Kültür Bakanımız cahil değildir...
01 Mayıs 2005 - marketing Türkiye
Birileri Kültür Bakanımız Sayın Atilla Koç için “Cahil!” demiş. Bizce Sayın Bakan kesinlikle cahil değildir. Onca eğitim almış, milletvekilliğine oradan da bakanlık koltuğuna kadar yükselmiş biri için cahil demek, milletin meclisine de hükümetine de hakarettir. Cahil olsa, hiç bu halk kendisini meclise seçer mi? Cahil olsa, Sayın Başbakan onu bakan, hem de Kültür ve Turizm Bakanı yapar mı?..
Sayın Bakan’a olsa olsa “İletişim ve/veya ilişki problemi var” denebilir. Hepsi bu... Atilla Bey’e yöneltilen eleştiriler topu topu iki veciz açıklamaya bir de uyuklamasına dayanıyor. Açıklamalardan biri Rus turistlerle ilgili. “Sonradan görme. Görgüsüz!” demiş Atilla Bey. Bu şekilde nitelenebilecek hiç mi Rus turist yok yani? Bunların tümü Dostoyevski, Çaykovski, Mayakovski, Puşkin, Gogol, Turgenyev, Gorki ve dünyayı etkilemiş diğer yüzlerce Rus aydın ve sanatçısının torunları mıdır?.. O onları kastetmemiş ki... Parayı sonradan bulmuş, parası ile kültürü aynı oranda gelişmemiş Rusları kastetmiş. Sonradan yaptığı açıklama da böyle... Atilla Bey’e Türkleri, ya da meclis üyelerini sorsalar, belki onlar için de benzer bir şeyler söyleyebilirdi...
Çünkü Atilla Bey nezdinde her iletişim profesyoneli için geçerli iki önemli kuralın pek anlamı yok:
Yoksa, Sayın Koç, onca büyük Türk romancısını hiçe sayarcasına “Az gelişmiş ülkelerde şiir; çok gelişmiş ülkelerde roman gelişmiştir!” der miydi?
İletişimin temel kuralını bir kez daha hatırlamakta yarar vardır: İletişimin amacı mesaj vermektir. Öyle bir mesajı, öyle bir kanaldan vereceksin ki, bu gidip hedef kitlende bir davranış değişikliğine neden olacak. Bugün buna inanıyorsa, yarın başka bir şeye ikna olacak; bugün bu ürün ya da hizmeti satın alıyorsa, yarın senin önerdiğin ürün veya hizmeti satın alacak. Bunun dışında hiçbir işe yaramayan mesajlar, genellikle sahibine olumsuz algılama unsurları olarak, yol-su-elektrik halinde bir bumerang gibi geri dönerler.
Sonra da kalkıp Sayın Koç gibi bu geri dönüşlerle ilgili mahkeme önünde hesap sorar durursunuz. Sayın Bakan, kendisine cahil diyenlere hakaret davası açacakmış. Alın size katlanmış bumerang. Atilla Bey kesinlikle cahil değildir. Pek çoğumuz gibi iletişim problemi olup da bu problemin üstesinden gelmeye katkı sağlayacak bir yaklaşımdan haberdar değildir, sadece. Bir farkla o Bakan olduğu için problemi gün ışığına çıkmaktadır...
Cin fikirler yarışıyor
Her hafta gelen onlarca e-posta mesajı içinde yoğunlukla yer alan konu ‘parlak fikirler’dir... “Çok şahane bir reklam senaryosu yazdım, ilgililere iletebilir misiniz?” Ya da “Şu sektörde çalışan herhangi bir firma için şöyle bir stratejik yaklaşım geliştirdim!” vb...
Bu içten mektupları yanıtlarken içim kan ağlar. Nasıl anlatırsın ki, bu işler öyle olmaz. Önce müşterinin iş hedeflerinden yola çıkılır; strateji ona göre kurulur. İletişim hedefleri belirlenir. Senaryo ve taktikler artık son aşamadır. Ve en önemlisi ne ajanslar, milyonlarca dolarlık işlerini amatörlere bırakırlar ne de şirketler... İçten ve idealist hedefleri olan bu gencecik beyinlere, onları düş kırıklığına uğratmadan gerçekleri anlatmaya çalışmak için akla karayı seçerim...
Şimdi artık bu ‘heveskâr’ insanlara gösterebileceğimiz sağlam iki hedef var. Biri öğrenciler için. Boğaziçi Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Kulübü’nün düzenlediği bir yarışma bu: ADventure Reklamcılık Yarışması.
