Kültürel kodları adam gibi okuyabilmek için...
27 KASIM 2010
Doğruluğu bir dizi başka araştırma ile teyit edilmiş olmasa tereddüt edeceğiz; tabii bir de referansları sağlam olmasa… Türkiye İş Kadınları Derneği TİKAD MetroPoll araştırma şirketine yaptırmış, sonra da yanına şirketin Başkanı Prof. Dr. Özer Sencar’ı ve Prof. Dr. Doğu Ergil’i alıp sonuçları kamuoyu ile paylaşmış…
25 Kasım Perşembe akşamı Can Dündar’ın programına Ergil ile birlikte konuk olan Marmara İletişim’den Prof. Dr. Nurşen Mazıcı Hanımın ciddiye alınması gereken ve layıkıyla yanıtlandığını düşünmediğimiz eleştirilerini saklı tutarak, araştırma sonuçlarını, ülkenin kültürel kodlarını adam gibi okumak adına bir kenara not etmekte yarar var…
1. Kadınların %77’si başlarını örtmeye kendileri karar vermiş.
2. %93’ü kendi serbest iradeleriyle başlarını örttüklerini söylemişler. %2,3 eş ve aile baskısı yüzünden, demiş.
3. Başörtülü kadınlara “Başörtüsü yasağından dolayı kendinizi haksızlığa uğramış görüyor musunuz?” diye sormuşlar. %44’ün cevabı “Evet, çoğu zaman”, %43’ünki ise “Hayır, hiçbir zaman!” şeklinde olmuş. (Bu iyi bir işaret)
4. Deneklerin %36.5’i başörtüsü kullanmayan kadınların da onların meseleleriyle ilgilendiklerine inandıklarını söylemişler. (Bu da iyi bir işaret)
5. Deneklerin %76’sı bugüne kadarki eğitim hayatlarında başlarını örttükleri için ciddi bir sorunla karşılaşmamış olduklarını belirtmişler. (Bu daha da ilginç; olayın abartıldığını söylüyor)
6. Başörtüsü ile mesleklerini icra etmek arasında birini tercih etmek zorunda kalsalar %75’i başörtüsünü tercih edeceklerini iddia etmişler. (Değerler sözkonusu olunca, iş ciddileşiyor.)
7. Başı örtülü kadınlar yakınlarından birinin başı açık bir kızla evlenmelerinde sakınca görmüyorlar: %90 Kendilerinin de başı açık arkadaşları olabilirmiş: %98; hele komşuda hiç sorun yokmuş: 98.7
Yaklaşık aynı soruları erkeklere de sormuşlar. Onların yanıtları, her ne kadar biraz daha tutucu gibi görünseler de, kadınlarınkinden çok az farklılık gösteriyor.
Bir de toplum genelindeki kanıyı araştırmışlar:
1. Kadınlar başlarını örtmeliler mi? İsteyen örter, istemeyen örtmez:77,8; Evet örtmeliler:15.4 (Ben erkeklerin daha çok evet demesini beklerdim)
2. Üniversitelerde başörtüsü serbest olmalı: %78,2
3. Kamu kurumlarında, devlet dairelerinde çalışanlara yönelik başörtü yasaklanmasını doğru bulur musunuz? Doğru bulmuyorum: %69; Doğru buluyorum: %26.5 (Burada da ikincisi biraz yüksek çıkmış sanki).
4. Başörtüsü sorununun siyasiler tarafından politik amaçlarla istismar edildiğini düşünüyor musunuz? Evet: %76.3; Hayır: %19 (Bu uyarı bütün partilere…)
Başkan’ı kutluyoruz!..
Türkiye’den biri uluslararası bir başarı mı kazanmış; bunu hazmedebilmek ne hikmetse pek kolay olmuyor... Bursaspor’un 6-1’lik yenilgisini hemen kabulleniyoruz da, diyelim Cumhurbaşkanımızın -hani bizim değil dinci kesimin Cumhurbaşkanı (!)- İngiltere Kraliçesinin elinden aldığı ödül, ya da Başbakan Erdoğan’a Lübnan’da gösterilmiş olan teveccüh, ya da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Kadir Topbaş’ın Birleşmiş Kentler ve Yerel yönetimler Teşkilatı'nın (UCLG) Mexico City'de yapılan 3. Kongresi'nde başkan seçilmesi sözkonusu olduğunda, yenilgide gösterilen rızayı ara ki bulasın... Bunların hepsinin küçümsenmek bir nedeni mutlaka vardır. Tıpkı GS’nin Avrupa Şampiyonluğu, Türkiye’nin Dünya Üçüncülüğü, Kadın Voleybol takımımızın Dünya Altıncılığı gibi…
Başkan Topbaş’ı kutlarken bu vesile kendisine İstanbul için büyük anlam taşıdığını düşündüğüm iki küçük hususu hatırlatmak istiyorum. Başkan ikisini de benden iyi biliyordur. Ancak gözler ‘hareket’ görmek istiyor.
Paris şehrinin hayli eski ‘motto’su Latinceymiş : “Fluctuat nec mergitur” (Dalgalarda savrulur, yalpalar ama asla batmaz)… İstanbul’un İstanbullular tarafından iç satın alması yapılmış motto’su ne ki Sayın Başkan? “Kıtaların buluştuğu yer” mi? Çıkalım soralım İstanbul’a kim biliyor? İkinci hatırlatmak istediğim ise İstanbul’un bir bayrağının olmayışı. Belediyenin var. Hem de çok şık… Ama İstanbul’un yok. İstanbullu’nun göğsünü gere gere sahip çıkacağı bir bayrağı yok sevgili Başkan!..
