“Sizin hayırlınız, kadınlarına hayırlı olandır”
02 Temmuz 2020 - Yeni Şafak
Peygamber efendimizin bu hadisi şerifini, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın eşi Sayın Esra Albayrak’a yapılan hakaretleri görünce tekrar hatırladık… Hem kadınlara ‘iyi davranmayan hayırsızlar’ hem de ‘iyi davranan hayırlılar’ yönüyle…
Sosyal medya üzerinden kadınları, asla olmaması gereken ifadelerle hedef alan, hakir gören, hakaretler savuran ve bazen de insan eylemlerinin en aşağılığı olan tecavüzle tehdit eden bu kuduz it sürüsünün cezasız kalmaması gerekiyor…
Hukuken alacakları ceza bir yana toplumsal zeminde kınanmaları, dışlanmaları çok mühim… Ta ki benzer bir davranışın yapılabileceğini, sözün edilebileceğini düşünen son kişinin de bunu aklına dahi getirmemesinin sağlandığı güne dek…
Kadınlara yönelik bu davranışları ve tutumları kimse siyasetle, rekabetle açıklamaya da kalkmasın… Sapla samanı ayıramayan, hakaretin arkasına sığınıp kendisini en adi mahluktan daha zavallı duruma düşürenlerin hareketlerini hiçbir şey açıklayamaz… O nedenle, Peygamber efendimizin de buyurduğu gibi, bu “hayırsızlardan” toplumumuzu temizlemeliyiz…
Esra Hanım’a yapılan çirkin saldırının bir benzeri, kısa süre önce Başak Demirtaş’a da yönelmişti…
Esra hanımın ve Başak hanımın uğradıkları hakaret karşısında susmayan ve birlik olan, destek mesajları, kınama açıklamaları gönderen “hayırlılar” da var… Bu kişileri tek tek saymaktan ziyade, kıvançla söylemek isteriz ki bunlar ‘herkes’tir. Nadiren karşılaştığımız bir durum oldu ve o partili - bu partili ayrımı yapmadan, toplumun her kesiminden bu iki vahim olaya da tepkiler geldi…
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün mesajı hatırlardadır: “Başak Demirtaş'a yönelik çirkin paylaşımı kınıyor, bu ahlaksız ve tahkir edici eylemi en ağır şekilde lanetliyorum. Bir insanın onuru, iffet ve haysiyeti her şeyin üzerindedir. Hukuk, bu terbiyesiz ve provokatif sözlere karşı gereğini yapacaktır."
Kadınlara yönelik hakaretten cinayete kadar her türlü şiddetin yaşandığı bir dünyada, durumu yalnızca yasal değişikliklerle düzeltmek, olması gereken hâle getirmek kolay değil… İhtiyacımız olan bu konuda da millî irademizi ortaya koymamız ve birlik olmamızdır… İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, konuyla ilgili, “Söz; çocuklara böyle kirli bir dünya bırakmayacağız” dedi. Son iki olay karşısında birlik olmuş bir Türkiye gözünce bizim de geleceğe dair umutlarımızı artıyor…
Keşke hep böyle olsa… Ülkemizin, toplumumuzun, insanlarımızın ve onların geleceklerine dair ‘iyi’ olan ne varsa birlik olabilsek… Keşke, insanları aşağılamanın, onlara sütre gerisinden ve anonimite arkasına saklanarak alçakça saldırıların, kara propagandanın, manipülasyonun, sapıklıkların odağı hâline gelmiş sosyal medya ortamına çeki düzen verilmesi konusunda millî mutabakat sağlayabilsek…
Mesela ekonomi iyiye giderken, yalan-dolan spekülasyonlar ortaya sürmesek de hep birlikte duruma sahip çıksak…
Ülkemizin millî bağımsızlığını daha da güçlendirecek gelişmeler olduğunda yerin dibine batırmaya çalışmasak da desteklesek…
Türkiye’nin yeraltı hazinelerini çıkarmak için verdiği uğraşlar karşısında keşke yabancı ülkelerin engelleme faaliyetlerinin yanında değil de millî çıkarlarımızın yanında olsak…
Üçüncü Köprü, İstanbul Havalimanı, Osmangazi Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli, İzmir Otobanı, Kanal İstanbul gibi dev projeler yapıldığında, keşke bunların istihdama ve ekonomiye olan faydalarını, ülkemizin ‘lider’ konumuna verdiği katkıları hep birlikte alkışlasak…
