‘McDonald’s gibisi yok’…
28 EYLÜL 2010
Medyayı biraz ciddi bir taramadan geçirirseniz göreceksiniz ki, iş karışık…
Son günlerde “Burger King'e virüslü et soruşturması” başlığıyla ve “Tarım Bakanlığı, Burger King’in TT Gıda’dan satın aldığı ‘salmonella ve listeria’ virüslü 164 bin adet hamburger eti için Gebze Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu” denilerek verilen haberin ucu, aslında Temmuz ayına kadar uzanıyor.
Tarım Bakanı Mehdi Eker, Temmuz ayında, Türkiye genelinde 22 bin 172 firmanın denetlendiğini duyurarak, 1.171 adet firmada sağlığa zararlı ürünler tespit ettiklerini söylüyor. Bakan Eker, tüm ısrarlara karşın bunların hangi firmalar olduğunu belirtmiyor.
Aradan zaman geçiyor ve Taraf gazetesi, Tarım Bakanlığı’nın izlediği 1.171 firmadan biri olan ve dünyanın hemen her ülkesinde faaliyet gösteren firmalardan birinin adına rastlıyor.
Tarım Bakanı Mehdi Eker’in ‘olur’ imzasını koyduğu “TEF.2010.000.702.01/2010-128/2233” sayılı Teftiş Kurulu Başkanlığı raporunda, dünyaca ünlü hamburger satış firması Burger King’i işleten firmalar hakkında ‘gerçeğe aykırı bilgiler vermekle’ ilgili suçlamalar yapılıyor.
Olayın orta çıkmasıyla birlikte pek çok firmanın adı işin içine karışıyor. Açıklamalara bakılırsa da hiçbirinin taksiratı olmadığı gibi, sütte leke var ancak sözkonusu bu kuruluşların hiçbirinde yok…
Tüm medyada yazıldığı için adlarını sıralamakta bir beis yok: Burger King, onun Türkiye işletmecisi TAB Gıda, tartışmalı partide bulunan 11 bin 195 kilo 35 gram etin tedarikçisi olan TT Gıda, lojistik hizmetlerini ile ana depo görevini üstlenen, sağlık kontrolünü yaptığı ve gerekli mercilere bilgi verdiği iddia edilen Fasdat Gıda Dağıtım San. Tic. AŞ…
Olayın tüm detayı internette var. Meraklısı bir ufuk turu atmaya niyetlenirse şu sayfayı da görmezlikten gelmemesinde yarar olduğunu ifade edelim: http://www.t24.com.tr/haberdetay/99440.aspx
İzler birbirine karışmış. Tam bir iletişim kaosu... Ve tabii ki durum, ciddi bir kriz iletişimi yapılması gerekli kılıyor.
Önce sonuca bakalım. Kabak kimin başına patlamıştır? Tek bir adres vardır: Burger King… Belki hiçbir taksiratı olmayabilir. Ancak fatura hiçbir suçu olmadığı kanıtlansa bile yine de ona kesilecektir. Hukuki süreçle iletişim süreçlerinin hiçbir zaman paralel yönetilemeyeceğinin en açık kanıtlarından biriyle karşı karşıyayız.
Kuvvetle muhtemeldir ki, kriz “Geliyorum”un ilk işaretini verdikten ve de olay kapıya dayandıktan sonra uzunca bir süre beklenmiştir. Krizde en önemli faktör hızdır… Bir de mevcut hasara denk bir oranda reaksiyon gösterme gerekliliği… Diğer şirketler belli ki bugüne kadar herhangi bir iletişim yapma gereği duymamışlar. İkinci kusurlu hareket de budur zaten… İletişim, ancak krizde alnından vurulduğun zaman başvurulacak bir araç değildir. Düzenli ve etkili bir şekilde sürdürülmesi gereken kurumsal süreçlerin başta gelenidir. Bir kriz patladı mı negatif çarpan etkisi yaparak, aleyhte çalışmaya başlayan meşhur yaklaşım biçimi şudur: “Aman biz arka planda kalalım. Medyaya çıkmayalım. Bizi parlatmayın.”