25 Kasım Perşembe akşamı Can Dündar’ın programına Ergil ile birlikte konuk olan Marmara İletişim’den Prof. Dr. Nurşen Mazıcı Hanımın ciddiye alınması gereken ve layıkıyla yanıtlandığını düşünmediğimiz eleştirilerini saklı tutarak, araştırma sonuçlarını, ülkenin kültürel kodlarını adam gibi okumak adına bir kenara not etmekte yarar var…
1. Kadınların %77’si başlarını örtmeye kendileri karar vermiş.
2. %93’ü kendi serbest iradeleriyle başlarını örttüklerini söylemişler. %2,3 eş ve aile baskısı yüzünden, demiş.
3. Başörtülü kadınlara “Başörtüsü yasağından dolayı kendinizi haksızlığa uğramış görüyor musunuz?” diye sormuşlar. %44’ün cevabı “Evet, çoğu zaman”, %43’ünki ise “Hayır, hiçbir zaman!” şeklinde olmuş. (Bu iyi bir işaret)
4. Deneklerin %36.5’i başörtüsü kullanmayan kadınların da onların meseleleriyle ilgilendiklerine inandıklarını söylemişler. (Bu da iyi bir işaret)
5. Deneklerin %76’sı bugüne kadarki eğitim hayatlarında başlarını örttükleri için ciddi bir sorunla karşılaşmamış olduklarını belirtmişler. (Bu daha da ilginç; olayın abartıldığını söylüyor)
6. Başörtüsü ile mesleklerini icra etmek arasında birini tercih etmek zorunda kalsalar %75’i başörtüsünü tercih edeceklerini iddia etmişler. (Değerler sözkonusu olunca, iş ciddileşiyor.)
7. Başı örtülü kadınlar yakınlarından birinin başı açık bir kızla evlenmelerinde sakınca görmüyorlar: %90 Kendilerinin de başı açık arkadaşları olabilirmiş: %98; hele komşuda hiç sorun yokmuş: 98.7
Yaklaşık aynı soruları erkeklere de sormuşlar. Onların yanıtları, her ne kadar biraz daha tutucu gibi görünseler de, kadınlarınkinden çok az farklılık gösteriyor.
Bir de toplum genelindeki kanıyı araştırmışlar:
1. Kadınlar başlarını örtmeliler mi? İsteyen örter, istemeyen örtmez:77,8; Evet örtmeliler:15.4 (Ben erkeklerin daha çok evet demesini beklerdim)
2. Üniversitelerde başörtüsü serbest olmalı: %78,2
3. Kamu kurumlarında, devlet dairelerinde çalışanlara yönelik başörtü yasaklanmasını doğru bulur musunuz? Doğru bulmuyorum: %69; Doğru buluyorum: %26.5 (Burada da ikincisi biraz yüksek çıkmış sanki).
4. Başörtüsü sorununun siyasiler tarafından politik amaçlarla istismar edildiğini düşünüyor musunuz? Evet: %76.3; Hayır: %19 (Bu uyarı bütün partilere…)
Başkan’ı kutluyoruz!..
Türkiye’den biri uluslararası bir başarı mı kazanmış; bunu hazmedebilmek ne hikmetse pek kolay olmuyor... Bursaspor’un 6-1’lik yenilgisini hemen kabulleniyoruz da, diyelim Cumhurbaşkanımızın -hani bizim değil dinci kesimin Cumhurbaşkanı (!)- İngiltere Kraliçesinin elinden aldığı ödül, ya da Başbakan Erdoğan’a Lübnan’da gösterilmiş olan teveccüh, ya da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Kadir Topbaş’ın Birleşmiş Kentler ve Yerel yönetimler Teşkilatı'nın (UCLG) Mexico City'de yapılan 3. Kongresi'nde başkan seçilmesi sözkonusu olduğunda, yenilgide gösterilen rızayı ara ki bulasın... Bunların hepsinin küçümsenmek bir nedeni mutlaka vardır. Tıpkı GS’nin Avrupa Şampiyonluğu, Türkiye’nin Dünya Üçüncülüğü, Kadın Voleybol takımımızın Dünya Altıncılığı gibi…
Başkan Topbaş’ı kutlarken bu vesile kendisine İstanbul için büyük anlam taşıdığını düşündüğüm iki küçük hususu hatırlatmak istiyorum. Başkan ikisini de benden iyi biliyordur. Ancak gözler ‘hareket’ görmek istiyor.
Paris şehrinin hayli eski ‘motto’su Latinceymiş : “Fluctuat nec mergitur” (Dalgalarda savrulur, yalpalar ama asla batmaz)… İstanbul’un İstanbullular tarafından iç satın alması yapılmış motto’su ne ki Sayın Başkan? “Kıtaların buluştuğu yer” mi? Çıkalım soralım İstanbul’a kim biliyor? İkinci hatırlatmak istediğim ise İstanbul’un bir bayrağının olmayışı. Belediyenin var. Hem de çok şık… Ama İstanbul’un yok. İstanbullu’nun göğsünü gere gere sahip çıkacağı bir bayrağı yok sevgili Başkan!..