‘Kurtlar’a bak geleceği ‘oku’...
22 ŞUBAT 2012
Dizinin 115’inci bölümü… Yayınlanalı neredeyse iki yıl olacak… Polat Alemdar ile devlete yön veren ‘ihtiyarların’ lideri arasında şöyle bir diyalog geçiyor:
“Türkiye Cumhuriyeti Sevr korkusuyla kuruldu. Tüm kurumlarımız yeniden Sevr’i yaşamamak için dizayn edildi. Bu değişiyor. Kurumlar artık emperyal vizyona uygun devlet dizaynı içinde olacak. İçe kapalı değil, dışa açık. Korku içinde değil özgüvenli.”
....
“Ortadoğu alev alev. Bu yangınla mücadele etmek için ordunun moralli olması lazım. Güçlü Ordu sadece bizim için değil bulunduğumuz bölge için de çok önemli. Bunu rahatlıkla Balkan Savaşı’na bakarak anlayabiliriz. 1912’de Ordu yapılanmamızı değiştirdik. 1908’den itibaren. Neticesi korkunç oldu. 1 milyon insanımız topraklarımızdan sökülüp atıldı. Bütün Balkan ülkeleri bugün bile kötü durumda. Ortadoğu Balkanlar’dan bile kötü olur.”
...
“Ortadoğu’nun gücü şunun için de önemli. Arap kardeşlerimiz yarın bir sıkıntıya düşse bu adaletsizliğe, vahşete, dur diyebilecek tek Müslüman ordu...”
...
“Bunun için yeni Anayasa oluşturuyoruz. Soğuk Savaş döneminde Gladio’nun yaratmış olduğu vesayet sistemini ordudan ve yargıdan kaldırıyoruz.”
...
“Eskilerin yerine gelenlerin Gladio’cu olup olmadıklarını nerden biliyoruz?”
...
“Ordunun bütün kademelerindeki eğitimin yeniden yapılandırılması lazım. Ordunun sivil otoriteye itaatinin bir kültür olarak oluşmasının yegâne çözümü bu.”
...
“Subaylarımız Cumhurbaşkanı olarak eğitilmiyor. İyi birer kurmay olarak yetişmeleri lazım. Sınavları bağımsız kurullarla yapılmalı ki herkes kendi adamını kurmay ya da general olarak seçmesin.
Aynı şekilde yargıda da bilhassa üst mahkemelere gelme şekli liyakata dayalı olarak bağımsız kurullar tarafından sınavla yapılmalı.”
...
“Türkiye’nin laik sistemden seküler sisteme geçmesi, yani din-devlet işlerinin ayrılması, dini grupların bağımsız örgütlenmesi lazım. Yoksa Gladio, dini grupların içine sızabilir.
-Nasıl denetlenir?
-Liyakatle. Laiklik geçici amaçtı; esas amaç seküler olmak... Seküler olan Amerika’nın da, laik olan Fransa’nın da sorunları var ama dinle ilgili meseleleri yok.”
...
“Devrimi siyasetçiler değil liderler yapar.”
Hemen aklıma Hollywood’un ABD kamuoyunun ‘algısını’ nasıl yönlendirdiği ve yönettiğini anlatan makaleler geldi…
Bu arada küçük bir not daha: Kurtlar Vadisi’nin ilk yıllarında Polat Alemdar bir süreliğine nerenin Başkanlığına getirilmişti?
KGT’nin… Kamu Güvenliği Teşkilatı’nın…
Peki, aradan yıllar geçtikten sonra, 2010’da kurulan ve başına eski İstanbul Valisi Muammer Güler’in getirildiği resmi kuruluşa ne ad verildi?
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı… Amma rastlantı…
Bu sadece iki örnek… Böyle 200 örnek bulmak mümkün… Yeter ki sadece seyredilmesin, dikkatli okunsun; Kurtlar’dan alınacak ders çok…
Kaş yaparken göz her an çıkabilir…
Bir davet aldık geçen hafta… Sinpaş, Morinho’yu getiriyormuş. Bizi de çağırıyorlar. “İşte!” dedim, “PR böyle olur. Adam reklam filminde asık suratlı. Kadınları hedeflemiyor. Kilit mesaj inandırıcı değil, diyorlardı. Bu etkinlik tüm eleştirileri unutturur…”
Tam böyle diyorduk ki, davete icabet etmeden önce ilgilileri arayıp durumu bir kontrol edelim, dedik. Yanıt şuydu: “Biz de sizi arayacaktık. Davet iptal edildi…” Erteleme bile değilmiş, tümden iptal. Gerekçesi de yok hani..
İşte, kaş yaparken göz böyle çıkar, kendi ayağına böyle ateş edilir…
Sözün özü şu: Beklenti yükseltirken dikkatli olunmalı… Hele de Sinpaş gibi Arçelik gibi güçlü marka isen, daha da dikkatli olunmalı.
