“Hâkimler ve avukatların durumu da çok önemli”
14 TEMMUZ 2010
16 Haziran günü yine burada yayınlanan yazımızda bir araştırmadan söz etmiştik… GFK Grubu tarafından 16 ülkede 15 bin 806 kişi ile görüşülerek yapılmış olan 'Meslek Gruplarına ve Kurumlara Güven Endeksi' araştırmasının sonuçları açıklanmıştı. Türkiye'de de aynı araştırma 16 ilde 1.300 kişi ile yüz yüze görüşülerek yapılmıştı... Sonuç şöyleydi: İlk 4: 1. Öğretmenler 2. İtfaiyeciler 3. Doktorlar 4. Postacılar. Son 4’e gelince: 17. Gazeteciler 18. Reklamcılar 19. Pazarlama uzmanları 20. Politikacılar.
Ben o günkü yazımda son 4’e dikkat çekmişti. Bize ‘SAP CIS Ukraine LLC, Programmer’ kimliği ile yazan okurumuz Salih Göncü şöyle demiş (kimlik ve koordinatlarını açıkça belirtmeyen okur mesajlarını dikkate almadığımızı bu vesile ile bir kez daha belirtelim):
“Yaşça sizden çok küçüğüm, ondan ötürü biraz ‘stok’ bir ifade olsa da, kullanırken zorlandım, kusurum varsa affola.
Meslek grupları ve kurumlar tablonuz şu anda Türkiye’deki en önemli sorunu gösteriyor bence. Siz her ne kadar en sondaki dört gruba dikkat çekmişseniz de, asıl önemli rakamlar 8. sıradaki hâkimler… 2009’da yüz üzerinden 83 almışlarken 2010’da 62’ye inmişler. Keza benzer şekilde 11. sıradaki avukatlar da 70’ten 48’a inmişler.
Bunun anlamı çok basit aslında. Şu anda Türkiye’de adalet sistemi tamamen çökmüş durumdadır ve halka hiçbir şekilde güven vermemektedir.
Devlet kurmamızın iki temel amacı vardır:
Dışarıdan birileri gelip bizi bağdan kovmasın diye kurarız ve ordu besleriz.
Kendi aramızdaki ihtilaflarda da adaletin yerine gelmesini sağlarız ve bunun için adalet dağıtan olarak hâkim, adaleti uygulayan olarak da polis besleriz. Gerisi teferruattır.
Buna da dikkat çekilmesi gereğini en azından okuma yazma bilen bir vatandaş olarak borç bilirim.”
Salih Bey’e teşekkürlerimizi sunuyor ve görüşlerini aynen aktarıyoruz.
Etstur'un ‘İnanılmaz İş Teklifi’…
Etstur Türkiye'de "İnanılmaz İş Teklifi" adı altında ilginç bir projeyi hayata geçirmiş. Öndeki amaç tabii ki pazarlama iletişimi; arkada ise ‘yüksek amaç’ duruyor: Tatil kültürünü geliştirmek!
