“Finansal ortak ruhi şekillenme”
13 AĞUSTOS 2011
Gezegeni sarsan krizin, insan karakterine en uygun sistem olduğu iddia edilen ‘Kapitalizmin’ belki değil ama onun gayri meşru çocuğu ‘finans kapitalin’ bunalımından kaynaklandığı kimsenin meçhulü değil.
Zor ve meşakkatli fabrika üretimlerinden kurtulup; tesisleri, pis sanayi yatırımlarını, çevreyi kirleten unsurları, Uzak ve /veya Orta Doğu’ya kaydırıp, “işveren” ya da “patron” kavramını da Mr. Bilmemkim somutluğundan çıkarıp, sanal dünyalarda görünmez kılan 20. Yüzyıl icadı fay hatlarının çatladığına tanık oluyoruz.
Üretmeden, sadece hizmet sektörüne yatırım yaparak para üzerinden para kazanmanın faziletini ve akıllılığını anlatıp, gayri safi hasılalar içindeki sanayi üretimi paylarının giderek nasıl azaldığını, hizmet ve finans sektörlerinin onun yerini nasıl aldığını göstererek, bizim gibi ülkeleri aşağılayan zihniyetin iflasını gördükçe, her ne kadar ucu bize de dokunsa, timsah göz yaşı dökmediğimi, için için sevinmediğimi iddia edersem yalan söylemiş olurum…
“Küresel sermayenin dijitalleşen network”ü bile, bir “hayalet sermaye” (ghost capital) olmasına rağmen kendisini ebediyen gizleyemeyeceğini öngörememiş olmalı. Amerikalı ünlü ekonomist Joseph Stiglitz, 2009 yılının başlarında NPQ editörü Nathan Gardels’a şöyle diyordu:
“Berlin Duvarı’nın yıkılması komünizm açısından neyi ifade ediyorsa, Wall Street’in yıkılması da piyasa köktenciliği açısından onu ifade edecektir.”
***
Küresel finans kapitali ABD merkezli yöneten güçlerin akıllara durgunluk veren hikâyesini, olanca açıklığıyla aynı Amerika, üstelik bir de belgesel dalında Oscar ödülüyle onurlandırarak tüm dünyaya “olan bitenin aslı budur!” diye itiraf etmekten de geri durmadı. “Inside Job” adlı belgeselle krizde batan dev finans şirketlerinin ABD hükümetleriyle nasıl sarmaş dolaş, elele yürüdüklerini ve IMF’in uyarılarına kulaklarını kapatan Obama’nın da aynı kadrolarla yola devam etmekte beis görmediğini hayretler içersinde izleyenler, gezegenin yaşadığı bu şoku ABD katkısıyla atlatabileceğine inanmakta zorlanacaklardır.
***
İki sene önce, IMF yöneticisi olduğu dönemde NPQ’nun sorularını yanıtlamış olan Dominique Strauss-Kahn’ın, “komşunu süründür siyaseti” diyerek adlandırdığı tehlikeye işaret eden şu ifadelerini hatırlamakta yarar yok mudur?
“Özellikle finansal kesimde sinsi bir korumacılık tehlikesi var.”
“Komşunu süründür” siyaseti, Amerika’ya hayır getirmemiş ve malumunuz olduğu üzere Obama, köklü Amerikan demokrasisinden aldığı ilhamla rahip karşısındaki geleneksel “itirafçı ruh”larını da devreye sokarak “Biliyorum, Amerika’nın, karşı karşıya olduğumuz yıkımda büyük payı var” demiş ve tüm ulusların yazgılarının birbirine bağlı olduğunu söyleyerek bu büyük yıkıma karşı öncelikle G-20 desteği istemiş, talep ettiği işbirliğiyle “şimdi küresel eylem zamanıdır!” diye buyurmuştu.
***
Bir iddiaya göre, Obama, Amerika’nın bir türlü atlatamadığı şokta, kendi sorununun çözümünü, toplumun irfanı, inancı temelinde değil, finans kapitalin ortak ruhi şekillenmesi içinde aradığı için arzu ettiği halk desteğini ve başarıyı sağlayamamıştır.
Aynı görüşe göre, Çin’den başlayarak aralarında Türkiye’nin de bulunduğu, Rusya, Hindistan, Brezilya gibi, gezegen üzerinde kendi halklarının kültür ve değerlerinden güç alarak “ortak ruhi şekillenme” oluşturabilen ülkeler, finans kapitalin içine düştüğü açmazdan kendilerini korumayı da pekâlâ başaracaklar, bu yüzden nispeten daha az etkileneceklerdir.
