“O gün o iş olur idi”
13 mayıs 2021 - Yeni Şafak
Başlıktaki laf, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan Bey’e ait. Aşağı yukarı “Halamın bıyıkları olsa amcam olurdu” anlamına geliyor… Halk arasında “Belediye TV’si” diye anılan Halk TV’ye konuk olduğunda ettiği sözlerle tarihe geçen Genel Başkan Babacan ne yapmış peki?
2018 yılı Nisan ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Abdullah Gül’ü ‘çatı aday’ olarak desteklediğini, bunun için CHP, İYİ Parti ve HDP ile masaya oturduğunu söylemiş. Şöyle demiş (Okurlarımız için konuşmadan bölümleri bir araya getirdik):
“2018’de bir ortak adaylık teşebbüsü vardı ve ülke tam 5 yıl kaybetti. Bakın 5 yıl. Çok detayına girmeyelim… Görünür değildim ama tam göbeğindeydim… Muhalefetin ancak ortak bir aday çıkarttığında başarılı olması söz konusuydu. Olmadı çünkü o günkü ortak aday formülü son günlere kadar gidebildi…
Teklif muhalefet liderlerinden geldi…
Teklifin geldiği ortamda ben de vardım…
Şöyle bir şart vardı: Hep beraber bir ortak duruş olursa bu iş olur. Yoksa bir-iki partinin destek verip diğer partilerin destek vermemesi ortak aday değil, başka bir model. ‘Ortak aday olursanız biz sizi destekleyeceğiz’ diyenler son güne kadar sözlerinin arkasında dursaydı, o gün o iş olur idi.”
Babacan o tarihte AK Parti milletvekili. Partisinin dâhil olduğu Cumhur İttifakı’nın kendisinin imzasıyla tasdik ettiği adayı da Recep Tayyip Erdoğan…
Babacan, AK Parti’den istifa kararını yerel seçimlerden bir iki hafta sonra verdiğini söylüyor. Resmen istifası da Temmuz 2019 imiş…
Yani 2018’in o günlerinde sabah gidip AK Parti’de iktidar politikaları için ter dökerken (!) öğleden sonra Millet İttifakı’nın gizli toplantılarında AK Parti’yi ve Sayın Erdoğan’ı devirecek planların “tam göbeğinde” yer alıyormuş…
İntiharın üç türlüsü vardır: Bireysel, toplumsal, ekonomik…
Ekonomik intihar en kolay anlaşılanı. Şuursuzca gelirinizin ötesinde harcama yapar, EBİTDA (FAVÖK- Faiz Amortisman Vergi Öncesi Kâr) negatif vermesine rağmen gider kalemlerini biteviye artırırsınız…
Bireysel intihar ise kapalı bir kutu gibidir. En büyük günahlardan biri, ruh bilimcilerin de deva bulmakta zorlandıkları bitmeyen dertleridir…
Sosyal intihar ise bizim Algılama Yönetimi kitabında “Kendi krizine neden olmamalısın” başlığı altında ifade ettiğimiz bir tür ‘kendi ayağına sıkma’ durumuna karşılık gelir…
Sayın Babacan da sık sık yaptığı gibi bu sefer de ‘sıkmış’… Ancak bu kez öyle tek kurşunla geçmemiş, eni konu ‘taramış’…
İnsan haysiyetinin en aşağılık durumlarına işaret eden bu ikilemden, yani sabah Cumhur İttifakı, öğleden sonra Millet İttifakı mesaisinden sonra Babacan toplumsal zeminde tekrar ayağa kalkabilir; kendisine tekrar güvenilmesini sağlayabilir mi?
Zor!
“İtibar, telgraf tellerine konmuş kuşlar gibidir” derler… Elinizi çırpmanızla hepsi birden havalanıp gidiverirler… Sonra onları tekrar alıp eski yerlerine koymak ne kadar zorsa, o kadar zor işte…
***
Hayatımdaki her bayramı ayrı bir özelliği ile hatırlarım.
Halamlar Kilis’ten kalkıp gelirlerdi mesela ya da amcamlar Maraş’tan… Kuzenlerle coşup dururduk… Ya da bizim çıktığımız seyahatler, yaptığımız ziyaretler… Bu bayramı da bir yandan çevrim içi buluşmaları ve kutlamaları, öte yandan Kudüs haklına reva görülen mezalim ile hatırlayacağım. Hiç unutmayacağımıza eminim. Unutmamalıyız da…
Mübarek Ramazan Bayramınızı en içten duygu ve temennilerimle kutluyorum.
