‘Havuzlu villa’da ısrar niye?..
16 AĞUSTOS 2010
Hadi diyelim, bizim Cumartesi günü MetroPoll araştırma şirketine dayanarak verdiğimiz rakamlar gerçekleri yansıtmıyor… Prof. Dr. Özer Sencar bizi ve kamuoyunu kandırıyor. Dün Habertürk’ün Konsensüs şirketine dayanarak yayınladığı, bizimkilerle aynı sonuçlarda buluşan; aynı doğrultuda mesajların ve derslerin çıkarılmasına işaret eden rakamlar da mı uydurma?..
Sadece CHP’li kurmayların ‘tahmin’ yoluyla ya da gözlerini tavama dikip “olsa, olsa” diye sallayarak ileri sürdükleri rakamlar mı doğru?.. Onlara bakarak mı strateji ve taktiklerin doğruluğuna karar vereceğiz?..
CHP kurmayları iyimserlik ötesi tahminlerinde haklıysalar, Sayın Kılıçdaroğlu’nun da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın şahsına yönelik başlatıp sürdürdüğü agresif yaklaşım doğru bir stratejinin ürünüdür…
MetroPoll ve Konsensüs’ün CHP’nin ve Hayır oylarının hızla erimekte olduğuna, Evet ve AK Parti oylarının hızla arttığına işaret eden Mayıs – Ağustos karşılaştırmalı rakamları yanlıştır ve maniple amacı gütmektedir.
Tabii bir de yol kazaları var… Buna da, “olur o kadar canım” denebilr tabii...
Milliyet yazarı Fikret Bila Kılıçdaroğlu’na sormuş: "Başbakan'a 'havuzlu villa' diye yüklenirken sizin de havuzlu yazlığınız çıktı. Hata yaptığınızı düşündünüz mü?" CHP Başkanı da yanıt vermiş: "Başbakan'ın villasıyla benim kooperatif yazlığım karşılaştırılamaz. Zaten 1.500 TL olan taksitlerini ödeyemediğim için villayı satıyorum…"
Teniste buna “Basit hata” diyorlar… İngilizcesinden tercüme ederseniz, “Yapmaya zorlanmadığınız hata”… Bu da o türden… Puanlar gittikçe eriyor. İlk günden beri “Aman etmeyin eylemeyin; bırakın Başbakana saldırmayı. Siz kendi projelerinizi anlatın, nasıl olup da AK Parti’den daha ‘ilerlemeci’ işler yapacağınızı söyleyin… Hamaset bu ülkede artık bir işe yaramıyor! Baksanıza seçmen AK Partiyi daha ‘ilerlemeci’ buluyor. Buna nasıl tahammül edebiliyorsunuz?” dedikçe, onlar aynı yere vurup durmaya devam ettiler…
Tek çıkış noktaları var artık. Bir araştırma şirketi bulacaklar. Daha önceki araştırma şirketlerinin yanıldığını, onların tahmin ettiği sonuçların ise gerçeklere tekabül ettiğini kanıtlayacaklar. Belki o zaman ruhlara bir nebze olsun su serpilir… Ancak bunu yapacak adam da araştırmacılar arasında pek kalmadı…
Hatırlatalım: Bu referandum Glatasaray Direktörü’nün her mağlubiyetten sonra yaptığı gibi “Bu mağlubiyet arkamızda kaldı, şimdi gelecek maçlara bakıyoruz “ şeklindeki açıklamalarla savuşturulamaz. Bu referandumun mağlubunu hüsran ve acı dolu günler beklemektedir…
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu (Nihayet Gandhi muhabbetini bıraktı galiba), ilk günden beri Başbakan Tayyip Erdoğan’ı “havuzlu villa” sahibi olmak ve zenginleşmekle eleştirdi. Kampanyasını “havuzlu villa” söylemi üzeride kurguladı. Vaadi de şuydu: “Ben havuzlu villada yaşamayacağım!“ Böyle oy istedi seçmenden. Oysa, kendisinin havuzlu bir yazlıkta oturduğu, anlaşıldı. Talihsizliğe bakın siz…
Bila’ya “Hata olduğunu düşünmüyorum” demiş Başkan. “Ben ‘havuzlu villa’ eleştirisini elbette bilerek başlattım. Yazlık ev, yazlık kooperatif üyeliğimi elbette biliyordum. Bir hata olarak görmüyorum. Havuzlu villa söylemine devam edeceğim. Başbakan’ı bu konuda eleştirmeyi sürdüreceğim.”
Eyvah, eyvah… Garp cephesinde yeni bir şey yok… Nilüfer’in söylediği, sanki CHP’nin iktidar özlemini dile getirmek için yazılmış o güzelim şarkı yine kendini hatırlatacak: Demek yine bana hüsran /Bana yine hasret var / Yine bana esmer günler düştü eyvah / Yine bana hüsran bana yine hasret var / Yine bana sensiz günler düştü…
Lost’un etinde de sütün de iş var…
Ne numara ama?.. Lost dizisi bitti… Millet çok bozulmuş öyle kara kuru bitmesine… Heyecana, spekülasyona fazla yer vermeyen bir final olmuş, çünkü. İzleyici de çok bozulmuş bu işe… “Bu muydu sizin yapacağınız final. Sizden daha iyisini beklerdik! Hiç yakıştıramadık doğrusu” falan demişler…
Sosyal duyarlılıkları çok gelişmiş olan Lost yapımcıları, “İnsanlık öldü mü kardeşim” deyip kolları sıvamışlar… Sırf moralleri yerlerde sürünen, hüsrana uğramış izleyicilere yaşama sevinçlerini yeniden kazandırmak adına, finali yeni baştan tasarladıklar bir DVD’yi hazırlayıp piyasaya sürmeye karar vermişler…
DVD parayla satılacakmış ama yapımcılar bu işi seyircilerin iyiliği için yapıyorlarmış…
Birileri birilerini sadece bizde keriz yerine koymaya çalışmıyor yani…
Sadece CHP’li kurmayların ‘tahmin’ yoluyla ya da gözlerini tavama dikip “olsa, olsa” diye sallayarak ileri sürdükleri rakamlar mı doğru?.. Onlara bakarak mı strateji ve taktiklerin doğruluğuna karar vereceğiz?..