Cin fikirli, buluşçu hem öğrenci hem de profesyoneller için ikinci ciddi fırsat ise başında Yaprak Özer Hanımın bulunduğu İndeks’in Sabah’ın İnsan Kaynakları eki İşte İnsan ile birlikte düzenledikleri bir çalışma...
Yaprak Hanım müthiş bir sistem kurmuş. Para ödülü yok. Profesyoneller ve öğrencilerin çalışmaları iki kategoride değerlendiriliyor. Değerlendirmeye girenlere staj ve burs olanakları veriliyor. Bu olanakları tanıyan şirketler özetle şöyle: Acıbadem Sağlık ve Hayat Sigorta A.Ş, Akampus, Ankara Cyberpark, Balnak Lojistik
Bilge Adam, Bilgi Üniversitesi, Borusan Lojistik, Denizbank, Dizayn Grup, Enocta, Era Danışmanlık, Ernst&Young, Hayat Yayınları, Hayat Academy, Intel Türkiye, Innovative HR, Koç Bryce, Kora Internet Teknolojileri, Manpower, Mentor Danışmanlık, Mind & Heart Academy, Netron Teknoloji, Nortel Networks Netaş, ODTÜ, Oracle, Peryön, Sabancı Holding, Siemens, Smartpro, The MBA Club, TNT Lojistik, ToysRus, Vestel, Yapı Kredi Kültür Yayıncılık, Yaşar Holding, YKM, Zorlu Taç Fabrikası.
Tüm çalışmaları elektronik ortamda değerlendirecek jüri de oldukça iddialı: Bahri Bahri Yücersan, Hakan Behlil, Hulisi Derici, Işıl Arıdaş, Lale Duruiz, Nurettin Kantarelli Rıdvan Yirmibeşoğlu, Yasemin Pirinçcioğlu.
Bir de ben varım jüride.
Her iki konuda ayrıntılı bilgi edinmek için şu web sitelerine bakmakta yarar var: www.adventure.org.tr, www.indeksiletisim.com.
Ürün olmadan da pazarlama yapılabiliyormuş
Malum bahar geldi. Ardından yaz gelecek. Kimileri için çiçek, böcek, deniz, kum, güneş hayali kimileri içinse kilo kabusu başladı. Çevremdeki kadınların yüzde 80’i rejimde. Durmadan ot, meyve, sebze yiyorlar. Neymiş sadece bunlarla beslenerek kilo verilmezmiş. Kalorileri yakacak bir aktiviteye ihtiyaçları varmış. Nasıl olsa boğazdan kıstık, gidip paraları spor salonlarına yatıralım diyorlar herhalde...
Geçenlerde bizim şirkette iki, üç kişi konuşuyorlardı kendi aralarında. Öyle bir heyecanlı anlatıyorlardı ki kulak misafiri oldum. Yeni bir spor merkezi açılıyormuş MetroCity’de: Essporto. Türk-İspanyol ortaklığı.
Sohbete bir yerinden gireceğim ya, sordum neler var bu merkezde diye. Yanıt aynen şu oldu: “Havuz, fitness, sauna, kort, yürüyüş parkurları vs. var-MIŞ”. Yanlış anladığımı düşünerek “Nasıl var-MIŞ, görmediniz mi?” dedim. “Yoo, daha açılmadı ki, inşaatı sürüyor, mayıs sonunda açılacak-MIŞ” cevabını verdiler.
Şimdi sıkı durun. Bunu anlatanlardan biri eşiyle birlikte 2004 yılının ekim ayında kayıt olmuş. Diğeri ise yine eşiyle beraber 15 gün önce. Bir kaç bin dolara. Tekrar etmekte yarar var. Merkez mayıs sonunda açılacak-MIŞ. Üstelik şimdiden 1300 kişi üye ol-MUŞ.
İçinizden bu kadar da olmaz, ürün yok, mekan yok, be kardeşim neyi, nasıl sattınız da 1300 kişiyi ikna ettiniz diyorsunuz değil mi? Yanıt basit aslında. Ortada iki isim var. İlki, bu işe ilgisi olanların yakından bildiği Essporto, diğeri ise MetroCity. Bu iki isim biraraya gelince insanların aklında şüphe uyanmıyor demek ki! İstanbul’un göbeğinde kandırılıyor muyum yerine açılınca her şey çok güzel olacak duygusu taşıyorlar.
