ajandası’ ile, Türk Silahlı Kuvvetleri ile omuz omuza savaşan ÖSO’nun elemanlarını ‘çapulcu’, ‘terörist’, ‘El Kaide kökenli’ diye karalayanların ‘gizli ajandasının’ örtüşmekte olduğu ne kadar da aşikâr…
Siyasi iletişimin en temel unsurlarından biridir zamanlama… Bu nedenle ‘Söylediğin her şey doğru olsun, her doğruyu söyleme’ deyişi her zaman olduğu gibi burada da geçerlidir. Her doğruyu söylemeye kalkanın, hele soy doğruları sürekli dile getirenlerin, gizli ajandaya sahip oldukları izlenimi yaratmaları kaçınılmazdır. Soyut Batı hümanizmine yaslanıp AK Parti ve TayyipErdoğan düşmanlığı yapacağım diye, ‘vatan hainliğine uzanabilecek’ bir yola sapıldığı algısı yaratmak, işten bile değildir.
Mesela, bir süre önce Alman basınına (Focus dergisi) verdiği beyanatta “Türkiye’de mal ve can güvenliği yoktur” diye açıklama yapan Kılıçdaroğlu, aynı açıklamayı şu günlerde tekrarlayabilir mi?
Ya da yurt dışı basına verdiği, Türkiye’yi yerin dibine batıran diğer beyanlarını şu günlerde tekrarlayabilir mi?..
Zor…
Yancılarıyla birlikte sergilediği bu ‘çemkirik’ tavır siyaseten bir işe yarasa, hadi pragmatizm adına denebilir ki, “Bakın işe yaradı ama, CHP’nin oyları aslanlar gibi arttı!”… Ama hayır, ‘ihanet algısı’ sınırlarını zorlayan, Birinci Dünya Savaşı sonları ve sonrası teslimiyetçi aydınları akla getiren bu duruş, CHP’yi çakıldığı %20-25 bandından yukarıya çıkarmıyor…
Kurultay da kurtaracak gibi durmuyor CHP’yi… Ve zaaf içinde debelenen bir muhalefet yaramıyor AK Parti’ye de, ülkeye de, demokrasiye de…
Yazık…Yarım asırlık TRT TV’ye selam olsun !..
Demek 50 yıl olmuş… Benim kuşak TRT ile büyümüştür… Eş dost akrabanın bizim evde toplanıp ahşap kasalı televizyonumuzun çevresine bir hilal gibi dizilip, demliklerce çay tüketerek, açılışından sonunda yayınlanan İstiklal Marşı’na kadar pür dikkat izlediği TRT TV yarım asırı devirmiş…
Türkiye’de kamu yayıncılığının kalesi olarak sapasağlam yoluna devam eden TRT, son yıllardaki ataklarıyla nihayet, “Ah, ah!.. Bir zamanlar bir Aşk-ı Memnu vardı. Ne muhteşem diziydi…” şeklindeki hayıflanmaları bir nebze olsun azaltmayı başarmış olmanın haklı gururuyla kutluyor 50’nci yılını…
1968 yılından günümüze kadar TRT ekranlarında yayınlanan içeriklerden yola çıkarak hazırlanan ‘Seninle 50 Yıl’ adlı çalışma bir yıl boyunca izleyiciye sunulacakmış. Vefa ve geçmişini inkâr etmemek, sahiplenmek ne kadar önemli…
Diriliş ‘Ertuğrul’,Payitaht ‘Abdülhamid’, ‘Mehmetçik Kût-ul Amâre’, ‘Kalk Gidelim’, ‘Alija’, ‘Aslan Ailem’ ve ‘Yalaza’ gibi yapımlar, ülkemizin milli kültür anlayışının ve ortak ruh’i şekillenmesini en iyi şekilde yansıtmaya çalışan eserler olarak yayıncılık tarihinde yerlerini alacaklar…
Bazı kültürel alanlar vardır. Bunları yaşatmak ve yeşertmek devlete düşer. Örneğin opera, bale, klasik müzik, halk sanatları, klasik edebiyat mutlaka devletin önderliği ve rehberliğinde yaşayabilir.
Atatürk’ün devletin temeli olarak gördüğü milli kültür de ancak devletin özel olarak üzerine eğilmesiyle yaşatılabilir. İşte bu hususta gencecik ve dinamik yönetimiyle TRT ikinci yarım asıra güvenle adımını atmaktadır.
Yürekten kutluyoruz…