‘Memlekete bir hizmetimiz olsun’
25 EKİM 2010
Dünkü Sabah’ta Mahmut Övür şöyle yazmış: “CHP'de neler olup bittiğini anlamak gerçekten zor... Derin bir değişim sancısının yarattığı iç hesaplaşma mı yaşanıyor, yoksa sadece sloganlarla gerilim siyasetinden beslenen bir yol mu izleniyor henüz belli değil. İkisi de olabilir. Hatta daha da fazlası var. Çünkü ortada birden fazla CHP olduğu çok açık...”
Bir düşünün. Bu tespit, pek çok şirketimiz için bire bir geçerli olabilir mi acaba?..
Bu soru ne zaman takıldı kafama, biliyor musunuz? Hafta sonu katıldığım bir eğitimde. Mehmet Kocabaş verdi eğitimi. Bu beyefendinin adını duymayan yönetici hâlâ varsa, mutlaka kendisini yakın markaja almalı. Başta da CHP… Bir dizi ‘aydın’ı çağırıp kendilerine dayak attıracaklarına (Gürsel Tekin Bey Swiss Otel’deki toplantı için ‘Dayak yedik’ demiş), Türkiye’deki pek çok büyük şirketin yaptığı gibi, Mehmet Kocabaş’tan (başka verdiği eğitimlerin yanı sıra) ‘Değişim (Dönüşüm) Yönetimi’ dersi alsalarmış çok daha iyi ederlermiş...
***
Burada, bir gün sürmüş bir eğitimin tamamını anlatacak halimiz yok; ancak tadımlık bir iki ‘hatırlatma’ herkese iyi gelebilir. ‘Hatırlatma’ diyorum; çünkü eminim bazı CHP yetkilileri bu işleri çoktan biliyorlardır ve iletişim - yönetim meselelerini yalayıp yutmuşlardır zaten (!)… Biz, ‘memlekete bir hizmetimiz olsun’ diye tecrübemizden bir tutam sunalım yine de…
Değişimi (dönüşümü) yönetmek için olmazsa olmaz kabul edilebilecek dört unsurdan söz etti Hoca: Baskı (Rekabet, mesela), Öngörü (Vizyon da denebilir), Kapasite (Beceri, birikim vs.), İlk adımların planlanması (Strateji, taktik vb.)
***
‘Öngörü’ konusu bu işlerin içinde en zorlarından biri tabii ki... Örnekler çarpıcı… Bakın kim ne zaman ne demiş:
Thomas Edison (1880): “Fonografın (ses kayıt cihazı) hiçbir ticari değeri yok.”
Simon Newcom: (1902): “Havadan daha ağır makinelerle uçmak (uçakları kastediyor) hem pratik değil, hem de son derece anlamsız.”
Harry Warner (Warner Bros Film Şirketinin Sahibi, 1927): “Hangi cehennem olası (son of a bitch demiş olabilir), aktörlerin konuşmasını duymak istiyor?” (Patron, “Konuşma dinlemek için tiyatroya gitsinler” diyor ve tabii dirayetle sessiz sinemayı savunuyor.)
Thomas J. Watson (IBM Başkanı, 1943): “Sanırım dünyada beş bilgisayarlık bir pazar var.”
Ken Olsson, (Bilgisayar kuruluşu DEC’in Başkanı, 1977): ”İnsanların evlerinde bilgisayarlarının olması için hiçbir neden yok.”
***
Şimdi soralım: CHP vakasında değişim ve dönüşüm için Baskı var mı? Var… Hem de nasıl!.. Peki, Kapasite var mı? Herhalde o da var… Onca yıllık iktidar ve siyasi kültür mirasından sonra olmaması düşünülemez.
Peki, ne eksik? Söyleyelim: Öngörü (gelecek soyutlaması, tasarımı) ve İlk adımların planlanması…
O halde ne yapmak lazım? Türkiye’deki beğendikleri bütün o sağlam şirketlerin yaptıkları gibi Mehmet Kocabaş Hoca’dan (ya da Acar Baltaş, Doğan Cüceloğlu, Tanyer Sönmezer, Ali Emre, Fazıl Oral gibi ustalardan) ders almak… ‘Kompleks’ ve ‘karakter’ yapmadan, disiplinle… Ben bu yaşımda aslanlar gibi hocanın karşısına geçip ders alabiliyorsam, bu arkadaşlar haydi haydi aynı yoldan gidebilmeliler…
***
Son söz: İletişim konusunda izleyecekleri yolu bulmak isteyenlere biz şu beş soruyu sorarak, beş aşamayı ‘yeniden üretmelerini’ salık veririz:
1. Neredeyiz? 2. Nereye gitmek istiyoruz? 3. Oraya nasıl gideriz? 4. Oraya gittiğimizi (yani doğru yolda olup olmadığımızı) nasıl anlarız? 5. Bu yolculuk için ödeyeceğimiz bedel (maliyet) sonunda ulaşacağımız yer düşünüldüğünde değer mi?
Sizce CHP bu 5 sorunun hangisinde takılıp kalıyor ve bir parmak yol alamayıp patinaj çekiyor? Herhalde ‘Birinci’ ve ‘Üçüncü’de...
