“At martini Debreli Hasan” !
03 KASIM 2010
Haber birkaç gündür gazetelerde dolaşıyor… Medyamız üzerinde etkili olduğu anlaşılan basın toplantısı ve isim verilerek ilan edilen bilgiler olmasa, pek ciddiye alacağım yok…
Sürekli Hollywood’da film çekmeye hazırlanan (!), en büyük Hollywood yıldızlarını kendi filmi için angaje ettiğini söyleyen (!), durmadan Atatürk filmi çekmek üzere ortalıkta dolaşan(!) ‘yönetmen – yapımcı’ haberleri gibi gülüp geçeceğim… Bir de Türkiye’nin tatil yörelerine ‘takılan’ (Fethiye’ye falan), kerametleri kendilerinden menkul, ancak medyamızın dünyanın en büyük yıldızları olarak lanse ettikleri starlar (!) var tabii… Onlar da bizi o kadar seviyorlar ki, bütün ‘Oscar alacakları’ (!) filmleri güney kıyılarımızda çekecekler…
Bu kez bizim gazete habere pek itibar etmemiş. Temkinle yaklaşıyor olmalı arkadaşlar. Ancak Allah’ları var; basın toplantısı pek bir görkemliymiş… İnternet ortamında izlerine rastlanmasa da, Kalinos Holding’in yanında bu sefer bir de Qatar’lılar var… Bir ihtimal ciddi bir şey çıkabilir, diye düşünüyor insan…
Konu, yine Fatih Sultan Mehmet… Basın toplantısında verilen bilgiler şöyle:
Film için 75 milyon dolarlık dev bir bütçe ayrılmış. 50 milyon doları ile sinema filmi çekilecekmiş, 25 milyon dolarıyla 30 bölümlük dizi. Kalinos Holding Yönetim Kurulu Başkanı M. Fırat Gülgen ve Qatar'ın en büyük Medya Grubu Alnoor Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmed El-Haşim proje ile ilgili açıklamada bulunmuşlar.
Kalinos Holding’in tersine Alnoor Holding’in izini buldum… Siz de girip bakabilirsiniz; 2009 yılında kurulmuş yeni bir şirket. Henüz piyasaya çıkardıkları bir işleri yok… Sadece “Hasan ve Hüseyin” adlı dizinin 2011’de vizyona gireceğini bildirmişler.
Kalinos Holding’den “One of the largest and prominent media groups in Turkey” (Türkiye’nin en büyük ve tanınmış medya gruplarından biri) diye söz ettikleri web sitelerinde hazırlık safhasında olduğunu belirttikleri iki filmin ‘haberi’ var: “Peygamber Muhammed (s.a.v)” ve “Fatih Muhammed…”
Haklarını yemeyelim, Peygamber efendimiz ve İslami inanç üzerine mükemmel bir de e-kitap var sitede… Başka da bir şey yok zaten… Sanki ‘mış’ gibi yapıyorlarmış duygusu veriyor insana… Örneğin, bu kadar ‘değerlere bağlılıktan, İslami inanca verdiklere önemden söz eden bir grubun Fatih Sultan Mehmet’ten web sitesinde ‘Büyük Halife’ diye söz etmesi, insanın şüpheye düşmesine neden olabiliyor… (Bildiğiniz gibi Hilafet Yavuz Sultan Selim’den sonra Osmanlı padişahlarına geçmişti.)
El-Haşim Bey, filmin isminin ‘Ferman’ olacağını söylemiş. İngilizce olarak çekilecekmiş ve tüm dünyada gösterime sunulacakmış. Çekimler ağırlıklı İstanbul'da olacak, Türk ve Arap oyuncular yer alacakmış… Start verildiğini söylediklerine göre, hemen önümüzdeki günlerde İstanbul’da büyük prodüksiyonlar halinde çekime başlanacak (!); biz de izleme fırsatı bulacağız demektir… Yoksa medyamızın genel yayın yönetmenlerinin, bu haberi gazetelerine ballandıra ballandıra koyan magazin editörlerinin kulaklarını çekmesi gerekmez mi? Onları “Kardeşim, basın toplantısı düzenleyen herkesin haberinin üzerine atlamanın âlemi var mı? İnsanların amacı ne olursa olsun, siz olayın gerçekliğini kontrol edin ve haberi öyle yapın!” diye haşlamaz mı?..