Mayıs sonunda açılacak merkez ne kadar muazzam olur bilmem ama 1300 kişiyi aylar öncesinden ikna eden ekibi kutlamak lazım.
Sayın Bakan’a olsa olsa “İletişim ve/veya ilişki problemi var” denebilir. Hepsi bu... Atilla Bey’e yöneltilen eleştiriler topu topu iki veciz açıklamaya bir de uyuklamasına dayanıyor. Açıklamalardan biri Rus turistlerle ilgili. “Sonradan görme. Görgüsüz!” demiş Atilla Bey. Bu şekilde nitelenebilecek hiç mi Rus turist yok yani? Bunların tümü Dostoyevski, Çaykovski, Mayakovski, Puşkin, Gogol, Turgenyev, Gorki ve dünyayı etkilemiş diğer yüzlerce Rus aydın ve sanatçısının torunları mıdır?.. O onları kastetmemiş ki... Parayı sonradan bulmuş, parası ile kültürü aynı oranda gelişmemiş Rusları kastetmiş. Sonradan yaptığı açıklama da böyle... Atilla Bey’e Türkleri, ya da meclis üyelerini sorsalar, belki onlar için de benzer bir şeyler söyleyebilirdi...
Çünkü Atilla Bey nezdinde her iletişim profesyoneli için geçerli iki önemli kuralın pek anlamı yok:
- İçinden geldiği gibi konuşamazsın; seçilmiş davranış sergilemelisin!
- Söyleyeceklerin zaman, mekân ve içinden geçilen koşullarla uyumlu olmalı!
Yoksa, Sayın Koç, onca büyük Türk romancısını hiçe sayarcasına “Az gelişmiş ülkelerde şiir; çok gelişmiş ülkelerde roman gelişmiştir!” der miydi?
İletişimin temel kuralını bir kez daha hatırlamakta yarar vardır: İletişimin amacı mesaj vermektir. Öyle bir mesajı, öyle bir kanaldan vereceksin ki, bu gidip hedef kitlende bir davranış değişikliğine neden olacak. Bugün buna inanıyorsa, yarın başka bir şeye ikna olacak; bugün bu ürün ya da hizmeti satın alıyorsa, yarın senin önerdiğin ürün veya hizmeti satın alacak. Bunun dışında hiçbir işe yaramayan mesajlar, genellikle sahibine olumsuz algılama unsurları olarak, yol-su-elektrik halinde bir bumerang gibi geri dönerler.
Sonra da kalkıp Sayın Koç gibi bu geri dönüşlerle ilgili mahkeme önünde hesap sorar durursunuz. Sayın Bakan, kendisine cahil diyenlere hakaret davası açacakmış. Alın size katlanmış bumerang. Atilla Bey kesinlikle cahil değildir. Pek çoğumuz gibi iletişim problemi olup da bu problemin üstesinden gelmeye katkı sağlayacak bir yaklaşımdan haberdar değildir, sadece. Bir farkla o Bakan olduğu için problemi gün ışığına çıkmaktadır...
Cin fikirler yarışıyor
Her hafta gelen onlarca e-posta mesajı içinde yoğunlukla yer alan konu ‘parlak fikirler’dir... “Çok şahane bir reklam senaryosu yazdım, ilgililere iletebilir misiniz?” Ya da “Şu sektörde çalışan herhangi bir firma için şöyle bir stratejik yaklaşım geliştirdim!” vb...
Bu içten mektupları yanıtlarken içim kan ağlar. Nasıl anlatırsın ki, bu işler öyle olmaz. Önce müşterinin iş hedeflerinden yola çıkılır; strateji ona göre kurulur. İletişim hedefleri belirlenir. Senaryo ve taktikler artık son aşamadır. Ve en önemlisi ne ajanslar, milyonlarca dolarlık işlerini amatörlere bırakırlar ne de şirketler... İçten ve idealist hedefleri olan bu gencecik beyinlere, onları düş kırıklığına uğratmadan gerçekleri anlatmaya çalışmak için akla karayı seçerim...
Şimdi artık bu ‘heveskâr’ insanlara gösterebileceğimiz sağlam iki hedef var. Biri öğrenciler için. Boğaziçi Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Kulübü’nün düzenlediği bir yarışma bu: ADventure Reklamcılık Yarışması.
