‘Dakika bir gol bir’ mi?..
30 mAYIS 2010
Yıllardır solun en tipik karakter özelliklerinden birinin ‘amipler’ gibi mitos bölünme ile hizipler halinde çoğalmak olduğu söylenir…
Kılıçdaroğlu’nun Başkanlığa gelmesiyle birlikte bu iddianın tersi yönde bir anlayışın ortama egemen olabileceğine dair umutların yeşerdiği iddia edildi. Dün beni arayıp dünkü yazımı ciddiye alarak, görüşlerini bildirmesi de bu umutların yersiz olmadığına ilişkin önemli bir işaretti benim için… Bağımsız milletvekilleri, eski küskünler ve de hatta yeni bir parti kurmaya hazırlanan Mustafa Sarıgül… Herkes yeni Başkan yeni adres noktasında birleşme türkülerine katılmaya başladı…
Fakat o ne?.. Yerel seçimlerden bu yana sergilediği olağanüstü dirayetli, net, hedefi belli, somut tavrıyla dikkatleri üzerinde toplayan ve son kurultayda Kılıçdaroğlu’nun hemen yanı başında, onun bir numaralı destekçisi olarak ön plana çıkan Gürsel Tekin, bırakın ikinci üçüncü adam olmayı, ilk 20’ye dahi giremedi…
MetroPOLL araştırma şirketinin geçen hafta yaptığı ve bugün SkyTV’de yayınlanacak adlı TV programında da dile getirdiğimiz araştırmadan bir tabloyu buraya almakta yarar var… Halk geneline sormuşlar. CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu’ndan sonra ikinci adamın kim olmasını istersiniz? Gelen yanıtlar halkın eğilimini çok net ifade ediyor:
Kılıçdaroğlu’nun Başkanlığa gelmesiyle birlikte bu iddianın tersi yönde bir anlayışın ortama egemen olabileceğine dair umutların yeşerdiği iddia edildi. Dün beni arayıp dünkü yazımı ciddiye alarak, görüşlerini bildirmesi de bu umutların yersiz olmadığına ilişkin önemli bir işaretti benim için… Bağımsız milletvekilleri, eski küskünler ve de hatta yeni bir parti kurmaya hazırlanan Mustafa Sarıgül… Herkes yeni Başkan yeni adres noktasında birleşme türkülerine katılmaya başladı…
Fakat o ne?.. Yerel seçimlerden bu yana sergilediği olağanüstü dirayetli, net, hedefi belli, somut tavrıyla dikkatleri üzerinde toplayan ve son kurultayda Kılıçdaroğlu’nun hemen yanı başında, onun bir numaralı destekçisi olarak ön plana çıkan Gürsel Tekin, bırakın ikinci üçüncü adam olmayı, ilk 20’ye dahi giremedi…
MetroPOLL araştırma şirketinin geçen hafta yaptığı ve bugün SkyTV’de yayınlanacak adlı TV programında da dile getirdiğimiz araştırmadan bir tabloyu buraya almakta yarar var… Halk geneline sormuşlar. CHP’de Kemal Kılıçdaroğlu’ndan sonra ikinci adamın kim olmasını istersiniz? Gelen yanıtlar halkın eğilimini çok net ifade ediyor:
Halkın arzusunun CHP’nin tepe yönetimine birebir yansımaması yeni bir ‘sendrom’ değildir… Ne kadar yazık… Herkes aslında MYK’nın ne kadar da iyi isimlerden oluştuğunu konuşacakken; “Gürsel Tekin’e nasıl bir oyun oynanmış?” onu konuşuyor olacak…
Kılıçdaroğlu’na düşen görev; kendisinden beklenen dürüstlük ve doğruluk içinde, hiçbir ‘siyasî doğruculuk’ (Political Correctness) araçlarına tevessül etmeden, Gürsel Tekin olayını tüm açıklığı ile kamuoyuna anlatmasıdır…
Önder Sav’ın yaptığı gibi şu tür açıklamalar ‘olayı’ örtbas etmez, tersine kriz haline bile getirebilir: “Parti Meclisi değerlendirmesini yaptı. Merkez Yönetim Kurulu’nu seçti. Her bir arkadaşımız bizim için değerlidir. 80 arkadaşımızın içinde 20 kişinin arasında yer alacak pek çok arkadaşımız var. Bireylere indirgenerek CHP’de siyaset olmaz. CHP köklü ve yönünü çağdaşlığa dönmüş bir partidir. Kişilere yönelik soruları kabul etmek istemem”… ‘Political Correctness’ uygulamalarının ne olduğunu merak edenler Sav’ın bu beyanatını örnek olarak alabilirler… CHP MYK’sı ve yeni Başkan, “CHP’de her şey eski hamam eski tas!” algısını silmek durumundadırlar. Yoksa, durumun tahlilini “Yöneticileri değişti, zihniyet aynı, değişen bir şey yok” şeklinde yapan AK Parti’nin ekmeğine yağ sürmüş olurlar…
Platin’i yerden göğe kadar haklı
Bir düşünelim… Şenez Erzik UEFA Başkanı olmuş… 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nın hangi ülkede yapılacağı oylanıyor. Bizim Cumhurbaşkanı ve bilumum etkili ve yetkili zevat Cenevre’de oylamanın yapılacağı yerde hazır ve nazır…
Ne yapmasını bekleriz Şenez Bey’den… Ağırlığını bizden yana koymasını mı yoksa tarafsız kalmasını mı?
