‘Asacaksın, altında ağlayacaksın’
12 MAYIS 2012
Şu sıra gelen giden vuruyor ya Silah Kuvvetler’e… İçim bir tuhaf. Herkes her şeyi söylüyor, ancak TSK’dan elini kolunu bağlayıp oturmasını bekliyor. Gıkını çıkarsa, çakıyorlar bir tane. Askerin kendini ifade etmesine, iletişimin ‘i’sini devreye sokmasına tahammülleri yok. Bir yandan “Niye darbe yapmadın!” diye vuruyorlar; öte yandan “Niye darbe yaptın ya da yapmayı düşündün!” diye… Şizofrenik bir durum...
Bu bölge, bu coğrafyada, bu tarihte yaşayan bir ülkenin silahlı kuvvetleri, Kuzey Avrupa ülkelerinin ordusu gibi konumlanamaz. Varoluş nedeni, görevi, yapılanması, toplum içindeki algısı Danimarka Ordusu ile aynı olamaz… Yani evrensel kurallar konamaz, savunulamaz bu konuda.
Toplum nezdinde onlarca yıldır kurumlar arasında en yüksek itibar ve güven puanına sahip olan TSK’nın puanlarının yavaş yavaş düşmeye başlamış olmasına sevinelim mi, üzülelim mi?
Ben üzülenlerdenim. Morali, motivasyonu, itibarı zayıflatılmış bir Türk Silahlı Kuvetler teşkilatının ne kendine hayrı vardır, ne ülkesine ne de bölgesine…
Bu nedenle Başbakan’ın uyarısına tamamen destek vermek gerektiğini düşünüyorum… Uzatmayın bu yargılama işini. Daha fazla yıpratmayın, kahir çoğunluğu vatana şerefiyle hizmet vermekten öte bir şey düşünmeyen ailemizin bu büyük ve güçlü olması gereken parçasını…
Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’nı neden “Kahraman Ordumuz”a ithaf ettiğini unutmadan; TSK’nın duygusal bütünlüğünün ve ortak ruhi şekillenmemiz üzerindeki yerinin zayıflatılmasının kime, kimlere yaradığını unutmadan; her dünya görüşünün sınırsız sorumsuz demokrasi çılgınlığını sadece kendi yolu adına yorumlamasının bizi bir yere götürmeyeceğini unutmadan, aklımızı başımıza devşirmemiz gerekiyor.
***
MetroPOLL’ün ‘Türkiye’de Darbeler ve Darbe Yargılamaları” başlıklı son araştırması, Cumhuriyet’in 100. Yılı’na odaklanılarak yürütülen gelecek tasarımı çalışmalarına bir zihniyeti deşifre etmesi açısından son derece kıymetli veriler sunuyor. Bu araştırma sonuçları, bizdeki azınlıkta da olsa mevcut ‘darbeci ruh’ ile Jakoben anlamda radikal bir yıkım arzusu arasında dağlar kadar fark olduğunu düşündürüyor.
“Herhangi bir nedenle ordunun darbe yapmasını onaylar mısınız?” sorusuna %79.1 ‘onaylamam’ derken, %17.1’i ‘onaylarım’ ve %3.8’i ‘cevabım yok’ diyor... Yüzde 17.1’lik kesimin ayrıca araştırılıp irdelenmesinde yarar var. Çünkü ‘onaylamam’ diyerek darbelere karşı çıkan herkesin çevresinde bu %17.1’lik kesimden birilerine, sayıları az da olsa, mutlaka rastlanacağından eminim. İş veya akraba çevrenizde 12 Eylül 1980’in ilk aylarındaki ‘soluk alma’ dönemini hayatı boyunca unutmayanlar yok mu?
