“Bu da mı onlara yarayacak?”
30 Nisan 2020 - Yeni Şafak
Eminönü’ndeki korkunç olayı görmüşsünüzdür… Hani, arabayı yem yiyen güvercinlerin üzerine sürerek onlarcasını ezen adamın neden olduğu vaka… Yerde, zavallı hayvanların tüyleri ve geriye ne kaldıysa onların görüntüleri… Kötülüğün sonu yok…
Bunun gibi sebep aramaya gerek olmayan ‘kötülük’ durumlarıyla, eylemleriyle faklı dozlarda da olsa zaman zaman karşılaşıyoruz…
Bu kulaklar neler duydu neler… Son zamanlarda iş ya da dost sohbetlerinin tek konusu elbette korona salgını… Bir arkadaşımız dâhil olduğu dost meclisindeki şahit olduklarını aktardı… Korona tedbirleri, iyiye gidiş, rakamlar konuşuluyor… Meclistekiler tedbirlerin işe yaradığı konusunda hemfikir, görüşler olumlu… İçlerinden biri isyan edercesine söze giriyor: “Yapmayın! Bu da mı onlara yarayacak?!”
“Onlar” dediği AK Parti hükümeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan… “Bu” ise ülkemizin salgını kontrol alma konusunda kendine yettiği gibi başka ülkelere de yardım gönderme konusundaki başarısı…
Vah vah! Zaman zaman kızdığımız, bazen hayretle karşıladığımız benzer minvalde tepkilerle karşılaşmıştık… Ancak böylesine bilinci kapanmış gibi, yanındakinin yöresindekinin ve tabii kendisinin sağlık, refah ve iyilik durumuna isyan eden; bunu da bir siyasi partiye düşmanlığı nedeniyle yapanları gördükçe gönlümüz yoruluyor… Çok ama çok üzülüyoruz… Vah vah!
Bu ne ki?! Daha neler neler… Bir TV programında üç kafadar oturmuş konuşuyorlar… İçlerinden ‘aklı en evvel’ olan, ortaya şunu ortaya atabiliyor: “Deniliyor ki; yapılan test sayısını 444 ile çarpın. Koronavirüsten enfekte olan insan sayısını bulursunuz. Hesapladım 40 milyon enfekte olan sayısı.” Bu hesaba göre şu ana kadar Türkiye’de 800 bin kişinin ölmesi gerekiyormuş…
Bu arada aynı grup, verilen resmi rakamların yalan olduğu, ölü sayısının çok daha fazla olduğunu da iddia etti. Hani çöp torbalarında cesetlerin oraya buraya atıldığını iddia eden ünlü yazar(!) ya da aynı minval üzere yayın yapan New York Times ve diğer FETÖ odakları gibi…
Amaç aynı… Mevcut hükümetin, mevcut krizi yönetemediğini iddia edip iktidarı sarsmak… Bunun için her türlü numarayı denediler, son numaraları da bu oldu… İsterse ülke yansın…
CHP milletvekili Engin Özkoç da yine sahne almış… İsveç’te tedavi edilmediği için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla Türkiye’ye getirilen Emrullah Gülüşken vakasının ‘kurmaca’ olduğunu iddia etmiş… Bu arada Gülüşken’in lüks bir araba önünde çekilmiş fotoğrafı servis edilmiş… “Bu muydu acil hastanız?” diye başlık atarak Gülüşken’in hastanede çekilmiş sağlık durumunun iyi olduğu görülen eski bir fotoğrafı sosyal medyada dolaşıma sokulmuş… “AK Parti üyesi olduğu için Türkiye’ye getirildi, yoksa getirilmezdi” diyenler olmuş…
PKK ve FETÖ bağlantılı sosyal medya hesapları, İsveç’in Gülüşken ailesine dava açtığını, Emrullah beyin kızı Leyla’nın “Babam hastaneye kendi isteğiyle yatmadı” dediği yalanını uydurmuşlar… Leyla hanımın isyanını kendi kulaklarımızla duymamışız gibi…
Hani meşhur deyişte olduğu gibi; lafa bakarım laf mı diye, söyleyene bakarım adam mı diye… Bir TV kanalının, İsveç’teki ‘muhabir’i, “Gülüşken, Sağlık Bakanı’nın hemşehrisi” diye başka bir yalan servis etmiş… O muhabir de terör örgütü THKP-C’nin firari liderinin eşiymiş…
Kısacası, bir kez daha aynı safta yer alan terör örgütleri ve CHP nereden saldıracaklarını şaşırmışlar…
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca sosyal medya hesabından açıkladı: Türkiye, hava ambulans hizmetini 2008’den beri veriyor. Ve bu hizmeti kendi kaynakları ile ücretsiz sunan tek devlettir. Sadece bu yıl 453 hasta hava, 211 hasta uçak ambulansla taşınmıştır. Benzer sağlık operasyonlarının ancak filmlerde olabileceğini düşünenler ülkemize inanmalı.”
Gülüşken’in kızı Leyla hanımın da içi yanmış tabii… Bu iddiaların hepsini yalanladı: “Babamın arabayla çekilmiş bir fotoğrafı var, o araba bize ait değildir. Babam milyarder değil, milyarder olsa şu an babamın yanında olurdum, burada çalışmak zorunda kalmazdım. Daha önceden hastanede çekildiği bir fotoğrafı şu anmış gibi gösteriyorlar. Zaten fotoğrafa dikkatli bakıldığı zaman, 2014 tarihli olduğu görülür. Babamın AK Parti paylaşımlarından ötürü, daha önce AK Parti Üyesi olduğu söyleniyor. AK Parti üyesi değil babam. Hepimiz özgürüz, hepimiz bir partiyi destekleyebiliriz. Biz insanlara nasıl hangi partiyi desteklediğine dair saygı duyuyorsak aynı şekilde saygı bekliyoruz.”
