‘Ne olacak bu futbolun hâli?’…
04 eylül 2021 - Yeni Şafak
Aslında bu soru kalıbı dilimize Fenerbahçe ile ilgili girmişti. “Ne olacak bu Fener’in hâli?” şeklindeki serzeniş bir dönem hayli yaygındı.
Son yıllarda benzer bir serzeniş, Avrupa sahalarında nal toplayan kulüp takımlarımızı da aşarak Türkiye Millî Futbol Takımı’nın hâli pürmelali karşısında kahrolup ezilen geniş kitlelerin spor gündeminde yer almaya başladı.
Avrupa Futbol Şampiyonası’nda perişan olan millî takım, geçen hafta, 622 bin nüfuslu Karadağ ile zar zor berabere kalabildi. Bildiğiniz gibi İstanbul’un iki ilçesi Kadıköy ve Bakırköy’ün toplam nüfusu 708 bindir…
Öte yandan Filenin Sultanları ile Efelerine bir bakın… Sultanlar, 2021 Avrupa Şampiyonası’nda oynadıkları yedi maçı kazanarak yarı finale yükseldiler. Daha evvelsi gün Efeler, Avrupa, Dünya, Olimpiyat Şampiyonluğu’nu defalarca kazanan Rusya’yı devirdiler.
Vakıfbank, üç kez FIVB Dünya Kulüpler Şampiyonu oldu ve pek çok kez Avrupa Şampiyonası’nda üst düzeyde dereceler aldı. Eczacıbaşı ise Kadınlar FIVB Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda iki kez birinci, bir kez ise üçüncü olmuş.
Avrupa’da kulüpler sıralamasının ilk 10’unda tam dört Türk takımı yer alıyor. Dünya Şampiyonluğu’nu elinde bulunduran Vakıfbank Spor Kulübü, Avrupa’da kulüpler sıralamasında birinci sıraya yerleşmiş durumda.
Basketbolda da durumumuz hayli parlak. Fenerbahçe ve Anadolu Efes’in Avrupa’da destanlar yazdığını biliyoruz. Erkek millî basketbol takımının performansı hiç fena değil.
2020 Tokyo Olimpiyatları’nda ve Paralimpik Olimpiyatları’nda mükemmel dereceler alan sporcularımız rekor üstüne rekor kırdılar.
Aslında bir ülkenin bütün spor dallarında aynı derecede ‘başarısız’ ya da aynı derecede ‘başarılı’ olması gerekir diye düşünüyoruz… Oysa bizde öyle değil. Voleybol ve basketbol dünya standartları düzeyinde oynanırken, futbol yerlerde sürünüyor.
Bizce mesele, bu spor dallarının nasıl yönetildiği ve hangi sistemin uygulandığıyla ilgili. Voleybol ve basketbol, burjuva kültürünün ve kapitalist sistemin devreye girmesiyle ayakta kalmışlar. Öte yandan feodal bir anlayışla ve dernek düzeyindeki ilişkilerle yönetilmeye çalışılan futbol, ‘ilişki’ ve ‘üretim’ olarak ‘orta çağ karanlığından’ bir türlü çıkamıyor.
Buna bir de seyirci düzeyindeki farklılıkları ve kendilerini bu düzeye uymak zorunda hisseden yönetici takımının anlayışını da ekleyelim. Sonuç olarak, kapitalizmin gerekleri doğrultusunda yönetilen sistemleri uygulayanlar karşısında futbol takımlarımızın ve millîlerin, kişisel çabalarla arada bir parlayan başarıları dışında, yerlerde sürünmesi kaçınılmaz hâle geliyor.
İşin temelinde, ilişkilere dayalı bilimsel ve serbest piyasa ekonomisinin gerektirdiği bilinçle hareket olanağı bulunmazsa başarının gelmesi mümkün görünmüyor.
Voleybolda ve basketbolda öne çıkan kulüpler ile millî takımların sistemlerinin araştırılıp benzer bir yapının, seyircinin etkisinde kalmadan, futbol dünyasına uygulanması ‘çıkış noktası’ olabilir.
