“Türkiye’nin Öyküsü, Bugün Tüm Dünyanın Öyküsüdür”
18 eYLÜL 2011
NPQ dergisinin editörü Nathan Gardels, bu tespiti 2002 yılında yapmış. Kendisi, rahmetli Halit Refiğ’in deyişiyle ‘Vicdan sahibi Amerikalı entelektüellerden biri’dir. Bu yorumu ne vesile ile yapmış?..
Çünkü aynı yılın Eylül ayında yayımlanması için hazırladığımız “Türkiye Dünyanın Neresinde?” temalı NPQ Türkiye dergisi için editörümüz Ülkü Karaosmanoğlu, kendisinden bir makale istemiş. Bakın, Nathan Gardels, Türkiye’nin 21. Yüzyıldaki yazgısını öngörmeye cüret edecek kadar iddialı yazısında 9 yıl önce neler demiş?
“Türkiye’nin uygarlıkların buluşma noktası, Doğu ile Batı arasında bir köprü olduğuna ilişkin eskiden beri dile getirilen bir klişe vardır. Ama tarihsel olayların klişelerdeki doğruları destekledikleri görülmüştür: 11 Eylül 2001 tarihiyle birlikte Türkiye, dünyanın en önemli kültür devletlerinden biri durumuna geldi.
Türkiye’nin 21. yy’daki yazgısı, hem Samuel Huntington’ın ‘uygarlıklar çatışması’ tezini haksız çıkarmak, hem de Usame bin Ladin’in cihad çağrısını boşa çıkarmaktır. Müslüman bir kültüre sahip, aynı zamanda da kendine sağlam bir demokrasi kurma çabası içindeki bu zinde, laik devlet, tüm dünyaya örnek oluşturmaktadır. Başarılı olması halinde, Müslümanlar’ın da modernleşeceği kanıtlanacaktır; bunun yanında, nüfusunun çoğunluğunu Müslümanlar’ın oluşturduğu bir devletin de Avrupalı olabileceği kanıtlanacaktır.
... İslâm’ın, bir uygarlık olarak tarihteki yükselişinin tersine bir yenileşme hattı izleyecek olması tarihin bir ironisidir. Modernleşme doğudan; Asya ve Türkiye’den gelecek, sonunda peygamberin yurduna, Arabistan’a yayılacaktır.
Uygarlıklar arasında bir gerilimin hüküm sürdüğü bu çağda, imparatorluk çağında olduğu gibi jeopolitik hesaplarla büyük oyunlar oynamıyoruz. Gelenek ile modernlik arasında, Doğu ile Batı arasında, dönüşmekte olan İslâm ile postmodern tüketim demokrasisi arasında bir büyük denge ve hatta belki de bir büyük sentez oluşturmaya çabalıyoruz.
Bu yeni takımyıldızında Türkiye’nin rolü çok önemli olacaktır; çünkü zaten 1923’ten bu yana oluşturduğu yeni kimlikle birlikte Türkiye öbür ülkelerin de yolunu açmıştır. Tüm dünya Türkiye’nin öyküsüyle ancak şimdi ilgileniyor, ama ne yazık, bu aynı zamanda onların da öyküsü.”
Nathan Gardels’in 2002 yılından günümüzü değerlendirişindeki ‘öz’ çok ilginçtir… Bu yazının yayınlandığı tarihte Başbakan Erdoğan’ın Kuzey Afrika ülkelerinde bugün verdiği laiklik mesajlarını ve Türkiye’nin Orta Doğu’da alacağı pozisyonu tahmin etmek zor işti… Yazının aslı derginin web sitesinde var. 11 Eylül İkiz Kuleler saldırısı ve ‘Post-modern tüketim demokrasisi’nin şekillendirdiği konjonktürü, geleceği görebilmek adına iyi ‘okumamız’ gerekiyor.
Vah Vah!
‘Culona inchiavabile...’ Bir gazeteciye Merkel için böyle demiş Berlusconi. Bu İtalyanca deyiş, “cinsel ilişkiye girilemeyecek kadar koca popolu” demekmiş. ‘Renkli’ bazı kişiliklerin bu türden ifadeleri, bütünü göz önünde bulundurarak bakıldığında belki de pek de yadırganmayabilir bile ama, puzzle malzemesindeki nereden tutsan elimizde kalacak olan yapış yapış değersizlik karşısında ne söylenebilir ki?
