‘En kirli seçim kampanyası’
23 MAYIS 2011
Sadece bizde böyle oluyor, diye düşünenler, tamamen yanılıyor…
İşte Almanlara ve/veya Ukraynalılara ait olduğu iddia edilen ünlü söz: “Nasıl yapıldığını bilmek istemeyeceğiniz iki şey vardır: “Sosis ve siyaset”… Şöyle de ek yapılıyor bu söze: “Çünkü ikisi de mide bulandırır!”…
Şimdi Sosisçiler Derneği ayağa kalkabileceği için hemen düzeltelim: Kastedilen bizdeki sosisler değil tabii ki... Yabancıların sosisleri…
Ya bizdeki siyaset?..
***
ABD başkanlık seçimlerinde neredeyse her defasında Amerikan medyası şu başlığı atmış: “ABD tarihinin en ‘kirli’ seçim kampanyası…”
Her kampanya birbirleriyle yarışmış adeta…
Google’a girin “Dirtiest campaign" (En kirli kampanya) yazın; enter’e basın… Karşınıza 39.200 sonuç gelecek… Yani aramadığınız kadar ‘kirli oyun’ örneği mevcut. Hem de sadece ABD’de değil dünyanın dört bir yanında…
Boşuna ABD başkanlığına aday olmak için süper temiz bir geçmiş, mutlu bir eş, hatta mümkünse biri kız biri erkek en az iki çocuk şart. Öte yandan başkan olduktan sonra işler değişebiliyor herhalde… J. F. Kennedy’nin aşkları üzerine yapılmış filmlerin, yazılmış kitapların haddi hesabı yok. Ya Clinton’ınkiler?..
Erkek Aşk’la Şehvet’i birbirine karıştırdı mı, başına gelmedik melanet kalmıyor…
***
Hacı Bektaş-ı Veli’ye ait olduğu bilinen 'Eline, diline, beline hakim ol' şeklindeki ünlü deyiş, sadece bizim erkeklerimiz için mi geçerli?..
Tabii ki hayır.
ABD başkanlarının ‘kaçamaklarını’ örtbas etme üzerine yapılmış onlarca film vardır. Şu iki tanesi benim favorilerim arasında yer alır:
“Absolute Power” (Mutlak Güç, Clint Eastwood, Gene Hackman, Ed Harris)
“Wag the Dog” (Başkanın Adamları; Barry Levinson, Robert de Niro, Dustin Hoffman)…
Bizimkiler hiç değilse örtbas etmiyor… Neyse gereği, onu yapıyor…
***
MHP üst yönetimine mensup 10 siyasetçi ve milletvekili adayının istifaları bir klasik tartışmayı tetikledi: İstifa etmeleri doğrudur! Hayır, istifa etmeleri yanlıştır!..
Bizim yazılarımızı takip edenler, ne diyeceğimizi hemen çözmüşlerdir…
Kriz durumlarında önce ne yapılır?
“Hasar var mı, varsa ne büyüklükte?” diye sorulur… Neden? Çünkü reaksiyonun şiddeti, zamanlaması ve süresi hasarla düz orantılıdır… Ne kadar ağır hasar, o kadar şiddetli reaksiyon… MHP’lilerin istifasının, yeri ve zamanlaması son derece doğrudur… Danışıklı dövüş gibi dursa da, Devlet Bahçeli’nin istifalarını istemeyecek -miş gibi yapması da fena değildir. Mağdur duruma düşürülmüş olma için ideal ortam yaratılmıştır…
10 istifa MHP’ye sanki yaramış gibi durabilir (Mağduriyet meselesi)…
‘Krizden fırsat doğar’ı tüm krizler için geçerli gibi gören ve gösteren iletişim cahilleri, bakın bu kez haklı çıkabilirler işte (Dominique Strauss-Kahn’da işleri zordu).
