Liderlik, ‘Vatandaş Kemal’e indirgenemez...
10 EKİM 2011
Abant kampında milletvekilleri ve kurmaylarıyla biraraya gelen CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun 2 günlük büyük toplantılar sonrasındaki açıklamaları, ülkemizdeki sosyal demokrat önderliğin sahip olduğu düzey konusunda yeterince ipucu vermiyor mu?
-“Biz fikir kuruluşu değiliz, burası bir siyasi parti.”
- “Vatandaşın gündemi geçim. Konuştuğumuz vatandaşın hiçbiri ‘Kemal Bey, şu yeni Anayasa’yı yapın’ demedi.”
Sık sık hatırlamakta yarar var: Vatandaş “Kurtuluş Savaşı yapalım” da dememişti…
Vatandaşın demediklerini şuraya alt alta sıralamaya kalksak, yargı süreçlerindeki mağduriyetlerden hayvan haklarına uzanan en az yüz tane deve dişi gibi büyük, her biri sadece ve sadece ‘yurttaş olma’ saiki ile üzerinde düşünülmesini gerektiren ‘memleket meselesi’ olanca heybetiyle karşımıza dikiliverir. İşte tüm bunların üstesinden gelebilecek olan ‘Büyük fikir’e olan acil ihtiyaç nedeniyle bir ‘siyasi parti’nin aynı zamanda fikir üreten bir kuruluş olduğu unutulduğunda, ‘liderlik’ dediğimiz lokomotif gücün gerçekten de ‘Vatandaş Kemal’liğe terkedildiği itiraf edilmiş olur…
Bazen bir dünya görüşünün katledilmesi, bir insanın vahşice öldürülmesini, örneğin Habertürk’ün üzerinde çok tartışılan bıçaklanan annenin içimizi sarsan görüntüsünü akla getirebiliyor.
Kanayan sosyal demokrasinin can verip vermediğini bilemiyoruz. Bildiğimiz şu ki; ülkemizin yapıtaşı olarak yıllardır şekillenen bir dünya görüşünün, sosyal demokrasinin can cekişmesi iktidarı da muhalefeti de derinden ve olumsuz etkiler. Siyasetin o yaralı bedeninin yerden kaldırması lazım.
Kızılay’dan tam sayfa ilan...
Gazetelere tam sayfa olarak verilen ve genelde “Achtung! Achtung!” duygusu yaratan o kocaman “Kamuoyuna duyuru!” ilanları yanlıştır ve tam da tersine dönüp reklamı verenin aleyhine çalışır… Hepsi mi?..
Hayır!. Hepsi değil. Önemli açıklama niyeti ile verilenler bunun dışındadır mesela… Kızılay’ın dün verdiği ilanda olduğu gibi…
“Yasal olmayan yollardan ‘Türk Kızılayı Doğal Kaynak Suyu’ markasıyla Şadırvan İçecek Üretim Sanayi ve Ticaret AŞ veya başka firmalarca yapılan bu tür üretim ve satış işlemleri ile bayilik verilmesinin Türk Kızılayı ile hiçbir ilişkisi bulunmaktadır!”
Kızılay anonsta adı geçen şirketi sahtekârlıkla suçlayıp mahkemeye de vermiş. Böylece Şadırvan’ın nur topu gibi bir krizi olmuş. Pirincin taşını ayıklaması hayli zor. Bir tek eksik var ilanda. Kızılay maden suyu ya da sodası içmek isteyenler, hangisini nereden nasıl temin edip alacaklar?..
Helâl olsun Tarkan’a ve diğerlerine…
Marketing Türkiye’nin 15 Ekim tarihli sayısına ayrıntılı yazdım. Dün de Ahmet Hakan adamın mükemmel bir portresini vermiş. Çeçenistan’ın, halkına yaptığı zulümle maruf Cumhurbaşkanı Ramazan Kadirov, dünyanın yarısı kriz ve yoksullukla çalkalanırken New York’da vur patlasın çal oynasın bir jet set parti ile yaş gününü kutlamış.
Peki kim düzenlemiş partiyi? Bizim Ahmet San… Buraya kadar anlıyorum. Ahmet profesyonel. Almış parayı, düzenlemiş eğlenceyi; bizim kamu vicdanında nasıl bir algılama elde edeceği pek umurunda olmayabilir. Katılmam; ama anlayabilirim…
Ama doğrusu açıklamasını anlayamıyorum. Olayda boy gösteren Van Damme ve Hilary Swank’in yanısıra Tarkan başta olmak üzere bizim starları da davet etmiş. Helâl olsun bizimkilere; tuzağa düşmemişler. Ahmet onları anlamıyor; bu ‘fırsatı’(!) tepmeleri garibine gidiyor… Ben de Ahmet’i anlamamasını anlamıyorum.
Not: Yarın, Salı günü Saat 13.30’da Mimar Sinan Üniversitesi’nde Halit Refiğ’i anma amacıyla düzenlenen panele katılacağım. Halit Bey bir panele zor sığar… Ancak vefa bizde hayli zayıflamış bir erdemdir. Bu nedenle MSÜ’yü gönülden kutlarım. Halit Bey’in sanatını ve dünya görüşünü bir kez daha hatırlayıp kendine ders çıkarmak isteyenleri de beklerim…
-“Biz fikir kuruluşu değiliz, burası bir siyasi parti.”
