“Pis bir gerçek…”
26 Nisan salı - Yeni Şafak
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun hafta sonu yaptığı ziyaret çok konuşuldu…
Aslında PR çalışmasının şablonu belli ve doğruydu … Kılıçdaroğlu’nun faturasını ödemeyerek başlattığı ve elektriğinin kesilmesiyle devam eden eylemin bilinirliğini yaymak ve destek sağlamak… Diğer bir deyişle ‘tanınma’ ve ‘beğeni’yi artırmak…
Bunun için de elektriği kesik bir vatandaşın evine gitti… Ev sahibi hanımefendinin iddiası, elektriğinin 4 aydır kesik olduğuydu. Zaten Genel Başkanı da mumla karşılamıştı…
Bu, “Pis bir gerçek güzelim teoriyi mahvetti” denilen durumlardan biri olmasaydı, “Her şey çok güzel” denilebilirdi.
O pis gerçeği Keçiören Kaymakamlığı açıkladı: Evin elektriği 4 aydır kesik değilmiş… Borcu nedeniyle 31 Mart’ta kesilmiş, ödeme yapılınca da 5 gün sonra 5 Nisan’da açılmış… Yani Genel Başkan’ın ziyaretinden 18 gün kadar önce…
Bir gazeteci dün TV’de “Ev sahibi hanım ‘elektriğimin açıldığının farkında değilim’ diyor. Ben ona inanmayı tercih ediyorum” gibi tuhaf şeyler söyledi…
Neredeyse hayatın tamamını etkileyen bir kesinti olacak. Sonra borcunu ödeyeceksin, aradan 18 gün geçecek, CHP Genel Başkanı evine gelecek ama açıldığını fark etmeyeceksin… Olacak iş midir?..
Her fırsatta devletin resmi makamlarına, kurumlarına inanmadığını söyleyecek, TÜİK’i, Bakanlıkları ve Bakanları, en sonunda da Keçiören Kaymakamlığı’nı yalancılıkla suçlayacaksın ama bir tek tanımadığın, ödemesi, kesintisi vs. kayıt altındaki kişinin beyanına inanacaksın... Öyle mi?..
Peki biz sizin samimiyetinize inanmakta zorlanırsak çok mu ayıp olur?.. Sanmam…
Aynı gazeteci başka bir şey daha söyledi: “Kılıçdaroğlu’nun iletişimi konusunda beceriksizlik söz konusu. Ziyaretten önce ilgili belgeler hazır edilemez miydi?!”
Bu kez kendisine katılıyoruz. Bu, Kılıçdaroğlu’nun ilk yanılgısı değil… Elinde salladığı belgelerden, ettiği sözlerden dolayı defalarca yalancı durumuna düştü… Ana muhalefet liderinin bu denli zaaf içinde gösterilmesi yakışık alır bir durum değil… Üstlendiği sorumluluk gereği Cumhurbaşkanlığı konusunda ‘olağan aday’ sayılan bir siyasi parti liderinin bu durumlara düşürülmemesi gerekirdi…
Gözümüze takılanlar…
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun hafta sonu yaptığı ziyaret çok konuşuldu…
Aslında PR çalışmasının şablonu belli ve doğruydu … Kılıçdaroğlu’nun faturasını ödemeyerek başlattığı ve elektriğinin kesilmesiyle devam eden eylemin bilinirliğini yaymak ve destek sağlamak… Diğer bir deyişle ‘tanınma’ ve ‘beğeni’yi artırmak…
Bunun için de elektriği kesik bir vatandaşın evine gitti… Ev sahibi hanımefendinin iddiası, elektriğinin 4 aydır kesik olduğuydu. Zaten Genel Başkanı da mumla karşılamıştı…
Bu, “Pis bir gerçek güzelim teoriyi mahvetti” denilen durumlardan biri olmasaydı, “Her şey çok güzel” denilebilirdi.
O pis gerçeği Keçiören Kaymakamlığı açıkladı: Evin elektriği 4 aydır kesik değilmiş… Borcu nedeniyle 31 Mart’ta kesilmiş, ödeme yapılınca da 5 gün sonra 5 Nisan’da açılmış… Yani Genel Başkan’ın ziyaretinden 18 gün kadar önce…
Bir gazeteci dün TV’de “Ev sahibi hanım ‘elektriğimin açıldığının farkında değilim’ diyor. Ben ona inanmayı tercih ediyorum” gibi tuhaf şeyler söyledi…
Neredeyse hayatın tamamını etkileyen bir kesinti olacak. Sonra borcunu ödeyeceksin, aradan 18 gün geçecek, CHP Genel Başkanı evine gelecek ama açıldığını fark etmeyeceksin… Olacak iş midir?..