Projede, seçilen bir çift 6 ay boyunca Türkiye ve dünyadaki farklı destinasyonları gezecek ve gezdikleri yerlerle ilgili her ayrıntıyı video kayıtları ve yazılarıyla internet ortamında ‘tatil severlerle’ paylaşacaklarmış. Çiftin tüm masrafları Etstur tarafından karşılanacak ve bunun yanı sıra aylık 5.000 TL de maaş alacaklarmış. İnsan Kaynakları ve ‘Eleman Bulma’ (kafa avcısı – head hunter) şirketi Adecco'nun eleme sisteminden geçilecek, sonra da jüri oylamasıyla şanslı çift belirlenecekmiş… Jüride Etstur yetkililerinin yanı sıra kimler bulunuyormuş peki? Seyahat denince Leyla Umar ve Zeynep Oral’la birlikte akla gelen en popüler gazeteci Ayşe Arman…
Yabancıların ‘Set-up’ dediği ‘iletişim düzeneği’ mükemmel doğrusu… Etstur, reklam ajansı Ogilvy’nin önerdiği formatı uygulamış… Son derece yalın ve heyecan verici… Önce gazetede ilan: “Tatil benim işim diyorsanız başvurun!”… 1.000’in üzerinde başvuru gelmiş…
Adecco bu rakamı değerlendirmelerle 40’a indirmiş. Etstur yetkilileri de 10 çifti üç yedekle birlikte finale bırakmış… Final jürisi adayların çektikleri tatil videoları ve mülakatlar üzerinden nihai kararı vermiş. Pınar Demiral ve Miguel Martins çifti ipi göğüslemiş… Dün Mısır’a doğru yola çıkan çift, daha önce Mikonos ve Kıbrıs’a gitmiş… 6 ay içinde diledikleri kadar yer dolaşacaklarmış. Yalnız gidilecek mekânların %50’sinin Türkiye’den diğer yarısının da ülke dışından seçilme koşulu varmış…
Çift çektikleri videoları ve gittikleri yerlerdeki ‘önerilerini’ “istebenimtatilim.com” adresindeki siteye koyuyor bir sonraki destinasyon ile fikirlerini izleyicilere soruyorlarmış. Bir tatil hediyesi de çiftin gideceği yeri önerenler arasından kurada kazananlara veriliyormuş…
Olayı uzun uzun yazmamın nedeni PR’ın ve pazarlama iletişiminin nerelere kadar uzandığını göstermek için. “Biz öyle duralım, işimizi doğru dürüst yapalım, PR ajansı bizim basın bültenini yollasın; ilişkilerini ‘kullansın’; medya da bizi haber yapsın. Küçük haber yaparlarsa ya da istediğimiz kadar haberimiz çıkmazsa bozulalım, medyada haberimiz ne kadar çok çıkarsa o kadar çok satış yaparız gibi saçma sapan bir görüşümüz olsa da mühim değil, medyada daha etkili olacak yeni bir ajans bulmak için konkur yapalım. Hem ajansa ödeyeceğimiz parayı düşürürüz hem de para ödemeden yeni fikirler ediniriz…” şeklindeki yaygın anlayışın üzerine çıkıp rekabetçi avantaj nasıl sağlanır ve nasıl reklam ajansı, PR ajansı birbirini yemeden ortak hedef için adam gibi birlikte çalışır ona örnek olması adına sözünü ettim… Bir de tabii “istebenimtatilim.com” çok eğlenceli bir sayfa, yolunuz düşerse bir uğrayın diye tavsiye etmek adına…
Ben o günkü yazımda son 4’e dikkat çekmişti. Bize ‘SAP CIS Ukraine LLC, Programmer’ kimliği ile yazan okurumuz Salih Göncü şöyle demiş (kimlik ve koordinatlarını açıkça belirtmeyen okur mesajlarını dikkate almadığımızı bu vesile ile bir kez daha belirtelim):
“Yaşça sizden çok küçüğüm, ondan ötürü biraz ‘stok’ bir ifade olsa da, kullanırken zorlandım, kusurum varsa affola.
Meslek grupları ve kurumlar tablonuz şu anda Türkiye’deki en önemli sorunu gösteriyor bence. Siz her ne kadar en sondaki dört gruba dikkat çekmişseniz de, asıl önemli rakamlar 8. sıradaki hâkimler… 2009’da yüz üzerinden 83 almışlarken 2010’da 62’ye inmişler. Keza benzer şekilde 11. sıradaki avukatlar da 70’ten 48’a inmişler.
Bunun anlamı çok basit aslında. Şu anda Türkiye’de adalet sistemi tamamen çökmüş durumdadır ve halka hiçbir şekilde güven vermemektedir.
Devlet kurmamızın iki temel amacı vardır:
Dışarıdan birileri gelip bizi bağdan kovmasın diye kurarız ve ordu besleriz.
Kendi aramızdaki ihtilaflarda da adaletin yerine gelmesini sağlarız ve bunun için adalet dağıtan olarak hâkim, adaleti uygulayan olarak da polis besleriz. Gerisi teferruattır.