Cin fikirli, buluşçu hem öğrenci hem de profesyoneller için ikinci ciddi fırsat ise başında Yaprak Özer Hanımın bulunduğu İndeks’in Sabah’ın İnsan Kaynakları eki İşte İnsan ile birlikte düzenledikleri bir çalışma...
Yaprak Hanım müthiş bir sistem kurmuş. Para ödülü yok. Profesyoneller ve öğrencilerin çalışmaları iki kategoride değerlendiriliyor. Değerlendirmeye girenlere staj ve burs olanakları veriliyor. Bu olanakları tanıyan şirketler özetle şöyle: Acıbadem Sağlık ve Hayat Sigorta A.Ş, Akampus, Ankara Cyberpark, Balnak Lojistik
Bilge Adam, Bilgi Üniversitesi, Borusan Lojistik, Denizbank, Dizayn Grup, Enocta, Era Danışmanlık, Ernst&Young, Hayat Yayınları, Hayat Academy, Intel Türkiye, Innovative HR, Koç Bryce, Kora Internet Teknolojileri, Manpower, Mentor Danışmanlık, Mind & Heart Academy, Netron Teknoloji, Nortel Networks Netaş, ODTÜ, Oracle, Peryön, Sabancı Holding, Siemens, Smartpro, The MBA Club, TNT Lojistik, ToysRus, Vestel, Yapı Kredi Kültür Yayıncılık, Yaşar Holding, YKM, Zorlu Taç Fabrikası.
Tüm çalışmaları elektronik ortamda değerlendirecek jüri de oldukça iddialı: Bahri Bahri Yücersan, Hakan Behlil, Hulisi Derici, Işıl Arıdaş, Lale Duruiz, Nurettin Kantarelli Rıdvan Yirmibeşoğlu, Yasemin Pirinçcioğlu.
Bir de ben varım jüride.
Her iki konuda ayrıntılı bilgi edinmek için şu web sitelerine bakmakta yarar var: www.adventure.org.tr, www.indeksiletisim.com.
Ürün olmadan da pazarlama yapılabiliyormuş
Malum bahar geldi. Ardından yaz gelecek. Kimileri için çiçek, böcek, deniz, kum, güneş hayali kimileri içinse kilo kabusu başladı. Çevremdeki kadınların yüzde 80’i rejimde. Durmadan ot, meyve, sebze yiyorlar. Neymiş sadece bunlarla beslenerek kilo verilmezmiş. Kalorileri yakacak bir aktiviteye ihtiyaçları varmış. Nasıl olsa boğazdan kıstık, gidip paraları spor salonlarına yatıralım diyorlar herhalde...
Geçenlerde bizim şirkette iki, üç kişi konuşuyorlardı kendi aralarında. Öyle bir heyecanlı anlatıyorlardı ki kulak misafiri oldum. Yeni bir spor merkezi açılıyormuş MetroCity’de: Essporto. Türk-İspanyol ortaklığı.
Sohbete bir yerinden gireceğim ya, sordum neler var bu merkezde diye. Yanıt aynen şu oldu: “Havuz, fitness, sauna, kort, yürüyüş parkurları vs. var-MIŞ”. Yanlış anladığımı düşünerek “Nasıl var-MIŞ, görmediniz mi?” dedim. “Yoo, daha açılmadı ki, inşaatı sürüyor, mayıs sonunda açılacak-MIŞ” cevabını verdiler.
Şimdi sıkı durun. Bunu anlatanlardan biri eşiyle birlikte 2004 yılının ekim ayında kayıt olmuş. Diğeri ise yine eşiyle beraber 15 gün önce. Bir kaç bin dolara. Tekrar etmekte yarar var. Merkez mayıs sonunda açılacak-MIŞ. Üstelik şimdiden 1300 kişi üye ol-MUŞ.
İçinizden bu kadar da olmaz, ürün yok, mekan yok, be kardeşim neyi, nasıl sattınız da 1300 kişiyi ikna ettiniz diyorsunuz değil mi? Yanıt basit aslında. Ortada iki isim var. İlki, bu işe ilgisi olanların yakından bildiği Essporto, diğeri ise MetroCity. Bu iki isim biraraya gelince insanların aklında şüphe uyanmıyor demek ki! İstanbul’un göbeğinde kandırılıyor muyum yerine açılınca her şey çok güzel olacak duygusu taşıyorlar.
Mayıs sonunda açılacak merkez ne kadar muazzam olur bilmem ama 1300 kişiyi aylar öncesinden ikna eden ekibi kutlamak lazım.