‘Büyük Fikir’ yoksa CHP de yok
30 OCAK 2011
CHP iki partili meclisi beğenmişe benziyor. Başkan, anında MHP’yi ‘satıp’ “Halk isterse neden olmasın?” demiş. Kılıçdaroğlu yine gündem yaratacağına, gündemi takip ediyor yani…
CHP’ye ithafen yazılmış 5 yazımız biraraya geldiğinde, “CHP nasıl iktidar olur?” şeklinde bir ‘risale’ oluşturuyormuş… Okurların tespiti böyle... “Bu seferki diğer gaflara benzemeyecek gibi…” başlıklı son yazımıza okurlarımızdan Kemal Göçmen de takılmış.
“Bu saf Kılıçdaroğlu CHP'nin makul kalelerini de bir bir çökertiyor. Kendisini sadece radikalleşen cumhuriyetçi ve Atatürkçü bir kesim takip ediyor. Onlar da maalesef yarı aydın ve obsesif...
Alternatif Büyük Fikri olan bir CHP, Türkiye için de AKP için de çok iyi olacaktır. Eli maşalı mahalle karısının şuursuz dedikoduları gibi Başbakan’a saldırarak ilerletmeye çalıştıkları siyaset başta kendileri olmak üzere kimseye fayda getirmiyor, aksine ciddi zararlar veriyor.
Kabul edelim etmeyelim son 10 yılda Türkiye'de siyaset tekrar saygın bir noktaya geldi. Tavana çiğköfte yapıştıran milletvekillerinden, dünyada ses getiren politikaları hayata geçiren siyasilere ciddi bir dönüşüm yaşandı. Kılıçdaroğlu’nın yükselen siyasete ayak uydurabildiğini söylemek zor…
‘Benim adım Kemal, ben bulurum’ diyerek Türkiye'yi yönetmeye talip olması bile aslında derhal o koltuktan indirilmesi gerektiğini gösteriyor. Ama muhalif oy verenlerinin derdi CHP ya da Kılıçdaroğlu ya da Türkiye'nin yarını değil. Şeriat gelecek, içki yasaklanıp herkese çarşaf giydirilecek korkusu. Tek teminat da Kılıçdaroğlu… Yazık…”
Ben Kemal Bey’in ‘Yazık’ını anlıyorum… Çünkü irmik var, şeker var, yağ var, çam fıstığı var, süt var… Ancak irmik helvası yok ortada. Gerçekten de yazık. CHP kadro harekâtını %80 oranında tamamladı. Ancak reklamcı arkadaşlarımızın diliyle ‘Büyük Fikir’ yok hâlâ ortada. O olmayınca da olmuyor işte… Google’a, ‘Marketing Türkiye TV Hakan Senbir İPZ sunumu’ yazın ve izleyin. Ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır…
Ürün yerleştirmenin son noktası
Bizim Bigmedya direktörlerinden Özge Aksoy Hanım şirketteki tüm çalışanlara bir uyarı mesajı çekmiş. Diyor ki:
“Biraz önce Ezel dizisinden aradığını söyleyen bir kişi ile telefon görüşmesi yaptım. Adının Turan Kurgun olduğunu ve Ezel'in sponsor sorumlusu olduğunu söyledi. Bizim hizmet verdiğimiz müşterilerimizden birinin ürününü dizide kullanmak istediklerini, ürün karşılığında da 6 bölüm boyunca dizi sonunda, ürün logosunu kullanacaklarını, belirtti.
Son derece inandırıcıydı ve hatta ürünün nerede ne şekilde kullanılacağını da güzel bir şekilde anlattı. Fakat şeytan dürttü, kapatır kapatmaz Ay Yapım'ı arayarak sponsor sorumlusunu soruşturdum.
Bir şebeke türemiş. Dizi isimlerini kullanarak daha önce de çeşitli kurumlardan ürün aldıkları saptanmış. Ezel için daha önce bir tatlıcıdan, ‘Ramiz Dayı baklava yiyecek’ şeklinde tepsi tepsi baklava da almışlar.
Ay Yapım Sponsorluk Sorumlusu Soner Bey, yardım rica etti. Tekrar ararlarsa, cep telefonlarını almamı ve kendilerine iletmemi istedi. Aynen ben de tekrar aradıklarında bir cep numarası almayı başardım. Nitekim telefon numarası kullanım dışı çıktı.”
Bizim milletimizin yaratıcılığında sınır yoktur. ‘Ürün yerleştirme’ son derece etkili bir iletişim aracıdır ve gösteri dünyasının ayrılmaz bir parçasıdır. Uyanık durulur, yapım şirketi geri aranıp kontrol edilirse, bu tür minik sahtekârlıklar gülüp geçilecek eğlenceli bir zekâ gösterisi olarak bile kabul edilebilir.
Gel de tahrik olma?
Burger King’in Rıdvan Dilmen’li reklamı çok iyi. Ne iyi? Alt tarafı Burger King’de oturmuş, bir delikanlıyla hem Whooper menü yiyor, hem de laflıyorlar. Al eline dijital kamerayı, sen de çekersin.
İyi olan fikir… Barcelona’nın Real Madrid’i 5-0 yendiği maçın rövanşına Rıdvan’la birlikte 30 kişiyi götürme fikri. Tabii bu arada diyaloglar da bu ‘iyilik’ durumunu güçlendiriyor:
- 5 yenir mi Hocam?
- 3’ü de gördüm, 4’ü de gördüm, 5’i de gördüm biliyor musun?
- Hocam, acı gelir hazmı kolay olmaz…
- Sen hiç yemedin mi?