Ben söyleyeyim… Galatasaray Neuchatel maçı ile ilgili karar verileceği gün Şenez Bey’den ne beklediysek aynısı beklerdik yine ondan… Yani ne yapıp edip kararın bizden yana çıkmasını sağlamasını…
O zaman Platini’ye ne kızıyoruz… Adam açıkça söylemiş. “Seçtirin UEFA Başkanını kendi ülkenizden dilediğiniz etkiyi yapın…”
Şunu diyor: Türkiye’nin ülke markası için yeterince efor harcamadan, kamu diplomasisi oyununu kuralına göre oynamadan, mükemmel örneği Dünya Türk İş Konseyi (DTİK) çalışmalarında ortaya çıkan iletişim anlayışını devreye sokmadan, siz Avrupa Futbol Şampiyonası falan düzenleyemezsiniz… Haksız mı?
(Bu arada DTİK Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nu ve DTİK Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Muhtar Kent’i yürekten kutluyorum… Müthiş bir ilişki yönetmi dersi verdiler)
Kılıçdaroğlu’na düşen görev; kendisinden beklenen dürüstlük ve doğruluk içinde, hiçbir ‘siyasî doğruculuk’ (Political Correctness) araçlarına tevessül etmeden, Gürsel Tekin olayını tüm açıklığı ile kamuoyuna anlatmasıdır…
Önder Sav’ın yaptığı gibi şu tür açıklamalar ‘olayı’ örtbas etmez, tersine kriz haline bile getirebilir: “Parti Meclisi değerlendirmesini yaptı. Merkez Yönetim Kurulu’nu seçti. Her bir arkadaşımız bizim için değerlidir. 80 arkadaşımızın içinde 20 kişinin arasında yer alacak pek çok arkadaşımız var. Bireylere indirgenerek CHP’de siyaset olmaz. CHP köklü ve yönünü çağdaşlığa dönmüş bir partidir. Kişilere yönelik soruları kabul etmek istemem”… ‘Political Correctness’ uygulamalarının ne olduğunu merak edenler Sav’ın bu beyanatını örnek olarak alabilirler… CHP MYK’sı ve yeni Başkan, “CHP’de her şey eski hamam eski tas!” algısını silmek durumundadırlar. Yoksa, durumun tahlilini “Yöneticileri değişti, zihniyet aynı, değişen bir şey yok” şeklinde yapan AK Parti’nin ekmeğine yağ sürmüş olurlar…
Platin’i yerden göğe kadar haklı
Bir düşünelim… Şenez Erzik UEFA Başkanı olmuş… 2024 Avrupa Futbol Şampiyonası’nın hangi ülkede yapılacağı oylanıyor. Bizim Cumhurbaşkanı ve bilumum etkili ve yetkili zevat Cenevre’de oylamanın yapılacağı yerde hazır ve nazır…
Ne yapmasını bekleriz Şenez Bey’den… Ağırlığını bizden yana koymasını mı yoksa tarafsız kalmasını mı?
Ben söyleyeyim… Galatasaray Neuchatel maçı ile ilgili karar verileceği gün Şenez Bey’den ne beklediysek aynısı beklerdik yine ondan… Yani ne yapıp edip kararın bizden yana çıkmasını sağlamasını…
O zaman Platini’ye ne kızıyoruz… Adam açıkça söylemiş. “Seçtirin UEFA Başkanını kendi ülkenizden dilediğiniz etkiyi yapın…”
Şunu diyor: Türkiye’nin ülke markası için yeterince efor harcamadan, kamu diplomasisi oyununu kuralına göre oynamadan, mükemmel örneği Dünya Türk İş Konseyi (DTİK) çalışmalarında ortaya çıkan iletişim anlayışını devreye sokmadan, siz Avrupa Futbol Şampiyonası falan düzenleyemezsiniz… Haksız mı?
(Bu arada DTİK Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nu ve DTİK Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Muhtar Kent’i yürekten kutluyorum… Müthiş bir ilişki yönetmi dersi verdiler)