‘Schadenfreude’
29 Ağustos 2023 yeni şafak
Aslında kullanmayı sevmediğim bir sözdür…“Ben söylemiştim!”
Almanlar’ın ‘Schadenfreude’ dedikleri durum… ‘Başkasının müşkülünden haz duyma’ gibi çevrilebilir… Hani, karda yürürken düşen birine ya da kamera şakasına maruz kalanlara ister istemez gülünür ya… Öyle durumlar için kullanılır…
İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu 7 Ağustos’ta, yani Meral Akşener’in Afyonkarahisar konuşmasından 19 gün önce işaret fişeğini yakmış, “Acaba Meral Hanım ne diyecek?..” şeklindeki beklentiyi tetiklemişti…
Beklenti duvarını yükselten bir tuğla da İYİ Parti Teşkilat Başkanı Buğra Kavuncu’dan geldi: “26 Ağustos’ta önemli bir aktivitemiz olacak. Büyük Taarruz’un 101’inci yıl dönümünde, Afyonkarahisar’da İYİ Parti olarak bütün teşkilatlarımızın da katılacağı bir etkinlik düzenliyoruz. Uzun süredir de sessizliğini muhafaza etmiş olan Genel Başkan’ımızın önemli açıklamalar yapacağı bir toplantı olacak.”
Herkes nefesini tuttu… 26 Ağustos’u beklemeye başladı… Öyle ya, masadan kalktı konuşmadı, oturdu konuşmadı, seçimler yapıldı ses yok… 26 Ağustos’un yolunu gözlemeyeceklerdi de ne yapacaklardı?.. Heyecan tırmandı da tırmandı…
Sonunda 26 Ağustos’ta, Büyük Taarruz’un 101. yıl dönümünde Meral Hanım kürsüye çıktı. Görenler “Allah Allah Allah!” dedi…
Sonuç ne oldu?
Tam da tahmin ettiğimiz gibi oldu…
“Bütün teşkilatlarımız” dedikleri kitle, drone görüntülerine ‘bir avuç’ insan olarak yansıdı…
Bekleyenler, tuğla tuğla yükseltilen o beklenti duvarına tosladılar… Hamaset… Bold bold laflar… Alabildiğine retorik… Keçiboynuzu misali bir konuşma yapısı…
‘Beklenti yönetimi’nin neredeyse bütün kuralları ihmal edilmişti. Her zamanki gibi ‘algılanan’ (26 Ağustos performansı), beklentinin çok gerisindeydi… Bu nedenle de hasar çok büyüktü… Tabii ki en büyük zararı Meral Hanım ve İYİ Parti gördü…
Bizim dışımızda bir de CHP eski milletvekili, gazeteci Barış Yarkadaş olacakları önceden görmüştü: “Her yerde kendi adaylarımızla seçime gireceğiz. Ben bir gün bu partinin başından gitsem bile CHP ile hiçbir şekilde ittifak yapmayacaksınız, diyecek.”
Meral Hanım’ın bütün konuşmasından, çıka çıka, önemli tek bir ifade çıktı: “Kimseyle ittifak yapmayacağız.”
Fakat o da nesi?! Meral Hanım, ulusal bir ittifak kurmasa da yerelde iş birliğine gidebileceğini ima ediyordu…
Yani, “Sen şuralarda aday gösterme, ben de buralarda göstermeyeyim; birbirimizi destekleyelim” numarası…
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu…
Not
Talihsiz bir kaza sonucu hayli ciddi bir sağlık sorunu yaşayan, yakından tanıma fırsatı bulduğum, enerjisi ve vizyonuyla ülkemizin ufuk açan iş insanlarından Ali Sabancı ve muhterem eşlerine Allah’tan acil şifalar niyaz ediyorum.
Günün sözü
“Hayaller Hollywood, gerçekler Eminönü…”
Anonim
Gözümüze takılanlar…
Almanlar’ın ‘Schadenfreude’ dedikleri durum… ‘Başkasının müşkülünden haz duyma’ gibi çevrilebilir… Hani, karda yürürken düşen birine ya da kamera şakasına maruz kalanlara ister istemez gülünür ya… Öyle durumlar için kullanılır…
İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu 7 Ağustos’ta, yani Meral Akşener’in Afyonkarahisar konuşmasından 19 gün önce işaret fişeğini yakmış, “Acaba Meral Hanım ne diyecek?..” şeklindeki beklentiyi tetiklemişti…
Beklenti duvarını yükselten bir tuğla da İYİ Parti Teşkilat Başkanı Buğra Kavuncu’dan geldi: “26 Ağustos’ta önemli bir aktivitemiz olacak. Büyük Taarruz’un 101’inci yıl dönümünde, Afyonkarahisar’da İYİ Parti olarak bütün teşkilatlarımızın da katılacağı bir etkinlik düzenliyoruz. Uzun süredir de sessizliğini muhafaza etmiş olan Genel Başkan’ımızın önemli açıklamalar yapacağı bir toplantı olacak.”
Herkes nefesini tuttu… 26 Ağustos’u beklemeye başladı… Öyle ya, masadan kalktı konuşmadı, oturdu konuşmadı, seçimler yapıldı ses yok… 26 Ağustos’un yolunu gözlemeyeceklerdi de ne yapacaklardı?.. Heyecan tırmandı da tırmandı…
Sonunda 26 Ağustos’ta, Büyük Taarruz’un 101. yıl dönümünde Meral Hanım kürsüye çıktı. Görenler “Allah Allah Allah!” dedi…
Sonuç ne oldu?