Her fırsatta devletin resmi makamlarına, kurumlarına inanmadığını söyleyecek, TÜİK’i, Bakanlıkları ve Bakanları, en sonunda da Keçiören Kaymakamlığı’nı yalancılıkla suçlayacaksın ama bir tek tanımadığın, ödemesi, kesintisi vs. kayıt altındaki kişinin beyanına inanacaksın... Öyle mi?..
Peki biz sizin samimiyetinize inanmakta zorlanırsak çok mu ayıp olur?.. Sanmam…
Aynı gazeteci başka bir şey daha söyledi: “Kılıçdaroğlu’nun iletişimi konusunda beceriksizlik söz konusu. Ziyaretten önce ilgili belgeler hazır edilemez miydi?!”
Bu kez kendisine katılıyoruz. Bu, Kılıçdaroğlu’nun ilk yanılgısı değil… Elinde salladığı belgelerden, ettiği sözlerden dolayı defalarca yalancı durumuna düştü… Ana muhalefet liderinin bu denli zaaf içinde gösterilmesi yakışık alır bir durum değil… Üstlendiği sorumluluk gereği Cumhurbaşkanlığı konusunda ‘olağan aday’ sayılan bir siyasi parti liderinin bu durumlara düşürülmemesi gerekirdi…
Gözümüze takılanlar…
- Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Ali Taha Koç, NFT’nin (Non-fungabile token) Türkçe karşılığının "Nitelikli Fikri Tapu" olduğunu açıklamış. Ancak birden patlayan her türden fenomene karşı biraz mesafeli durmakta yarar var… İlginçlik, popüler kültürün temel ögesidir ve bilindiği üzere ‘şeytanla iş birliği’ yapmadan popüler olmak hiç de kolay değildir…
- Türkiye Sigorta, 2021 yılı faaliyet raporunu Anadolu Ateşi iş birliğiyle ve “Biz Türkiyeyiz” temalı proje ile duyurmuş. Türkiye Sigorta’nın kurumsal performansını, ülkemizin eşsiz kültürünü ve Anadolu’nun ruhunu yansıtan halk oyunlarıyla yedi bölgemizde sahne alarak anlatmışlar. Bilindiği gibi Ziraat Bankası, Halkbank, Vakıfbank’ın hayat, emeklilik ve sigorta şirketleri 2020 yılında Türkiye Sigorta ile Türkiye Hayat Emeklilik olarak aynı çatı altında buluşturuldu. Bu dev birleşme sonucunda bir “Türkiye markası” doğmuştu. (Hilal Uluçeçen, Bersay)
- 1986’dan beri Türkiye pazarındaki Yumoş, bir yıl kadar önce ‘etkili’ bir lansman çalışması yapmış; ilk kez çıkardığı deterjana ‘bilinirlik’ kazandırmak için Nişantaşı’ndaki bir apartmanın dış cephesini markanın sembolü olan rengârenk ayıcıklarla süslemişti… Şimdi benzerini İstanbul’un ‘marka’ projelerinden olan Galataport İstanbul’da “Yumoş Ayılı Sokak” adıyla yapıyormuş. Aynı sektörde de olsa yeni ürünle kendini kanıtlayabilmek kolay olmayan bir iletişim görevidir. O nedenle ‘bilinirlik’ çalışmalarına istikrarla devam etmeleri önemli. En ideali de bundan sonra ‘tüketicinin tavsiye ettiği’ bir ürüne dönüşebilmek. (Züleyha Keskin Kaymakçı, Sobraz)
- Bilyoner, DORinsight araştırma şirketiyle iş birliği yapmış. Bin 200 kişiyle görüşerek Türkiye’nin taraftar haritasını çıkarmış. Buna göre, Türkiye Süper Ligi’nde ‘en beğenilen’ futbol takımı Galatasaray, ‘en çok sempati duyulan’ ise Beşiktaş olmuş. İletişim alanında ‘konu yönetimi’ni doğru yapabilmek, krizlere karşı ‘ısı kalkanı’ oluşturmanın yanı sıra sektörün ‘racon kesen’, diğer bir deyişle itibarlı markası olmaya da katkı sağlar. (Gürkan Aydemir, Faselis)
- Esas Holding çatısı altındaki Esas Sosyal, ‘gençlik ve istihdam’ alanında sosyal yatırım programları düzenliyor. Şimdi de “Mülakat Odası/Gençlere Fırsat” adlı podcast serisine sponsor olarak gençlerin istihdamında fırsat eşitliğine yönelik kamuoyu farkındalığı oluşturmayı amaçlıyorlarmış. Biz, iletişim terminolojisinde ‘varoluş nedeni’ diyoruz ama “özü ile sözü bir olmak” gibi de açıklanabilir. Markanın sözünün (faaliyetlerinin) özüne, yani varoluşuna uygun olması itibarın güçlendirilmesi açısından son derece önemlidir. (Dalım Ayyüce Kaplan, ARPR)