CHP kurmayları iyimserlik ötesi tahminlerinde haklıysalar, Sayın Kılıçdaroğlu’nun da Başbakan Tayyip Erdoğan’ın şahsına yönelik başlatıp sürdürdüğü agresif yaklaşım doğru bir stratejinin ürünüdür…
MetroPoll ve Konsensüs’ün CHP’nin ve Hayır oylarının hızla erimekte olduğuna, Evet ve AK Parti oylarının hızla arttığına işaret eden Mayıs – Ağustos karşılaştırmalı rakamları yanlıştır ve maniple amacı gütmektedir.
Tabii bir de yol kazaları var… Buna da, “olur o kadar canım” denebilr tabii...
Milliyet yazarı Fikret Bila Kılıçdaroğlu’na sormuş: "Başbakan'a 'havuzlu villa' diye yüklenirken sizin de havuzlu yazlığınız çıktı. Hata yaptığınızı düşündünüz mü?" CHP Başkanı da yanıt vermiş: "Başbakan'ın villasıyla benim kooperatif yazlığım karşılaştırılamaz. Zaten 1.500 TL olan taksitlerini ödeyemediğim için villayı satıyorum…"
Teniste buna “Basit hata” diyorlar… İngilizcesinden tercüme ederseniz, “Yapmaya zorlanmadığınız hata”… Bu da o türden… Puanlar gittikçe eriyor. İlk günden beri “Aman etmeyin eylemeyin; bırakın Başbakana saldırmayı. Siz kendi projelerinizi anlatın, nasıl olup da AK Parti’den daha ‘ilerlemeci’ işler yapacağınızı söyleyin… Hamaset bu ülkede artık bir işe yaramıyor! Baksanıza seçmen AK Partiyi daha ‘ilerlemeci’ buluyor. Buna nasıl tahammül edebiliyorsunuz?” dedikçe, onlar aynı yere vurup durmaya devam ettiler…
Tek çıkış noktaları var artık. Bir araştırma şirketi bulacaklar. Daha önceki araştırma şirketlerinin yanıldığını, onların tahmin ettiği sonuçların ise gerçeklere tekabül ettiğini kanıtlayacaklar. Belki o zaman ruhlara bir nebze olsun su serpilir… Ancak bunu yapacak adam da araştırmacılar arasında pek kalmadı…
Hatırlatalım: Bu referandum Glatasaray Direktörü’nün her mağlubiyetten sonra yaptığı gibi “Bu mağlubiyet arkamızda kaldı, şimdi gelecek maçlara bakıyoruz “ şeklindeki açıklamalarla savuşturulamaz. Bu referandumun mağlubunu hüsran ve acı dolu günler beklemektedir…
Sayın Kemal Kılıçdaroğlu (Nihayet Gandhi muhabbetini bıraktı galiba), ilk günden beri Başbakan Tayyip Erdoğan’ı “havuzlu villa” sahibi olmak ve zenginleşmekle eleştirdi. Kampanyasını “havuzlu villa” söylemi üzeride kurguladı. Vaadi de şuydu: “Ben havuzlu villada yaşamayacağım!“ Böyle oy istedi seçmenden. Oysa, kendisinin havuzlu bir yazlıkta oturduğu, anlaşıldı. Talihsizliğe bakın siz…
Bila’ya “Hata olduğunu düşünmüyorum” demiş Başkan. “Ben ‘havuzlu villa’ eleştirisini elbette bilerek başlattım. Yazlık ev, yazlık kooperatif üyeliğimi elbette biliyordum. Bir hata olarak görmüyorum. Havuzlu villa söylemine devam edeceğim. Başbakan’ı bu konuda eleştirmeyi sürdüreceğim.”
Eyvah, eyvah… Garp cephesinde yeni bir şey yok… Nilüfer’in söylediği, sanki CHP’nin iktidar özlemini dile getirmek için yazılmış o güzelim şarkı yine kendini hatırlatacak: Demek yine bana hüsran /Bana yine hasret var / Yine bana esmer günler düştü eyvah / Yine bana hüsran bana yine hasret var / Yine bana sensiz günler düştü…
Lost’un etinde de sütün de iş var…
Ne numara ama?.. Lost dizisi bitti… Millet çok bozulmuş öyle kara kuru bitmesine… Heyecana, spekülasyona fazla yer vermeyen bir final olmuş, çünkü. İzleyici de çok bozulmuş bu işe… “Bu muydu sizin yapacağınız final. Sizden daha iyisini beklerdik! Hiç yakıştıramadık doğrusu” falan demişler…
Sosyal duyarlılıkları çok gelişmiş olan Lost yapımcıları, “İnsanlık öldü mü kardeşim” deyip kolları sıvamışlar… Sırf moralleri yerlerde sürünen, hüsrana uğramış izleyicilere yaşama sevinçlerini yeniden kazandırmak adına, finali yeni baştan tasarladıklar bir DVD’yi hazırlayıp piyasaya sürmeye karar vermişler…
DVD parayla satılacakmış ama yapımcılar bu işi seyircilerin iyiliği için yapıyorlarmış…
Birileri birilerini sadece bizde keriz yerine koymaya çalışmıyor yani…