‘İnsan sözünün esiridir’…
09 Ekim 2021 - Yeni Şafak
Ticari, siyasi ya da bireysel,
hangi düzeyde olursa olsun iletişim işleriyle uğraşanların, bence Hz. Ali’nin
şu bildik sözünü büyük puntolarla yazıp her an görebilecekleri bir yere
asmalarında ciddi yarar var: “Söz
ağızdan çıkana kadar senin esirindir; ağızdan çıktıktan sonra sen onun esiri
olursun.”
Bu kural herkes için geçerlidir ve sonuna kadar bağlayıcıdır. Ancak bir ülkenin kaderinde söz sahibi olmak isteyen, bir devletin ve milletin gelecek tasarımını belirlemeye niyetlenen ve siyaset adamı kimliğinin yanı sıra devlet adamı kimliğine soyunmak isteyen biri için yüzlerce kat daha geçerli ve bağlayıcıdır…
Sayın Kılıçdaroğlu’nun gaflarından, devirdiği çamlardan söz ediyoruz… Aslında çam ağacı değil, çam korusu devirmeye başlamıştı… Son kez artık koca bir çam ormanını yerle bir etmeyi başardı.
Meclis’teki grup toplantılarından birinde zeytin ağaçlarından söz ederken, kalkıp Atatürk’ün Zeytin Kanunu’nu 1939 yılında çıkardığını söylemesi çam devirmeydi…
Kendisinin Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olduğu 2009 seçimlerinde ikametgâh kaydını gerektiği gibi yaptıramadığı için oy kullanamaması, küçükçe bir korunun devrilmesi olarak tarihe geçti… İşin ilginç yanı 2010 Referandumu’nda da oy kullanamadı…
Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni eleştirdiği bir radyo programında (Best FM), “Cumhurbaşkanı bir partiden, Başbakan bir başka partiden olursa ne olacak? Bunu halka niye anlatmıyorlar?” demesi devrilen korunun çapını büyütmüştü…
2015 yılında yine kocaman bir koruyu yerle bir etmişti… Katıldığı bir TV programında kendi kendini ‘gaza’ getiriyor, yorumcuların sonradan “Bir anlık heyecanla söylenmiştir” diye affettirmek için çaba harcadıkları tespitlerini, vaatleriyle birlikte dile getiriyordu:
“YÖK’ü kaldıralım, Seçim Yasası’nı değiştirelim, lider sultasını kaldıralım, Anayasa’yı değiştirelim” … Tam o sırada sunucu soruyor: “Üçüncü maddeyi?” Genel Başkan hiç tereddüt etmeden cevabı patlatıyor: “Tabii!”…
Nedir üçüncü madde? “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı ‘İstiklal Marşı’dır…”
Kemal Bey’in bu maddenin değişmesini hiçbir zaman, HDP’ye şirin gözükmek için bile istemeyeceğini bilmek için müneccim olmak gerekmez… Ancak… Bir lider, hele de yukarıda belirttiğimiz hedeflere kilitlenmişse böyle bir çam ormanı deviremez, kendi kendini bu kadar gaza getiremez…
Gelelim sonuncu dev çam ormanı devirmesine…
Kılıçdaroğlu, Mersin’de katıldığı etkinlik vesilesiyle gazetecilerle bir araya gelmiş. Karar gazetesinden Elif Çakır’ın haberleştirdiği konuşma manşetten girmiş. Kılıçdaroğlu’nun sözleri şöyle: “Erdoğan gerilimi tırmandırıp seçime gitmek istiyor. Siyasi gerilime yönelik kaygılarım var… Siyasi cinayetten endişe ediyorum. Eğer ‘belli grupların eline silah alıp belli kişileri öldürmesi’ yoluna gitmezlerse bir gerilim olmaz.”
Bu artık çam, koru, küçük bir orman falan değil, ormanların büyük bir kısmını yerle bir edecek türden. Hani eskilerin “İt yese kudurur!” dediği cinsten etki uyandıracak ağır bir provokasyon…
“Ortalığı germeyelim” deyip, sonra da en ağır tahrikle ortaya dökülürseniz, gerginliğin daniskasına sebep olursunuz. Bir lider ya bunu kasten yapar ya da sehven… İkisi de bir lidere yakışmaz… Benzer durumlardan sonra Karagöz-Hacivat oyununda söylenen o ünlü laf nedir?