***
Kenan Evren’in mahkeme heyeti huzuruna kafes içinde çıkarılmasını öneren ‘sınırsız sorumsuz özgürlükçü’ zihniyetin ters köşe ucunda hangi bakış açısı var, diye arayacak olsak, acaba bu ‘%17.1’lik kesimle mi karşılaşırız sorusunun yanıtını vermek kolay değil. Kuvvetli bir ihtimalle, 12 Eylül öncesinde yaşanan trajedilerin soluksuz bıraktığı günlerden sonra hiç olmazsa ‘hayatta kalınabileceğine’ inanan insanların duydukları ‘minnet’in izleridir bu ‘darbe onayı’nın altında yatan gerçeklik... Nefretimiz de minnetimiz de güçlüdür bizim..
Diğer yandan yargılamalara verilen desteğin de azımsanmayacak ölçüde güçlü olduğunu rakkamlarla görmek mümkün.
“Asacaksın, altında ağlayacaksın” zihniyeti yaşadığı müddetçe, uçlarda gezinmeyi marifet bilen bizim milletimiz, aynı zamanda da ‘koruyucu’ bir gizemli güç olarak hiçbir zaman yitirmediğimiz ‘itidal’ duygusundan da nasiplenmesini bilegelmiştir. Bana kalırsa bu araştırmada darbeyi onaylamayanlar, ‘itidal’ arayışının peşini hiç bırakmayanların sesidir. Kamu vicdanının sesi… “Ordu darbe yapmasın, Meclis’e ve onun hükümetine bağlı olsun, ancak onuru ve şerefiyşe oynanmasın, itibarı korunsun!”. Tüm araştırmalar adam gibi ‘okunduğunda’, ortak ruhi şekillenmemizin böyle dediği ortaya çıkıyor…
Not: Bu akşamki FB – GS maçına, hem de 1907 tribününde nefis yerimiz olmasına rağmen gitmeyeceğiz. Omurilikten GS’li olmadığımız için bizim hem TT Arena’da, hem de Şükrü Saracoğlu’nda yerimiz var… Biz iyi futbol severiz. Ayrıca Türküz. Fener yabancılarla oynadı mı Fener’i tutarız. Ancak son birkaç maçtır hangi GS maçına gitsek GS puan kaybetti. Twitter oylama yaptım. Ezici çoğunluk “İyisi mi siz gitmeyin!” dedi… Gönlümüz GS’den yana ancak, mağdurun şampiyonluğunu da alkışlamasını biliriz. Anlayacağınız evdeyiz. Bekleriz….
Bu bölge, bu coğrafyada, bu tarihte yaşayan bir ülkenin silahlı kuvvetleri, Kuzey Avrupa ülkelerinin ordusu gibi konumlanamaz. Varoluş nedeni, görevi, yapılanması, toplum içindeki algısı Danimarka Ordusu ile aynı olamaz… Yani evrensel kurallar konamaz, savunulamaz bu konuda.
Toplum nezdinde onlarca yıldır kurumlar arasında en yüksek itibar ve güven puanına sahip olan TSK’nın puanlarının yavaş yavaş düşmeye başlamış olmasına sevinelim mi, üzülelim mi?
Ben üzülenlerdenim. Morali, motivasyonu, itibarı zayıflatılmış bir Türk Silahlı Kuvetler teşkilatının ne kendine hayrı vardır, ne ülkesine ne de bölgesine…
Bu nedenle Başbakan’ın uyarısına tamamen destek vermek gerektiğini düşünüyorum… Uzatmayın bu yargılama işini. Daha fazla yıpratmayın, kahir çoğunluğu vatana şerefiyle hizmet vermekten öte bir şey düşünmeyen ailemizin bu büyük ve güçlü olması gereken parçasını…
Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’nı neden “Kahraman Ordumuz”a ithaf ettiğini unutmadan; TSK’nın duygusal bütünlüğünün ve ortak ruhi şekillenmemiz üzerindeki yerinin zayıflatılmasının kime, kimlere yaradığını unutmadan; her dünya görüşünün sınırsız sorumsuz demokrasi çılgınlığını sadece kendi yolu adına yorumlamasının bizi bir yere götürmeyeceğini unutmadan, aklımızı başımıza devşirmemiz gerekiyor.
