“Bu çukur seviyesine inmeyi zül addediyorum”
30 Mayıs 2020 - Yeni Şafak
Katıldığı bir televizyon programında böyle dedi Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak… Halbuki, Sayın Bakan’ı o çukura çekmek için yıllardır büyük bir uğraş içindeler…
Hangi çukura?
Siyasetin etik dışı, ahlak dışı her türlü iftira ve yalanla dolu, yerin kırk kat dibine gömülmesi ve bir daha açılmaması gereken çukuruna…
Siyasi muhalif olmakla ilgisi olmayan, itibar suikastçılarının cirit attığı, yalnızca hedef aldıkları kişiye değil, topluma da büyük zarar verenlerin o pis çukuruna…
Sayın Bakan’a yıllardır demedik laf, atmadık iftira bırakmadılar bunlar… Muhalefet etmek için bulamadıkları siyasi argümanların yerine bu pislikleri doldurdular… Bulundukları çukurdan yukarı doğru atıp durdular…
Bugüne kadar ağızlarına en çok yuva yapan “damat” sözü oldu… CHP’li Faik Öztrak buna bir de “sosyete” sözünü eklemiş…
Sayın Bakan, tüm bunları akîm kılan tarihi bir konuşma yaptı… "Benim bu hayatta onur duyduğum iki unvan var. Birincisi, Sadık Albayrak’ın oğlu olmak; ikincisi Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı olmak… Türk İslam tarihinin en önemli isimlerinden birinin damadı olmak benim için çok kıymetli bir husus… Benimkisi dava ve gönül ilişkisi. Konjonktürü görüyorsunuz işte, dün çok seversiniz siyasi olarak bir de bakarsınız başka sularda. Hani dava? …Bugün Cumhurbaşkanına methiyeler düzenler menfaat uyuşmayınca giderler. Bizimki dava noktasında ölümüne bir ilişki. Böyle bir ilişkide damat olmak benim gurur duyduğum bir husus. Birilerinin küçümsemek için ortaya koyduğu bu söylemler bizim için onur meselesi…”
Bundan böyle ‘damat hikâyesi’ bitmiştir… Demek ki Sayın Bakan’ın biraz kızması lazımmış…
Faik Öztrak’ın ‘yakışıksız yakıştırmasına’ gelince… “Kendi imkanlarıyla köyden gelip iki evladını okutan babanın oğlu olarak ben mi sosyeteyim, yoksa yedi sülalesi, dedesi, babası, amcası devletin her imkanını kullanan mı?” diye yanıtladı Albayrak…
İnsanın içinde yoksa, kötülük kalbine, yalan ağzına yuva yapmamışsa Albayrak’ın bunca zaman yaptığı gibi polemiklere girmek istemez, içi boş konuşmalarla gündemi felç etmekten kaçınır ve seviyesini korur.
Albayrak, ilk kez bu itibar suikastçılarına cevap verdi; onu da seviyesinden hiç ödün vermeden yaptı…
Utanmazların yüzü kızarmaz tabii; utanacak olsalar bu işlere girişmezlerdi … Yine de onların safsatalarına maruz kalanların kulakları kendiliğinden tıkanır böylece…
Bakan Albayrak, babası ve ailesi hakkındaki duygu ve düşüncelerini samimiyetle açıklayarak bu saçmalığa son noktayı koydu…
Yalnız bu kadarla yetinmedi…
Kendisini hedef almak için ailesini seçenlere, somut ülke gerçekleriyle cevap verdi Albayrak… Öztrak’ın Hazine Müsteşarlığı yaptığı 2000 yılında IMF’den yüzde 12 faizle 30 yıl vadeli dolar kredisi alındığını hatırlattı. 2030 yılına kadar milyonlarca dolar olan bu kredinin faizini ödemeye devam edeceğiz… Yirmi yıl sonra, tüm dünyanın ekonomik krizde olduğu Bakan Albayrak döneminde alınan euro kredisinin faizi ise yüzde 2…
Şeamet tellallarını da zırt-pırt öne sürdükleri iddialarını da yakinen biliyoruz: “Dolar 10 TL. olacak”… “Faizler fırlayacak”… “Borsa çakılacak”… “IMF gelecek”... Bu sözlerin zaman zaman iddiadan çok temenni olduğunu da düşünmüyor değiliz… Öyle bir ihanet içindeler çünkü…
Albayrak, burada da çizgiyi çok kalın çizdi. Millî bağımsızlık konusunda siyasi tavrını ortaya koydu: “Biz burada olduğumuz sürece bu ülkenin anahtarı, bu ülkede, bu milletin elinde olacak.”