Tam da tahmin ettiğimiz gibi oldu…
“Bütün teşkilatlarımız” dedikleri kitle, drone görüntülerine ‘bir avuç’ insan olarak yansıdı…
Bekleyenler, tuğla tuğla yükseltilen o beklenti duvarına tosladılar… Hamaset… Bold bold laflar… Alabildiğine retorik… Keçiboynuzu misali bir konuşma yapısı…
‘Beklenti yönetimi’nin neredeyse bütün kuralları ihmal edilmişti. Her zamanki gibi ‘algılanan’ (26 Ağustos performansı), beklentinin çok gerisindeydi… Bu nedenle de hasar çok büyüktü… Tabii ki en büyük zararı Meral Hanım ve İYİ Parti gördü…
Bizim dışımızda bir de CHP eski milletvekili, gazeteci Barış Yarkadaş olacakları önceden görmüştü: “Her yerde kendi adaylarımızla seçime gireceğiz. Ben bir gün bu partinin başından gitsem bile CHP ile hiçbir şekilde ittifak yapmayacaksınız, diyecek.”
Meral Hanım’ın bütün konuşmasından, çıka çıka, önemli tek bir ifade çıktı: “Kimseyle ittifak yapmayacağız.”
Fakat o da nesi?! Meral Hanım, ulusal bir ittifak kurmasa da yerelde iş birliğine gidebileceğini ima ediyordu…
Yani, “Sen şuralarda aday gösterme, ben de buralarda göstermeyeyim; birbirimizi destekleyelim” numarası…
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu…
Not
Talihsiz bir kaza sonucu hayli ciddi bir sağlık sorunu yaşayan, yakından tanıma fırsatı bulduğum, enerjisi ve vizyonuyla ülkemizin ufuk açan iş insanlarından Ali Sabancı ve muhterem eşlerine Allah’tan acil şifalar niyaz ediyorum.
Günün sözü
“Hayaller Hollywood, gerçekler Eminönü…”
Anonim
Gözümüze takılanlar…
- “Atatürk” filminin fragmanı Cuma günü yayınlandı… Kamera arkası belgeseli de (making-of) ajanstan arkadaşlarımızın düzenlediği basın toplantısında gösterildi… Ne kadar çok ‘doğru bilinen yanlış’ varmış… Bir kere filmi, Disney+ ısmarlamamış… Hazırlık aşaması dâhil iki yıllık ön çalışma sonunda, tam da “Motor!” diyecekleri günlerde yapımcı firma Lanistar Media, Disney+ ile gösterim için anlaşmış. Yani filmin sahibi, “7. Koğuşta Mucize” filminden tanıdığımız Lanistar Media, Disney+ değil. Nitekim Disney+, iddialara göre Ermeni diasporasının baskısıyla, kendi ifadelerine göre globalde aldıkları ekonomik karar doğrultusunda yerli yapımları durdurup filmin gösteriminden vazgeçince; Lanistar, filmin bütün haklarını devralmış. Bu süreç içinde hedef tahtası hâline getirilmeye çalışılan başrol oyuncusu Aras Bulut İynemli, Ahmet Hakan kardeşimize cevaben yazdığı mektupta aslında her şeyi söylemiş… Onur duyduğu anlaşılan rolünden ve fikriyatına akıl ve gönül verdiği ‘Büyük Lider’e karşı beslediği sevgi ve saygıdan dem vurmuş… Siyasi polemik içine çekilmesini ise üzüntüyle karşılamış… Her Atatürk filmi tartışılır… Bu da tartışılacaktır; yönetmen ve yapımcı “Tüm zamanların en iyi, uluslararası standartlarda en mükemmel Atatürk filmi” yapıldığını iddia etseler de, izlediklerimiz bu iddiayı destekler nitelikte olsa da, tartışılacaktır… İki şeyi unutmamakta yarar var: 1. Bu bir yönetmen filmidir; belgesel değil. Yani, perdeye yansıyacak olan Yönetmen Mehmet Ada Öztekin’in gözündeki, aklındaki ve ruhundaki Atatürk’tür… 2. 30’dan fazla ülkede gösterileceği belirtilen Atatürk filminin hamaset ve habasetten uzak kalındığı sürece tartışılması her zaman yararlı olacaktır.
- Vestel, “Filenin Sultanları”nın FIVB Voleybol Milletler Ligi’ndeki şampiyonluğuna özel “Dünyada Birinciyiz” sloganıyla reklam filmi yayınlamış. Atatürk’ün “10. Yıl Nutku”nda sarfettiği “Yurdumuzu dünyanın en mâmur ve en medenî memleketleri seviyesine çıkaracağız” sözleriyle başlayan filmde, maçlardan görüntülere yer veriliyor. Ardından “10. Yıl Nutku”nda yer alan meşhur cümle geliyor: “Türk milletinin büyük millet olduğunu bütün medenî âlem, az zamanda bir kere daha tanıyacaktır.” Buraya kadar tamam da sonrasında “Sen istedin ya, muasır medeniyetlerin üzerindeyiz” tespiti, 10. Yıl Nutku’na uymuyor… Çünkü, Atatürk’ün işaret ettiği, “Muasır medeniyetler üzerine çıkaracağız” dediği, yurdumuz değil, “millî kültürümüz”dür… Bu kadar kusur, kadı kızında da olur” diyorsanız, film aslında gayet etkili ve başarılı… (Eda Ertürk, İz İletişim)