İletişimci gözüyle baktığımızda ise, finans kapital cephesindeki muhtemel tahribattan korunmanın yolunun, toplumların özlerine, onları bir arada tutan kültür ve değerlerine dönmekten geçeceğinin altını çizebiliriz…
Zor ve meşakkatli fabrika üretimlerinden kurtulup; tesisleri, pis sanayi yatırımlarını, çevreyi kirleten unsurları, Uzak ve /veya Orta Doğu’ya kaydırıp, “işveren” ya da “patron” kavramını da Mr. Bilmemkim somutluğundan çıkarıp, sanal dünyalarda görünmez kılan 20. Yüzyıl icadı fay hatlarının çatladığına tanık oluyoruz.
Üretmeden, sadece hizmet sektörüne yatırım yaparak para üzerinden para kazanmanın faziletini ve akıllılığını anlatıp, gayri safi hasılalar içindeki sanayi üretimi paylarının giderek nasıl azaldığını, hizmet ve finans sektörlerinin onun yerini nasıl aldığını göstererek, bizim gibi ülkeleri aşağılayan zihniyetin iflasını gördükçe, her ne kadar ucu bize de dokunsa, timsah göz yaşı dökmediğimi, için için sevinmediğimi iddia edersem yalan söylemiş olurum…
“Küresel sermayenin dijitalleşen network”ü bile, bir “hayalet sermaye” (ghost capital) olmasına rağmen kendisini ebediyen gizleyemeyeceğini öngörememiş olmalı. Amerikalı ünlü ekonomist Joseph Stiglitz, 2009 yılının başlarında NPQ editörü Nathan Gardels’a şöyle diyordu:
“Berlin Duvarı’nın yıkılması komünizm açısından neyi ifade ediyorsa, Wall Street’in yıkılması da piyasa köktenciliği açısından onu ifade edecektir.”
***
Küresel finans kapitali ABD merkezli yöneten güçlerin akıllara durgunluk veren hikâyesini, olanca açıklığıyla aynı Amerika, üstelik bir de belgesel dalında Oscar ödülüyle onurlandırarak tüm dünyaya “olan bitenin aslı budur!” diye itiraf etmekten de geri durmadı. “Inside Job” adlı belgeselle krizde batan dev finans şirketlerinin ABD hükümetleriyle nasıl sarmaş dolaş, elele yürüdüklerini ve IMF’in uyarılarına kulaklarını kapatan Obama’nın da aynı kadrolarla yola devam etmekte beis görmediğini hayretler içersinde izleyenler, gezegenin yaşadığı bu şoku ABD katkısıyla atlatabileceğine inanmakta zorlanacaklardır.
***
İki sene önce, IMF yöneticisi olduğu dönemde NPQ’nun sorularını yanıtlamış olan Dominique Strauss-Kahn’ın, “komşunu süründür siyaseti” diyerek adlandırdığı tehlikeye işaret eden şu ifadelerini hatırlamakta yarar yok mudur?
“Özellikle finansal kesimde sinsi bir korumacılık tehlikesi var.”
“Komşunu süründür” siyaseti, Amerika’ya hayır getirmemiş ve malumunuz olduğu üzere Obama, köklü Amerikan demokrasisinden aldığı ilhamla rahip karşısındaki geleneksel “itirafçı ruh”larını da devreye sokarak “Biliyorum, Amerika’nın, karşı karşıya olduğumuz yıkımda büyük payı var” demiş ve tüm ulusların yazgılarının birbirine bağlı olduğunu söyleyerek bu büyük yıkıma karşı öncelikle G-20 desteği istemiş, talep ettiği işbirliğiyle “şimdi küresel eylem zamanıdır!” diye buyurmuştu.
***
Bir iddiaya göre, Obama, Amerika’nın bir türlü atlatamadığı şokta, kendi sorununun çözümünü, toplumun irfanı, inancı temelinde değil, finans kapitalin ortak ruhi şekillenmesi içinde aradığı için arzu ettiği halk desteğini ve başarıyı sağlayamamıştır.
Aynı görüşe göre, Çin’den başlayarak aralarında Türkiye’nin de bulunduğu, Rusya, Hindistan, Brezilya gibi, gezegen üzerinde kendi halklarının kültür ve değerlerinden güç alarak “ortak ruhi şekillenme” oluşturabilen ülkeler, finans kapitalin içine düştüğü açmazdan kendilerini korumayı da pekâlâ başaracaklar, bu yüzden nispeten daha az etkileneceklerdir.
İletişimci gözüyle baktığımızda ise, finans kapital cephesindeki muhtemel tahribattan korunmanın yolunun, toplumların özlerine, onları bir arada tutan kültür ve değerlerine dönmekten geçeceğinin altını çizebiliriz…