Bu arada Arçelik’i tabii ki kutluyoruz yeni reklam atağı için… Çeliknaz son derece yerinde bir buluş. Yaşar’ın sesi reklamın tonuna nasıl da birebir denk düşmüş. Yumuşak, klas... Düğün tangosu da öyle… Sadece küçük bir sorun var mı, acaba? Bir ‘Yeni dönem’den söz ediliyor. Vaat büyük… Beklenti de öyle… En küçük tatminsizlikte, “Bu muymuş, bunların Yeni Dönemi?” dedirtme ihimali yüksek. Neymiş ‘Yenilikler’; yakında duyacağız herhalde. Arası fazla açılmamalı…
“Türkiye Cumhuriyeti Sevr korkusuyla kuruldu. Tüm kurumlarımız yeniden Sevr’i yaşamamak için dizayn edildi. Bu değişiyor. Kurumlar artık emperyal vizyona uygun devlet dizaynı içinde olacak. İçe kapalı değil, dışa açık. Korku içinde değil özgüvenli.”
....
“Ortadoğu alev alev. Bu yangınla mücadele etmek için ordunun moralli olması lazım. Güçlü Ordu sadece bizim için değil bulunduğumuz bölge için de çok önemli. Bunu rahatlıkla Balkan Savaşı’na bakarak anlayabiliriz. 1912’de Ordu yapılanmamızı değiştirdik. 1908’den itibaren. Neticesi korkunç oldu. 1 milyon insanımız topraklarımızdan sökülüp atıldı. Bütün Balkan ülkeleri bugün bile kötü durumda. Ortadoğu Balkanlar’dan bile kötü olur.”
...
“Ortadoğu’nun gücü şunun için de önemli. Arap kardeşlerimiz yarın bir sıkıntıya düşse bu adaletsizliğe, vahşete, dur diyebilecek tek Müslüman ordu...”
...
“Bunun için yeni Anayasa oluşturuyoruz. Soğuk Savaş döneminde Gladio’nun yaratmış olduğu vesayet sistemini ordudan ve yargıdan kaldırıyoruz.”
...
“Eskilerin yerine gelenlerin Gladio’cu olup olmadıklarını nerden biliyoruz?”
...
“Ordunun bütün kademelerindeki eğitimin yeniden yapılandırılması lazım. Ordunun sivil otoriteye itaatinin bir kültür olarak oluşmasının yegâne çözümü bu.”
...
“Subaylarımız Cumhurbaşkanı olarak eğitilmiyor. İyi birer kurmay olarak yetişmeleri lazım. Sınavları bağımsız kurullarla yapılmalı ki herkes kendi adamını kurmay ya da general olarak seçmesin.
Aynı şekilde yargıda da bilhassa üst mahkemelere gelme şekli liyakata dayalı olarak bağımsız kurullar tarafından sınavla yapılmalı.”
...
“Türkiye’nin laik sistemden seküler sisteme geçmesi, yani din-devlet işlerinin ayrılması, dini grupların bağımsız örgütlenmesi lazım. Yoksa Gladio, dini grupların içine sızabilir.
-Nasıl denetlenir?
-Liyakatle. Laiklik geçici amaçtı; esas amaç seküler olmak... Seküler olan Amerika’nın da, laik olan Fransa’nın da sorunları var ama dinle ilgili meseleleri yok.”
...
“Devrimi siyasetçiler değil liderler yapar.”
Hemen aklıma Hollywood’un ABD kamuoyunun ‘algısını’ nasıl yönlendirdiği ve yönettiğini anlatan makaleler geldi…
Bu arada küçük bir not daha: Kurtlar Vadisi’nin ilk yıllarında Polat Alemdar bir süreliğine nerenin Başkanlığına getirilmişti?
KGT’nin… Kamu Güvenliği Teşkilatı’nın…
Peki, aradan yıllar geçtikten sonra, 2010’da kurulan ve başına eski İstanbul Valisi Muammer Güler’in getirildiği resmi kuruluşa ne ad verildi?
Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı… Amma rastlantı…
Bu sadece iki örnek… Böyle 200 örnek bulmak mümkün… Yeter ki sadece seyredilmesin, dikkatli okunsun; Kurtlar’dan alınacak ders çok…
Kaş yaparken göz her an çıkabilir…
Bir davet aldık geçen hafta… Sinpaş, Morinho’yu getiriyormuş. Bizi de çağırıyorlar. “İşte!” dedim, “PR böyle olur. Adam reklam filminde asık suratlı. Kadınları hedeflemiyor. Kilit mesaj inandırıcı değil, diyorlardı. Bu etkinlik tüm eleştirileri unutturur…”
Tam böyle diyorduk ki, davete icabet etmeden önce ilgilileri arayıp durumu bir kontrol edelim, dedik. Yanıt şuydu: “Biz de sizi arayacaktık. Davet iptal edildi…” Erteleme bile değilmiş, tümden iptal. Gerekçesi de yok hani..
İşte, kaş yaparken göz böyle çıkar, kendi ayağına böyle ateş edilir…
Sözün özü şu: Beklenti yükseltirken dikkatli olunmalı… Hele de Sinpaş gibi Arçelik gibi güçlü marka isen, daha da dikkatli olunmalı.
Bu arada Arçelik’i tabii ki kutluyoruz yeni reklam atağı için… Çeliknaz son derece yerinde bir buluş. Yaşar’ın sesi reklamın tonuna nasıl da birebir denk düşmüş. Yumuşak, klas... Düğün tangosu da öyle… Sadece küçük bir sorun var mı, acaba? Bir ‘Yeni dönem’den söz ediliyor. Vaat büyük… Beklenti de öyle… En küçük tatminsizlikte, “Bu muymuş, bunların Yeni Dönemi?” dedirtme ihimali yüksek. Neymiş ‘Yenilikler’; yakında duyacağız herhalde. Arası fazla açılmamalı…