‘Keten helva’ yanmak üzere
09 TEMMUZ 2010
Hadi size bir itiraf… Bütün gazeteleri dün taradım. Anayasa Mahkemesi, neyi iptal etmiş neye geçit vermiş… Neden “Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranamamış?” Neden herkes şikâyetçi… İptal ettiği şeylerle ilgili ilk bakıştaki algı, bunların çok minör oldukları yolunda. Buna rağmen AK Parti saflarını neden karalar bağlamış…
Hakçası benim entelektüel birikimim herhalde yetmedi bu işlere… Sordum etrafa; adam gibi bir yorum da alamadım doğrusu. Burada medyaya yine önemli görev düşüyor… Halkı aydınlatmak… Bilgilendirmek değil sadece…
Bizi akşamları TV’lerde kerametleri kendilerinden menkul ‘uzmanların’ sübjektif yorumlarına muhtaç etmesinler…
Bu arada AK Partililerin aslında iptal işleminin yasanın tamamı üzerinden olmadığına üzülmeleri gerek. Çünkü bu referandum ilk günden beri söylediğimiz gibi AK Parti’nin ateşle imtihanı olacaktır… Daha doğrusu Türkiye’de istikrarı savunanların… Kalan kısacık zamanda AK Parti doğru siyasi iletişim adımlarını atmazsa, yandı gülüm keten helva… Tekrar 1987’yi hatırlatalım, Özal’ın kendinden %100 emin olarak girdiği ve %49.84’le resmen ‘çakıldığı’, sonun başlangıcı olan referandumu…
Macro fırsat kaçırmış…
Hafta sonunda eve gelen gazeteler arasından bir sürü broşür dökülür. Hafta içi de belki veriyorlardır ancak; onları pek görmem ben; arkadaşlar hallederler… Cumartesi Pazar günleri ise genellikle gazeteleri yan tutup sallarım. Patır patır dökülürler… Çoğuna bakmadan doğru çöpe…
Hedef kitlesi değilimdir çoğunun… Genellikle kadın tüketicilere yönelik olmalılar… Beni yakalamadıkları kesin… Ancak bu Pazar öyle olmadı. İki gazetenin içinden düşen Macro Style adında bir dergi (broşür) bütün dikkatimi odaklamamı sağladı…
Amerikan dergi yayıncılığı birliğinin tespitinin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha fark ettim… O kadar mükemmel bir yayın duruyordu ki elimden, basılı bir yayının ‘dergi olarak’ algılanması gereken 5 öğeden 4’ü vardı ortada biri yoktu… Yayının içinde sadece bakılacak değil okunacak malzemenin de bulunması… (Diğer 4’ünü merak edenler bir mail atarlarsa gereken bilgiyi iletirim)
Tek kelimeyle mükemmel fotoğraf çekimleri. Konu, Macro Center’lerde bulunan hızlı tüketim maddeleri. Özellikle de yiyecekler… Kapakta deniz kıyısında düzenlenmiş bir masa var. Denizin mavisi, masa ve sandalyelerin beyazı ve ahşap masa üzerindeki balık, roka, ekmek ve Frontera marka şarap… Olağanüstü bir renk kombinasyonu…
İçeride çeşitli mezeler… Beyaz ahşap zemin üzerine serpiştirilmiş. Öyle ıkış tıkış değil… Zevkle keyifle yerleştirilmiş… Broşürün tam ortasında çift sayfa Ouzo masası ve Rum tarzı mezeler… İç açıcılık son sınırda… Pazar pazar işkence gibi geldi bana… Perhiz yapıyoruz ya…
Sözüm biraz da bu işin profesyonellerine… Bu kadar güzel bir yayın yapmışsınız. 5’te 4’le sınıfta kalmanın ne âlemi var? Koyun şunun içine ünlü bir yazardan güzel bir yazı… Bakın ne oluyor… Bu fotoğrafları kime gösterseniz şair kesilirdi, inanın bana…
Hakçası benim entelektüel birikimim herhalde yetmedi bu işlere… Sordum etrafa; adam gibi bir yorum da alamadım doğrusu. Burada medyaya yine önemli görev düşüyor… Halkı aydınlatmak… Bilgilendirmek değil sadece…
Bizi akşamları TV’lerde kerametleri kendilerinden menkul ‘uzmanların’ sübjektif yorumlarına muhtaç etmesinler…
Bu arada AK Partililerin aslında iptal işleminin yasanın tamamı üzerinden olmadığına üzülmeleri gerek. Çünkü bu referandum ilk günden beri söylediğimiz gibi AK Parti’nin ateşle imtihanı olacaktır… Daha doğrusu Türkiye’de istikrarı savunanların… Kalan kısacık zamanda AK Parti doğru siyasi iletişim adımlarını atmazsa, yandı gülüm keten helva… Tekrar 1987’yi hatırlatalım, Özal’ın kendinden %100 emin olarak girdiği ve %49.84’le resmen ‘çakıldığı’, sonun başlangıcı olan referandumu…
Macro fırsat kaçırmış…
Hafta sonunda eve gelen gazeteler arasından bir sürü broşür dökülür. Hafta içi de belki veriyorlardır ancak; onları pek görmem ben; arkadaşlar hallederler… Cumartesi Pazar günleri ise genellikle gazeteleri yan tutup sallarım. Patır patır dökülürler… Çoğuna bakmadan doğru çöpe…
Hedef kitlesi değilimdir çoğunun… Genellikle kadın tüketicilere yönelik olmalılar… Beni yakalamadıkları kesin… Ancak bu Pazar öyle olmadı. İki gazetenin içinden düşen Macro Style adında bir dergi (broşür) bütün dikkatimi odaklamamı sağladı…
Amerikan dergi yayıncılığı birliğinin tespitinin ne kadar doğru olduğunu bir kez daha fark ettim… O kadar mükemmel bir yayın duruyordu ki elimden, basılı bir yayının ‘dergi olarak’ algılanması gereken 5 öğeden 4’ü vardı ortada biri yoktu… Yayının içinde sadece bakılacak değil okunacak malzemenin de bulunması… (Diğer 4’ünü merak edenler bir mail atarlarsa gereken bilgiyi iletirim)
Tek kelimeyle mükemmel fotoğraf çekimleri. Konu, Macro Center’lerde bulunan hızlı tüketim maddeleri. Özellikle de yiyecekler… Kapakta deniz kıyısında düzenlenmiş bir masa var. Denizin mavisi, masa ve sandalyelerin beyazı ve ahşap masa üzerindeki balık, roka, ekmek ve Frontera marka şarap… Olağanüstü bir renk kombinasyonu…
İçeride çeşitli mezeler… Beyaz ahşap zemin üzerine serpiştirilmiş. Öyle ıkış tıkış değil… Zevkle keyifle yerleştirilmiş… Broşürün tam ortasında çift sayfa Ouzo masası ve Rum tarzı mezeler… İç açıcılık son sınırda… Pazar pazar işkence gibi geldi bana… Perhiz yapıyoruz ya…
Sözüm biraz da bu işin profesyonellerine… Bu kadar güzel bir yayın yapmışsınız. 5’te 4’le sınıfta kalmanın ne âlemi var? Koyun şunun içine ünlü bir yazardan güzel bir yazı… Bakın ne oluyor… Bu fotoğrafları kime gösterseniz şair kesilirdi, inanın bana…