“Büyük İkiyüzlülük”
16 Ocak 2020 - Yeni Şafak
Başlık, şu sıralar okuduğum ve ülkemizin siyasi gündeminde tanık olduğumuz bazı gelişmeleri çok iyi anlatan Jürgen Todenhöfer tarafından yazılmış bir kitaba ait.
Okuyorum demek de pek doğru değil, aslında dinliyorum. Amazon’un sesli kitap uygulaması Audible bu imkânı sağlıyor…
Orijinal adı; Die Grosse Heuchelei… Yani, Büyük İkiyüzlülük… Kitabın Türkçesi yok maalesef, o nedenle Almanca baskının seslendirmesiyle yetinmek zorunda kaldım…
Gelelim konunun bizim iç siyasi gündemimizdeki yerine…
Önceki gün, İstanbul’daki bir tiyatro salonunda ‘okuma tiyatrosu’ sergilendi. Oyun, HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Devran adlı kitabından hazırlanmış…
Oyunu, Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’la birlikte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu en önde izlemiş…
Bu an bir de fotoğrafla ‘ölümsüzleştirilerek’ servis edilmiş…
Ekrem İmamoğlu’na bu tabloyu sormuşlar; şöyle yanıtlamış: “Kadınların bir kitap üzerinden bir oyunu izlemesi, sürece katkı sunmasını çok olgun bir tavır olarak görüyorum. Destekliyorum da. Eşimin de başta olmak üzere, bana soracak hâlleri yok. (…) Keşke bu kadınların yaptığına 10-15 kadın daha eklense. Belki bu ülkede kadın eliyle farklı bir atmosfer doğabilir. Belki bu ülkede, barış ve huzur ortamı oluşabilir. Keşke bunu yapabilsek. Bu konuda biraz erkek çeneleri az konuşsa.”
Legal siyasi partilerin iş birlikleri ile açıkça ortaya konulan ideolojiler, stratejiler ve politikalar demokratik toplumların bir gereğidir. Hukuki sınırlar çerçevesinde yapılan bu anlaşmalar ve ortaklıklar, biz beğenmesek de siyasi yaşamın bir parçası olarak kabul edilir.
Ancak!
İmamoğlu’nun açıklaması bize CHP’nin yerel seçimler öncesinde HDP’yle kurduğu ‘gizli’ ittifakı hatırlattı.
Hatırlasınız, HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, o zaman İstanbul Esenler’deki bir mitingde şöyle konuşmuştu: “Aday çıkarmamışsak, AKP-MHP bloğuna karşı önde olan demokrasi güçlerinin adayı bizim de adayımızdır. Oyunuzu ona basın.”
“AKP-MHP bloğuna karşı” dediğine göre geriye bir tek CHP’nin içinde bulunduğu Millet İttifakı kalıyor… O hâlde oyunuzu Millet İttifakı’na verin demek istediği de çok belli…
HDP-CHP ittifakı açıkça görünse de taraflar, o gün de bugün olduğu gibi bunu itiraftan kaçınıyorlardı…
Bunu görenler için İmamoğlu’nun tiyatroya ilişkin açıklaması da trajikomik bir hâl aldı bizce… Eşleri herhangi bir sosyal etkinliğe katılmış gibi konuşuyor… Burada bir anlam yokmuş, bir de üstelik bu soruyu soranlar kabahatliymiş gibi bir tavır takınıyor…
Kendileri açıkça söylemese de tiyatroda bir araya gelinmesi, yan yana oturulması, o fotoğrafın çektirilmesi bal gibi de siyasi bir anlam taşıyor… Zaten bütün amaç o anlamın oluşturulması ve halka sezdirilmesi… Bütün organizasyon, zahmet bunun için…
Fakat iş dönüp dolaşıp “Biz HDP ile iş birliği içindeyiz” demeye gelince tıkanıyor. Kimsenin ağzını bıçak açmıyor…
Vaka yeni, tavır hep aynı… Yerel seçimlerden önce de bu köşede yazmıştık: “Hem ittifak içine girip mitinglerde oy çağrısı yapıp hem de bunu gizli tutmaya çalışmak hiçbir demokratik siyasi partiye yakışmaz. Daha ittifak kurma noktasında bile birbirini meşru görmeyen bu siyasi partilerden hayır bekleyenlere de Allah kolaylık versin.”