Hangi çukura?
Siyasetin etik dışı, ahlak dışı her türlü iftira ve yalanla dolu, yerin kırk kat dibine gömülmesi ve bir daha açılmaması gereken çukuruna…
Siyasi muhalif olmakla ilgisi olmayan, itibar suikastçılarının cirit attığı, yalnızca hedef aldıkları kişiye değil, topluma da büyük zarar verenlerin o pis çukuruna…
Sayın Bakan’a yıllardır demedik laf, atmadık iftira bırakmadılar bunlar… Muhalefet etmek için bulamadıkları siyasi argümanların yerine bu pislikleri doldurdular… Bulundukları çukurdan yukarı doğru atıp durdular…
Bugüne kadar ağızlarına en çok yuva yapan “damat” sözü oldu… CHP’li Faik Öztrak buna bir de “sosyete” sözünü eklemiş…
Sayın Bakan, tüm bunları akîm kılan tarihi bir konuşma yaptı… "Benim bu hayatta onur duyduğum iki unvan var. Birincisi, Sadık Albayrak’ın oğlu olmak; ikincisi Recep Tayyip Erdoğan’ın damadı olmak… Türk İslam tarihinin en önemli isimlerinden birinin damadı olmak benim için çok kıymetli bir husus… Benimkisi dava ve gönül ilişkisi. Konjonktürü görüyorsunuz işte, dün çok seversiniz siyasi olarak bir de bakarsınız başka sularda. Hani dava? …Bugün Cumhurbaşkanına methiyeler düzenler menfaat uyuşmayınca giderler. Bizimki dava noktasında ölümüne bir ilişki. Böyle bir ilişkide damat olmak benim gurur duyduğum bir husus. Birilerinin küçümsemek için ortaya koyduğu bu söylemler bizim için onur meselesi…”
Bundan böyle ‘damat hikâyesi’ bitmiştir… Demek ki Sayın Bakan’ın biraz kızması lazımmış…
Faik Öztrak’ın ‘yakışıksız yakıştırmasına’ gelince… “Kendi imkanlarıyla köyden gelip iki evladını okutan babanın oğlu olarak ben mi sosyeteyim, yoksa yedi sülalesi, dedesi, babası, amcası devletin her imkanını kullanan mı?” diye yanıtladı Albayrak…
İnsanın içinde yoksa, kötülük kalbine, yalan ağzına yuva yapmamışsa Albayrak’ın bunca zaman yaptığı gibi polemiklere girmek istemez, içi boş konuşmalarla gündemi felç etmekten kaçınır ve seviyesini korur.
Albayrak, ilk kez bu itibar suikastçılarına cevap verdi; onu da seviyesinden hiç ödün vermeden yaptı…
Utanmazların yüzü kızarmaz tabii; utanacak olsalar bu işlere girişmezlerdi … Yine de onların safsatalarına maruz kalanların kulakları kendiliğinden tıkanır böylece…
Bakan Albayrak, babası ve ailesi hakkındaki duygu ve düşüncelerini samimiyetle açıklayarak bu saçmalığa son noktayı koydu…
Yalnız bu kadarla yetinmedi…
Kendisini hedef almak için ailesini seçenlere, somut ülke gerçekleriyle cevap verdi Albayrak… Öztrak’ın Hazine Müsteşarlığı yaptığı 2000 yılında IMF’den yüzde 12 faizle 30 yıl vadeli dolar kredisi alındığını hatırlattı. 2030 yılına kadar milyonlarca dolar olan bu kredinin faizini ödemeye devam edeceğiz… Yirmi yıl sonra, tüm dünyanın ekonomik krizde olduğu Bakan Albayrak döneminde alınan euro kredisinin faizi ise yüzde 2…
Şeamet tellallarını da zırt-pırt öne sürdükleri iddialarını da yakinen biliyoruz: “Dolar 10 TL. olacak”… “Faizler fırlayacak”… “Borsa çakılacak”… “IMF gelecek”... Bu sözlerin zaman zaman iddiadan çok temenni olduğunu da düşünmüyor değiliz… Öyle bir ihanet içindeler çünkü…
Albayrak, burada da çizgiyi çok kalın çizdi. Millî bağımsızlık konusunda siyasi tavrını ortaya koydu: “Biz burada olduğumuz sürece bu ülkenin anahtarı, bu ülkede, bu milletin elinde olacak.”