Buna da dikkat çekilmesi gereğini en azından okuma yazma bilen bir vatandaş olarak borç bilirim.”
Salih Bey’e teşekkürlerimizi sunuyor ve görüşlerini aynen aktarıyoruz.
Etstur'un ‘İnanılmaz İş Teklifi’…
Etstur Türkiye'de "İnanılmaz İş Teklifi" adı altında ilginç bir projeyi hayata geçirmiş. Öndeki amaç tabii ki pazarlama iletişimi; arkada ise ‘yüksek amaç’ duruyor: Tatil kültürünü geliştirmek!
Projede, seçilen bir çift 6 ay boyunca Türkiye ve dünyadaki farklı destinasyonları gezecek ve gezdikleri yerlerle ilgili her ayrıntıyı video kayıtları ve yazılarıyla internet ortamında ‘tatil severlerle’ paylaşacaklarmış. Çiftin tüm masrafları Etstur tarafından karşılanacak ve bunun yanı sıra aylık 5.000 TL de maaş alacaklarmış. İnsan Kaynakları ve ‘Eleman Bulma’ (kafa avcısı – head hunter) şirketi Adecco'nun eleme sisteminden geçilecek, sonra da jüri oylamasıyla şanslı çift belirlenecekmiş… Jüride Etstur yetkililerinin yanı sıra kimler bulunuyormuş peki? Seyahat denince Leyla Umar ve Zeynep Oral’la birlikte akla gelen en popüler gazeteci Ayşe Arman…
Yabancıların ‘Set-up’ dediği ‘iletişim düzeneği’ mükemmel doğrusu… Etstur, reklam ajansı Ogilvy’nin önerdiği formatı uygulamış… Son derece yalın ve heyecan verici… Önce gazetede ilan: “Tatil benim işim diyorsanız başvurun!”… 1.000’in üzerinde başvuru gelmiş…
Adecco bu rakamı değerlendirmelerle 40’a indirmiş. Etstur yetkilileri de 10 çifti üç yedekle birlikte finale bırakmış… Final jürisi adayların çektikleri tatil videoları ve mülakatlar üzerinden nihai kararı vermiş. Pınar Demiral ve Miguel Martins çifti ipi göğüslemiş… Dün Mısır’a doğru yola çıkan çift, daha önce Mikonos ve Kıbrıs’a gitmiş… 6 ay içinde diledikleri kadar yer dolaşacaklarmış. Yalnız gidilecek mekânların %50’sinin Türkiye’den diğer yarısının da ülke dışından seçilme koşulu varmış…
Çift çektikleri videoları ve gittikleri yerlerdeki ‘önerilerini’ “istebenimtatilim.com” adresindeki siteye koyuyor bir sonraki destinasyon ile fikirlerini izleyicilere soruyorlarmış. Bir tatil hediyesi de çiftin gideceği yeri önerenler arasından kurada kazananlara veriliyormuş…
Olayı uzun uzun yazmamın nedeni PR’ın ve pazarlama iletişiminin nerelere kadar uzandığını göstermek için. “Biz öyle duralım, işimizi doğru dürüst yapalım, PR ajansı bizim basın bültenini yollasın; ilişkilerini ‘kullansın’; medya da bizi haber yapsın. Küçük haber yaparlarsa ya da istediğimiz kadar haberimiz çıkmazsa bozulalım, medyada haberimiz ne kadar çok çıkarsa o kadar çok satış yaparız gibi saçma sapan bir görüşümüz olsa da mühim değil, medyada daha etkili olacak yeni bir ajans bulmak için konkur yapalım. Hem ajansa ödeyeceğimiz parayı düşürürüz hem de para ödemeden yeni fikirler ediniriz…” şeklindeki yaygın anlayışın üzerine çıkıp rekabetçi avantaj nasıl sağlanır ve nasıl reklam ajansı, PR ajansı birbirini yemeden ortak hedef için adam gibi birlikte çalışır ona örnek olması adına sözünü ettim… Bir de tabii “istebenimtatilim.com” çok eğlenceli bir sayfa, yolunuz düşerse bir uğrayın diye tavsiye etmek adına…