M. Fırat Gülgen Fatih Sultan Mehmet'in verdiği can ve mal güvenliği teminatı gibi konuların tüm dünyada anlatılması gerektiğini vurgulamış ve eklemiş: “İki ülke arasında tarihten gelen bir Osmanlı birlikteliği var, bu nedenle Qatar’lı dostlarımızı kendimizden farklı görmüyoruz. Tarihten gelen ortaklığımızın devamı olarak bugün birlikte yeni bir kapı aralıyoruz"...
“Osmanlı birlikteliği…” ve “Bizden hiç de farklı olmayan dostlarımız”… amma tanım ha!
Batılılara da böyle bakarız bazen… Bir gün Cumhuriyetin en arka sayfasında bir fotoğraf ve altında bir habere rastlamıştım. Resimde Prens Charles mayosuyla şezlonguna uzanmıştı ve elindeki kitabı okumaktaydı. Haber şöyleydi: Prens İstanbul’un Fethi’ni okuyor… Tahmin edebileceğiniz gibi resim altı, Prensin bize duyduğu saygı ve sempatiyi yere göğe sığdıramayan sözlerle doluydu…
Ancak işin talihsiz tarafı, resme biraz dikkatlice bakıldığında kitabın İngilizce orijinal adının net bir şekilde okunmasıydı: “The Fall of Constantinepole”. Yani, “Constantinopolis’in (Konstantiniyye’nin) Düşüşü” İstanbul’un Fethi değil…
Batı, olaya ‘Düşüş’ noktasından baktığı için İstanbul’un Fethi üzerine bir filmin Hıristiyan Batı’da iş yapması mümkün değildir, aynı şekilde Kurtuluş Savaşı’nın da filmi Batı’da çalışmaz…
Alnoor Holding’in web sitesinde vaat edildiği gibi koyu İslami inanç sistemi içinde yapılacağı anlaşılan (eğer böyle bir şey gerçekten de yapılacaksa), böyle bir filmin arkadaşlarımızın iddia ettiği gibi tüm dünyada (İslam âlemi dışında) ses getirmesi de mümkün değildir…
Sürekli Hollywood’da film çekmeye hazırlanan (!), en büyük Hollywood yıldızlarını kendi filmi için angaje ettiğini söyleyen (!), durmadan Atatürk filmi çekmek üzere ortalıkta dolaşan(!) ‘yönetmen – yapımcı’ haberleri gibi gülüp geçeceğim… Bir de Türkiye’nin tatil yörelerine ‘takılan’ (Fethiye’ye falan), kerametleri kendilerinden menkul, ancak medyamızın dünyanın en büyük yıldızları olarak lanse ettikleri starlar (!) var tabii… Onlar da bizi o kadar seviyorlar ki, bütün ‘Oscar alacakları’ (!) filmleri güney kıyılarımızda çekecekler…
Bu kez bizim gazete habere pek itibar etmemiş. Temkinle yaklaşıyor olmalı arkadaşlar. Ancak Allah’ları var; basın toplantısı pek bir görkemliymiş… İnternet ortamında izlerine rastlanmasa da, Kalinos Holding’in yanında bu sefer bir de Qatar’lılar var… Bir ihtimal ciddi bir şey çıkabilir, diye düşünüyor insan…
Konu, yine Fatih Sultan Mehmet… Basın toplantısında verilen bilgiler şöyle:
Film için 75 milyon dolarlık dev bir bütçe ayrılmış. 50 milyon doları ile sinema filmi çekilecekmiş, 25 milyon dolarıyla 30 bölümlük dizi. Kalinos Holding Yönetim Kurulu Başkanı M. Fırat Gülgen ve Qatar'ın en büyük Medya Grubu Alnoor Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmed El-Haşim proje ile ilgili açıklamada bulunmuşlar.
Kalinos Holding’in tersine Alnoor Holding’in izini buldum… Siz de girip bakabilirsiniz; 2009 yılında kurulmuş yeni bir şirket. Henüz piyasaya çıkardıkları bir işleri yok… Sadece “Hasan ve Hüseyin” adlı dizinin 2011’de vizyona gireceğini bildirmişler.