Temmuz ayında yüzüncü yaş günü kutlanan, 1980’de vefat eden usta iletişimciye atıfta bulunarak ‘McLuhan iyi ki bugünleri görmedi’ başlığıyla kısa bir süre önce bir yazı yazmış ve şöyle demiştik:
“Obama, Sarkozy, Merkel ve Berlusconi dörtlüsüne baktıkça ve de dünyanın şu içinde geçtiği döneme ellerinde tüm iletişim kanallarını, araçlarını, mesajlarını (!) bulunduran `beceriksizlik simgesi` dörtlünün damgasını vuracağını düşünmek, en azından beni korkutuyor... Sanırım McLuhan’ı da korkuturdu.”
Batı dünyasının sadece ekonomik anlamda değil, asıl değerler anlamında dibe vurduğunun işaretlerini artık bizzat liderleri verir oldu. Emperyal ve kişisel menfaatlerine olan düşkünlükleri, benlikleri ve değerlerinin önüne geçtiği için... Ekonomistlere sorun söylesinler. Dünyada ortada dolaşan, elimizle dokunup saydığımız somut para, sanal dünyada dolaşan ‘hayali’ paranın kaçta kaçıdır? Bilinmeyen bilineni yönetiyor... Yukardan alıp yere çalıyor. Liderleri de... Vah vah!
Mesleki yeterlilik almayana ekmek yok…
Türkiye’de ‘körün tuttuğunu öpmesini’ engellemek üzere çok akıllı işler yapılıyor… Mesleki Yeterlilik konusunun yaygın bir anlamda ‘halkı koruyacak’ şekilde ele alınması uzun zamandır gündemdeydi… Şimdilerde hayata geçiriliyor… Mimarlarda, mühendislerde, hekimlerde, avukatlarda bu iş çözülmüştü… Mesleği icra etmek için sivil toplum örgütlerinden, örneğin odalardan ve çeşitli makamlardan ‘izin belgesi’ almak gerekiyor…
Peki ‘yaşam koçluğu’ yapmak için neye gerek var? Ya da reklamcı, halkla ilişkilerci olmak için?.. Hiç yormayın kafanızı; ben hemen söyleyeyim size: Hiçbir şeye…
İşte Mesleki Yeterlilik Kurumu bu alanda tabiri amiyane ile ‘racon’ kesmek için kurulmuş… Kriterleri belirleyecek… Yeterlilik belgesi verecek kuruluşu oluşturacak. Ve böylece kimse ‘kafasına göre’ takılamayacak…
Buraya kadar şahane… Neden “buraya kadar”?.. Söyleyelim. Aşağıda bir örnek vereceğiz. Finans Sektör Komitesi’nde görev alan ‘uzmanların’ listesi. Adı üstünde ‘Finans Sektör Komitesi’ değil mi? Finans sektöründe Mesleki Yeterlilik raconu kesecek komite; ya da raconun nasıl kesileceğini belirleyecek olan... Hepsi kendi alanlarında değerli isimler mutlaka. Ancak, örneğin Yatırımcı İlişkileri Danışmanlığı, ya da Menkul Değerler Uzmanı konusunda bir araya gelip nasıl karar verecekler? Ayrıntı için (örneğin isimler) www.myk.gov.tr’ye bakabilirsiniz. Biz şimdilik görevlerini verelim.
Milli Eğitim Bakanlığı Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğü’nden Şube Müdürü, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Gen. Müdürlüğü’nden Başkontrolör, YÖK adına Dokuz Eylül Üniversitesi’nden bir Yard. Doç., Sermaye Piyasası Kurulu’ndan bir uzman, Türkiye Odalar Borsalar Birliği’nden bir Finans Müdürü, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu’ndan Vergi ve Mali Konulardan Sorumlu bir Danışman, Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu adına Orman İş Sendikası’ndan bir Danışman, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu adına Basisen Sendikası’ndan bir Eğitim ve Basın Uzmanı, Hazine Müsteşarlığı’ndan bir Daire Başkanı, DDK’dan bir Memur ve nihayet Mesleki Yeterlilik Kurumu adına Meslek Standartları Dairesi Başkanlığı’ndan bir Uzman Yardımcısı…
Bu ekip finans sektöründeki yeterlik sistemini tespit edip uygulama kriterleri oluşturacak… Bir iki tanesi tamam da diğerlerine Allah yardımcı olsun…
Çünkü aynı yılın Eylül ayında yayımlanması için hazırladığımız “Türkiye Dünyanın Neresinde?” temalı NPQ Türkiye dergisi için editörümüz Ülkü Karaosmanoğlu, kendisinden bir makale istemiş. Bakın, Nathan Gardels, Türkiye’nin 21. Yüzyıldaki yazgısını öngörmeye cüret edecek kadar iddialı yazısında 9 yıl önce neler demiş?