Ama yine de dikkatli olmak lazım. Bu gibi durumlarda birinci hareketi yaptıktan sonra (istifa) susmak en doğrusudur. Çünkü ortada ‘savunulacak’ bir durum yoktur… “Yapılan ahlaka aykırıdır, yasalara değil” türünden numaralar, kamu vicdanında yer bulmaz. İletişim tarihi yasal olarak haklı olunmasına rağmen çok ciddi itibar kayıplarına neden olan hukuk davalarıyla doludur…
İşte Almanlara ve/veya Ukraynalılara ait olduğu iddia edilen ünlü söz: “Nasıl yapıldığını bilmek istemeyeceğiniz iki şey vardır: “Sosis ve siyaset”… Şöyle de ek yapılıyor bu söze: “Çünkü ikisi de mide bulandırır!”…
Şimdi Sosisçiler Derneği ayağa kalkabileceği için hemen düzeltelim: Kastedilen bizdeki sosisler değil tabii ki... Yabancıların sosisleri…
Ya bizdeki siyaset?..
***
ABD başkanlık seçimlerinde neredeyse her defasında Amerikan medyası şu başlığı atmış: “ABD tarihinin en ‘kirli’ seçim kampanyası…”
Her kampanya birbirleriyle yarışmış adeta…
Google’a girin “Dirtiest campaign" (En kirli kampanya) yazın; enter’e basın… Karşınıza 39.200 sonuç gelecek… Yani aramadığınız kadar ‘kirli oyun’ örneği mevcut. Hem de sadece ABD’de değil dünyanın dört bir yanında…
Boşuna ABD başkanlığına aday olmak için süper temiz bir geçmiş, mutlu bir eş, hatta mümkünse biri kız biri erkek en az iki çocuk şart. Öte yandan başkan olduktan sonra işler değişebiliyor herhalde… J. F. Kennedy’nin aşkları üzerine yapılmış filmlerin, yazılmış kitapların haddi hesabı yok. Ya Clinton’ınkiler?..
Erkek Aşk’la Şehvet’i birbirine karıştırdı mı, başına gelmedik melanet kalmıyor…
***
Hacı Bektaş-ı Veli’ye ait olduğu bilinen 'Eline, diline, beline hakim ol' şeklindeki ünlü deyiş, sadece bizim erkeklerimiz için mi geçerli?..
Tabii ki hayır.
ABD başkanlarının ‘kaçamaklarını’ örtbas etme üzerine yapılmış onlarca film vardır. Şu iki tanesi benim favorilerim arasında yer alır:
“Absolute Power” (Mutlak Güç, Clint Eastwood, Gene Hackman, Ed Harris)
“Wag the Dog” (Başkanın Adamları; Barry Levinson, Robert de Niro, Dustin Hoffman)…
Bizimkiler hiç değilse örtbas etmiyor… Neyse gereği, onu yapıyor…
***
MHP üst yönetimine mensup 10 siyasetçi ve milletvekili adayının istifaları bir klasik tartışmayı tetikledi: İstifa etmeleri doğrudur! Hayır, istifa etmeleri yanlıştır!..
Bizim yazılarımızı takip edenler, ne diyeceğimizi hemen çözmüşlerdir…
Kriz durumlarında önce ne yapılır?
“Hasar var mı, varsa ne büyüklükte?” diye sorulur… Neden? Çünkü reaksiyonun şiddeti, zamanlaması ve süresi hasarla düz orantılıdır… Ne kadar ağır hasar, o kadar şiddetli reaksiyon… MHP’lilerin istifasının, yeri ve zamanlaması son derece doğrudur… Danışıklı dövüş gibi dursa da, Devlet Bahçeli’nin istifalarını istemeyecek -miş gibi yapması da fena değildir. Mağdur duruma düşürülmüş olma için ideal ortam yaratılmıştır…
10 istifa MHP’ye sanki yaramış gibi durabilir (Mağduriyet meselesi)…
‘Krizden fırsat doğar’ı tüm krizler için geçerli gibi gören ve gösteren iletişim cahilleri, bakın bu kez haklı çıkabilirler işte (Dominique Strauss-Kahn’da işleri zordu).
Ama yine de dikkatli olmak lazım. Bu gibi durumlarda birinci hareketi yaptıktan sonra (istifa) susmak en doğrusudur. Çünkü ortada ‘savunulacak’ bir durum yoktur… “Yapılan ahlaka aykırıdır, yasalara değil” türünden numaralar, kamu vicdanında yer bulmaz. İletişim tarihi yasal olarak haklı olunmasına rağmen çok ciddi itibar kayıplarına neden olan hukuk davalarıyla doludur…