“Yıktın perdeyi eyledin viran!”…
GAZETE YAZARI
‘İnsan sözünün esiridir’…
Abone Ol
09 Eki 2021, Cumartesi
BEĞENDİM
PAYLAŞ
Ticari, siyasi ya da bireysel, hangi düzeyde olursa olsun iletişim işleriyle uğraşanların, bence Hz. Ali’nin şu bildik sözünü büyük puntolarla yazıp her an görebilecekleri bir yere asmalarında ciddi yarar var: “Söz ağızdan çıkana kadar senin esirindir; ağızdan çıktıktan sonra sen onun esiri olursun.”
Bu kural herkes için geçerlidir ve sonuna kadar bağlayıcıdır. Ancak bir ülkenin kaderinde söz sahibi olmak isteyen, bir devletin ve milletin gelecek tasarımını belirlemeye niyetlenen ve siyaset adamı kimliğinin yanısıra devlet adamı kimliğine soyunmak isteyen biri için yüzlerce kat daha geçerli ve bağlayıcıdır…
Sayın Kılıçdaroğlu’nun gaflarından, devirdiği çamlardan söz ediyoruz… Aslında çam ağacı değil, çam korusu devirmeye başlamıştı… Son kez artık koca bir çam ormanını yerle bir etmeyi başardı.
Meclis’teki grup toplantılarından birinde zeytin ağaçlarından söz ederken, kalkıp Atatürk’ün Zeytin Kanunu’nu 1939 yılında çıkardığını söylemesi çam devirmeydi…
Kendisinin Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olduğu 2009 seçimlerinde ikametgâh kaydını gerektiği gibi yaptıramadığı için oy kullanamaması, küçükçe bir korunun devrilmesi olarak tarihe geçti… İşin ilginç yanı 2010 Referandumu’nda da oy kullanamadı…
Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni eleştirdiği bir radyo programında (Best FM), “Cumhurbaşkanı bir partiden, Başbakan bir başka partiden olursa ne olacak? Bunu halka niye anlatmıyorlar?” demesi devrilen korunun çapını büyütmüştü…
2015 yılında yine kocaman bir koruyu yerle bir etmişti… Katıldığı bir TV programında kendi kendini ‘gaza’ getiriyor, yorumcuların sonradan “Bir anlık heyecanla söylenmiştir” diye affettirmek için çaba harcadıkları tespitlerini, vaatleriyle birlikte dile getiriyordu:
“YÖK’ü kaldıralım, Seçim Yasası’nı değiştirelim, lider sultasını kaldıralım, Anayasa’yı değiştirelim” … Tam o sırada sunucu soruyor: “Üçüncü maddeyi?” Genel Başkan hiç tereddüt etmeden cevabı patlatıyor: “Tabii!”…
Nedir üçüncü madde? “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe’dir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı ‘İstiklal Marşı’dır…”
Kemal Bey’in bu maddenin değişmesini hiçbir zaman, HDP’ye şirin gözükmek için bile istemeyeceğini bilmek için müneccim olmak gerekmez… Ancak… Bir lider, hele de yukarıda belirttiğimiz hedeflere kilitlenmişse böyle bir çam ormanı deviremez, kendi kendini bu kadar gaza getiremez…
Gelelim sonuncu dev çam ormanı devirmesine…
Kılıçdaroğlu, Mersin’de katıldığı etkinlik vesilesiyle gazetecilerle bir araya gelmiş. Karar gazetesinden Elif Çakır’ın haberleştirdiği konuşma manşetten girmiş. Kılıçdaroğlu’nun sözleri şöyle: “Erdoğan gerilimi tırmandırıp seçime gitmek istiyor. Siyasi gerilime yönelik kaygılarım var… Siyasi cinayetten endişe ediyorum. Eğer ‘belli grupların eline silah alıp belli kişileri öldürmesi’ yoluna gitmezlerse bir gerilim olmaz.”
Bu artık çam, koru, küçük bir orman falan değil, ormanların büyük bir kısmını yerle bir edecek türden. Hani eskilerin “İt yese kudurur!” dediği cinsten etki uyandıracak ağır bir provokasyon…
“Ortalığı germeyelim” deyip, sonra da en ağır tahrikle ortaya dökülürseniz, gerginliğin daniskasına sebep olursunuz. Bir lider ya bunu kasten yapar ya da sehven… İkisi de bir lidere yakışmaz… Benzer durumlardan sonra Karagöz-Hacivat oyununda söylenen o ünlü laf nedir?