Şimdi yazımızın girişindeki olayı bir kez daha hatırlayalım, güvercinleri ezmek için can atanları…
Bunun gibi sebep aramaya gerek olmayan ‘kötülük’ durumlarıyla, eylemleriyle faklı dozlarda da olsa zaman zaman karşılaşıyoruz…
Bu kulaklar neler duydu neler… Son zamanlarda iş ya da dost sohbetlerinin tek konusu elbette korona salgını… Bir arkadaşımız dâhil olduğu dost meclisindeki şahit olduklarını aktardı… Korona tedbirleri, iyiye gidiş, rakamlar konuşuluyor… Meclistekiler tedbirlerin işe yaradığı konusunda hemfikir, görüşler olumlu… İçlerinden biri isyan edercesine söze giriyor: “Yapmayın! Bu da mı onlara yarayacak?!”
“Onlar” dediği AK Parti hükümeti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan… “Bu” ise ülkemizin salgını kontrol alma konusunda kendine yettiği gibi başka ülkelere de yardım gönderme konusundaki başarısı…
Vah vah! Zaman zaman kızdığımız, bazen hayretle karşıladığımız benzer minvalde tepkilerle karşılaşmıştık… Ancak böylesine bilinci kapanmış gibi, yanındakinin yöresindekinin ve tabii kendisinin sağlık, refah ve iyilik durumuna isyan eden; bunu da bir siyasi partiye düşmanlığı nedeniyle yapanları gördükçe gönlümüz yoruluyor… Çok ama çok üzülüyoruz… Vah vah!
Bu ne ki?! Daha neler neler… Bir TV programında üç kafadar oturmuş konuşuyorlar… İçlerinden ‘aklı en evvel’ olan, ortaya şunu ortaya atabiliyor: “Deniliyor ki; yapılan test sayısını 444 ile çarpın. Koronavirüsten enfekte olan insan sayısını bulursunuz. Hesapladım 40 milyon enfekte olan sayısı.” Bu hesaba göre şu ana kadar Türkiye’de 800 bin kişinin ölmesi gerekiyormuş…
Bu arada aynı grup, verilen resmi rakamların yalan olduğu, ölü sayısının çok daha fazla olduğunu da iddia etti. Hani çöp torbalarında cesetlerin oraya buraya atıldığını iddia eden ünlü yazar(!) ya da aynı minval üzere yayın yapan New York Times ve diğer FETÖ odakları gibi…
Amaç aynı… Mevcut hükümetin, mevcut krizi yönetemediğini iddia edip iktidarı sarsmak… Bunun için her türlü numarayı denediler, son numaraları da bu oldu… İsterse ülke yansın…
CHP milletvekili Engin Özkoç da yine sahne almış… İsveç’te tedavi edilmediği için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla Türkiye’ye getirilen Emrullah Gülüşken vakasının ‘kurmaca’ olduğunu iddia etmiş… Bu arada Gülüşken’in lüks bir araba önünde çekilmiş fotoğrafı servis edilmiş… “Bu muydu acil hastanız?” diye başlık atarak Gülüşken’in hastanede çekilmiş sağlık durumunun iyi olduğu görülen eski bir fotoğrafı sosyal medyada dolaşıma sokulmuş… “AK Parti üyesi olduğu için Türkiye’ye getirildi, yoksa getirilmezdi” diyenler olmuş…
PKK ve FETÖ bağlantılı sosyal medya hesapları, İsveç’in Gülüşken ailesine dava açtığını, Emrullah beyin kızı Leyla’nın “Babam hastaneye kendi isteğiyle yatmadı” dediği yalanını uydurmuşlar… Leyla hanımın isyanını kendi kulaklarımızla duymamışız gibi…
Hani meşhur deyişte olduğu gibi; lafa bakarım laf mı diye, söyleyene bakarım adam mı diye… Bir TV kanalının, İsveç’teki ‘muhabir’i, “Gülüşken, Sağlık Bakanı’nın hemşehrisi” diye başka bir yalan servis etmiş… O muhabir de terör örgütü THKP-C’nin firari liderinin eşiymiş…
Kısacası, bir kez daha aynı safta yer alan terör örgütleri ve CHP nereden saldıracaklarını şaşırmışlar…
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca sosyal medya hesabından açıkladı: Türkiye, hava ambulans hizmetini 2008’den beri veriyor. Ve bu hizmeti kendi kaynakları ile ücretsiz sunan tek devlettir. Sadece bu yıl 453 hasta hava, 211 hasta uçak ambulansla taşınmıştır. Benzer sağlık operasyonlarının ancak filmlerde olabileceğini düşünenler ülkemize inanmalı.”
Gülüşken’in kızı Leyla hanımın da içi yanmış tabii… Bu iddiaların hepsini yalanladı: “Babamın arabayla çekilmiş bir fotoğrafı var, o araba bize ait değildir. Babam milyarder değil, milyarder olsa şu an babamın yanında olurdum, burada çalışmak zorunda kalmazdım. Daha önceden hastanede çekildiği bir fotoğrafı şu anmış gibi gösteriyorlar. Zaten fotoğrafa dikkatli bakıldığı zaman, 2014 tarihli olduğu görülür. Babamın AK Parti paylaşımlarından ötürü, daha önce AK Parti Üyesi olduğu söyleniyor. AK Parti üyesi değil babam. Hepimiz özgürüz, hepimiz bir partiyi destekleyebiliriz. Biz insanlara nasıl hangi partiyi desteklediğine dair saygı duyuyorsak aynı şekilde saygı bekliyoruz.”
Şimdi yazımızın girişindeki olayı bir kez daha hatırlayalım, güvercinleri ezmek için can atanları…