- Yemedim.
- Yiyeni gördün mü?
- Görmedim.
- Yerinde görelim mi?
- Yerinde???
Beni bile tahrik etti.
CHP’ye ithafen yazılmış 5 yazımız biraraya geldiğinde, “CHP nasıl iktidar olur?” şeklinde bir ‘risale’ oluşturuyormuş… Okurların tespiti böyle... “Bu seferki diğer gaflara benzemeyecek gibi…” başlıklı son yazımıza okurlarımızdan Kemal Göçmen de takılmış.
“Bu saf Kılıçdaroğlu CHP'nin makul kalelerini de bir bir çökertiyor. Kendisini sadece radikalleşen cumhuriyetçi ve Atatürkçü bir kesim takip ediyor. Onlar da maalesef yarı aydın ve obsesif...
Alternatif Büyük Fikri olan bir CHP, Türkiye için de AKP için de çok iyi olacaktır. Eli maşalı mahalle karısının şuursuz dedikoduları gibi Başbakan’a saldırarak ilerletmeye çalıştıkları siyaset başta kendileri olmak üzere kimseye fayda getirmiyor, aksine ciddi zararlar veriyor.
Kabul edelim etmeyelim son 10 yılda Türkiye'de siyaset tekrar saygın bir noktaya geldi. Tavana çiğköfte yapıştıran milletvekillerinden, dünyada ses getiren politikaları hayata geçiren siyasilere ciddi bir dönüşüm yaşandı. Kılıçdaroğlu’nın yükselen siyasete ayak uydurabildiğini söylemek zor…
‘Benim adım Kemal, ben bulurum’ diyerek Türkiye'yi yönetmeye talip olması bile aslında derhal o koltuktan indirilmesi gerektiğini gösteriyor. Ama muhalif oy verenlerinin derdi CHP ya da Kılıçdaroğlu ya da Türkiye'nin yarını değil. Şeriat gelecek, içki yasaklanıp herkese çarşaf giydirilecek korkusu. Tek teminat da Kılıçdaroğlu… Yazık…”
Ben Kemal Bey’in ‘Yazık’ını anlıyorum… Çünkü irmik var, şeker var, yağ var, çam fıstığı var, süt var… Ancak irmik helvası yok ortada. Gerçekten de yazık. CHP kadro harekâtını %80 oranında tamamladı. Ancak reklamcı arkadaşlarımızın diliyle ‘Büyük Fikir’ yok hâlâ ortada. O olmayınca da olmuyor işte… Google’a, ‘Marketing Türkiye TV Hakan Senbir İPZ sunumu’ yazın ve izleyin. Ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır…
Ürün yerleştirmenin son noktası
Bizim Bigmedya direktörlerinden Özge Aksoy Hanım şirketteki tüm çalışanlara bir uyarı mesajı çekmiş. Diyor ki:
“Biraz önce Ezel dizisinden aradığını söyleyen bir kişi ile telefon görüşmesi yaptım. Adının Turan Kurgun olduğunu ve Ezel'in sponsor sorumlusu olduğunu söyledi. Bizim hizmet verdiğimiz müşterilerimizden birinin ürününü dizide kullanmak istediklerini, ürün karşılığında da 6 bölüm boyunca dizi sonunda, ürün logosunu kullanacaklarını, belirtti.
Son derece inandırıcıydı ve hatta ürünün nerede ne şekilde kullanılacağını da güzel bir şekilde anlattı. Fakat şeytan dürttü, kapatır kapatmaz Ay Yapım'ı arayarak sponsor sorumlusunu soruşturdum.
Bir şebeke türemiş. Dizi isimlerini kullanarak daha önce de çeşitli kurumlardan ürün aldıkları saptanmış. Ezel için daha önce bir tatlıcıdan, ‘Ramiz Dayı baklava yiyecek’ şeklinde tepsi tepsi baklava da almışlar.
Ay Yapım Sponsorluk Sorumlusu Soner Bey, yardım rica etti. Tekrar ararlarsa, cep telefonlarını almamı ve kendilerine iletmemi istedi. Aynen ben de tekrar aradıklarında bir cep numarası almayı başardım. Nitekim telefon numarası kullanım dışı çıktı.”
Bizim milletimizin yaratıcılığında sınır yoktur. ‘Ürün yerleştirme’ son derece etkili bir iletişim aracıdır ve gösteri dünyasının ayrılmaz bir parçasıdır. Uyanık durulur, yapım şirketi geri aranıp kontrol edilirse, bu tür minik sahtekârlıklar gülüp geçilecek eğlenceli bir zekâ gösterisi olarak bile kabul edilebilir.
Gel de tahrik olma?
Burger King’in Rıdvan Dilmen’li reklamı çok iyi. Ne iyi? Alt tarafı Burger King’de oturmuş, bir delikanlıyla hem Whooper menü yiyor, hem de laflıyorlar. Al eline dijital kamerayı, sen de çekersin.
İyi olan fikir… Barcelona’nın Real Madrid’i 5-0 yendiği maçın rövanşına Rıdvan’la birlikte 30 kişiyi götürme fikri. Tabii bu arada diyaloglar da bu ‘iyilik’ durumunu güçlendiriyor:
- 5 yenir mi Hocam?
- 3’ü de gördüm, 4’ü de gördüm, 5’i de gördüm biliyor musun?
- Hocam, acı gelir hazmı kolay olmaz…
- Sen hiç yemedin mi?
- Yemedim.
- Yiyeni gördün mü?
- Görmedim.
- Yerinde görelim mi?
- Yerinde???
Beni bile tahrik etti.