“Yıktın perdeyi eyledin viran!”…
Bu kural herkes için geçerlidir ve sonuna kadar bağlayıcıdır. Ancak bir ülkenin kaderinde söz sahibi olmak isteyen, bir devletin ve milletin gelecek tasarımını belirlemeye niyetlenen ve siyaset adamı kimliğinin yanı sıra devlet adamı kimliğine soyunmak isteyen biri için yüzlerce kat daha geçerli ve bağlayıcıdır…
Sayın Kılıçdaroğlu’nun gaflarından, devirdiği çamlardan söz ediyoruz… Aslında çam ağacı değil, çam korusu devirmeye başlamıştı… Son kez artık koca bir çam ormanını yerle bir etmeyi başardı.
Meclis’teki grup toplantılarından birinde zeytin ağaçlarından söz ederken, kalkıp Atatürk’ün Zeytin Kanunu’nu 1939 yılında çıkardığını söylemesi çam devirmeydi…
Kendisinin Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olduğu 2009 seçimlerinde ikametgâh kaydını gerektiği gibi yaptıramadığı için oy kullanamaması, küçükçe bir korunun devrilmesi olarak tarihe geçti… İşin ilginç yanı 2010 Referandumu’nda da oy kullanamadı…
Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni eleştirdiği bir radyo programında (Best FM), “Cumhurbaşkanı bir partiden, Başbakan bir başka partiden olursa ne olacak? Bunu halka niye anlatmıyorlar?” demesi devrilen korunun çapını büyütmüştü…
2015 yılında yine kocaman bir koruyu yerle bir etmişti… Katıldığı bir TV programında kendi kendini ‘gaza’ getiriyor, yorumcuların sonradan “Bir anlık heyecanla söylenmiştir” diye affettirmek için çaba harcadıkları tespitlerini, vaatleriyle birlikte dile getiriyordu:
“YÖK’ü kaldıralım, Seçim Yasası’nı değiştirelim, lider sultasını kaldıralım, Anayasa’yı değiştirelim” … Tam o sırada sunucu soruyor: “Üçüncü maddeyi?” Genel Başkan hiç tereddüt etmeden cevabı patlatıyor: “Tabii!”…
Nedir üçüncü madde? “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı ‘İstiklal Marşı’dır…”
Kemal Bey’in bu maddenin değişmesini hiçbir zaman, HDP’ye şirin gözükmek için bile istemeyeceğini bilmek için müneccim olmak gerekmez… Ancak… Bir lider, hele de yukarıda belirttiğimiz hedeflere kilitlenmişse böyle bir çam ormanı deviremez, kendi kendini bu kadar gaza getiremez…
Gelelim sonuncu dev çam ormanı devirmesine…
Kılıçdaroğlu, Mersin’de katıldığı etkinlik vesilesiyle gazetecilerle bir araya gelmiş. Karar gazetesinden Elif Çakır’ın haberleştirdiği konuşma manşetten girmiş. Kılıçdaroğlu’nun sözleri şöyle: “Erdoğan gerilimi tırmandırıp seçime gitmek istiyor. Siyasi gerilime yönelik kaygılarım var… Siyasi cinayetten endişe ediyorum. Eğer ‘belli grupların eline silah alıp belli kişileri öldürmesi’ yoluna gitmezlerse bir gerilim olmaz.”
Bu artık çam, koru, küçük bir orman falan değil, ormanların büyük bir kısmını yerle bir edecek türden. Hani eskilerin “İt yese kudurur!” dediği cinsten etki uyandıracak ağır bir provokasyon…
“Ortalığı germeyelim” deyip, sonra da en ağır tahrikle ortaya dökülürseniz, gerginliğin daniskasına sebep olursunuz. Bir lider ya bunu kasten yapar ya da sehven… İkisi de bir lidere yakışmaz… Benzer durumlardan sonra Karagöz-Hacivat oyununda söylenen o ünlü laf nedir?
