“Allah bizi sınıyor”
24 EKİM 2011
Rahmetli annem, olumsuz olaylar peşpeşe gelince “Allah bizi sınıyor” derdi… 2009 benim için böyle bir ‘sınama’ yılı olmuştur mesela… Şu sıralar da ülkece sınavdan geçiyoruz sanki… Van Depremi’nin boyutlarını tam olarak algılamamız günler alabilir. Ancak durum hiç de iç açıcı görünmüyor…
TOBB Başkanı’nın yanına TÜSİAD ve MÜSİAD dahil çok sayıda STK’yı alarak yaptığı ’30 Ekim Yürüyüşü’ açıklamasının zamanlaması tamamdır… O STK listesine mutlaka bir bakın.
Hangi STK’lar 30 Ekim yürüyüşüne katılma kararı almışlar, hangileri bu ‘toplumsal mutabakat’ düşüncesi ve fikrinin dışında kalmışlar. Çünkü içinden geçmekte olduğumuz günlerin analizi ileride bir gün mutlaka yapılacak; o zaman da bu büyük ‘uzlaşma’ya tahammülü olamayanları anımsamakta yarar olacaktır…
1960 ve 1980 sonrasında yapılan ‘darbe anayasalarını’ hangi profesörlerin hangi gerekçelerle hazırlayıp imzaladıklarını yıllar sonra hatırlamak gibi bir şey…
Bir de muhalefete bakmak lazım tabii. 30 Ekim’de ne yapacaklarına, nasıl bir tutum alacaklarına…
Acun’a şu günlerde ‘Sinmiyor, işini yapıyor; programlarını yayından kaldırmıyor’ diye hakarete varan sözlü saldırıyı reva görenlerin (kaldı ki Acun dünkü yayını durdurmuş) ya da Hadise’yi akşam arkadaşlarıyla balık yemeğe gitti, olmadı bir de güldü diye eleştiren sosyopatların belki değil; ama durumdan vaziyet çıkarmaya çalışan, kraldan çok kralcıların 30 Ekim’de ve Van Depremi konusunda ne yapacaklarını da merakla bekliyor olacağım… Masa başında ne yapacaklarını değil tabii…
Göbeklitepe’nin sırrı ülkeyi uçurur
Türkiye’de insanlar ölürken hayat da devam ediyor… Hem de binlerce yıl öncesinden kopup gelerek…
12 bin yıl kadar önce ‘dünyanın ilk anıtı’nı yapan insanların haberini veren ve ‘kalıcı bir ibadet alanı’ inşa edildiğini ortaya çıkaran Göbeklitepe Kazıları’ndan, bir ay kadar önce söz etmiştik. Olağanüstü bir emekle hazırlanmış bir sunum, benim bilgisayarıma da bir dost aracılığı ile düşünce heyecanım katlanarak arttı. Bu sunumu, TRT’de ‘90’lı yıllarda yayımlanan ‘Cumhuriyete Kanat Gerenler’ belgeseli için bir portresini hazırladığımız ODTÜ’nün efsane rektörlerinden Prof. Dr. Kemal Kurdaş’ın kızı Gülseren Kurdaş Savaş hanımefendi hazırlamış. Gülseren Hanım, sunumu paylaştığı arkadaşlarına hitaben şu notu düşmüş:
“Babamın son günlerinde hastane yatağında bile güncel kazı raporlarını okuduğu, yıllardır dilinden düşürmediği Göbeklite'yi sizlere de tanıtmak isterim. (...) Gittim gördüm.. Hem çok etkilendim hem de Alman arkeolog Klaus Scmidth'den bazı şeyleri dinledikten sonra çok üzüldüm.. Para ve kültür fakirliği birleşince sonucu insanı çok üzüyor. Umarım bir şeyler yapabiliriz. (...) Siz de tanıdıklarınıza yollarsanız sevinirim.”
Meraklıları benden isterlerse o mükemmel sunumu gönderebilirim.
Şimdi gelelim, arkeoloji dünyasını da, bizim gibi meraklıları da çarpan 11.600 yaşındaki bu muhteşem Taş Devri Sofistikasyonu’nun sırlarını keşfetmeye çabalayan bu kazı çalışmasında, Gülseren Hanım’ın tespitlerinden benim çıkardığım ‘dikkat edilecekler’ listesine... Herakles heykelinin kayıp parçasının yurda getirilmesinde özel bir katkısı olanların dikkatinden kaçmayacağına olan inancımı da ifade ederek...
“Dev kazı alanını vardiyalı çalışan 3 köylü koruyor. Taşınabilir bir heykel çalınmış bile... Köylülerin maaşlarını Almanlar ödüyor... Giriş alanı yok. Arabalar bir tapınağın platformu üstüne park ediyor... Bulguları anlatacak bir kitap çalışması yapılmalı. İngilizce versiyonları hazırlanmalı...”