Bu arada durumdan vaziyet çıkaran McDonald’s’ın da çok iyi bir iş yaptığını da söylemek zor. ABD’de belki tersi geçerlidir ancak bu toplum, “düşmekte olana bir tekme de biz atalım” diyenleri yadırgar. Atanları da ‘ayıp etmiş’ sayar. “Bizim etlerimiz çok sağlıklıdır” tadındaki McDonald’s reklamları belki ABD’de gülümsenerek karşılanabilir; ancak bilinsin ki bu tad, reklamveren lehine pozitif yazmaz…
Panel’i kaçırmadınız
Bersay İletişim Grubu 20’inci yılını Çırağan Sarayı’ndaki bir panelle kutladı… İş, akademi, sanat dünyasından 300 kişinin izlediği panelde Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bana sorarsanız tarihi bir konuşma yaptı. Konuşmanın tamamı şu linkte var. İzlemenizi şiddetle tavsiye ederim:
http://www.tccb.gov.tr/haberler/170/77406/yeni-dunya-duzeninin-onde-gelen-uyesi-olmaya-muktedir-ve-mecburuz.html
“Yeni Normal Dünyada Türkiye’nin Yeni Gücü, Yeni Konumu” başlıklı panelde şu konuşmacılar vardı: TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Bilgi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, NPQ (New Perspectives Quarterly) dergisi editörü Nathan Gardels, Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Kurucu Başkanı Alpaslan Korkmaz ve Avrupa Birliği Genel Sekreter Vekili, Büyükelçi Haluk Ilıcak... Bersay İletişim Enstitüsü (BİE) ve New Perspectives Quarterly (NPQ) Türkiye Dergisinin birlikte düzenledikleri paneldeki konuşmaların tamamı ve Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün verdiği özel röportaj, derginin son sayısında yayımlanacak…
Son günlerde “Burger King'e virüslü et soruşturması” başlığıyla ve “Tarım Bakanlığı, Burger King’in TT Gıda’dan satın aldığı ‘salmonella ve listeria’ virüslü 164 bin adet hamburger eti için Gebze Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu” denilerek verilen haberin ucu, aslında Temmuz ayına kadar uzanıyor.
Tarım Bakanı Mehdi Eker, Temmuz ayında, Türkiye genelinde 22 bin 172 firmanın denetlendiğini duyurarak, 1.171 adet firmada sağlığa zararlı ürünler tespit ettiklerini söylüyor. Bakan Eker, tüm ısrarlara karşın bunların hangi firmalar olduğunu belirtmiyor.
Aradan zaman geçiyor ve Taraf gazetesi, Tarım Bakanlığı’nın izlediği 1.171 firmadan biri olan ve dünyanın hemen her ülkesinde faaliyet gösteren firmalardan birinin adına rastlıyor.
Tarım Bakanı Mehdi Eker’in ‘olur’ imzasını koyduğu “TEF.2010.000.702.01/2010-128/2233” sayılı Teftiş Kurulu Başkanlığı raporunda, dünyaca ünlü hamburger satış firması Burger King’i işleten firmalar hakkında ‘gerçeğe aykırı bilgiler vermekle’ ilgili suçlamalar yapılıyor.