Nerede kaldı açıklık; nerede kaldı şeffaflık? Hani demokrasi bu kavramlar olmazsa, böyle davranılmazsa hasar görürdü? Demokrasinin sınırlarını, kurallarını değiştirme haddi size düştü? Size demokrasiyi işinize geldiği gibi esnetme hakkı mı tanındı? Bir akıllı siz misiniz?
Hadi işin komedi yanını bir kenara bırakalım… Trajik kısmı sizi hiç mi utandırmıyor?
Hem kendi seçmeninizden hem de ‘gizli’ ittifak içinde olduğunuz partinin seçmeninden de mi utanmıyorsunuz? En büyük yükümlülüğünüz onlara karşı değil mi ki bu iş birliğini itiraf etmiyor, lafı dolandırıyorsunuz?
İmamoğlu “Kadınların bir kitap üzerinden bir oyunu izlemesi, sürece katkı sunmasını çok olgun bir tavır olarak görüyorum” derken siyasetten arındırılmış bir cümle mi kurmuş şimdi? Süreç dediği nedir?
Ez cümle, iki siyasi parti de bu etkinlikle açıkça bir siyasi iletişim çalışması yapmıştır. İki partinin bir arada, iş birliği içinde olduğu mesajını vermiştir. Olamaz mı; olabilir…
İşin kabul edemediğimiz yanı, bu işlerin gizli kapaklı yapılarak, karnından konuşarak yapılmasıdır. Çıkıp mertçe, “Biz ittifak kurduk” demekten bu kadar korkarken siz hangi yaraya merhem olabilirsiniz ki?!
Okuyorum demek de pek doğru değil, aslında dinliyorum. Amazon’un sesli kitap uygulaması Audible bu imkânı sağlıyor…
Orijinal adı; Die Grosse Heuchelei… Yani, Büyük İkiyüzlülük… Kitabın Türkçesi yok maalesef, o nedenle Almanca baskının seslendirmesiyle yetinmek zorunda kaldım…
Gelelim konunun bizim iç siyasi gündemimizdeki yerine…
Önceki gün, İstanbul’daki bir tiyatro salonunda ‘okuma tiyatrosu’ sergilendi. Oyun, HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Devran adlı kitabından hazırlanmış…
Oyunu, Demirtaş’ın eşi Başak Demirtaş’la birlikte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun eşi Selvi Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun eşi Dilek İmamoğlu ve CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu en önde izlemiş…
Bu an bir de fotoğrafla ‘ölümsüzleştirilerek’ servis edilmiş…
Ekrem İmamoğlu’na bu tabloyu sormuşlar; şöyle yanıtlamış: “Kadınların bir kitap üzerinden bir oyunu izlemesi, sürece katkı sunmasını çok olgun bir tavır olarak görüyorum. Destekliyorum da. Eşimin de başta olmak üzere, bana soracak hâlleri yok. (…) Keşke bu kadınların yaptığına 10-15 kadın daha eklense. Belki bu ülkede kadın eliyle farklı bir atmosfer doğabilir. Belki bu ülkede, barış ve huzur ortamı oluşabilir. Keşke bunu yapabilsek. Bu konuda biraz erkek çeneleri az konuşsa.”
Legal siyasi partilerin iş birlikleri ile açıkça ortaya konulan ideolojiler, stratejiler ve politikalar demokratik toplumların bir gereğidir. Hukuki sınırlar çerçevesinde yapılan bu anlaşmalar ve ortaklıklar, biz beğenmesek de siyasi yaşamın bir parçası olarak kabul edilir.