Kalinos Holding’den “One of the largest and prominent media groups in Turkey” (Türkiye’nin en büyük ve tanınmış medya gruplarından biri) diye söz ettikleri web sitelerinde hazırlık safhasında olduğunu belirttikleri iki filmin ‘haberi’ var: “Peygamber Muhammed (s.a.v)” ve “Fatih Muhammed…”
Haklarını yemeyelim, Peygamber efendimiz ve İslami inanç üzerine mükemmel bir de e-kitap var sitede… Başka da bir şey yok zaten… Sanki ‘mış’ gibi yapıyorlarmış duygusu veriyor insana… Örneğin, bu kadar ‘değerlere bağlılıktan, İslami inanca verdiklere önemden söz eden bir grubun Fatih Sultan Mehmet’ten web sitesinde ‘Büyük Halife’ diye söz etmesi, insanın şüpheye düşmesine neden olabiliyor… (Bildiğiniz gibi Hilafet Yavuz Sultan Selim’den sonra Osmanlı padişahlarına geçmişti.)
El-Haşim Bey, filmin isminin ‘Ferman’ olacağını söylemiş. İngilizce olarak çekilecekmiş ve tüm dünyada gösterime sunulacakmış. Çekimler ağırlıklı İstanbul'da olacak, Türk ve Arap oyuncular yer alacakmış… Start verildiğini söylediklerine göre, hemen önümüzdeki günlerde İstanbul’da büyük prodüksiyonlar halinde çekime başlanacak (!); biz de izleme fırsatı bulacağız demektir… Yoksa medyamızın genel yayın yönetmenlerinin, bu haberi gazetelerine ballandıra ballandıra koyan magazin editörlerinin kulaklarını çekmesi gerekmez mi? Onları “Kardeşim, basın toplantısı düzenleyen herkesin haberinin üzerine atlamanın âlemi var mı? İnsanların amacı ne olursa olsun, siz olayın gerçekliğini kontrol edin ve haberi öyle yapın!” diye haşlamaz mı?..
M. Fırat Gülgen Fatih Sultan Mehmet'in verdiği can ve mal güvenliği teminatı gibi konuların tüm dünyada anlatılması gerektiğini vurgulamış ve eklemiş: “İki ülke arasında tarihten gelen bir Osmanlı birlikteliği var, bu nedenle Qatar’lı dostlarımızı kendimizden farklı görmüyoruz. Tarihten gelen ortaklığımızın devamı olarak bugün birlikte yeni bir kapı aralıyoruz"...
“Osmanlı birlikteliği…” ve “Bizden hiç de farklı olmayan dostlarımız”… amma tanım ha!
Batılılara da böyle bakarız bazen… Bir gün Cumhuriyetin en arka sayfasında bir fotoğraf ve altında bir habere rastlamıştım. Resimde Prens Charles mayosuyla şezlonguna uzanmıştı ve elindeki kitabı okumaktaydı. Haber şöyleydi: Prens İstanbul’un Fethi’ni okuyor… Tahmin edebileceğiniz gibi resim altı, Prensin bize duyduğu saygı ve sempatiyi yere göğe sığdıramayan sözlerle doluydu…
Ancak işin talihsiz tarafı, resme biraz dikkatlice bakıldığında kitabın İngilizce orijinal adının net bir şekilde okunmasıydı: “The Fall of Constantinepole”. Yani, “Constantinopolis’in (Konstantiniyye’nin) Düşüşü” İstanbul’un Fethi değil…
Batı, olaya ‘Düşüş’ noktasından baktığı için İstanbul’un Fethi üzerine bir filmin Hıristiyan Batı’da iş yapması mümkün değildir, aynı şekilde Kurtuluş Savaşı’nın da filmi Batı’da çalışmaz…
Alnoor Holding’in web sitesinde vaat edildiği gibi koyu İslami inanç sistemi içinde yapılacağı anlaşılan (eğer böyle bir şey gerçekten de yapılacaksa), böyle bir filmin arkadaşlarımızın iddia ettiği gibi tüm dünyada (İslam âlemi dışında) ses getirmesi de mümkün değildir…