2018 yılı Nisan ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Abdullah Gül’ü ‘çatı aday’ olarak desteklediğini, bunun için CHP, İYİ Parti ve HDP ile masaya oturduğunu söylemiş. Şöyle demiş (Okurlarımız için konuşmadan bölümleri bir araya getirdik):
“2018’de bir ortak adaylık teşebbüsü vardı ve ülke tam 5 yıl kaybetti. Bakın 5 yıl. Çok detayına girmeyelim… Görünür değildim ama tam göbeğindeydim… Muhalefetin ancak ortak bir aday çıkarttığında başarılı olması söz konusuydu. Olmadı çünkü o günkü ortak aday formülü son günlere kadar gidebildi…
Teklif muhalefet liderlerinden geldi…
Teklifin geldiği ortamda ben de vardım…
Şöyle bir şart vardı: Hep beraber bir ortak duruş olursa bu iş olur. Yoksa bir-iki partinin destek verip diğer partilerin destek vermemesi ortak aday değil, başka bir model. ‘Ortak aday olursanız biz sizi destekleyeceğiz’ diyenler son güne kadar sözlerinin arkasında dursaydı, o gün o iş olur idi.”
Babacan o tarihte AK Parti milletvekili. Partisinin dâhil olduğu Cumhur İttifakı’nın kendisinin imzasıyla tasdik ettiği adayı da Recep Tayyip Erdoğan…
Babacan, AK Parti’den istifa kararını yerel seçimlerden bir iki hafta sonra verdiğini söylüyor. Resmen istifası da Temmuz 2019 imiş…
Yani 2018’in o günlerinde sabah gidip AK Parti’de iktidar politikaları için ter dökerken (!) öğleden sonra Millet İttifakı’nın gizli toplantılarında AK Parti’yi ve Sayın Erdoğan’ı devirecek planların “tam göbeğinde” yer alıyormuş…
İntiharın üç türlüsü vardır: Bireysel, toplumsal, ekonomik…
Ekonomik intihar en kolay anlaşılanı. Şuursuzca gelirinizin ötesinde harcama yapar, EBİTDA (FAVÖK- Faiz Amortisman Vergi Öncesi Kâr) negatif vermesine rağmen gider kalemlerini biteviye artırırsınız…
Bireysel intihar ise kapalı bir kutu gibidir. En büyük günahlardan biri, ruh bilimcilerin de deva bulmakta zorlandıkları bitmeyen dertleridir…
Sosyal intihar ise bizim Algılama Yönetimi kitabında “Kendi krizine neden olmamalısın” başlığı altında ifade ettiğimiz bir tür ‘kendi ayağına sıkma’ durumuna karşılık gelir…
Sayın Babacan da sık sık yaptığı gibi bu sefer de ‘sıkmış’… Ancak bu kez öyle tek kurşunla geçmemiş, eni konu ‘taramış’…
İnsan haysiyetinin en aşağılık durumlarına işaret eden bu ikilemden, yani sabah Cumhur İttifakı, öğleden sonra Millet İttifakı mesaisinden sonra Babacan toplumsal zeminde tekrar ayağa kalkabilir; kendisine tekrar güvenilmesini sağlayabilir mi?
Zor!
“İtibar, telgraf tellerine konmuş kuşlar gibidir” derler… Elinizi çırpmanızla hepsi birden havalanıp gidiverirler… Sonra onları tekrar alıp eski yerlerine koymak ne kadar zorsa, o kadar zor işte…
***
Hayatımdaki her bayramı ayrı bir özelliği ile hatırlarım.
Halamlar Kilis’ten kalkıp gelirlerdi mesela ya da amcamlar Maraş’tan… Kuzenlerle coşup dururduk… Ya da bizim çıktığımız seyahatler, yaptığımız ziyaretler… Bu bayramı da bir yandan çevrim içi buluşmaları ve kutlamaları, öte yandan Kudüs haklına reva görülen mezalim ile hatırlayacağım. Hiç unutmayacağımıza eminim. Unutmamalıyız da…
Mübarek Ramazan Bayramınızı en içten duygu ve temennilerimle kutluyorum.