“Türkiye’nin uygarlıkların buluşma noktası, Doğu ile Batı arasında bir köprü olduğuna ilişkin eskiden beri dile getirilen bir klişe vardır. Ama tarihsel olayların klişelerdeki doğruları destekledikleri görülmüştür: 11 Eylül 2001 tarihiyle birlikte Türkiye, dünyanın en önemli kültür devletlerinden biri durumuna geldi.
Türkiye’nin 21. yy’daki yazgısı, hem Samuel Huntington’ın ‘uygarlıklar çatışması’ tezini haksız çıkarmak, hem de Usame bin Ladin’in cihad çağrısını boşa çıkarmaktır. Müslüman bir kültüre sahip, aynı zamanda da kendine sağlam bir demokrasi kurma çabası içindeki bu zinde, laik devlet, tüm dünyaya örnek oluşturmaktadır. Başarılı olması halinde, Müslümanlar’ın da modernleşeceği kanıtlanacaktır; bunun yanında, nüfusunun çoğunluğunu Müslümanlar’ın oluşturduğu bir devletin de Avrupalı olabileceği kanıtlanacaktır.
... İslâm’ın, bir uygarlık olarak tarihteki yükselişinin tersine bir yenileşme hattı izleyecek olması tarihin bir ironisidir. Modernleşme doğudan; Asya ve Türkiye’den gelecek, sonunda peygamberin yurduna, Arabistan’a yayılacaktır.
Uygarlıklar arasında bir gerilimin hüküm sürdüğü bu çağda, imparatorluk çağında olduğu gibi jeopolitik hesaplarla büyük oyunlar oynamıyoruz. Gelenek ile modernlik arasında, Doğu ile Batı arasında, dönüşmekte olan İslâm ile postmodern tüketim demokrasisi arasında bir büyük denge ve hatta belki de bir büyük sentez oluşturmaya çabalıyoruz.
Bu yeni takımyıldızında Türkiye’nin rolü çok önemli olacaktır; çünkü zaten 1923’ten bu yana oluşturduğu yeni kimlikle birlikte Türkiye öbür ülkelerin de yolunu açmıştır. Tüm dünya Türkiye’nin öyküsüyle ancak şimdi ilgileniyor, ama ne yazık, bu aynı zamanda onların da öyküsü.”
Nathan Gardels’in 2002 yılından günümüzü değerlendirişindeki ‘öz’ çok ilginçtir… Bu yazının yayınlandığı tarihte Başbakan Erdoğan’ın Kuzey Afrika ülkelerinde bugün verdiği laiklik mesajlarını ve Türkiye’nin Orta Doğu’da alacağı pozisyonu tahmin etmek zor işti… Yazının aslı derginin web sitesinde var. 11 Eylül İkiz Kuleler saldırısı ve ‘Post-modern tüketim demokrasisi’nin şekillendirdiği konjonktürü, geleceği görebilmek adına iyi ‘okumamız’ gerekiyor.
Vah Vah!
‘Culona inchiavabile...’ Bir gazeteciye Merkel için böyle demiş Berlusconi. Bu İtalyanca deyiş, “cinsel ilişkiye girilemeyecek kadar koca popolu” demekmiş. ‘Renkli’ bazı kişiliklerin bu türden ifadeleri, bütünü göz önünde bulundurarak bakıldığında belki de pek de yadırganmayabilir bile ama, puzzle malzemesindeki nereden tutsan elimizde kalacak olan yapış yapış değersizlik karşısında ne söylenebilir ki?