Ancak!
İmamoğlu’nun açıklaması bize CHP’nin yerel seçimler öncesinde HDP’yle kurduğu ‘gizli’ ittifakı hatırlattı.
Hatırlasınız, HDP Eş Genel Başkanı Sezai Temelli, o zaman İstanbul Esenler’deki bir mitingde şöyle konuşmuştu: “Aday çıkarmamışsak, AKP-MHP bloğuna karşı önde olan demokrasi güçlerinin adayı bizim de adayımızdır. Oyunuzu ona basın.”
“AKP-MHP bloğuna karşı” dediğine göre geriye bir tek CHP’nin içinde bulunduğu Millet İttifakı kalıyor… O hâlde oyunuzu Millet İttifakı’na verin demek istediği de çok belli…
HDP-CHP ittifakı açıkça görünse de taraflar, o gün de bugün olduğu gibi bunu itiraftan kaçınıyorlardı…
Bunu görenler için İmamoğlu’nun tiyatroya ilişkin açıklaması da trajikomik bir hâl aldı bizce… Eşleri herhangi bir sosyal etkinliğe katılmış gibi konuşuyor… Burada bir anlam yokmuş, bir de üstelik bu soruyu soranlar kabahatliymiş gibi bir tavır takınıyor…
Kendileri açıkça söylemese de tiyatroda bir araya gelinmesi, yan yana oturulması, o fotoğrafın çektirilmesi bal gibi de siyasi bir anlam taşıyor… Zaten bütün amaç o anlamın oluşturulması ve halka sezdirilmesi… Bütün organizasyon, zahmet bunun için…
Fakat iş dönüp dolaşıp “Biz HDP ile iş birliği içindeyiz” demeye gelince tıkanıyor. Kimsenin ağzını bıçak açmıyor…
Vaka yeni, tavır hep aynı… Yerel seçimlerden önce de bu köşede yazmıştık: “Hem ittifak içine girip mitinglerde oy çağrısı yapıp hem de bunu gizli tutmaya çalışmak hiçbir demokratik siyasi partiye yakışmaz. Daha ittifak kurma noktasında bile birbirini meşru görmeyen bu siyasi partilerden hayır bekleyenlere de Allah kolaylık versin.”
Nerede kaldı açıklık; nerede kaldı şeffaflık? Hani demokrasi bu kavramlar olmazsa, böyle davranılmazsa hasar görürdü? Demokrasinin sınırlarını, kurallarını değiştirme haddi size düştü? Size demokrasiyi işinize geldiği gibi esnetme hakkı mı tanındı? Bir akıllı siz misiniz?
Hadi işin komedi yanını bir kenara bırakalım… Trajik kısmı sizi hiç mi utandırmıyor?
Hem kendi seçmeninizden hem de ‘gizli’ ittifak içinde olduğunuz partinin seçmeninden de mi utanmıyorsunuz? En büyük yükümlülüğünüz onlara karşı değil mi ki bu iş birliğini itiraf etmiyor, lafı dolandırıyorsunuz?
İmamoğlu “Kadınların bir kitap üzerinden bir oyunu izlemesi, sürece katkı sunmasını çok olgun bir tavır olarak görüyorum” derken siyasetten arındırılmış bir cümle mi kurmuş şimdi? Süreç dediği nedir?
Ez cümle, iki siyasi parti de bu etkinlikle açıkça bir siyasi iletişim çalışması yapmıştır. İki partinin bir arada, iş birliği içinde olduğu mesajını vermiştir. Olamaz mı; olabilir…
İşin kabul edemediğimiz yanı, bu işlerin gizli kapaklı yapılarak, karnından konuşarak yapılmasıdır. Çıkıp mertçe, “Biz ittifak kurduk” demekten bu kadar korkarken siz hangi yaraya merhem olabilirsiniz ki?!