National Geographic’in Haziran 2011 sayısı kapağı ‘Göbeklitepe’ ama Türkiye’deki, edisyonunda konu kapağa çıkarılmamış. Oysa o muhteşem yapılara ve garip yuvarlak alanlara bakıp da yaşamın sırrını düşünmemek olası değil…
History Channel bir film yapmış ki, parmaklarınızı ısırırsınız. Ülke ve bölge markasına ancak bu kadar ‘promosyon’ yapılabilir… Dünyaya anlatacak ne çok hikayemiz var... Yeter ki markamızı yönetmeyi bilelim…
TOBB Başkanı’nın yanına TÜSİAD ve MÜSİAD dahil çok sayıda STK’yı alarak yaptığı ’30 Ekim Yürüyüşü’ açıklamasının zamanlaması tamamdır… O STK listesine mutlaka bir bakın.
Hangi STK’lar 30 Ekim yürüyüşüne katılma kararı almışlar, hangileri bu ‘toplumsal mutabakat’ düşüncesi ve fikrinin dışında kalmışlar. Çünkü içinden geçmekte olduğumuz günlerin analizi ileride bir gün mutlaka yapılacak; o zaman da bu büyük ‘uzlaşma’ya tahammülü olamayanları anımsamakta yarar olacaktır…
1960 ve 1980 sonrasında yapılan ‘darbe anayasalarını’ hangi profesörlerin hangi gerekçelerle hazırlayıp imzaladıklarını yıllar sonra hatırlamak gibi bir şey…
Bir de muhalefete bakmak lazım tabii. 30 Ekim’de ne yapacaklarına, nasıl bir tutum alacaklarına…
Acun’a şu günlerde ‘Sinmiyor, işini yapıyor; programlarını yayından kaldırmıyor’ diye hakarete varan sözlü saldırıyı reva görenlerin (kaldı ki Acun dünkü yayını durdurmuş) ya da Hadise’yi akşam arkadaşlarıyla balık yemeğe gitti, olmadı bir de güldü diye eleştiren sosyopatların belki değil; ama durumdan vaziyet çıkarmaya çalışan, kraldan çok kralcıların 30 Ekim’de ve Van Depremi konusunda ne yapacaklarını da merakla bekliyor olacağım… Masa başında ne yapacaklarını değil tabii…
Göbeklitepe’nin sırrı ülkeyi uçurur
Türkiye’de insanlar ölürken hayat da devam ediyor… Hem de binlerce yıl öncesinden kopup gelerek…
12 bin yıl kadar önce ‘dünyanın ilk anıtı’nı yapan insanların haberini veren ve ‘kalıcı bir ibadet alanı’ inşa edildiğini ortaya çıkaran Göbeklitepe Kazıları’ndan, bir ay kadar önce söz etmiştik. Olağanüstü bir emekle hazırlanmış bir sunum, benim bilgisayarıma da bir dost aracılığı ile düşünce heyecanım katlanarak arttı. Bu sunumu, TRT’de ‘90’lı yıllarda yayımlanan ‘Cumhuriyete Kanat Gerenler’ belgeseli için bir portresini hazırladığımız ODTÜ’nün efsane rektörlerinden Prof. Dr. Kemal Kurdaş’ın kızı Gülseren Kurdaş Savaş hanımefendi hazırlamış. Gülseren Hanım, sunumu paylaştığı arkadaşlarına hitaben şu notu düşmüş:
“Babamın son günlerinde hastane yatağında bile güncel kazı raporlarını okuduğu, yıllardır dilinden düşürmediği Göbeklite'yi sizlere de tanıtmak isterim. (...) Gittim gördüm.. Hem çok etkilendim hem de Alman arkeolog Klaus Scmidth'den bazı şeyleri dinledikten sonra çok üzüldüm.. Para ve kültür fakirliği birleşince sonucu insanı çok üzüyor. Umarım bir şeyler yapabiliriz. (...) Siz de tanıdıklarınıza yollarsanız sevinirim.”
Meraklıları benden isterlerse o mükemmel sunumu gönderebilirim.
Şimdi gelelim, arkeoloji dünyasını da, bizim gibi meraklıları da çarpan 11.600 yaşındaki bu muhteşem Taş Devri Sofistikasyonu’nun sırlarını keşfetmeye çabalayan bu kazı çalışmasında, Gülseren Hanım’ın tespitlerinden benim çıkardığım ‘dikkat edilecekler’ listesine... Herakles heykelinin kayıp parçasının yurda getirilmesinde özel bir katkısı olanların dikkatinden kaçmayacağına olan inancımı da ifade ederek...
“Dev kazı alanını vardiyalı çalışan 3 köylü koruyor. Taşınabilir bir heykel çalınmış bile... Köylülerin maaşlarını Almanlar ödüyor... Giriş alanı yok. Arabalar bir tapınağın platformu üstüne park ediyor... Bulguları anlatacak bir kitap çalışması yapılmalı. İngilizce versiyonları hazırlanmalı...”
National Geographic’in Haziran 2011 sayısı kapağı ‘Göbeklitepe’ ama Türkiye’deki, edisyonunda konu kapağa çıkarılmamış. Oysa o muhteşem yapılara ve garip yuvarlak alanlara bakıp da yaşamın sırrını düşünmemek olası değil…
History Channel bir film yapmış ki, parmaklarınızı ısırırsınız. Ülke ve bölge markasına ancak bu kadar ‘promosyon’ yapılabilir… Dünyaya anlatacak ne çok hikayemiz var... Yeter ki markamızı yönetmeyi bilelim…