Olayın orta çıkmasıyla birlikte pek çok firmanın adı işin içine karışıyor. Açıklamalara bakılırsa da hiçbirinin taksiratı olmadığı gibi, sütte leke var ancak sözkonusu bu kuruluşların hiçbirinde yok…
Tüm medyada yazıldığı için adlarını sıralamakta bir beis yok: Burger King, onun Türkiye işletmecisi TAB Gıda, tartışmalı partide bulunan 11 bin 195 kilo 35 gram etin tedarikçisi olan TT Gıda, lojistik hizmetlerini ile ana depo görevini üstlenen, sağlık kontrolünü yaptığı ve gerekli mercilere bilgi verdiği iddia edilen Fasdat Gıda Dağıtım San. Tic. AŞ…
Olayın tüm detayı internette var. Meraklısı bir ufuk turu atmaya niyetlenirse şu sayfayı da görmezlikten gelmemesinde yarar olduğunu ifade edelim: http://www.t24.com.tr/haberdetay/99440.aspx
İzler birbirine karışmış. Tam bir iletişim kaosu... Ve tabii ki durum, ciddi bir kriz iletişimi yapılması gerekli kılıyor.
Önce sonuca bakalım. Kabak kimin başına patlamıştır? Tek bir adres vardır: Burger King… Belki hiçbir taksiratı olmayabilir. Ancak fatura hiçbir suçu olmadığı kanıtlansa bile yine de ona kesilecektir. Hukuki süreçle iletişim süreçlerinin hiçbir zaman paralel yönetilemeyeceğinin en açık kanıtlarından biriyle karşı karşıyayız.
Kuvvetle muhtemeldir ki, kriz “Geliyorum”un ilk işaretini verdikten ve de olay kapıya dayandıktan sonra uzunca bir süre beklenmiştir. Krizde en önemli faktör hızdır… Bir de mevcut hasara denk bir oranda reaksiyon gösterme gerekliliği… Diğer şirketler belli ki bugüne kadar herhangi bir iletişim yapma gereği duymamışlar. İkinci kusurlu hareket de budur zaten… İletişim, ancak krizde alnından vurulduğun zaman başvurulacak bir araç değildir. Düzenli ve etkili bir şekilde sürdürülmesi gereken kurumsal süreçlerin başta gelenidir. Bir kriz patladı mı negatif çarpan etkisi yaparak, aleyhte çalışmaya başlayan meşhur yaklaşım biçimi şudur: “Aman biz arka planda kalalım. Medyaya çıkmayalım. Bizi parlatmayın.”
Bu arada durumdan vaziyet çıkaran McDonald’s’ın da çok iyi bir iş yaptığını da söylemek zor. ABD’de belki tersi geçerlidir ancak bu toplum, “düşmekte olana bir tekme de biz atalım” diyenleri yadırgar. Atanları da ‘ayıp etmiş’ sayar. “Bizim etlerimiz çok sağlıklıdır” tadındaki McDonald’s reklamları belki ABD’de gülümsenerek karşılanabilir; ancak bilinsin ki bu tad, reklamveren lehine pozitif yazmaz…
Panel’i kaçırmadınız
Bersay İletişim Grubu 20’inci yılını Çırağan Sarayı’ndaki bir panelle kutladı… İş, akademi, sanat dünyasından 300 kişinin izlediği panelde Sayın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül bana sorarsanız tarihi bir konuşma yaptı. Konuşmanın tamamı şu linkte var. İzlemenizi şiddetle tavsiye ederim:
http://www.tccb.gov.tr/haberler/170/77406/yeni-dunya-duzeninin-onde-gelen-uyesi-olmaya-muktedir-ve-mecburuz.html
“Yeni Normal Dünyada Türkiye’nin Yeni Gücü, Yeni Konumu” başlıklı panelde şu konuşmacılar vardı: TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, Bilgi Üniversitesi Mütevelli Heyeti Üyesi Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan, NPQ (New Perspectives Quarterly) dergisi editörü Nathan Gardels, Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı Kurucu Başkanı Alpaslan Korkmaz ve Avrupa Birliği Genel Sekreter Vekili, Büyükelçi Haluk Ilıcak... Bersay İletişim Enstitüsü (BİE) ve New Perspectives Quarterly (NPQ) Türkiye Dergisinin birlikte düzenledikleri paneldeki konuşmaların tamamı ve Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül’ün verdiği özel röportaj, derginin son sayısında yayımlanacak…