Temmuz ayında yüzüncü yaş günü kutlanan, 1980’de vefat eden usta iletişimciye atıfta bulunarak ‘McLuhan iyi ki bugünleri görmedi’ başlığıyla kısa bir süre önce bir yazı yazmış ve şöyle demiştik:
“Obama, Sarkozy, Merkel ve Berlusconi dörtlüsüne baktıkça ve de dünyanın şu içinde geçtiği döneme ellerinde tüm iletişim kanallarını, araçlarını, mesajlarını (!) bulunduran `beceriksizlik simgesi` dörtlünün damgasını vuracağını düşünmek, en azından beni korkutuyor... Sanırım McLuhan’ı da korkuturdu.”
Batı dünyasının sadece ekonomik anlamda değil, asıl değerler anlamında dibe vurduğunun işaretlerini artık bizzat liderleri verir oldu. Emperyal ve kişisel menfaatlerine olan düşkünlükleri, benlikleri ve değerlerinin önüne geçtiği için... Ekonomistlere sorun söylesinler. Dünyada ortada dolaşan, elimizle dokunup saydığımız somut para, sanal dünyada dolaşan ‘hayali’ paranın kaçta kaçıdır? Bilinmeyen bilineni yönetiyor... Yukardan alıp yere çalıyor. Liderleri de... Vah vah!
Mesleki yeterlilik almayana ekmek yok…
Türkiye’de ‘körün tuttuğunu öpmesini’ engellemek üzere çok akıllı işler yapılıyor… Mesleki Yeterlilik konusunun yaygın bir anlamda ‘halkı koruyacak’ şekilde ele alınması uzun zamandır gündemdeydi… Şimdilerde hayata geçiriliyor… Mimarlarda, mühendislerde, hekimlerde, avukatlarda bu iş çözülmüştü… Mesleği icra etmek için sivil toplum örgütlerinden, örneğin odalardan ve çeşitli makamlardan ‘izin belgesi’ almak gerekiyor…
Peki ‘yaşam koçluğu’ yapmak için neye gerek var? Ya da reklamcı, halkla ilişkilerci olmak için?.. Hiç yormayın kafanızı; ben hemen söyleyeyim size: Hiçbir şeye…
İşte Mesleki Yeterlilik Kurumu bu alanda tabiri amiyane ile ‘racon’ kesmek için kurulmuş… Kriterleri belirleyecek… Yeterlilik belgesi verecek kuruluşu oluşturacak. Ve böylece kimse ‘kafasına göre’ takılamayacak…
Buraya kadar şahane… Neden “buraya kadar”?.. Söyleyelim. Aşağıda bir örnek vereceğiz. Finans Sektör Komitesi’nde görev alan ‘uzmanların’ listesi. Adı üstünde ‘Finans Sektör Komitesi’ değil mi? Finans sektöründe Mesleki Yeterlilik raconu kesecek komite; ya da raconun nasıl kesileceğini belirleyecek olan... Hepsi kendi alanlarında değerli isimler mutlaka. Ancak, örneğin Yatırımcı İlişkileri Danışmanlığı, ya da Menkul Değerler Uzmanı konusunda bir araya gelip nasıl karar verecekler? Ayrıntı için (örneğin isimler) www.myk.gov.tr’ye bakabilirsiniz. Biz şimdilik görevlerini verelim.
Milli Eğitim Bakanlığı Ticaret ve Turizm Öğretimi Genel Müdürlüğü’nden Şube Müdürü, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Gen. Müdürlüğü’nden Başkontrolör, YÖK adına Dokuz Eylül Üniversitesi’nden bir Yard. Doç., Sermaye Piyasası Kurulu’ndan bir uzman, Türkiye Odalar Borsalar Birliği’nden bir Finans Müdürü, Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu’ndan Vergi ve Mali Konulardan Sorumlu bir Danışman, Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu adına Orman İş Sendikası’ndan bir Danışman, Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu adına Basisen Sendikası’ndan bir Eğitim ve Basın Uzmanı, Hazine Müsteşarlığı’ndan bir Daire Başkanı, DDK’dan bir Memur ve nihayet Mesleki Yeterlilik Kurumu adına Meslek Standartları Dairesi Başkanlığı’ndan bir Uzman Yardımcısı…
Bu ekip finans sektöründeki yeterlik sistemini tespit edip uygulama kriterleri oluşturacak… Bir iki tanesi tamam da diğerlerine Allah yardımcı olsun…