Mahmut Övür’ün pek çok şirket ve tabii ki CHP için geçerli olan sorgulamasının çıkış yolu, 8 Ekim 2010 tarihli yazımızda (5 derste 'CHP nasıl iktidar olur?) belirttiklerimizle, yukarıda anlatmaya çalıştığımız hususların bütünlemesinde aranamaz mı, ne dersiniz?..
Bir düşünün. Bu tespit, pek çok şirketimiz için bire bir geçerli olabilir mi acaba?..
Bu soru ne zaman takıldı kafama, biliyor musunuz? Hafta sonu katıldığım bir eğitimde. Mehmet Kocabaş verdi eğitimi. Bu beyefendinin adını duymayan yönetici hâlâ varsa, mutlaka kendisini yakın markaja almalı. Başta da CHP… Bir dizi ‘aydın’ı çağırıp kendilerine dayak attıracaklarına (Gürsel Tekin Bey Swiss Otel’deki toplantı için ‘Dayak yedik’ demiş), Türkiye’deki pek çok büyük şirketin yaptığı gibi, Mehmet Kocabaş’tan (başka verdiği eğitimlerin yanı sıra) ‘Değişim (Dönüşüm) Yönetimi’ dersi alsalarmış çok daha iyi ederlermiş...
***
Burada, bir gün sürmüş bir eğitimin tamamını anlatacak halimiz yok; ancak tadımlık bir iki ‘hatırlatma’ herkese iyi gelebilir. ‘Hatırlatma’ diyorum; çünkü eminim bazı CHP yetkilileri bu işleri çoktan biliyorlardır ve iletişim - yönetim meselelerini yalayıp yutmuşlardır zaten (!)… Biz, ‘memlekete bir hizmetimiz olsun’ diye tecrübemizden bir tutam sunalım yine de…
Değişimi (dönüşümü) yönetmek için olmazsa olmaz kabul edilebilecek dört unsurdan söz etti Hoca: Baskı (Rekabet, mesela), Öngörü (Vizyon da denebilir), Kapasite (Beceri, birikim vs.), İlk adımların planlanması (Strateji, taktik vb.)
***
‘Öngörü’ konusu bu işlerin içinde en zorlarından biri tabii ki... Örnekler çarpıcı… Bakın kim ne zaman ne demiş:
Thomas Edison (1880): “Fonografın (ses kayıt cihazı) hiçbir ticari değeri yok.”
Simon Newcom: (1902): “Havadan daha ağır makinelerle uçmak (uçakları kastediyor) hem pratik değil, hem de son derece anlamsız.”
Harry Warner (Warner Bros Film Şirketinin Sahibi, 1927): “Hangi cehennem olası (son of a bitch demiş olabilir), aktörlerin konuşmasını duymak istiyor?” (Patron, “Konuşma dinlemek için tiyatroya gitsinler” diyor ve tabii dirayetle sessiz sinemayı savunuyor.)
Thomas J. Watson (IBM Başkanı, 1943): “Sanırım dünyada beş bilgisayarlık bir pazar var.”
Ken Olsson, (Bilgisayar kuruluşu DEC’in Başkanı, 1977): ”İnsanların evlerinde bilgisayarlarının olması için hiçbir neden yok.”
***
Şimdi soralım: CHP vakasında değişim ve dönüşüm için Baskı var mı? Var… Hem de nasıl!.. Peki, Kapasite var mı? Herhalde o da var… Onca yıllık iktidar ve siyasi kültür mirasından sonra olmaması düşünülemez.
Peki, ne eksik? Söyleyelim: Öngörü (gelecek soyutlaması, tasarımı) ve İlk adımların planlanması…
O halde ne yapmak lazım? Türkiye’deki beğendikleri bütün o sağlam şirketlerin yaptıkları gibi Mehmet Kocabaş Hoca’dan (ya da Acar Baltaş, Doğan Cüceloğlu, Tanyer Sönmezer, Ali Emre, Fazıl Oral gibi ustalardan) ders almak… ‘Kompleks’ ve ‘karakter’ yapmadan, disiplinle… Ben bu yaşımda aslanlar gibi hocanın karşısına geçip ders alabiliyorsam, bu arkadaşlar haydi haydi aynı yoldan gidebilmeliler…
***
Son söz: İletişim konusunda izleyecekleri yolu bulmak isteyenlere biz şu beş soruyu sorarak, beş aşamayı ‘yeniden üretmelerini’ salık veririz:
1. Neredeyiz? 2. Nereye gitmek istiyoruz? 3. Oraya nasıl gideriz? 4. Oraya gittiğimizi (yani doğru yolda olup olmadığımızı) nasıl anlarız? 5. Bu yolculuk için ödeyeceğimiz bedel (maliyet) sonunda ulaşacağımız yer düşünüldüğünde değer mi?
Sizce CHP bu 5 sorunun hangisinde takılıp kalıyor ve bir parmak yol alamayıp patinaj çekiyor? Herhalde ‘Birinci’ ve ‘Üçüncü’de...
Mahmut Övür’ün pek çok şirket ve tabii ki CHP için geçerli olan sorgulamasının çıkış yolu, 8 Ekim 2010 tarihli yazımızda (5 derste 'CHP nasıl iktidar olur?) belirttiklerimizle, yukarıda anlatmaya çalıştığımız hususların bütünlemesinde aranamaz mı, ne dersiniz?..