- “Vatandaşın gündemi geçim. Konuştuğumuz vatandaşın hiçbiri ‘Kemal Bey, şu yeni Anayasa’yı yapın’ demedi.”
Sık sık hatırlamakta yarar var: Vatandaş “Kurtuluş Savaşı yapalım” da dememişti…
Vatandaşın demediklerini şuraya alt alta sıralamaya kalksak, yargı süreçlerindeki mağduriyetlerden hayvan haklarına uzanan en az yüz tane deve dişi gibi büyük, her biri sadece ve sadece ‘yurttaş olma’ saiki ile üzerinde düşünülmesini gerektiren ‘memleket meselesi’ olanca heybetiyle karşımıza dikiliverir. İşte tüm bunların üstesinden gelebilecek olan ‘Büyük fikir’e olan acil ihtiyaç nedeniyle bir ‘siyasi parti’nin aynı zamanda fikir üreten bir kuruluş olduğu unutulduğunda, ‘liderlik’ dediğimiz lokomotif gücün gerçekten de ‘Vatandaş Kemal’liğe terkedildiği itiraf edilmiş olur…
Bazen bir dünya görüşünün katledilmesi, bir insanın vahşice öldürülmesini, örneğin Habertürk’ün üzerinde çok tartışılan bıçaklanan annenin içimizi sarsan görüntüsünü akla getirebiliyor.
Kanayan sosyal demokrasinin can verip vermediğini bilemiyoruz. Bildiğimiz şu ki; ülkemizin yapıtaşı olarak yıllardır şekillenen bir dünya görüşünün, sosyal demokrasinin can cekişmesi iktidarı da muhalefeti de derinden ve olumsuz etkiler. Siyasetin o yaralı bedeninin yerden kaldırması lazım.
Kızılay’dan tam sayfa ilan...
Gazetelere tam sayfa olarak verilen ve genelde “Achtung! Achtung!” duygusu yaratan o kocaman “Kamuoyuna duyuru!” ilanları yanlıştır ve tam da tersine dönüp reklamı verenin aleyhine çalışır… Hepsi mi?..
Hayır!. Hepsi değil. Önemli açıklama niyeti ile verilenler bunun dışındadır mesela… Kızılay’ın dün verdiği ilanda olduğu gibi…
“Yasal olmayan yollardan ‘Türk Kızılayı Doğal Kaynak Suyu’ markasıyla Şadırvan İçecek Üretim Sanayi ve Ticaret AŞ veya başka firmalarca yapılan bu tür üretim ve satış işlemleri ile bayilik verilmesinin Türk Kızılayı ile hiçbir ilişkisi bulunmaktadır!”
Kızılay anonsta adı geçen şirketi sahtekârlıkla suçlayıp mahkemeye de vermiş. Böylece Şadırvan’ın nur topu gibi bir krizi olmuş. Pirincin taşını ayıklaması hayli zor. Bir tek eksik var ilanda. Kızılay maden suyu ya da sodası içmek isteyenler, hangisini nereden nasıl temin edip alacaklar?..
Helâl olsun Tarkan’a ve diğerlerine…
Marketing Türkiye’nin 15 Ekim tarihli sayısına ayrıntılı yazdım. Dün de Ahmet Hakan adamın mükemmel bir portresini vermiş. Çeçenistan’ın, halkına yaptığı zulümle maruf Cumhurbaşkanı Ramazan Kadirov, dünyanın yarısı kriz ve yoksullukla çalkalanırken New York’da vur patlasın çal oynasın bir jet set parti ile yaş gününü kutlamış.
Peki kim düzenlemiş partiyi? Bizim Ahmet San… Buraya kadar anlıyorum. Ahmet profesyonel. Almış parayı, düzenlemiş eğlenceyi; bizim kamu vicdanında nasıl bir algılama elde edeceği pek umurunda olmayabilir. Katılmam; ama anlayabilirim…
Ama doğrusu açıklamasını anlayamıyorum. Olayda boy gösteren Van Damme ve Hilary Swank’in yanısıra Tarkan başta olmak üzere bizim starları da davet etmiş. Helâl olsun bizimkilere; tuzağa düşmemişler. Ahmet onları anlamıyor; bu ‘fırsatı’(!) tepmeleri garibine gidiyor… Ben de Ahmet’i anlamamasını anlamıyorum.
Not: Yarın, Salı günü Saat 13.30’da Mimar Sinan Üniversitesi’nde Halit Refiğ’i anma amacıyla düzenlenen panele katılacağım. Halit Bey bir panele zor sığar… Ancak vefa bizde hayli zayıflamış bir erdemdir. Bu nedenle MSÜ’yü gönülden kutlarım. Halit Bey’in sanatını ve dünya görüşünü bir kez daha hatırlayıp kendine ders çıkarmak isteyenleri de beklerim…