“Yıktın perdeyi eyledin viran!”…
GAZETE YAZARI
‘İnsan sözünün esiridir’…
Abone Ol
09 Eki 2021, Cumartesi
BEĞENDİM
- 42
- 1
- 5
PAYLAŞ
Ticari, siyasi ya da bireysel, hangi düzeyde olursa olsun iletişim işleriyle uğraşanların, bence Hz. Ali’nin şu bildik sözünü büyük puntolarla yazıp her an görebilecekleri bir yere asmalarında ciddi yarar var: “Söz ağızdan çıkana kadar senin esirindir; ağızdan çıktıktan sonra sen onun esiri olursun.”
Bu kural herkes için geçerlidir ve sonuna kadar bağlayıcıdır. Ancak bir ülkenin kaderinde söz sahibi olmak isteyen, bir devletin ve milletin gelecek tasarımını belirlemeye niyetlenen ve siyaset adamı kimliğinin yanısıra devlet adamı kimliğine soyunmak isteyen biri için yüzlerce kat daha geçerli ve bağlayıcıdır…
Sayın Kılıçdaroğlu’nun gaflarından, devirdiği çamlardan söz ediyoruz… Aslında çam ağacı değil, çam korusu devirmeye başlamıştı… Son kez artık koca bir çam ormanını yerle bir etmeyi başardı.
Meclis’teki grup toplantılarından birinde zeytin ağaçlarından söz ederken, kalkıp Atatürk’ün Zeytin Kanunu’nu 1939 yılında çıkardığını söylemesi çam devirmeydi…
Kendisinin Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday olduğu 2009 seçimlerinde ikametgâh kaydını gerektiği gibi yaptıramadığı için oy kullanamaması, küçükçe bir korunun devrilmesi olarak tarihe geçti… İşin ilginç yanı 2010 Referandumu’nda da oy kullanamadı…
Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemi’ni eleştirdiği bir radyo programında (Best FM), “Cumhurbaşkanı bir partiden, Başbakan bir başka partiden olursa ne olacak? Bunu halka niye anlatmıyorlar?” demesi devrilen korunun çapını büyütmüştü…
2015 yılında yine kocaman bir koruyu yerle bir etmişti… Katıldığı bir TV programında kendi kendini ‘gaza’ getiriyor, yorumcuların sonradan “Bir anlık heyecanla söylenmiştir” diye affettirmek için çaba harcadıkları tespitlerini, vaatleriyle birlikte dile getiriyordu:
“YÖK’ü kaldıralım, Seçim Yasası’nı değiştirelim, lider sultasını kaldıralım, Anayasa’yı değiştirelim” … Tam o sırada sunucu soruyor: “Üçüncü maddeyi?” Genel Başkan hiç tereddüt etmeden cevabı patlatıyor: “Tabii!”…
Nedir üçüncü madde? “Türkiye Devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçe’dir. Bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. Millî marşı ‘İstiklal Marşı’dır…”
Kemal Bey’in bu maddenin değişmesini hiçbir zaman, HDP’ye şirin gözükmek için bile istemeyeceğini bilmek için müneccim olmak gerekmez… Ancak… Bir lider, hele de yukarıda belirttiğimiz hedeflere kilitlenmişse böyle bir çam ormanı deviremez, kendi kendini bu kadar gaza getiremez…
Gelelim sonuncu dev çam ormanı devirmesine…
Kılıçdaroğlu, Mersin’de katıldığı etkinlik vesilesiyle gazetecilerle bir araya gelmiş. Karar gazetesinden Elif Çakır’ın haberleştirdiği konuşma manşetten girmiş. Kılıçdaroğlu’nun sözleri şöyle: “Erdoğan gerilimi tırmandırıp seçime gitmek istiyor. Siyasi gerilime yönelik kaygılarım var… Siyasi cinayetten endişe ediyorum. Eğer ‘belli grupların eline silah alıp belli kişileri öldürmesi’ yoluna gitmezlerse bir gerilim olmaz.”
Bu artık çam, koru, küçük bir orman falan değil, ormanların büyük bir kısmını yerle bir edecek türden. Hani eskilerin “İt yese kudurur!” dediği cinsten etki uyandıracak ağır bir provokasyon…
“Ortalığı germeyelim” deyip, sonra da en ağır tahrikle ortaya dökülürseniz, gerginliğin daniskasına sebep olursunuz. Bir lider ya bunu kasten yapar ya da sehven… İkisi de bir lidere yakışmaz… Benzer durumlardan sonra Karagöz-Hacivat oyununda söylenen o ünlü laf nedir?
“Yıktın perdeyi eyledin viran!”…