Sultanları, Efeleri, Olimpiyat ve Paralimpik sporcularımızı canı yürekten kutluyorum.
Son yıllarda benzer bir serzeniş, Avrupa sahalarında nal toplayan kulüp takımlarımızı da aşarak Türkiye Millî Futbol Takımı’nın hâli pürmelali karşısında kahrolup ezilen geniş kitlelerin spor gündeminde yer almaya başladı.
Avrupa Futbol Şampiyonası’nda perişan olan millî takım, geçen hafta, 622 bin nüfuslu Karadağ ile zar zor berabere kalabildi. Bildiğiniz gibi İstanbul’un iki ilçesi Kadıköy ve Bakırköy’ün toplam nüfusu 708 bindir…
Öte yandan Filenin Sultanları ile Efelerine bir bakın… Sultanlar, 2021 Avrupa Şampiyonası’nda oynadıkları yedi maçı kazanarak yarı finale yükseldiler. Daha evvelsi gün Efeler, Avrupa, Dünya, Olimpiyat Şampiyonluğu’nu defalarca kazanan Rusya’yı devirdiler.
Vakıfbank, üç kez FIVB Dünya Kulüpler Şampiyonu oldu ve pek çok kez Avrupa Şampiyonası’nda üst düzeyde dereceler aldı. Eczacıbaşı ise Kadınlar FIVB Dünya Kulüpler Şampiyonası’nda iki kez birinci, bir kez ise üçüncü olmuş.
Avrupa’da kulüpler sıralamasının ilk 10’unda tam dört Türk takımı yer alıyor. Dünya Şampiyonluğu’nu elinde bulunduran Vakıfbank Spor Kulübü, Avrupa’da kulüpler sıralamasında birinci sıraya yerleşmiş durumda.
Basketbolda da durumumuz hayli parlak. Fenerbahçe ve Anadolu Efes’in Avrupa’da destanlar yazdığını biliyoruz. Erkek millî basketbol takımının performansı hiç fena değil.
2020 Tokyo Olimpiyatları’nda ve Paralimpik Olimpiyatları’nda mükemmel dereceler alan sporcularımız rekor üstüne rekor kırdılar.
Aslında bir ülkenin bütün spor dallarında aynı derecede ‘başarısız’ ya da aynı derecede ‘başarılı’ olması gerekir diye düşünüyoruz… Oysa bizde öyle değil. Voleybol ve basketbol dünya standartları düzeyinde oynanırken, futbol yerlerde sürünüyor.
Bizce mesele, bu spor dallarının nasıl yönetildiği ve hangi sistemin uygulandığıyla ilgili. Voleybol ve basketbol, burjuva kültürünün ve kapitalist sistemin devreye girmesiyle ayakta kalmışlar. Öte yandan feodal bir anlayışla ve dernek düzeyindeki ilişkilerle yönetilmeye çalışılan futbol, ‘ilişki’ ve ‘üretim’ olarak ‘orta çağ karanlığından’ bir türlü çıkamıyor.
Buna bir de seyirci düzeyindeki farklılıkları ve kendilerini bu düzeye uymak zorunda hisseden yönetici takımının anlayışını da ekleyelim. Sonuç olarak, kapitalizmin gerekleri doğrultusunda yönetilen sistemleri uygulayanlar karşısında futbol takımlarımızın ve millîlerin, kişisel çabalarla arada bir parlayan başarıları dışında, yerlerde sürünmesi kaçınılmaz hâle geliyor.
İşin temelinde, ilişkilere dayalı bilimsel ve serbest piyasa ekonomisinin gerektirdiği bilinçle hareket olanağı bulunmazsa başarının gelmesi mümkün görünmüyor.
Voleybolda ve basketbolda öne çıkan kulüpler ile millî takımların sistemlerinin araştırılıp benzer bir yapının, seyircinin etkisinde kalmadan, futbol dünyasına uygulanması ‘çıkış noktası’ olabilir.
Sultanları, Efeleri, Olimpiyat ve Paralimpik sporcularımızı canı yürekten kutluyorum.