***
MetroPOLL’ün ‘Türkiye’de Darbeler ve Darbe Yargılamaları” başlıklı son araştırması, Cumhuriyet’in 100. Yılı’na odaklanılarak yürütülen gelecek tasarımı çalışmalarına bir zihniyeti deşifre etmesi açısından son derece kıymetli veriler sunuyor. Bu araştırma sonuçları, bizdeki azınlıkta da olsa mevcut ‘darbeci ruh’ ile Jakoben anlamda radikal bir yıkım arzusu arasında dağlar kadar fark olduğunu düşündürüyor.
“Herhangi bir nedenle ordunun darbe yapmasını onaylar mısınız?” sorusuna %79.1 ‘onaylamam’ derken, %17.1’i ‘onaylarım’ ve %3.8’i ‘cevabım yok’ diyor... Yüzde 17.1’lik kesimin ayrıca araştırılıp irdelenmesinde yarar var. Çünkü ‘onaylamam’ diyerek darbelere karşı çıkan herkesin çevresinde bu %17.1’lik kesimden birilerine, sayıları az da olsa, mutlaka rastlanacağından eminim. İş veya akraba çevrenizde 12 Eylül 1980’in ilk aylarındaki ‘soluk alma’ dönemini hayatı boyunca unutmayanlar yok mu?
***
Kenan Evren’in mahkeme heyeti huzuruna kafes içinde çıkarılmasını öneren ‘sınırsız sorumsuz özgürlükçü’ zihniyetin ters köşe ucunda hangi bakış açısı var, diye arayacak olsak, acaba bu ‘%17.1’lik kesimle mi karşılaşırız sorusunun yanıtını vermek kolay değil. Kuvvetli bir ihtimalle, 12 Eylül öncesinde yaşanan trajedilerin soluksuz bıraktığı günlerden sonra hiç olmazsa ‘hayatta kalınabileceğine’ inanan insanların duydukları ‘minnet’in izleridir bu ‘darbe onayı’nın altında yatan gerçeklik... Nefretimiz de minnetimiz de güçlüdür bizim..
Diğer yandan yargılamalara verilen desteğin de azımsanmayacak ölçüde güçlü olduğunu rakkamlarla görmek mümkün.
“Asacaksın, altında ağlayacaksın” zihniyeti yaşadığı müddetçe, uçlarda gezinmeyi marifet bilen bizim milletimiz, aynı zamanda da ‘koruyucu’ bir gizemli güç olarak hiçbir zaman yitirmediğimiz ‘itidal’ duygusundan da nasiplenmesini bilegelmiştir. Bana kalırsa bu araştırmada darbeyi onaylamayanlar, ‘itidal’ arayışının peşini hiç bırakmayanların sesidir. Kamu vicdanının sesi… “Ordu darbe yapmasın, Meclis’e ve onun hükümetine bağlı olsun, ancak onuru ve şerefiyşe oynanmasın, itibarı korunsun!”. Tüm araştırmalar adam gibi ‘okunduğunda’, ortak ruhi şekillenmemizin böyle dediği ortaya çıkıyor…
Not: Bu akşamki FB – GS maçına, hem de 1907 tribününde nefis yerimiz olmasına rağmen gitmeyeceğiz. Omurilikten GS’li olmadığımız için bizim hem TT Arena’da, hem de Şükrü Saracoğlu’nda yerimiz var… Biz iyi futbol severiz. Ayrıca Türküz. Fener yabancılarla oynadı mı Fener’i tutarız. Ancak son birkaç maçtır hangi GS maçına gitsek GS puan kaybetti. Twitter oylama yaptım. Ezici çoğunluk “İyisi mi siz gitmeyin!” dedi… Gönlümüz GS’den yana ancak, mağdurun şampiyonluğunu da alkışlamasını biliriz. Anlayacağınız evdeyiz. Bekleriz….