Keşke her konuda hepimiz, ülkemizin çıkarlarını, insanlarımızın refahını ön plana koyabilsek… Keşke…
Sosyal medya üzerinden kadınları, asla olmaması gereken ifadelerle hedef alan, hakir gören, hakaretler savuran ve bazen de insan eylemlerinin en aşağılığı olan tecavüzle tehdit eden bu kuduz it sürüsünün cezasız kalmaması gerekiyor…
Hukuken alacakları ceza bir yana toplumsal zeminde kınanmaları, dışlanmaları çok mühim… Ta ki benzer bir davranışın yapılabileceğini, sözün edilebileceğini düşünen son kişinin de bunu aklına dahi getirmemesinin sağlandığı güne dek…
Kadınlara yönelik bu davranışları ve tutumları kimse siyasetle, rekabetle açıklamaya da kalkmasın… Sapla samanı ayıramayan, hakaretin arkasına sığınıp kendisini en adi mahluktan daha zavallı duruma düşürenlerin hareketlerini hiçbir şey açıklayamaz… O nedenle, Peygamber efendimizin de buyurduğu gibi, bu “hayırsızlardan” toplumumuzu temizlemeliyiz…
Esra Hanım’a yapılan çirkin saldırının bir benzeri, kısa süre önce Başak Demirtaş’a da yönelmişti…
Esra hanımın ve Başak hanımın uğradıkları hakaret karşısında susmayan ve birlik olan, destek mesajları, kınama açıklamaları gönderen “hayırlılar” da var… Bu kişileri tek tek saymaktan ziyade, kıvançla söylemek isteriz ki bunlar ‘herkes’tir. Nadiren karşılaştığımız bir durum oldu ve o partili - bu partili ayrımı yapmadan, toplumun her kesiminden bu iki vahim olaya da tepkiler geldi…
Adalet Bakanı Abdülhamit Gül’ün mesajı hatırlardadır: “Başak Demirtaş'a yönelik çirkin paylaşımı kınıyor, bu ahlaksız ve tahkir edici eylemi en ağır şekilde lanetliyorum. Bir insanın onuru, iffet ve haysiyeti her şeyin üzerindedir. Hukuk, bu terbiyesiz ve provokatif sözlere karşı gereğini yapacaktır."
Kadınlara yönelik hakaretten cinayete kadar her türlü şiddetin yaşandığı bir dünyada, durumu yalnızca yasal değişikliklerle düzeltmek, olması gereken hâle getirmek kolay değil… İhtiyacımız olan bu konuda da millî irademizi ortaya koymamız ve birlik olmamızdır… İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, konuyla ilgili, “Söz; çocuklara böyle kirli bir dünya bırakmayacağız” dedi. Son iki olay karşısında birlik olmuş bir Türkiye gözünce bizim de geleceğe dair umutlarımızı artıyor…
Keşke hep böyle olsa… Ülkemizin, toplumumuzun, insanlarımızın ve onların geleceklerine dair ‘iyi’ olan ne varsa birlik olabilsek… Keşke, insanları aşağılamanın, onlara sütre gerisinden ve anonimite arkasına saklanarak alçakça saldırıların, kara propagandanın, manipülasyonun, sapıklıkların odağı hâline gelmiş sosyal medya ortamına çeki düzen verilmesi konusunda millî mutabakat sağlayabilsek…
Mesela ekonomi iyiye giderken, yalan-dolan spekülasyonlar ortaya sürmesek de hep birlikte duruma sahip çıksak…
Ülkemizin millî bağımsızlığını daha da güçlendirecek gelişmeler olduğunda yerin dibine batırmaya çalışmasak da desteklesek…
Türkiye’nin yeraltı hazinelerini çıkarmak için verdiği uğraşlar karşısında keşke yabancı ülkelerin engelleme faaliyetlerinin yanında değil de millî çıkarlarımızın yanında olsak…
Üçüncü Köprü, İstanbul Havalimanı, Osmangazi Köprüsü, Marmaray, Avrasya Tüneli, İzmir Otobanı, Kanal İstanbul gibi dev projeler yapıldığında, keşke bunların istihdama ve ekonomiye olan faydalarını, ülkemizin ‘lider’ konumuna verdiği katkıları hep birlikte alkışlasak…
Keşke her konuda hepimiz, ülkemizin çıkarlarını, insanlarımızın refahını ön plana koyabilsek… Keşke…